A.Kadir ÇAPANOĞLU

A'DAN Z'YE

NE ÇORBAYMIŞ BE!

Yozgat Gazetesinde köşe komşum değerli dost Mustafa Topaloğlu’un yeni kitabı “Bizim köyden insan manzaralarında Çorbaname” başlıklı yazısını okuyunca benim aklıma da üç çorba maceram geldi. Hangi yıldı hatırlamıyorum İstanbul’un Laleli semtinde oturuyoruz. Bu semtin en güzel en nezih yılları. Dayımlarda Fatih İskenderpaşa da. Gece geç vakit kalktık yavaştan yürüyerek Laleliye evimize gidiyoruz. Annem yatıp sahurda mı kalksak yoksa yiyip demi yatsak dedi. Ben de hadi Beyazıt’a çıkalım Lale işkembecisinde işkembe çorbası içelim böylece sende sofra hazırlamazsın dedim.

Güzelce çorbalarımızı içip evimize geldik. Ertesi günü bir susadım ki sormayın. Hani dilim damağıma yapıştı derler ya işte öyle. Akşamı zor ettim. Daha kapıdan girerken anneme “ bu gün çok susadım nedense” dedim. Annem “bende çok susadım, sen yine dışardasın bir şeylerle oyalanmışsındır, ben evde kendimi zor tuttum ”dedi ve gülerek ekledi “akşam yanlış yaptık, sarımsaklı işkembe bizi yaktı” dedi.

İkinci maceramı telsiz arkadaşlarımla yaşamıştım. Bir gece telsiz sohbeti yaparken birlikte işkembe çorbası içmeye karar verdik. İki araba olarak Kasımpaşa’daki meşhur işkembeci Apik’e gittik. Çorbalarımızı içtikten sonra hep birlikte kalktık. Çıkmak için alt kata indiğimizde masaların birisinde bir gurup ile oturan emekli albay bir ağabeyimiz bana seslendi. Hemen yanına gittim, ayaküstü biraz sohbet ettik. Arkadaşlarım arabalara binmişlerdi bende sohbeti uzatmadan acele ile arkalarından çıktım. Yolda hesabı kim ödedi diye sordum “herkes kendi ödedi” dediler.

Üçüncüye gelince; 16 Nisan 2014 gecesi kuzenim Celalettin Çapanoğlunun yetmişinci doğum gününü kutladık Kuşadası’nda bir lokanta da. O gece lokantayı kapatmıştı. Altmış küsur davetli ile sazlı sözlü düğün gibi bir geceydi. Kutlama saat 03.00 gibi bitti. Oradan çıkınca eşimle birlikte üçümüz her zaman gittiğimiz İşkembe çorbacısına gittik. Eve gelmemiz saat 04.00 oldu. Biz İstanbul’a döndük. 35 gün sonra ölüm haberini aldık. Son görüşmemizmiş meğer. Her beş senede bir böyle doğum günü yapacaktı. 65 yaşını, 70 yaşını kutladık 75 i kutlayamadık.

Rahmetli Ahmet Rasim Üstadın Çorbaname’sini Mustafa Toplaoğlu’nun sayfasından aynen alarak bende size sunayım. Şiirin aslı dört kıta. Topaloğlu çok bilinen ve tekrar edilen birinci kıtasını tercüme ederek yayımlamış. Bende öyle yaptım. İşte “Çorbaname.”

Kana kuvvet göze fer batna cilâdır çorba
İllet-i cû'a deva mahz-ı gıdâdır çorba
Sağlara, hastalara ayni şifâdır çorba
Ağniya dostu, muhibb-i fukarâdır çorba
Hâsılı hâhiş ile ekle sezâdır çorba

Kana kuvvet, göze ışık, mideye ciladır çorba
Açlığa devadır, gıdanın kendisidir çorba
Zenginlerin dostu, fukaranın sevgilisidir çorba
Hasılı iştahla yenilmeye layıktır çorba.

Mustafa Topaloğlu’nun “Bizim Köyden İnsan Manzaralı 1” kitabında bizim insancıklarımızın birbirinden güzel tam 90 hikayesi var. Bir başucu kitabı. Sıla hasreti kalbinize çökünce açar okursunuz. Sonra daha mı özlersiniz yoksa biraz ferahlanır mısınız orasını bilemem.

Kitabı, Mustafa Bey’in mustafatmatpl@hotmail.com adresinden yada 0505 739 90 29 nolu telefonundan isteyebilirsiniz.

04.12.2018
OKUR YORUMLARI
Mustafa Topaloğlu
07.12.2018 23:48:00

Değerli dostum,
Çorba hakikaten yediden yetmişe herkes için çok değerli bir yiyecek. Teşekkür ediyorum. Bizim Köyden İnsan Manzaraları-1’i okumuşsunuz. Yorumlamışsınız. Varlığınız daim ola.
Kısacık bir ekleme yapmak isterim yine “çorba”ya dair. Bizim gibi çorba severin biri az kalsın yuvasını bozuyormuş. Bu çorba yüzünden canım. Şöyle olmuş: Adam eşinden her gün çorba istiyor. Çorbasız sofraya oturmuyor. Bir gün böyle, beş gün böyle… Kadıncağız usanmış. Bir gün tasını tarağını toplamış. Demiş ki kocasına:
-Ben anneme gidiyorum. Ne halin varsa gör!
Adam mutfak işinden pek anlamıyor. Yalvarır bir sesle:
-Hanım, çorba pişir de öyle git bari, deyip boynunu bükmüş. Kadıncağız hanımlığını yapmış. Annesine gitmekten vaz geçmiş.
İşte böyle aziz dostum. Selam ve saygıyla.

Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ