Değerli okurlar sanırım 20-25 yıl önce aşağıdaki mektup Şiir’i bir gazeteden kesip saklamışım. Çünkü o yıllarda daha bilgisayarım yoktu. Mektup Şiiri yazan, o tarihlerde SSK Başmüfettişliğinden emekli rahmetli Saffet Arala Beyefendiymiş.  Arkadaşı Samsun’da yayınlanan BEDEL gazetesinin sahibi Sayın İsmet Hatipoğlu’da gazetesinde paylaşmış. Ben de kesip saklamışım. Ne iyi yapmışım.

Bu konuda biraz bilgi alayım diyerek internet ortamında araştırdım. Türkiye’de “Bedel Gazetesi” veya “Yeni Bedel” adlı bir gazetenin geçmişte Samsun’da 1990’lı yıllara ait yerel bir gazete olarak çıkarıldığına dair bilgiler var. Ama, Basın İlan Kurumu’nun 2025 Aralık ayı yerel süreli yayınlar listesinde Samsun için resmi ilan verilebilecek gazeteler listesinde “Bedel” ya da “Yeni Bedel” adı şu anda yer almıyor. Yani hiçbir bilgi bulamadım. Anladım ki, unutulup giden Ceritzade Hüsnü Efendi Ağıtı gibi bu Mektup Şiir’i de literatüre kazandırma bahtiyarlığı bana ait olacak. Umarım öyledir.  

Değerli okurlar, kendimce şöyle bir analiz yaptım; bu şiirin merkezindeki asıl duygu tam da “Allah’ın kul hakkında ne düşündüğünü merak etme” hâlidir. Allah’ın hakkımızda ne düşündüğünü merak etmek.

Bu Şiir, bir kulun Allah’a kendini savunmak ya da temize çıkarmak için değil; kendini olduğu gibi arz etmek için yazdığı içten bir muhasebe. Şairimiz ne kusurlarını gizliyor ne de erdemlerini büyütüyor. En çarpıcı tarafı da budur: İbadet eksiklerini, çelişkilerini, hatta toplumun yadırgayacağı alışkanlıklarını dahi saklamıyor. Çünkü şiirin muhatabı insan değil, mutlak hakikat sahibi Allah.

Bu metinde kul, “Beni nasıl gördüğünü merak ediyorum” derken aslında şu soruyu soruyor:

“Allah katında değer, şekil midir; yoksa niyet, merhamet ve ahlâk mıdır?”

Şairin merakı, korkudan çok mahcubiyetle karışık bir umut taşıyor. Namazı nadir kıldığını söylerken bile, insanlara karşı dürüst olmayı, yardımı, adaleti, vicdanı ve kul hakkını öne koyar. Böylece şiir, biçimsel dindarlıkla vicdani dindarlık arasındaki kadim tartışmayı sessiz ama sarsıcı bir şekilde açıyor.

“Mektup” oluşu da boşuna değildir. Bu bir dua değil, bir nutuk hiç değildir. Bu, hesap günü gelmeden önce yazılmış bir iç dilekçe gibidir. Kul, Allah’tan bir hüküm istemez; sadece O’nun kanaatini merak eder. Çünkü bilir ki asıl hüküm, insanın kendisi hakkında düşündüğü değil, Allah’ın kulunu nasıl gördüğüdür.

Şiirin sonunda gelen “Nedir acaba hakkımdaki yorumun?” sorusu, modern insanın en sahici sorusudur. Bu soru, ne kadar ibadet ettiğimizi değil; nasıl bir insan olduğumuzu merkeze alır. Ve belki de bu yüzden Mektup Şiiri, yıllar sonra bile eskimez; çünkü herkesin içinde cevabını bekleyen aynı sessiz soruyu barındırır.

İşte o güzel Mektup Şiir.

Allah’ım ben seni sevip sayan,
Her zaman senden korkan,
Oruç tutan, 
Ama nadiren namaz kılan,
Zekâtı çok sevip,
Fakirlikten yapamayan,
Hacca gitmek yerine,
Yardımı üstün tutan,
Ama seni her zaman düşünüp anan,
Yasak olduğunu bildiği,
Halde her akşam iki duble atan,
Yüce kitabını ara sıra,
Kendi dilinde okuyan,
 Anlamadan okumayı anlamsız bulan,
Kimseyi kıskanmayan,
Dedikodu yapmayan,
Yollara çöp atmayan,
Elinden geldiğince yardım yapan,
Dostunun acısını paylaşıp,
Sevinci ile mutlu olan,
Topluma saygı duyup,
Ondan korkup utanan,
Yolda para bulunca,
Mutlaka sahibini arayan,
Bir adım gelene,
On adım koşan,
Çabucak dost olan,
Mutluluğu huzuru,
Paraya üstün tutan,
Sıfat ayırt etmeden,
Layık olan herkese,
Sevgi ve saygı duyan,
Çocukları çok sevip,
Onlarla arkadaş olan,
Kendisini öndekilerle değil,
Arkadakilerle kıyaslayan,
 Çabuk sevinip kızan,
 Sonra da pişman olan,
Yüce adını ve dinini istismar edip,
Siyasete alet edenlere acayip gıcık olan,
Herkes gibi bilerek bilmeyerek,
Günahkâr olan,
Bir aciz kulunum,
Öyle merak ediyorum ki,
Nedir acaba hakkımdaki yorumun?

Bizim yorumumuz aliyyülâlâ Saffet Bey’ciğim. Mekânınız Cennet olsun.

OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ