Değerli okurlar,  15-16 Kasım 2019 günleri Bozok Üniversitesi “Yozgat Çalıştayı” yapmıştı. Lütfedip beni de davet etmişler ve çalıştay da kısada olsa Çapanoğullarını anlatmıştım.

Mart başında değerli Prof. Dr. Naci Şahin Hocam arayarak Yozgat Kütüğü için çalışmalara başladıklarını,  benden de Osmanlı ve Cumhuriyet dönemi Çapanoğullarını bol belge ve fotoğraflar desteğinde yazmamı rica etmişti. Elimdeki belgeler, fotoğraflar ve daha önce yaptığım röportajlar ve yazılı kaynaklarla çalışmaya başladım.

Çapanoğulları soyağacımızı hazırlayan kuzenim Celalettin Çapanoğluna yardım etmek amacıyla biz İstanbul’dan akrabamız Mustafa Çapanoğlu ve eşi de İzmir’den gelerek onun Kuşadası’ndaki evinde altı gün süren sıkı bir çalışma yapmıştık.  Bu çalışmamız sırasında çocukluk ve gençlik yılları Yozgat’ta geçen Mustafa Çapanoğlu ile Çapanoğullarının konaklarının bulundukları yerleri bir krokide şekillendirmiştik.

Bu çalışmam sırasında onları Yozgat şehir planında yerleştirerek okuyucu için daha anlaşılır bir hale getirmek istedim.

Konakların hemen hepsi çocukluğumuzdan bu yana sırasöğüt diye anılan yerdeki şimdi üzeri kapatılan öz’ün iki yakasındaydı. Büyük dedem Mahmut Celaletin Bey’in ahşap konağı ve beş dönümlük bahçesi oğlu cennetmekân dedem Muhlis Bey’e intikal etmiş o da ön tarafına Yozgat’ın ilk betonarme evini inşa ettirmişti.(Bu gün Bağkur konutlarının olduğu yer.)

İnternetten Yozgat şehir planını açtım ki bizim çocukluğumuzdan bu güne sırasöğüt olarak bildiğimiz, halen sohbetlerimizde ya da bir tarif gerektiğinde Sırasöğüt diye bahsettiğimiz caddenin ismi Söğütlüdere caddesi olarak değiştirilmiş. İnanın bir anda kanım beynime çıktı.  Çok sinirlendim kahroldum. Üç asrın Sırasöğüt ismi kimi ya da kimleri, niye rahatsız etmiş veya birileri bu ismi neden değiştirme ihtiyacını duymuş? Hiç mi tarihe geçmişe saygınız kalmamış? Sırasğüt’ü, Söğütlüdere yapmanın Yozgat’a ne faydası olmuş? Bu kimin aklı arkadaş diye söylenip durdum… Kim uydurdu bu ismi merak ediyorum. Gerçekten merak ediyorum. Hangi belediye başkanının zamanında hangi belediye meclisinde kim önerdi, bilen varsa çok istirham ediyorum lütfen bana bildirsin.

Bazı isimler otantiktir değiştirilmez. O isimle oynanmaz. İstanbul’a yeni gelmiş birisi Eminönü’nden Bakırköy’e sahil yolundan giderse bazı durak isimleri tuhaf gelebilir. Örneğin Ahırkapı (Saray atları buradaki ahırlarda tutulduğundan), Çatladıkapı (Yanındaki burç 1532 depreminde çatlamış olduğundan), Havagazı, Sümerbank gibi. Havagazı durağının olduğu yerde çoook eskiden evlerde kullandığımız havagazının deposu vardı, şimdi yok. Sümerbank durağında da çoook eskiden Sümerbank’ın fabrikası vardı şimdi yok. Narlıkapı durağında tek bir nar ağacı yok mesela. Karaköy sahilinde Kalafat yeri vardır. Eskiden burada gemiler kalafatlanırmış, bu gün yapılmıyor ama orası yine kalafat yeri diye bilinir.  Marmara denizi çok eskiden Kadırga semtine girer kadırgalar da burada demirlerlermiş ama zamanla dolmuş deniz uzakta kalmış ama semtim ismi yüz yıllardır Kadırga. Bu tarihi isimler yazmakla bitmez.

Ama siz birilerine yaranmak için ( içimden geçenleri yazmak istemedim), üç yüz yıl önce Çapanoğulları tarafından kurulan Yozgat şehrinin Nohutlu Tepesini pervasızca Bilal Şahin tepesi yaparsınız.  Yozgatlı olmayan Yozgat ahalisi de Yozgat basını da Yozgat Sivil Toplum Kuruluşları da Yozgat belediyesi meclis üyeleri de bunu kabullenir.  Çünkü cennetmekân tarihçi Süleyman Duygu’nun dediği gibi onlar için “ha Ali Koca ha Koca Ali”dir,  fark etmez. Şehirde bu kadar çok Suriyeli olunca onlara da yaranmak ya da oylarını alabilmek için Şamlılar Mahallesi, Halepliler mahallesi Rakka’lıllar,  Tibil’liler koyar mısınız artık bilemiyorum.

Çatak; iki dağ yamacının arasında oluşmuş derin dere yatağına denir. Ama bizim Çatak Mahallesi için halkın bir rivayeti vardır. Bana da değerli araştırmacı kardeşim Osman Karaca anlatmıştı bileniniz var mıdır? Aşağı Çatak, Yukarı Çatak ismi nereden gelmiş?  Yıllar yıllar önce yani ben 75 yaşımda olduğuma göre belki iki yüz belki üç yüz yıl önce bu mahale gelen iki kardeş buraya ev yapıp yerleşmek istemişler.  Birisi evi buraya çatalım, öteki oraya değil daha aşağıya çatalım derken kavgaya tutuşmuşlar. Öyle bir kavga ki biri ötekinin başına elindeki aletle vurup öldürmüş. Bu kavgayı hatırlamak için halk aşağı çatak, yukarı çatak demeye başlamışlar.  Halk Çatak’ın coğrafi terimini bilmez onun için rivayeti benimser ve unutmaz.

Benim çocukluğumda Yozgat’ın develik denilen bir yeri vardı. Şimdi de var mı bilmiyorum. Yozgat panayırına Suriye’den Şam’dan gelen tüccarların develeri burada tutulurmuş. Yozgatlı deveyi bu sayede tanımış. Bunlar sokaklardan geçerken halk sokağa çıkıp seyredermiş. Yani aslında her ismin bir anısı bir geçmişi vardır.

Öyle bir şehir ki Saat kulesi var ama saati çalışmıyor, çanı çalmıyor.  Bir şehir ki 300 yıl önce yapılan Anadolu’nun en güzel camisi en zarif minaresi olan Çapanoğlu büyük camiinin Hamidiye çeşmesinin üzerindeki saati bir hırsız tarafından çalındığı için çürük diş gibi duran ve bu güne kadar kimsenin yadırgamadığı ve kimselerin bu görüntüden rahatsız olmadığı hatta utanmadığı bir şehir hiç umursamadan bir sokağın, bir caddenin adını değiştiriveriyor.

Bir akrabam dedi ki Yozgat belediyesi encümen üyesi Fahri Bulut’u ara o ilgilenir. Telefonla aradım “Saat kulesini ve Hamidiye saatli çeşmesinin” saatini söyledim. Saat kulesi tarihi anıt sayıldığı için müdahale edemediklerini saatin tamiri için Kayseri’deki Anıtlar kurulundan izin istediklerini oradan haber beklediklerini söyledi. Hamidiye çeşmesinin “saatini” de kendisi değiştirmek için söz verdi. Ben de 29 Aralık 2019 günü köşemde yayınladım. Hatta kuledeki saati kim yapmış nereden gelmiş o araştırmamı da yayınladım. (Bkz: YOZGAT SAAT KULESİ VE ÇAPANOĞLU BÜYÜK CAMİİ HAMİDİYE SAATLİ ÇEŞMESİ)

Fahri Bey Kayseri Anıtlar Kurulundan izin beklediklerini söyleyince Dünya Yozgatlılar Federasyonu başkanı değerli kardeşim Ahmet Yılmaz Bey’e durumu anlattım o da dosya tarih ve numarasını bildirsinler Kayseri Yozgatlılar federasyonunu devreye sokalım dedi.  Bu öneriyi Fahri Bey’e ilettim, ”gerek yok biz hallediyoruz”dedi. 25.03 2020 Çarşamba günü (üç gün önce) Yozgat çarşısında ve Sırasöğüt’te işyeri olan dostlarımı ve akrabalarımı aradım. Sırasöğüt’ün, söğütlüdere olarak değiştirilmiş olduğun söyledim şaşırdılar, haberimiz yok dediler. Saat çalışmıyor, haliyle çanı da çalmıyor Hamidiye Çeşmesinin de saat yerinde de saat yok dediler. Şu ayıba bakınız. 1900 yılında yani bundan 120 yıl önce daha evlerde saat yok iken yapılan çeşmenin saati oluyor ama2020 yılında benim akrabalarımda dâhil bu şehri yönetenler nasıl yönetiyorlarsa bu gün en pahalısı 100 lira olan bir duvar saatini alıp takmayı akıl edemiyor. Bu şehrin önce öz halkı sonra belediye ve diğer ilgili yetkilileri bu kadar mı vurdumduymaz.

Allah rızası için kalbinde memleket sevgisi geçmişe ve atalarımıza saygısı olan bir hemşerimiz buraya bir saat taktırsın bana bildirsin masrafı ne ise hemen göndereceğim.

Görüyorum ki bu güne kadarki icraatlar, cennetmekân dedelerimizin yaptıklarını bozmak, isimlerini değiştirmek olmuş. 

Yazık…Hem de çok yazık, hem de çok ayıp.

OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ