A.Kadir ÇAPANOĞLU

A'DAN Z'YE

MARAŞ KATLİAMININ BİR NUMARALI SANIĞI ÖKKEŞ ŞENDİLLER ÖLMÜŞ

Değerli okurlar, Maraş Katliamı (19-26 Aralık 1978) ve Ökkeş Şendiller, Türkiye yakın tarihinin çok tartışmalı ve karanlık olaylarından biridir. Olay, Kahramanmaraş’ta yaşandı. 19 Aralık'ta kentteki Çiçek Sineması'na, o dönemin ender milliyetçi filmlerinden biri olan, Cüneyt Arkın'ın başrol oynadığı Güneş Ne Zaman Doğacak başlıklı filmin gösterimi sırasında saat 21.00'de patlayıcı madde atılması olayların başlangıcı oldu.

 İddianameye göre tahrip gücü az patlayıcı madde Ülkücü Gençlik Derneği Kahramanmaraş şube başkanı Mehmet Leblebici ve başkan yardımcısı Mustafa Kanlıdere'nin talimatları ile ülkücü militanlar Ökkeş Kenger ve Yunus İlhan tarafından atıldı. Gaziantep Eğitim Enstitüsü öğrencisi Ökkeş Kenger polise verdiği ilk ifadesinde "Çiçek Sineması'nı kendisinin arkadaşlarıyla birlikte bombaladığını" itiraf etti.

Çatışmalar, ülkedeki yoğun sağ-sol kamplaşmasının ve mezhepsel gerilimlerin (özellikle Alevi-Sünni gerilimi) bir yansıması olarak ortaya çıktı. Çeşitli provokasyonlarla başlayan olaylarda sol görüşlü öğretmenlerin öldürülmesi, ardından camilerde yapılan kışkırtıcı anonslar ve örgütlü saldırılar sonucunda yüzlerce Alevi yurttaş hedef alındı.

Yedi gün süren olaylar sırasında iddianameye göre 111 kişi öldürüldü. Aleviler'e ait 559 ev yakıldı, yağmalandı. Kadınlar ve çocuklar öldürüldü.  290'a yakın iş yeri tahrip edildi. Katliam sonrası 804 kişi gözaltına alındı, bunların 574’ü hakkında dava açıldı 23 yıl süren davalar sonunda 29’u idama mahkûm edildi. 7 kişi müebbet hapis, 7 sanığa ömür boyu hapis, 321 sanığa 1 ile 24 yıl arasında değişen cezalar verildi. Katliamda önemli rol oynayan 68 kişiye ise ulaşılamadı. Katliamın ardından sıkıyönetim ilan edildi.12 Eylül Darbesi'ne sebep olan olaylardan biri olarak kabul edilmektedir.

1980 darbesinden sonra dava askeri mahkemeye taşındı. 1991’de Terörle Mücadele Yasası kapsamında çıkarılan aftan yararlanan sanıkların çoğu serbest bırakıldı.

En iyisi baştan anlatayım:

1974 yılı Kıbrıs Barış Harekâtının yapıldığı dönemde Gaziantep,5.Zırhlı Tugay Uçaksavar Bataryası emrinde yedek subaylığımı yapıyordum. Bir gün Topçu Alay Komutanım Fikret Emiroğlu Albayım (nur içinde yatsın) beni çağırdı. Benden çok memnun olduğunu ifade ederek, “Seni inzibat subayı yaptım, Merkez Komutanlığı emrine veriyorum, yarın sabah orada göreve başlayacaksın” dedi.

Ertesi sabah Kilis yolu üzerindeki Merkez Komutanlığına gittim. As. İz. Subayı Tank Üsteğmen Hakkı Bingöl ile Hâkim Albay Hikmet Hacımirzaoğlu bahçedeki kameriyede sohbet ediyorlardı. Yanlarına gidip esas duruşta selam verip kendimi tanıttım. Hikmet Albayım soyadımdan esinlenerek, “Asteğmenim Yozgatlı mısın” diye sordu. Evet, komutanım deyince “O zaman senin askerliğin biraz zor geçecek asteğmenim “dedi. Şaşırdım, “Neden komutanım” diye sorduğumda, Üsteğmen’e dönerek “Bak birde soruyor Hakkı, bunun dedeleri benim dedemi Yozgat’a götürmüşler kahvesine zehir koyup zehirlemişler, yemek bile yedirmemişler” dedi. “Bilmiyorum komutanım, eğer öyle ise benim bunda ne suçum var” dedim.   “Yok, şaka yapıyorum ama bu olay ayniyle vakidir bunu bilesin, gel otur asteğmenim” dedi. Sonra anlattı. “Ben de Kırşehir Kamanlıyım, benim arkadaşlarım arasındaki lakabım Kaman Canavarıdır. Ben de Türkmen’im, Hacimirzelerdenım”diyerek epey bilgi verdi. Birden ona karşı içimde bir yakınlık, bir sıcaklık hissettim. Merkez Komutanlığının olduğu bina iki katlı idi. Alt katında biz vardık. Üst katı askeri mahkeme idi, mahkeme başkanı da Hikmet albayım idi. Benim şansıma bakın ki mahkeme üyesi öbür hâkim üye de Afyon Dinar’da İlkokul 5.sınıf arkadaşım hâkim Üsteğmen Faik Secer Başaran idi. Orada çok güzel günler geçirdim. Hikmet albayımla baba oğul gibi sevdik birbirimizi. Yıllar sonra Hikmet Albayım İstanbul’a bir yolu düştüğünde, o zaman çalıştığım işyerinde beni ziyarete geldi. Birden karşımda görünce çok mutlu oldum, iliklerime kadar titredim.   Beni İstanbul’daki yüksek rütbeli subaylarla tanıştırdı “0ğlum gibi severim” bir sıkıntısı olduğunda yardımcı olun dedi.

Bir gece internette bir araştırma yaparken Sayın Ramazan Mirzaoğlunun hazırladığı sayfa dikkatimi çekti. Ramazan bey şu bilgileri veriyordu. “Çok faydalandığım büyüklerimden biri Osman Tezcan diğeri Hacı Musa Hacımirzeoğlu idi. Osman Amca “Biz Haremeyn-Şerefeyn aşiretindeniz” derdi. Bunu övünçle ve gururla söylerdi. O zamanlar Haremeyn-Şerefeyn aşiretinin ne anlama geldiğini bilmezdim. Yine Uzun Yayla’dan geldikten sonra Maneföz kıyısındaki Kırgı’ya yerleştiğimiz ve bir kolumuzun da Bâla tarafına gittiği söylenirdi. Kırgı’dan şu andaki köyümüzün olduğu yere (kekliği ve kekiği bol yere) geldiğimiz hep anlatılırdı. Kırgı’daki yerimizi (Hacımirzaoğlu’nun otlağı) 1950’li yıllara kadar muhafaza ettiğimiz bilinir. Köyümüzün ilk camiisi 1894 yılında yapılmış. Yine Hacımirzaoğlu’nun İsa Çelebi, Yusuf Çelebi ve Mustafa Çelebi adlarında üç oğlunun olduğu, Çapanoğlu ile mücadele edildiği, Çapanoğlu’nun Maneföz’e kırk atlı ile geldiği İsa Çelebi’yi tutsak ederek Yozgat’a götürdüğü ve Yozgat’da astırdığı, İsa Çelebi’nin mezarının Yozgat’ın girişinde olduğu acılı bir hatıra olarak anlatılırdı. Buna dair ağıtlar köyümüzde bilinirdi”.

Yozgat’ın dağları da alacakarlı,

Yağlığı başında şevşiri bağlı,

Asılmaya giden Hacımirzaoğlu

…………………………………………….

…………………………………………….

Kır ata binerdi ederdi dizgin

Vururdu düşmana vermezdi bozgun

Ramazan Bey’in bahsettiği ve Yozgat’ta Çapanoğulları tarafından idam edildiğini söylediği rahmetli İsa Çelebi acaba Hikmet albayımın, kahvesine zehir koymuşlar diye bahsettiği dedesi miydi? İçime bir sızı çöktü. Bir süre elimi yanağıma dayayıp yazıya öylece bakakaldım. 1974 Kıbrıs harekâtı dolayısıyla Antep’ten Mersin’e intikal eden ve oradan Kıbrıs’a çıkan birlikler ve diğer telâşeler ve heyecan içinde geçen günlerde daha derinine inemediğimiz sohbetlerimizde, Hikmet Albayımla fırsat bulup biraz daha ciddi araştırıp soruştursaydık akraba bile çıkar mıydık bilemiyorum.

Bu girişten sonra dönelim Kahramanmaraş katliamına. İnternette bu katliam ile ilgili gün gün yaşananlar teferruatlı olarak var. Merak edenler oradan daha fazla bilgi edinebilirler.

Ökkeş Şendiller (eski adıyla Ökkeş Kenger).

Maraş Katliamı sırasında ismi en çok geçen kişilerden biridir. Katliam davasında yargılandı; katliamın faillerinden biri olmakla suçlandı. Yargılama sonucunda ceza aldı, ancak 1991’de çıkan Terörle Mücadele Yasası kapsamında serbest bırakıldı.

Daha sonra siyasete atıldı; Refah Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi’nde yer aldı. 1991’de Anavatan Partisi’nden milletvekili seçildi. Katliamla ilgili sorumluluğunu her zaman reddetti; kendisini “suçsuz” olarak nitelendirdi. Katliamın planlı bir devlet operasyonu olduğu, kontrgerilla/paralel yapılar tarafından kışkırtıldığına dair birçok iddia vardır.

Ökkeş Şendiller, bu olayın simge isimlerinden biri haline gelmiş, fakat gerçek sorumluluk ve emir-komuta zinciri hiçbir zaman tam olarak aydınlatılamamıştır. Maraş Katliamı, 12 Eylül 1980 darbesinin gerekçelerinden biri olarak da kullanılmıştır.

Ökkeş Kenger (daha sonra soyadını Şendiller yaptı), Maraş Katliamı’nda aktif fail olmakla suçlandı. İlk etapta idama mahkûm edilenler arasında yer aldı. Ancak cezası daha sonra hapis cezasına çevrildi. 12 yıl cezaevinde kaldı, ardından 1991 affıyla serbest bırakıldı.

Cezaevinden çıktıktan sonra siyasete atıldı. 1991 genel seçimlerinde Anavatan Partisi’nden (ANAP) Kahramanmaraş milletvekili seçildi. Daha sonra Refah Partisi ve MHP çevrelerinde de siyaset yaptı, sağ camiada yer aldı. Milliyetçi-ülkücü kesimde bir figür olarak varlığını sürdürdü. Siyasette aktif olduğu dönemde bile Maraş Katliamı ile anılmaya devam etti.

Hâkim Albay Hikmet Hacımirzaoğlu bu mahkemenin başkanıydı.

Notum: 1980 darbesinde Devrimci İlyas Has’ın idam edileceği sırada hazır bulunan o günlerde sıkıyönetim savcısı olan Hâkim Albay Hikmet Hacımirzaoğlu "Dünyada ve Avrupa'da insanı kurtarmak için siyasi bir kırıntı ararlar, oysa bizde asarlar" demiş idi.

Askeri mahkeme üst katımızda olduğu için bazı duruşmalara kulak misafiri olurdum. Değişik disiplin suçu ile yargılanan köylü çocuğu erlere ceza vermemek için “sen de şöyle cevap verdin ya da sende böyle söyledin değil mi” diyerek onların ağzından ifade yazdırırdı.

Nur içinde yat sevgili albayım, mekânın cennet olur inşallah.

OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ