A.Kadir ÇAPANOĞLU

A'DAN Z'YE

ORD. PROF. VELİDEDEOĞLU VE YOZGAT NOHUTLU TEPESİ

Ünlü Hukukçu Ord. Prof. Dr. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu.1915-1919 yıllarında dört yıl Yozgat Lisesinde yatlı öğrencidir. Bir gün küçük kardeşi Fahri ile birlikte çok merak ettiği nohutlu tepesine çıkıyorlar.

“Anıların izinde” kitabında bu olayı şöyle anlatıyor: Türkiye’de, İsviçre’de ve Almanya’da birçok dağın tepesine, kimisine bir araçla, Uludağ gibi kimisine de yürüyerek çıktım. İşte küçük yaşta başlayan bu tutku, beni Yozgat’a geldiğim ilk günden itibaren Nohutlu tepesine doğru çekmeye başladı. Ama kış gelmişt i. Bu olanaksızdı.

1916 yılının Mayıs sonlarında güneşli bir cuma günü iki saatlik izinden yararlanarak, küçük kardeşim Fahri’yi yanıma alıp Nohutlu Tepesine tırmanmaya başladık. Tepe başlangıçta sarp değildi. Tam yarı yolda uzaktan küçük görünen bir ağaç vardı. Gölgesinde dinlendik. Bu büyücek bir ahlat (yaban armudu) ağacıydı. Sonra yeniden tırmanmağa başladık. Bir ara içime korku düştü. Sanki bu ıssızlıkta kaybolacakmışız gibi geldi bana. Oysa aşağıda okulumuz Yozgat kenti ve karşımızda Soğukluk tepesi görünüyordu.

Tırmandık ve doruğa ulaştık. Öbür yan çok ilginç göründü bana. Ufka doğru sıra sıra dağlar ve daha yakında, Nohutlu tepesine benzeyen çıplak, somurtkan tepeler görünüyordu. İşte bizde doruktaydık. Yorulmamıştık. On dakika kadar yöreye bakındıktan sonra hızlı hızlı inmeye başladık ve okula vaktinde yetiştik. Yozgat’ta kaldığımız dört yıl içinde bu nohutlu tepesine, kimi zaman kardeşimle, kimi zaman başka arkadaşlarımla en az on kere çıkmışımdır.

Karşısındaki Soğukluk uzaktı. Oraya öğretmenlerimizle birkaç kez piknik yapmaya gittik. Yozgatlılar bu tepeye “Soğuluk” derlerdi. Orada çok güzel bir su vardı. Onun yakınında küçük bir kamp oluşturur, getirdiğimiz kalın iplerle ağaç dallarına salıncaklar kurar, türlü oyunlar çıkarırdık. İşte böyle günlerden birinde, benim ricam üzerine, öğretmen isteyenleri tepenin tam doruğuna çıkardı.

Bu doruktan uzakta, çok uzakta, sanki ufukta asılı duruyormuş gibi, Erciyes dağının bembeyaz doruğunu görürdük. Açık havalarda hep görünürmüş. Ne kadar mutlu olmuştum o gün. Şimdi düşünüyorum: Öğretim üyeliğim yıllarımda bir kez Paris’teki bir kongreden uçakla Roma’ya dönerken, Pilotun uyarısı üzerine, pencereden bakıp Mont Blanc dağının doruğunu üç dört dakika kadar seyrettiğim zaman, Yozgat’ta Erciyes doruğunu gördüğüm günkü kadar heyecanlanmamıştım. Zaten çocukluğun o ilk coşkuları bir daha ele geçmiyor ki…

VE NE ACIDIR Kİ TAM 100 YILSONRA BİRİLERİ ÇIKIYOR, BELEDİYE MECLİSİ KARARI OLMADAN VE HİÇ SIKILMADAN ATALARIMIZDAN MİRAS NOHUTLU TEPESİ İSMİNİ ŞAHİN TEPESİ YAPIP TABELA ASABİLİYOR VE YERLİSİ, YABANCISI, MİLLİYETÇİSİ, SAYGINI VE MÜTEGALLİBESİYLE YOZGAT AHALİSİ VE SİVİL TOPLUM KURULŞLARI DA UMURSUZCA SEYREDİYOR.

TARİNİNE, GEÇMİŞİNE, MİLLİ DEĞERLERİNE SAHİP ÇIKMAYAN MİLLETLER YOK OLMAYA MAHKÛMDUR. KEMAL ATATÜRK.


27.10.2019
OKUR YORUMLARI
ABDULKADİR ÇAPANOĞLU
05.11.2019 09:04:00

Değerli Hocam,Yorumunuz için çok teşekkür ederim. Konu ile ilgili olarak bilhassa öğretim üyesi olan siz değerli hocalarımın duyarlılığınıza da ayrıca teşekkür ediyorum. Ancak Yozgat halkının ve yazımda da belirttiğim kişi ve kuruluşların duyarsızlığına da bir o kadar üzülüyorum. Bu duyarsızlığımız sadece isim değiştirmekle kalmadı ülkenin bütün fabrika yapan fabrikalarımız, önemli büyük stratejik kurumlarımız ve hatta limanlarımız yabancılara satıldı. Şimdi iğneden ipliğe, samandan sair tahıl ürünlerine ve canlı cansız et ihtiyacımızda ithalata mecbur bırakıldık. Ben yine sözümü Atatürk'ün "Tarihine, geçmişine, milli değerlerine sahip çıkmayan milletler yok olmaya mahkımdur" deyimi ile noktalayım. Saygılarımla.

Bülent Cerit
01.11.2019 12:44:00

50 yılı aşkın bir süredir yaz tatillerinde ya da çeşitli nedenlerle ziyaret ettiğim memleketime ait bazı değerlerin önce isimlerinden başlayarak değiştirilmesine maalesef son yıllarda çoğalan bir şekilde şahit olmaya başladım.Nohutlu Tepesi'nin şahin tepesi olarak değiştirilmesi de bunlardan biri. Oysa kendimi bildim bileli oranın adı Nohutlu Tepesi, karşısındaki ve daha alçak olan yerin adı ise Keltepe'dir. Buraların isimlerini değiştirmek hangi akıl, gerekçe ve mantıkla açıklanabilinir ki. Saygılarımla

SELÇOK TAYFUN OK
31.10.2019 18:55:00

Merhaba Abdulkadir bey,
Elinize sağlık, yine güzel bir anı yazısı ve uyarı olmuş.
Bu yazıyı, H.V. Velidedeoğlu’nu çok seven sayan asistanı Prof. Dr. Ergun Özsunay Hocaya da gönderdim.

Selam ve sevgilerimizle...

SELÇUK

ABDULKADİR ÇAPANOĞLU
31.10.2019 10:20:00

Değerli Muhsin Köktürk Hocam,
Kıymetli yorumunuz için teşekkür ederim. Nohutlu tepesi ile ilgili olarak elimde yeterli bilgi var. Ancak kimseyi rencide etmemek için bu zamana kadar yazmadım. İstedim ki bu işe sebep olanlar kendileri bir çaresine baksınlar, yapmadılar. Bu tabela eski belediye başkanımız Sayın Yusuf Başer Bey’in zamanında asıldı. Bilahare Sayın Dr. Kazım Arslan Bey tabelayı söktürüp attı. Adım kadar eminim ki bu kadar başarılı ve kalıcı hizmet vermesine rağmen birilerinin maddi manevi çabası ile bu yüzden seçim kaybettirildi. Son belediye başkanımız Sayın Celal Köse Bey yeniden astırdı. Bu konuda belediye başkanları ile yaptığım görüşmeleri kayıtlarımda muhafaza ediyorum. Gerisini de zaten siz yorumunuzda pek güzel ifade etmişsiniz. Yapılan bir hata (hata yerine başka bir şey yazmak isterdim) gerek yeni nesil gençlerimiz ve gerekse Yozgat’ta öğrenim gören Üniversiteli gençlerin dilinde alışkanlık haline gelecektir. Bunun da tarih indinde vebali eski Yozgat milletvekili Süleyman Sırrı gibi yöneticilerin ve sebep olanların üzerinde kalacaktır. Saygılarımla.

ABDULKADİR ÇAPANOĞLU
31.10.2019 10:14:00

Çok değerli Prof. Ahmet Yaşar Ocak Hocam,
Lütfettiğiniz yorumunuzu ibretle okudum. Buyurduğunuz gibi bu isim değiştirme hastalığı bizim belediyelerimizde ve toplumumuzda eskiden beri mevcut bir hastalık. Hassasiyetinizden dolay “Yakın bir geçmişte işgüzar bir siyasimiz, Yozgat'ın adının Bozok olarak değiştirilmesini teklif etti” dileyerek ismini vermediğiniz kişiyi müsaadenizle ben açıklıyayım. Bu kişi, ilk mecliste Bozok’un mebuslarından Süleyman Sırrı Bey idi. Meclisin her oturumda bir bahane ile mutlaka Çapanoğulları aleyhinde ağır ithamlarda bulunurdu. Sonunda Atatürk bir gün kürsüden şöyle söylemek zorunda kalmıştı: “ Efendiler, biraz önce kürsüde konuşan efendiye hiçbir surette katılmamız mümkün değildir. Bahsettiği aile, memleketimize geçmişte büyük hizmetlerde bulunmuşlar, hataları varsa da hatalarından vazgeçmişler, bu günde devletimize hizmette kusur etmemektedirler” diyerek Süleyman Sırrı’yı adeta azarlamıştır.
Evet, ifade ettiğiniz gibi "bizim toplumumuz, tarihinden kalan maddi manevi izleri silmeye teşne, yeryüzündeki en hoyrat, en şuursuz, en duyarsız toplumlardan biri oldu." Son yıllarda buna bir yandan görgüsüzlük bir yandan amiyane tabirle yalakalık ve bir takım maddi çıkarları da eklemek vukuat-ı adiye oldu ne yazık. Saygılarımla.

Muhsin Köktürk
29.10.2019 09:39:00

Değerli Dostum,
Bir Yozgatlı olarak Türkiye genelinde olduğu gibi ne denli duyarsız olduğumuzun bilincindeyim. Sizin gibi değerli bazı aydınlar dışında bu olayın üstüne düşen yok ne yazık ki. Bu konudaki çabalarınızı saygıyla izliyor ve candan destekliyorum. Üç beş kuruşluk yardım uğruna sahip olduğumuz değerleri yok etmek garip değil mi? Nohutlu Tepesi'ne kendi adını verdiren kişi bundan nasıl rahatsızlık duymuyor? Tepenin adıyla uğraşacağına hayırlı bir işe yönelse iyi olmaz mı?
Dilerim özü Yozgat kültürüyle yoğrulmuş bir yetkili çıkar günün birinde ve bu ayıbı ortadan kaldırır.
Saygılarımla.

AHMET YAŞAR OCAK
28.10.2019 13:04:00

Sayın Çapanoğlu, size tamamen katılıyorum. Bu isim değiştirme hastalığı bizim belediyelerimizde ve toplumumuzda eskiden beri mevcut bir hastalıktır. Bazı istisnai haller dışında (nalum illerimizin adlarını kastediyorum) 1925'ten itibaren pek çok köyümüzün nasıl bir tarihin içinden geldiğini ve nasıl bir kültürü yansıttığını düşünmeden -bazen Dahiliye Vekâleti'nin (sonradan İçişleri Bakanlığı’nın), bazen bizzat köylülerin inisiyatifiyle eski Rumca veya Ermenice olan veya anlamını bilmedikleri- isimleri değiştirildi ve tarihsel hafızaları sıfırlandı. Yakın bir geçmişte işgüzar bir siyasimiz, Yozgat'ın adının Bozok olarak değiştirilmesini teklif etti. O zaman Yozgat Gazetesi'nde yazdığım bir yazıyla Çapanoğulları’nın Yozgat olarak kurduğu bu kentin adının değiştirilmesinin doğru olmadığını sebeplerini de açıklayarak karşı çıktım. Şimdi Nohutlu Tepesi'nin adının da yine belediye meclisindeki bazı işgüzarların teşebbüsüyle değiştirilmesi, bence aynı hikâyenin devamıdır. Tarihini sadece takdis eden ama hamasetin dışında ciddi olarak öğrenmek, icabında eleştirmeye yanaşmayan, eleştireni hemen bilmem necilikle itham edecek kadar fanatik olan bizim toplumumuz, tarihinden kalan maddi manevi izleri silmeye teşne, yeryüzündeki en hoyrat, en şuursuz toplumlardan biridir. Kimse kızmasın, bu sözümü hakaret kabul etmesin. Bana kızmadan önce Yozgat'a baksınlar. Eski o canım Yozgat'tan belediye reisleri bir iz bıraktılar mı, halk kendisi bizzat iz bıraktı mı? Nerede o Yozgat?

Selam ve saygılar.

AYO

Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ