Değerli okurlar, bu yazım şubat ayında yayınlanacaktı ama araya başka yazılar girince bu güne kaldı maalesef.  Siyah beyaz filmlerimizde gördüğümde hep içim sızlayarak seyrettiğim, sinemanın kötü adamı, hem Yozgatlı hem de akrabam rahmetli Süha Doğan'ı bir kere daha hatırlamak için hakkında kısa bir bilgi arz ediyorum.

Rahmetli Süha Doğan, babaannem Esma Çapanoğlu Hanımefendinin ağabeyi Avni Doğan Beyefendinin oğluydu. Avni Doğan Bey, Hatay'ın Türkiye'ye ilhakında Adana'da çıkardığı gazete ile çok önemli hizmetlerde bulunmuş valilik, milletvekilliği ve bakanlık yapmıştı.  Rahmetli babam Muammer Çapanoğlu ile aşağı yukarı aynı yaşlardaydılar. Süha Doğan 8 Şubat 1920 Yozgat, babam 19 Mayıs 1917 Yozgat doğumluydular.

Hain Çerkez Etem ve avenelerinin Yozgat'ı ve Çapanoğullarını bir silindir gibi ezip geçen Çapanoğulları hadisesi nedeniyle babam eskilerden pek konuşmak istemezdi. Bu yüzden Yozgat'taki çocuklukları nasıl geçti fazla bir bilgim yok. İkisi de İstanbul Yüksek Ticaret Mektebi mezunuydular.

Süha Doğan ile ilgili birbirinin aynı olan yazılarda İktisadi Ticari İlimler Akademisi mezunu diye yazarsa da öyle değildir. Bu okul, 16 Ocak 1883'te "Hamidiye Ticaret Mektebi" ismi altında Cağaloğlu'nda İstanbul Kız Lisesi'nin arkasında iki katlı bir konakta (bugün Marmara Üniversitesi rektörlük binası olan bina) eğitime başlar.

1915 yılında yapılan değişiklikle okul “Kısm-ı Evvel”, “Kısm-ı Sani” isimleri ile iki kademeli hale getirilir.  Okulun adı Ticaret Mektebi Âlisi olarak değişti. Cumhuriyet döneminin başlamasından sonra 1923-1924 ders yılında okul Orta Ticaret Mektebi”,Yüksek Ticaret Mektebi ve İstanbul Ulumu Aliye-i Ticariye Mektebi” isimleri ile üç kademeli hale getirildi ve İktisat Vekâleti'ne bağlandı.

1924-1925 ders yılından itibaren kurumda karma eğitim başladı. Türkiye’de kız-erkek bir arada karma eğitimin yapıldığı ilk kurumdur.  15 Şubat 1932 tarihinde okul Maarif Vekaleti’ne yeniden bağlandı ve üç kademesi Küçük Ticaret Mektebi”(1934 - 1935) yılından sonra adı “Orta Ticaret Mektebi” oldu,  Yüksek İktisat ve Ticaret Mektebişeklinde yeniden düzenlendi. 1959 yılında çıkan “Akademiler Kanunu” ile “İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Akademisihaline dönüşen okulun süresi 4(dört) yıla çıkarıldı. Babam ve annemin halasının oğlu ve babamla aynı dönemde İstanbul'da yüksek tahsilini yapan rahmetli Sururi Tuğrul da bu okuldan Yüksek Ticaret Mektebi diye bahsederlerdi.

Cennetmekân babamın memuriyeti dolayısıyla Anadolu'nun muhtelif şehirlerinde dolaşıp durduğumuzdan ne yakın ne uzak akrabalarımızla uzun süreli birlikte olmadık. Babam Çanakkale'ye tayin olup da Yozgat'tan İstanbul'a göç eden büyüklerimizi ziyaretlerimizin birisinde Süha Doğan ile babam Sururi ağabeylerin Cağaloğlu'ndaki otelinde bir sefer görüşüyorlar. Sitem ve özlemle karışık bu görüşme akrabalar arasındaki kopukluktan bahisle ayrı dünyalar ve hayatın acımasızlığı üzerine oluyor tabi.

Muhlis Bey dedemin kardeşi rahmetli Rıza Çapanoğlu büyük amcamızda o hayatın içinde yaşadı gitti. Evlenmedi, Ünlü sihirbaz Zati Sungur'un menajeri olarak oradan oraya dolaştı durdu. Ankara'da 1950'li yıllarda ben ilkokuldaydım.  Bir hafta kadar bizde kalmış evimizin duvarlarını boyamış el süpürgesiyle desenler yaparak bizi hayretler içinde bırakmıştı. Sonra biz Niğde'deyken Zati Sungur ile gösteriye gelmişlerdi, bizde davetli olarak protokolle birlikte ön sırada seyretme şansına sahip olmuştuk. Ondan sonra da bir daha görüşemedik. Bazı maceralarını yine bu köşede yayınladım.  En son İstanbul Vatan Caddesindeki Lunapark aile gazinosunun kuruluşunda emeği olmuştu ama yine

Ünlü Aktris Zeynep Eronat ve kardeşi Türk tiyatro, sinema, dizi oyuncusu ve seslendirme sanatçısı ve Devlet Tiyatroları sanatçısı Miraç Eronat da Çapanoğlu sülalesindendirler. Demokrat Parti Yozgat mebusu rahmetli Sefer Eronat'ın (Çapanoğlu) torunları olurlar.

Değerli okurlar, yine sözü uzattık. Süha Doğan, 1952 yılında yönetmenliğini Vahi Öz'ün yaptığı Kan Kardeşler filminde oynayarak sinemaya girdi. Bunu İzmir Sokaklarında (1953) ve Lokum Sultan (1955) gibi filmler izledi. 1957'de Gelin Ayşe'm filmiyle yönetmenliğe başladı. Jean Stelli'nin Gibraltar (Cebelitarık) adlı hikâyesinden Melekler Şahidimdir'i (1961), Stanley Donen'in Yedi Kardeşe Yedi Gelin filminden Üç Çapkın Gelin'i (1963), Charlotte Bronte'nin Jane Eyre adlı eserinden Rüzgârlı Tepe'yi (1963) ve Anne Golon ile Serge Golon'un Anjelik adlı eserinden Anjelik ve Deli İbrahim (1968) filmlerini uyarladı. Türk-Yunan ortak yapımı Beyoğlu Güzeli'nde (1953) ilk ve son defa başrol oynadı.  200 dolayında film de oynayan zamanın ünlü aktör ve aktrislerinin oynadığı 23 filmin yönetmenliğini yapan ama maalesef zihinlerimizde kötü adam karakteri ile yer eden tanınmış karakter oyuncusu Süha Doğan'ın son yılları kötü oldu.

Sayın Özgür Dicleli onun son yılını bakın nasıl anlatıyor: Türk Sineması'ndan bir yaprak daha koptu. 1978'in son yitiği Diclehan Baban'dı, 1979’un ilk yitiği Süha Doğan oldu. 30 yılılk meslek yaşamında 200 dolayında film de oynayan. 23 filmin yönetmenliğini yapan tanınmış karakter oyuncusu, Akıl Hastanesinin taş duvarları arasında doldurduğu son bir yıllık çileli yaşamını sessiz sedasız sona erdiriverdi.

Aslında Süha Doğan bir yıl önce ölmüştü. Yaşıyordu ama yaşadığının bilincinde değildi. Yaşam koşulları, sinema dünyasının acımasız ortamı, bu yetenekli sanatçıyı sonunda akıl hastanesinin boşluğuna dek sürüklemişti. Bir yıldır sevenlerinin, dostlarının, arkadaşlarının uzağında (bende buraya akrabalarını ekleyim) çile doldurduğu Akıl Hastanesinde bir deri bir kemik kalmıştı. Ayakta kalabilmesi için serum veriliyordu. Beyni giderek ufalıyordu. Ne söyleneni anlayabiliyor, ne kendini tanıyor, ne de ağzından bilinçli bir söz çıkıyordu. Yemekle içmekten gayrı bir şey yapmıyordu. Görkemli nutuklarla emekçilerin sosyal güvencelerine sahip çıkmaya kalkışan sinema kuruluşları, akıl hastanesi köşelerinde bir mum gibi eriyen bu sanatçının acılı yaşamının farkında bile değildi. Birçok benzeri meslektaşı gibi Süha Doğan da aynı yolu izleyerek beklenen acı sona doğru yuvarlanıp gitmişti. 1979 Şubatında beynindeki bir rahatsızlık sonucu kaldırıldığı Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nde vefat etti.

Çektiği Filmler:

Baba Ocağı 1977, Kana Kan,1976 En Büyük Patron 1975, Hanzo 1975, Gençlik Köprüsü 1975, Köçek 1975, Esir Hayat (Ali Tevfik) 1974,  Diriliş (Esat) 1974,  Zavallılar 1974,  Çapkın Kızlar (Manyak Orhan) 1973,  Aşkımla Oynama (Kumarhaneci) 1973,  Anadolu Ekspresi (Selim) 1973, Vurgun 1973,  Zaloğlu Rüstem 1973,  Istırap 1973,  Ben Doğarken Ölmüşüm (Cemil) 1973, Hedefte Beş Adam (Numan Bey) 1972, Yıldırım Ajan Tamer Yiğit- Feri Cansel) 1972, Vefasız 1972, Yaralı Kurt (Hilmi Bey) 1972, Ayrılık 1972, Sahtekar (Bacak) 1972, Ölüm Dönemeci 1972, Dinmeyen Sızı (Adnan) 1972, Babanın Arkadaşı 1972, Süper Adam Kadınlar Arasında 1972, Kızgın Yabancı 1971,Kin,  Silah ve Namus 1971, Ölümünü Kendin Seç 1971, Emine 1971, Şafakta Silah Sesleri 1971, Gülüm Dalım Çiçeğim 1971,  Altın mı Aşk mı (Murat Reis) 1971, Hey Amigo: Beş Altın Mezar 1971, Soyguncular 1971, En Kralına Tek Kurşun 1971, Kaf Dağını Terk Edenler (Rakimov) 1971, Güller ve Dikenler 1970, Küçük Hanımefendi (Ömer'in Abisi) (Hülya Koçyiğit-Kartal Tibet)1970, Kan Kusturacağım 1970, Çalınmış Hayat 1970, Yumurcak Köprü altı Çocuğu 1970, Amber (Misafir Oyuncu) 1970, Aşk Yarası Derindir 1969, Cingöz Recai (Ayhan Işık) 1969, Son Vurgun (Atıf) 1968, Avanta Kemal Torpido Yılmaz'a Karşı 1968, Kaçak 1968, Acı Yıllar 1968, Sinanoğlu Geliyor 1968, Erikler Çiçek Açtı 1968, Gelincik Tarlası (Cemil Bey) 1968,  Cici Gelin 1967, Düşman Aşıklar (Samim Argın) 1967, Ölüm Saati (Orhan) 1967, Gecelerin Kralı (Ferit) 1967, Çifte Tabancalı Damat (Öztürk Serengil-Münir Özkul)l1967, Silahsız Dövüşelim 1967, Şeytanın Oğlu 1967, 222 No'lu Dosya 1967, Aşkım Günahımdır (Ediz Hun- Filiz Akın) Kilink Soy ve Öldür 1967, İlk Aşkım 1967, Türk Komandoları 1967, Sen Benimsin 1967, Yaprak Dökümü (Muzaffer) 1967, Acı Günler (Ziya) 1967, Aslan Yürekli Kabadayı (Süleyman Şevket) 1967, Korkusuz Adam 1966, Ailenin Yüz Karası, 1966 Kanunsuz Yol, 1966 Büyük İntikam 1966, Şoför Deyip Geçmeyin 1966, Kader Çıkmazı 1966, İdam Mahkumu (Murat) 1966, Fakirin Memet 1966,  Otomobil (Ayhan Işık) 1966, Kanun Benim (Misafir Oyuncu) 1966,Köprüaltı çocuğu (Cüneyt Arkın-Filiz Akın), Sahtekar(Yılmaz Güney), Yıldırım Ajan  Seher Vakti 1966, Sarı Gül 196,6 Kumarbazın İntikamı 1966, Kucaktan Kucağa 1966, İçimdeki Alev 1966, Altın Kollu Adam 1966, Sayılı Dakikalar (Av. Şadan Özben) 1965, Satılık Kalp 1965 ,Bekri Mustafa 1965, Kadın Okşanmak İster 1965, Babamız Evleniyor 1965, Kalbe Vuran Düşman 1964, Mirasyedi 1964, Günahsız Katiller 1964, Gecelerin Kadını 1964, Keşanlı Ali Destanı ( Fikret Hakan- Fatma Girik)1964, Şehrazat 1964, Bire On Vardı (Cahit) 1963, Beyoğlu Piliçleri (Kenan) 1963, Yavaş Gel Güzelim 196,3 Ölüme Çeyrek Var 1963. Şoförün Karısı 1962, Rıfat Diye Biri (Zeynel Bey) 1962, Şeytan Bunun Neresinde 1962, Seviştiğimiz Günler (Tarık Bey) 1961, Lekeli Soy 1957, Lokum Sultan 1955, Safiye Sultan 1955, Beyoğlu Güzeli 1953, İzmir Sokaklarında 1953, Kan Kardeşler 1952, Süt Kuzuları 1952, Yönetmen Çılgın Bakireler 1971, Aşk Yarası Derindir 1969, Aşk Yarışı 1969, Devlerin Aşkı 196,9 Günahlarını Kanları ile Ödediler 1969, Anjelik ve Deli İbrahim 1968, Büyük Günah 1968, Kanlı Meydan 1965, Nem Alacak Felek Benim 1964, Satılık Kızlar 1964, Halime'den Mektup Var 1964, Rüzgarlı Tepe 1963, Hiç mi Beni Sevmedin 1963, Bir  (Leyla Saya- Orhan Günşiray) Üç Böcek 1962,Öldüren Bahar 1962, Gönülden Gönüle (Rejisör) 1961, Melekler Şahidimdir (Reji) 1961, Üç Çapkın Gelin (Rejisör) 1960, Ninno (Rejisör) 1959, Ölürüm de Ayrılamam (Rejisör) 1959, Çitlenbik (Reji) 1958, Gelin Ayşe'm (Rejisör) 1957, En Kralına Tek Kurşun 1971, Kızgın Yabancı 1971, Tatlı Hayal 1970, Büyük Günah 1968, Kumarbazın İntikamı 1966, Kanlı Meydan 1965.

İŞ BU YAZI TIP BAYRAMI YAZISIDIR

Değerli okular, 1970' lerin sonlarıydı. Ben Renault-Mais İstanbul şube de eşim de İş Bankasında çalışıyorduk ve yılda 6 maaş ikramiye alıyorduk. Yani bir ay tek bir ay çift maaş. Hiç unutmam 6.000 lira bir para biriktirmiştik. Yıllık enflasyonun çok hızlı arttığı o gençlik yıllarımızda para nasıl değerlendirilir bilemediğimiz için Laleli Ordu caddesinde (Aksaray'dan Beyazıt'a çıkan ana cadde) emlakçilik yapan bir komşumuzun işyerine gittik ve bu paraya uygun bir emlaki yatırım amaçlı olarak almak istediğimizi söyledik. Bu paraya uygun bir emlak olmaz dedi. Hâlbuki Merter'de bir giriş katı bulmuş ama içimize sinmemişti bu yüzden de üzerinde durmamıştık.

Komşumuz konu dışına çıkıp bizimle sohbete başladı. " Bizde akşam akrabalardaydık. Kızlarına dünür gelecekmiş bizimde bulunmamızı istediler. Damat adayına ne iş yapıyorsun diye sordum, memurmuş. İçimden memura kız mı verilir dedim" dedi.

Bu densiz komşu karşısında oturan benim ve eşimin de memur olduğunu unutmuş aklına geleni söylüyordu. Biz çıktıktan sonra hatırlamış mıdır bilmiyorum. Ama bir daha görüşmedik.

O konuşurken ben eşime kalkalım işareti yaptım ve müsaade isteyip kalktık. İşyerinden çıkınca eşime "ağından çıkanı kulağı duymuyor, terbiyesiz herif " dedim.

Çiller hükümeti ile başlayan derin krizlerden sonra bir kısım esnaf işçi çıkardıkça, caddelerdeki işyerlerini kapatıp han içlerine taşındıkça kız ana babaları "maaşı az olsun yeterki memur olsun" demeye başladılar.

O' günler de geçti geldik 2000 li yıllara ve sonrasına. Dilerim yeni ana babalar o densiz komşumuz gibi "doktora kız mı verilir" diyecek duruma gelmesinler, getirilmesinler.

 

 

 

 

OKUR YORUMLARI
Yılmaz
24.04.2022 12:08:52

Çok teşekkür ederim Allah'a emanet olunuz Yozgat'tan selam ve muhabbetler

Faik Akman
17.03.2022 04:11:25

Ancak okuma fırsatım oldu SAĞLIK ve SEVGİ ler

Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ