A.Kadir ÇAPANOĞLU

A'DAN Z'YE

KUŞADALI ADLİYE VEKİLİ

Lapa lapa yağan karın altındaki meclis binasında saatler akıp gidiyordu. Hava kararmaya yüz tuttu.

Bu sırada basın odası birden daha da karıştı. Adliye vekili kulise çıkıyordu. Gazeteciler kulise koşuştular. Magnezyum alevli bol dumanlı flaşlar.

-Sayın Bakan, bu yasa ile kadınlarımız Avrupalı kadınlarla eşit hale geliyorlar mı?

Mahmut (Esat Bozkurt) Bey yorgun ateşli gözlerini gazetecinin gözlerine dikiyor.

-Eşitliğin ötesinde, birçok Avrupalı kadından da daha ileri bir statüye kavuşuyor. Kadınlarımız tarihimizin en hazin simasıdır… Ama onlar en az erkekler kadar kurtuluş savaşımızın muzafferidirler.

- Sayın Bakan ceza yasanızın çok sert olduğu söyleniyor.

-Evet, doğru çünkü inkılap kıskançtır. Ama temin ederim ki yasalarımız ilmidir.

Mahmut Esat’ın bu sözlerini yıllar sonra bizzat İtalyanlar doğruladılar.

Muhabirler haberlerini geçmek için basın odasına dönerlerken Mahmut Esat da tabakasından günün ilk cigarasını derin bir istekle çıkarıyordu. Günün tarihi dudaklarından dökülüverdi.

Yirmi altı Şubat bin dokuz yüz yirmi altı

-Beyefendi zatınızla ilgili önemli bir konuda görüşme talep ediyorum.

Sabahın erken saatinde yolunu kesen bun yaşlı adama bakar bakmaz tanıdı. İstanbul muhakemelerinin birinde yargıç. Saygıyla eğildi elini sıktı önden buyur etti. Genç bakanın hâkimlere saygısı artık bir efsane gibi dolaşıyordu kulaktan kulağa.

Yaşlı hâkim bin dereden su getiriyordu.

Efendim takdir edersiniz ki kavanini (Kanunları) tatbikte asıl olan tecrübedir. Bendeniz tefrik ve intihap encümeni kararıyla İstanbul’dan alınarak Karesi vilayatı aza mülazım olarak tayin edilmiş bulunuyorum.

Birden öfkesi başına çıktı. Demek aylardan beri terfilerinin İstanbul’a yapılarak bütün maaş zamlarını aldıkları halde İstanbul dışına gitmemekte inatla ayak direyenlerden biri de bu zattı. Koridorun orta yerinde durdu.

-Sizlere taşrada en büyük rütbeler verildi. Yıllarca adliyenin üzerine bir kâbus gibi çöken, şunun bunun tavsiye olunmasıyla Cumhuriyet Adliyesinde artık tefeyyüz imkânı yoktur, daima yok olacaktır. Bahusus adliye âleminde imtiyaz ve istisna her meslekten ziyade bağız ve nefretle karşılanılan bir zihniyettir ki inkılap adliyesi bunların imhasıyla mükelleftir.

Konuştukça öfkeleniyor, öfkelendikçe sesi yükseliyordu.

-“Biz kendisi için imtiyaz talep edenlerin eline hukukun keskin kılıcını teslim edemeyiz.”

Yaşlı yargıç, efendim müsaade buyurun falan gibi bir şeyler söylemeye çalışıyordu. Bakan onun bu tavrına daha da içerledi.

-“Özellikle hâkimliğin ulviyetini hukukun her türlü bağdan azade, münhasıran kanunla takviye edilmiş üstünlüğünü, hâkim masuniyetini buraya gelerek bizzat ayaklar altına aldınız.”

Yargıcın yüzü sarardı elleri titriyordu. Bu hali birden dikkatini çekti bakanın, sustu, Az sonra mesleğe ilk atamaları yapılacak hâkim ve savcı adaylarının ad çekme töreni vardı. Öfkesi duvarlarda yankılanarak yürüdü gitti.

                   ………………………………………………………………………

-“Ey Cumhuriyetin Savcıları! Meriç kıyısında çalışan Türk köylüsünün kaybolan sabanından tutunuz da bu vatanda yaşayanların uğrayacakları en ufak bir haksızlıktan, hatta Bingöl dağlarının ıssız kuytularında nafakalarını bekleyen öksüzlerin gözyaşlarından sizler mesulsünüz.”

Sözleri biter bitmez hepsi ayağa kalktılar. Birçoğunun genç yüzleri gözyaşlarıyla ıslanmıştı.

Ertesi gün gazeteler hâkim adaylarından Süreyya Hanımın İzmir’e, Melahat Hanımın Bursa’ya, Nigar Hanımın İzmit’e aza hâkim olarak atandıklarını duyuruyordu.

Değerli okurlar yukardaki alıntıyı, Sayın Mucize Özünal’ın kaleme aldığı ve Kuşadası Ticaret Odasının yayınladığı Kalpak ve Kartal kitabından paylaştım.  Bu kitap, Mahmut Esat Bozkurt’un Kuşadası’nda örgütlediği ulusalcı cepheden Cumhuriyetin kuruluşuna, çekilen sıkıntılara, kurum ve kuruluşların oluşumundan çok partili döneme değin bir dönemin fotoğrafını yansıtmaktadır. Mahmut Esat Bozkurt, bir devrimcidir. İlericilik ve aydınlanmacılık, görüş ve düşüncelerin temelini oluşturmaktadır. Bu bağlamda şu özdeyişini anımsamak gerekir: “Kendi hesabıma son sözüm şudur: Bir ihtilal hangi milletin hesabına yapılırsa, mutlaka o milletin öz evladının eliyle yapılmalı ve onun elinde kalmalıdır. Mesela: Türk ihtilali, öz Türklerin elinde kalmalıdır. Hem de kayıtsız ve şartsız. Yabancıların yardımı ile başarılan ihtilaller yabancılara borçlu kalırlar. Bu borç ödenmez.” Mekânı cennet olsun

 

OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ