A.Kadir ÇAPANOĞLU

A'DAN Z'YE

RODOS’TA BİR YOZGATLI - HAFIZ MUSTAFA EFENDİ

İzmir’de yaşayan Ünal Maskar Bey bir yazışmamızda kendisinin de Çapanoğlu ailesi ile bağlantısı olduğundan bahsetmişti. Merakla sorduğumda “Ben Rodos doğumluyum. Dedem, Rodos’ta imamlık yapan Yozgatlı Hafız Mustafa Efendidir. Sizin akrabanız olan Olcay Hanımında akrabası olurum. Annem Hamide Hanım, babası Hafız Mustafa Efendinin Çapanoğlu ailesinden olduğunu söylerdi. Annemin üç erkek kardeşi varmış birisi erken yaşta vefat etmiş diğer iki kardeşinin isimleri Hasan ve Hüseyin’di. Annem 1962 yılında vefat etti. ” demişti.

Bu konuyu araştırmaya başlayınca şu bilgilere ulaştım. 28 Ekim 2013 tarihinde İsviçre’nin Cenevre şehrinde yapılan birleşmiş milletler 6. azınlık sorunları Forumu’na katılan Prof. Dr. Mustafa Kaymakçı İngilizce yaptığı konuşmasında şöyle söylüyor; Rodos ve Kos adasında, Türklerin dini hakları müdahalelere karşı savunmasız olmuştur. 1937 yılına kadar İtalyan Hükümeti Türk çocuklarına Türkçe ve din dersleri için izin vermişti. Ancak, İtalyan Hükümetinin sıkı ve baskıcı faşist politikaları 1938 yılında Türk çocuklarının sadece haftada iki kez Türkçe ve din dersi görmelerine izin verdi. Din dersleri Kandilli köyünden Dana Zade Hüseyin Hoca, Bastıyalı Hafız Mehmet, Yozgatlı Hafız Mustafa, İhsan Kayserili Hoca gibi eğitimli hocalar ve müezzinler tarafından verildi. Ayrıca, din dersleri bazı özel medreselerde de verildi. Rodos medreseleri, Hurmalı Mescidi Medresesi, Demirli Camii Medresesi, Enderun Camii Medresesi, İç kale Medresesi, Cayir Köyü Camii Medresesi ve Medrese-i Süleymaniye Okuludur. Bugün Rodos’ta yaşayan Türkler devlet okullarına gidiyor, ancak din derslerinden muaf tutuluyorlar.

İnternet ortamında yayınladığı “HATIRLADIKLARIM VE HATIRLAMADIKLARIM” isimli Blog’unda çok detaylı bilgiler veren, kendisi de bir Çapanoğlu olan akrabamız Olcay Akkent Hanımefendinin de bilgisine başvurdum.

Şu bilgileri verdi. “Kuzenim Ünal Maskar, dayım Sadi Maskar’ın oğludur. Sadi Bey’in eşi Hamide Hanım da Rodos’ta görevli, Yozgatlı Hafız Mustafa Efendinin kızıdır.
Sadi dayım 1896 yılında İstanbul'da, Nişantaşı'nda doğmuş.

Ne yazık ki Sadi dayım için anlatacak hikâyem yok. Çünkü Sadi dayı, bir sabah Üsküdar'daki evden çıkmış ve bir daha geri dönmemiş. Ne bir kavga, ne bir münakaşa, ne de bir can sıkıntısı hatırlanıyor.

Doğal olarak büyük bir üzüntü yaşanmış. Ve yıllarca "gelecek" diye beklenmiş.
Anneannem bir kez bana, "Sadi dayının sevdiği yemekleri o gittiği günden beri ağzıma koymadım" demişti.

Kadıköy'de oturuyorduk. Yıl 1940 olmalı. Bir gün Üveis Maskar dayım elinde bir mektupla geldi. Mektubu Hamide Hanım’ın İzmir’deki bir komşusu yazıyormuş.

Sadi dayı Fethiye'de maden ocağında çalışırken grizu patlamasından 42 yaşındayken vefat etmiş (1938) Öldüğü zaman oğlu Ünal 40 günlükmüş. Karısı Hamide Hanım dayımın vefatından sonra İzmir'e yerleşmiş.
Ciciannem (Refika Hanım) bunu duyunca, hemen ayağa kalktı. "Ben İzmir'e gider onları alır gelirim" dedi. Böylece Hamide yenge ile Ünal'ın kaderi çizilmiş oldu. Ünal'ı da ciciannem büyüttü.

Geçenlerde Ünal İzmir'den İstanbul'daki oğlu Sadi'yi ziyarete geldiğinde bana da uğramış ve Hamide yenge hakkında bilmediğim şu bilgileri vermişti. Yengem önce bir nahiye müdürü ile evlenmiş. Anadolu’yu dolaşmış. Eşinin vefatı üzerine Fethiye'deki kardeşinin yanına gelmiş ve orada dayım Sadi Maskar ile tanışmış ve evlenmişler.

Meğer yengem Hamide Hanım da Yozgatlı Çapanoğullarındanmış. Babası hükümet tarafından Rodos'a tayin olunan Yozgatlı Hafız Mustafa Efendi imiş. Hafız Efendi Rodos’taki Süleymaniye Camisi'ne imam olmuş. Dayımın ölümü üzerine Hamide yengem, hükümetin verdiği bir miktar para ile İzmir/Karşıyaka'da ev almış. İşte o sıralarda Üveis dayıma yazılan bir mektup üzerine oğlu Ünal ile birlikte İstanbul'a bizim yanımıza gelmişler.

Kadıköy’e geldiklerinde Ünal 3-4 yaşlarındaymış. Ben o günleri çok iyi hatırlıyorum. Üzerinde kırmızı bir elbise vardı. Odadan odaya koşturur dururdu. Sonra İzmir’e dönmüşler. İki sene kadar İzmir’de kalmışlar. Bu süre içinde Hamide yenge Ünal’ı Rodos’a dedesine götürmüş. Ünal o sırada 5-6 yaşlarındaymış. Ünal dedesini çok iyi hatırlıyor. Uzun boylu, kısa sakallı, devamlı kravatı ile dolaşan bir imamdı diye tarif ediyor. Süleymaniye Camisi’nin müştemilatında oturuyormuş. Ünal da o müştemilatta dünyaya gelmiş.

Rodos dönüşü tekrar İstanbul’a gelmişler. Ünal ile aramda 10 yaş fark olduğundan arkadaş gibi büyüdük. Yengem ile de çok güzel bir dostluğumuz vardı. Beni ve özellikle annemi çok severdi. 1962 yılında 60-65 yaşındayken İzmir’de vefat etti.

Anneanneme, torunu Ünal hiç gösterilmedi. Çünkü eğer gösterilseydi, oğlu Sadi'nin öldüğünü öğrenecekti. Osman dayımlarda ikamet eden anneannem, bize gelmek istediğinde, bizde kalan Hamide yenge ile Ünal diğer sokaktan Osman dayımlara götürülürdü. Bu yıllarca böyle devam etti.

Aşağıda rahmetli Sadi Maskar’ın iki fotoğrafı.



04.05.2017
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ