A.Kadir ÇAPANOĞLU

A'DAN Z'YE

TEKÂLİF-İ MİLLİYE EMİRLERİ ( 7-8 AĞUSTOS 1921)

Değerli okurlar bir sabah televizyonu açıyorsunuz karşınızdaki sunucu Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın  AKP meclis grup toplantısında sarf ettiği “Bizim için Kuvayı Milliye ne ise Hamas da aynen odur dediğinden bahsederek Erdoğan'ın "Hamas'ın yaptığı savaşı bizim Kurtuluş Savaşımıza benzettiğini" söylüyor. Duyduklarınıza inanamıyorsunuz, şaşırıyor, acaba yanlış mı anladım diyorsunuz kendi kendinize. Hafızanızı tazeliyorsunuz. Bir milletin vatanını ve istiklalini kurtarmak için yokluk içinde yedi düvele karşı verdiği savaşı savaştığı ülkeler bile hayranlıkla takdir edip hakkını teslim ederken bu yoruma bir anlam veremiyorsunuz.

Nasıl bir yokluk?  

Değerli okurlar Mustafa Kemal Paşa başkomutan olduktan sonra Türk ordusunu yapılacak yeni savaşa hazırlamak amacı ile çalışmalara başlıyor. Ordu asker sayısı olarak yetersiz olduğu gibi silah ve teçhizat bakımından da çok zor durumda.

Kurtuluş Savaşı'nın dönüm noktalarından olan Sakarya Meydan Muharebesi öncesi ordunun ihtiyacını karşılamak ve Sakarya Savaşı'na hazırlanmak için Başkomutan Mustafa Kemal Paşa 7 Ağustos 1921'de kanunla kendisine verilen yasama yetkisini kullanarak toplam on madde olan "Ulusal Yükümlülük" emirlerini yayınlıyor. 

Yükümlülük emirlerini nasıl hazırladığını Nutuk'ta şöyle izah ediyor: “Ankara'da bulunduğum süre içinde yalnız ordunun insan ve taşıt bakımından yiyecek ve giyeceğinin nasıl temin edileceği ile ilgili tedbirleri almak ve düzenlemeler yapmakla uğraştım. Bu düzenlemeler ve tedbirler neler olabilirdi?

Karşılıksız para basmak fiyatları artıracaktır daha büyük zarar getirecektir. Teknik olarak da Anadolu'da para basacak tesis yoktu. İngiltere, Fransa, İtalya'dan borç para almak imkânsızdı. Rusya'dan alınacak yardım da zaman ve miktar bakımından daha sonraki bir meseleydi. Osmanlının yaptığı gibi devlet tahvili çıkarmak; postada adreslere ulaştırılması, bedellerinin toplanması, tahvillerin basılması, uzun zaman ve gelişmiş teknik istemektedir. O halde Mustafa Kemal için kısa sürede uygulanabilecek mali tedbir nedir?” Halka müracaat etmektir.

Mustafa Kemal, Mahmut Celal Bayar'ı çağırır ve sorar "Celal Bey siz bilirsiniz her ev bir çift yün çorapla bir don verebilir mi?"”

Çıkartılan kanun ile Türk ordusunun ihtiyaçlarının karşılanması ve savaş gücünün artırılması amaçlanmıştır. Alınan karar şöyleydi.

Her ilçede bir tane Tekâlif-i Milliye Komisyonu kurulacak. Her ilçede kaymakamın başkanlığında malmüdürü ve ilçenin en büyük askeri amiri ile idare meclisi, belediye ve ticaret odalarının seçtikleri üyelerden oluşan Tekâlif-i Milliye Komisyonları (Milli Yükümlülükler Komisyonları) kurulacaktır. Bu komisyonlara o yörenin Müdafaa-i Hukuk Dernekleri merkez kurulundan iki üye ile köylerde imamlar ve muhtarlar tabii üye olarak katılacaklardır.

Tekâlif-i Milliye Komisyonları derhal toplantılara başlayacak ve hiçbir komisyon üyesine hizmetleri karşılığı ücret ödenmeyecektir. Ayrıca her komisyon iki ay süre ile askeri hizmetleri ertelenmek üzere altı memur çalıştıracaktır.

Tekâlif-i Milliye Komisyonları, savaş ekonomisine giren ve Tekâlif-i Milliye Emirlerinde belirtilen malları toplayarak kendisine bildirilen cepheye gönderecek, ayrıca bu emirlerin hizmet yükümlülüğüne ilişkin hükümlerini uygulayacaktır. Komisyon üyelerinden görevinde ihmal gösterenler, vatana ihanet suçu işlemiş sayılacak ve ona göre cezalandırılacaktır.

7-8 Ağustos 1921 tarihli Tekâlif-i Milliye Emirleri şöyleydi

1. Halk, elindeki silah ve cephaneyi 3 gün içinde orduya teslim edecek.
2. Her aile bir askeri giydirecek.
3. Yiyecek ve giyecek maddelerinin %40 ına el konacak ve bunların karşılığı daha sonra geri ödenecek.
4. Ticaret adamlarının elindeki her türlü giyim eşyasının%40 ına el konacak ve bunların karşılığı daha sonra geri ödenecek.
5. Her türlü makineli aracın %40 ına el konacak.
6. Halkın elindeki binek hayvanlarının ve taşıt araçlarının %20 sine el konacak.
7. Sahipsiz bütün mallara el konacak.
8. Tüm demirci, dökümcü, nalbant, terzi ve marangoz gibi iş sahipleri ordunun emrinde çalışacak.
9. Halkın elindeki araçlar bir defa olmak üzere 100 km'lik mesafeye ücretsiz askeri ulaşım sağlayacak.

On ayrı yükümlülüğü kapsayan Tekâlif-i Milliye Emirleri ve uygulamaları şunlardır:

1 No’lu Tekâlif-i Milliye Emri: Her kazada birer “ Tekâlif-i Milliye Komisyonu” kuruldu. Bu komisyonların çalışmaları sonunda topladıkları malzemeleri ordunun çeşitli kısımlarına dağıtım şekli düzenlendi. Komisyon üyelerinin hizmetlerine karşılık ücret ödenmeyecekti. Görevlerini ihmal eden komisyon üyeleri, vatana ihanet suçu işlemiş sayılarak cezalandırılacaklardı.

2 No’lu Tekâlif-i Milliye Emri: Ülkede her aile birer kat çamaşır, birer çift çorap ve çarık hazırlayıp Tekâlif-i Milliye Komisyonu’na teslim edecekti. Yoksul bir aile yükümlülüğünü yerine getiremez ise, zengin bir ailenin bu giyim eşyalarını vermeleri komisyon tarafından sağlanacaktı.

3 No’lu Tekâlif-i Milliye Emri: Tüccarın ve halkın elinde bulunan çamaşırlık bez, Amerikan patiska, pamuk, yıkanmış veya yıkanmamış yün ve tiftik, erkek elbisesi dikmeye yarayan her cins kışlık ve yazlık kumaş, kalın bez, kösele, vaketa (ince meşin), taban astarlığı, sarı ve siyah meşin, sahtiyan, dikilmiş veya dikilmemiş çarık, potin, demir kundura çivisi, tek çivi, kundura ve saraç ipliği, nallık demir ve yapılmış nal mıh, yem torbası, yular, belleme, kolon, kaşağı, gebre, semer ve urgan stoklarından %40’na, parası daha sonra ödenmek üzere el konuldu.

4 No’lu Tekâlif-i Milliye Emri: Eldeki buğday, saman, un, arpa, fasulye, bulgur, nohut, mercimek, kasaplık hayvan, şeker, gaz, pirinç, sabun, yağ, tuz, zeytinyağı, çay ve mum stoklarından yine %40’na, parası daha sonra ödenmek üzere el konuldu.

5 No’lu Tekâlif-i Milliye Emri: Ordu ihtiyacı için alınan taşıma araçlarının yanı sıra, halkın elinde kalan taşıma araçları ile ayda bir defa olmak üzere, yüz kilometrelik bir uzaklığa kadar, parasız askerî taşıma yapılması zorunlu kılındı.

6 No’lu Tekâlif-i Milliye Emri: Ordunun giyecek ve beslenmesine yarayan bütün sahipsiz mallara el konuldu.

7 No’lu Tekâlif-i Milliye Emri: Halkın elinde bulunan, savaşta işe yarayacak bütün silah ve cephanenin üç gün içinde Tekâlif-i Milliye Komisyonları’na teslim edilmesi emredildi.

8 No’lu Tekâlif-i Milliye Emri: Benzin, vakum, gres yağı, makine yağı, don yağı, saatçi yağı ve taban yağları, vazelin, otomobil ve kamyon lastiği, solüsyon, buji, soğuk tutkal, Fransız tutkalı, telefon makinesi, kablo, pil, çıplak tel, yalıtkan maddeler ve bunlara benzer malzeme ile sülfürik asit stoklarının %40’na, ordu adına el konuldu. El konulan malzemelerin parası daha sonra ödenecekti.

9 No’lu Tekâlif-i Milliye Emri: Demirci, marangoz, dökümcü, tesviyeci, arabacı esnafları ve imalâthaneleriyle, bu esnaf ve imalâthanelerin iş çıkarabilme güçleri, kasatura, kılıç, mızrak ve eyer yapabilecek ustaların adlarıyla birlikte sayıları ve durumları saptandı.

10 No’lu Tekâlif-i Milliye Emri: Halkın elinde bulunan dört tekerlekli yaylı araba, dört tekerlekli at ve öküz arabalarıyla kağnı arabalarının, bütün donanım ve hayvanlarıyla birlikte ve binek ve top çeken hayvanlar, katır ve yük hayvanları, deve ve eşek sayısının %20’sine, ordu adına el konuldu.

Değerli okurlar Sakarya Zaferi'nden sonra Fransız ve İtalyanların terk ettikleri topraklarda da Tekâlif-i Milliye Emirleri uygulanmasına devam edildi. 1921 yılı sonuna kadar “ 5 ve 9 No'lu Emirler” dışındaki yükümlülükler tamamıyla yerine getirildi. Bu “On Emir”den ayrı, Başkomutan Mustafa Kemal Paşa tarafından toplam sayısı kırk sekizi bulan genel emirler yayımlandı.

 

Bütün bu çabalara karşın halkın nazarında en yüce makam olan halifelik makamında padişah Vahdettin'in vatan haini şeyhülislamı Mustafa Sabri oturuyor ve  Kuvayı Milliye'ye nefret kusuyordu. Mustafa Kemal hakkında idam fetvası veriyordu.   İngiliz Muhipleri Cemiyeti’nin ve İslam Teali cemiyetinin kurucularından biriydi, İngiliz kuklasıydı. (İngiliz muhipleri cemiyeti hakkındaki yazımı yayınlamak bir türlü kısmet olmuyor)  “Mustafa Kemal ve Ankara hükümeti kahpedir, bu Kuvayı Milliye denilen kahpedir,Yunan ordusu halifenin ordusudur” diyerek halkın aklını bulandırıyordu.
 

Yrd. Doç. Dr. M. Akif Tural'ın şu yorumunu takdirlerinize arz ediyorum. "Burada insanın aklına, ekonomik gücümüz bu kadar zayıfken bu kadar parasız ve fakirken. Millî Mücadele nasıl kazanıldı sualini sormak geliyor. Millî Mücadele eğer yalnız madde ile yapılmış olsaydı, kaybedilirdi. Fakat Milli Mücadele yalnız madde ile değil, aynı zamanda millî bir ruh, millî bir imanla yapıldı ve kazanıldı. Millî Mücadele’de, her zaman maddenin değil, ruh, iman ve azmin de zafer kazandığı bir kere daha ispat edilmiş oldu. Bu ruh ve iman bütün Türk milletinin ruhu ve imanıydı.


Kaynaklar: TSK ve

Atatürk ansiklopedisi

 

OKUR YORUMLARI
Irfanaydinfr2gmail.com
27.04.2024 16:57:40

Sizi birkez daha tebrik ederim. B

Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ