A.Kadir ÇAPANOĞLU

A'DAN Z'YE

TEKRAR DOĞUP KATİLİNİ YAKALATAN ÇOCUK!

Değerli okurlar 19 Mart tarihli ve koronovirüsü başlıklı yazımı şöyle bitirmiştim; “Yani demem o ki biraz absürt olacak ama, uzayın sonsuz büyüklüğünde Dünya bir toz zerresi kadar yer kaplamakta iken onu bu hale getiren doymaz bir iştahla yiyip bitiren, yerüstü ve yeraltı kaynaklarını sömürürcesine tüketen “insanoğlunu yeryüzünden kaldırırsak” inanıyorum ki Dünya 50 yıl gibi kısa bir sürede havasıyla, suyuyla, denizleri, gölleri, ormanlarıyla kendini yenileyecektir.  Ondan sonra tekrardan reankarne olabiliriz.”

Reankarne sözcüğü beni 60 yıl önceki anılarıma götürdü.  Amasya Lisesi yıllarımdan beri kadim arkadaşım Osman Özyıldırım ile bilinmeyenlere ya da az bilinenlere karşı bir merakımız vardı. Bu konularla ilgili nerde bir toplantı varsa bizde oradaydık. Örneğin Harbiye’de Getronogan lisesinden yetişenler derneğinin Salı akşamları yapılan konferanslarını kaçırmazdık. İlk katılışımızda gördük ki, biz çok az sayıdaki genç katılımcılardandık. Biz yanımıza not alacak bir defter dahi almadan gitmiştik ama saçları bembeyaz olmuş hanımlar, beyler ellerinde ses kayıt cihazları ile gelmişlerdi. Çok utanmış çok rahatsız olmuştuk. Yine bir konferans da Amerika’nın Ay’a ilk insanları gönderdiğinde hiçbir yerde yayınlanmamış ufo fotoğraflarını projeksiyonda görmüştük. Bunlar Ay’a giden astronotların çektikleri fotoğraflardı.

1970-1971 yıllarında da iki yıl kadar İstanbul Taksimde bulunan Metapsişik Tetkikler Ve İlmi Araştırmalar Derneğinin celselerine katılmıştık.  İkimiz de gençlik yıllarımızdan beri bu konuya ilgi duyuyorduk.  Bu celselerde çok şey yaşadık, çok şey öğrendik.  Hele ben, celse harici olarak sorduğum ve banka da yaşadığımız bir hırsızlık olayını operatör ve medyum bilmesin düşüncesiyle içimden sormuş ve cevabını görüntülü olarak almıştım hem de azarlanarak. İrtibat kurduğumuz ruhlar gurubu (kendilerini maviler diye tanıtmışlardı) medyum vasıtasıyla bana “bir daha gerçeği bilmeden arkadaşlarınızdan şüphe etmeyin” dedikten sonra vedalaşmadan celseyi bitirmişti de medyumumuz bu ani bitirişten rahatsız olmuş başı döndüğü için uzun süre kendine gelememişti.  Çünkü celse gereğinden fazla uzarsa  medyumun ne kadar yorulduğunu fark edememe durumu olmasın diye her zaman irtibat kurduğumuz ruhlar bizi “medyumunuz yoruldu, varsa sorularınıza geçelim, yoksa filan gün görüşmek üzere celseyi kapatacağım” derdi ve medyumumuz rahatça uyanırdı.

Bu yazımda size 1990 yılında görüntülerle yayınlanan bir Reankarnasyon olayını BBC belgeselinden aynen paylaşacağım.

Olayın kahramanı henüz iki buçuk yaşında olan Titu isimli Hintli bir çocuk. Titu henüz İki buçuk yaşındayken ailesine önceki yaşamından kesitler ile  “Agra” şehrindeki eski evini anlatmaya başlar. Zaman içinde anlattığı şeylerde şekil değiştirmeye başlar. Çocuk büyüdükçe farklı olayları hatırlıyor geçmişi hakkında daha derin bilgilere sahip oluyordu. Bu bilgiler arasında önceki hayatında bir radyo dükkânının sahibi olduğu bilgisi vardı.  

Zaman ilerledikçe Titu eski isminin Sureş olduğunu hatta Ume isimli eşinden de iki çocuk babası olduğuı gibi bir hayli ilginç detayları da hatırlamıştı. Çocuk bunları anlatır ama ailesi hiçbir şekilde inanmaz.  Bunların birkaç yalan olduğunu düşünürler. Nasıl olsa tüm çocuklar yalan söylemeyi severler. Fakat sonrasında olayların şekli tamamen değişir.

 Titu, çok ilginç şeyler hatırlamaya başlar, çok korkunç şeyler. Titu bir gün ailesine aniden şunu söyler “eski hayatımda vurularak öldürüldüm ve cesedim yakılarak nehre atıldı.” Aile Titu’nun söyledikleri karsında epey korkar ve daha önceleri Titu’yu dikkate almazlarken verilen bu bilgiler karşısında bir hayli ciddiye almaya başlarlar ve aile kendi içerisinde aldığı bir kararla Titu’nun yeni hayatındaki ağabeyini olayı araştırmak üzere Agra şehrine yollarlar. Yani Titu’nun önceki hayatındaki yaşadığı şehre.

İşte olayın koptuğu nokta da burası olur. Bütün her şey bundan sonra ortaya çıkar. Titu’nun yeni hayatındaki ağabeyi olayları araştırmak için Agra şehrine varır. Agra şehrinde iki çocuk annesi Ume adında bir kadına rastlar.  Bu bir tesadüf olabilir ama Uma bir radyo dükkanının sahibidir ve bu dükkânın adı “Sureş radyo”dur. Yani Titu’nun önceki hayatındaki ismini taşıyan bir dükkân. Titu’nun ağabeyi olayı Uma’ya anlatır. Uma olayı duyduktan sonra hemen Titu’yu görmek ister. Titu’nun ağabeyi apar topar Titu’yu Uma’nın yanına getirir.

 Agra şehrine getirilen Titu kalabalık arasında iki çocuğunu da hemen tanır. Ve daha da ilginci dükkânında yapılan en ufak bir değişiklikleri bile fark etmiş dile getirmiştir.  Titu, eski hayatındaki Uma’yı görünce geçmişe dair daha çok şey hatırlamaya başlar. Uma’ya geçmişte gittikleri bir panayırdan ve evlerinin bahçesine gömdükleri altınlardan bahseder. Uma Titu’nun anlattığı her şeyi doğrular. Titu’unun anlattığı panayır olayı doğrudur ve evlerinin bahçesine de altın gömmüşlerdir. Uma ve Titu’nun yeni hayatındaki ağabeyi hemen otopsi raporlarını isterler. Otopsi raporlarında şöyle bir bilgi vardır. Titu eski hayatında sağ şakağından giren bir mermi ile öldürülmüştür ve kurşun kafatasının sol arkasından çıkmıştır.

 Bu bilgiyi öğrendikten sonra hemen Titun’un saçlarını kesmeye karar verirler. Aslında reankarnasyon olaylarında sadece ruh başka bir bedene girmekte ve eski bedeninden bir iz taşımamaktadır ama bu olay diğerlerinden farklıdır. Çocuğun başının arkasında kurşunun çıktığı yerde iki adet yara izi vardır. Bu olay dünya kamuoyunu şoka sokar. Herkes olayı araştırmaya olay hakkında yorum yapmaya başlar.

Bu araştırmalar yapılırken Titu da devamlı bir şeyler hatırlıyordu. Agra da götürüldüğü bir mahkemede bir hâkimle bir savcıya cinayetiyle ilgili farklı detayları anlatır. Cinayeti anlattığı hâkim ve savcı ikna olup davayı yeniden açmaya karar verirler. Titu, her gün farklı bilgiler hatırladıkça hâkim ve savcılara da farklı bilgiler aktarmaktadır. Titu en sonunda bir isim verir beni bu isim öldürdü der. Katil zanlısı apar topar yakalanır ve Titu ile yüzleştirilir. Bunun üzerine katil zanlısı katil olduğunu kabul eder ve itiraflarda bulunur. Evet, Sureş’i ben öldürdüm der. Bu olay Dünya üzerinde reankarnasyonun en büyük kanıtı olarak kabul edilmektedir.

Değerli okurlar, Türkiye de de kayıtlara geçmiş bilhassa Antakya Mersin Çukurova civarında 310  Reankarnasyon olayları vardır. Prof. Dr. Ian Stevenson‘un Mersin, Adana ve Hatay yörelerinde yapılan ve Sayın Reşat Bayer ve Sayın Zekeriya Kılıç‘ın yardımlarıyla gerçekleştirilen ilk incelemelerde 71 olay yer almaktadır. 52 olayın doğruluğu teyit edilmiştir. Sonraki yazımda da onlardan bahsedeceğim.

OKUR YORUMLARI
Ayla Çokbudak
15.04.2020 17:50:47

Sayın Çapanoğlu, bütün yazılarınızı severek okuyorum ama bugünkü yazınız benim için tam bir sürpriz oldu. Ben de bu reankarnasyon olayına çok inanırım ve konuyla çok ilgilenirim. Bir sonraki yazınızı merakla bekliyorum. Çok teşekkürler, selamlar ve saygılar.

HİLMİ BÜLENT PAYASLIOĞLU
15.04.2020 12:53:09

Sevgili Kadir Kardeşim, Titu'nun macerasını ben de hatırlıyorum, o zaman açıkçası pek şaşırmıştım. Çünkü aklıma 1968 de Ankara'da bir diş doktorunun yönettiği ruh seansında şahit olduğum manzara gelmişti. Hatta seansa o yıl Hacettepe Tıp'dan yeni mezun arkadaşımla katılmıştık. Müspet bir bilim öğrenmiş kişi olarak arkadaşımın kafasının ne kadar altüst olduğunu hala hatırlıyorum. Yani reenkarnasyon nadir de olsa gerçek bir olay. Gençlik anılarımı canlandırdın, eline sağlık, teşekkür ederim

Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ