A.Kadir ÇAPANOĞLU

A'DAN Z'YE

KILIÇDAROĞLU “ÇERKEZ ETHEM'E” İADEİ İTİBAR VERİLMELİ”

Değerli okurlar, Kuşadası’na taşınma telaşımız yüzünden bu yazımı ancak hazırlayabildim.  

1 Eylül 2021 tarihinde Uluslararası Kafkas Derneği, Kemal Kılıçdaroğlu’nu ziyaret ediyor. Bu ziyarette Kılıçdaroğlu, Çapanoğulları hadisesi sonrası Yozgat’ı soyup soğana çeviren baştan başa yıkıp yakan 30’dan fazla kişiyi davaları sonradan görülmek kaydı ile yargılanmadan idam eden sonra da Ulusal Kurtuluş Savaşımızda Yunan saflarına geçen ve milli mücadeleye ihanet eden Çerkez Eteme’e itibar iadesinde bulunulması gerektiğini söylüyor.

Yazılı ve görsel basında yayınlanan haber şöyle: Daha önce Çerkez Ethem'e iade-i itibar kampanyası başlatan Uluslararası Kafkas Derneği CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu Genel Merkezde ziyaret etti. Uluslararası Kafkas Derneğine mensup çeşitli illerden ve yurt dışından gelen temsilcilerin katıldığı ziyaret samimi bir hava içinde geçti. CHP Genel Merkezinde bir saat süren toplantıda bir konuşma yapan Uluslararası Kafkas Derneği Başkanı Oğuz Berk, bu toprakların vatan olması için Çerkezlerin tarih boyunca üzerlerine düşen görevi yerine getirdiklerini belirterek ;41 dilde yayın yapan TRT’de Çerkezce yayının yapılması gerektiğini , Çerkez dilinin kaybolmaması yolunda önemli olduğunu, Vatan için vücudunda 17 kurşun yarası bulunan Çerkez Ethem'in mezarının Ürdün’den Türkiye’ye getirilmesi gerektiğini ve iade-i itibar verilmesini dile getirdi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Uluslararası Kafkas Derneğinin bu taleplerinin haklı istekler olduğunu, Çerkez dilinin kültürel bir zenginlik olduğunu, Çerkezlerin bu vatan savunmasında önemli kahramanlıklarının olduğunu belirtti. Uluslararası Kafkas Derneği heyetini CHP Genel Merkezinde kabul eden Kılıçdaroğlu Çerkez Ethem''in iadeyi itibar konusuna " Topal Osman'ın, Adnan Menderes’in, Nazım Hikmet'in iade-i itibarı yapıldı, Çerkez Ethem'in niye yapılmasın.? Bu konuda siyasetçilerden çok tarihçilerin konuşması lazım, İskilipli Atıf Hoca ya nasıl iadeyi itibar verilmiş ise Tabi ki Çerkez Eteme’de iadeyi itibar verilmeli, daha ötesi mezarı da Türkiye'ye getirilmeli, Bunlar bizim değerlerimiz "dedi.

UKD Temsilcileri “Çerkez Ethem'e hain kelimesinin hala günümüzde kullanılmasının bütün camiaya üzdüğünü, hatırlatmaları üzerine CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu “Bu konu tarihçilerin oturup tartışacağı bir husus. O günün sıcak dokusu üzerinden değerlendirilmiş. Yüz yıl geçmiş üzerinden. Yeniden ele alınmalı enine boyuna tartışılmalı. Bunu zaman dilimi içerisinde çözmemiz gerek. Ancak bunu siyasilere yaptırırsak kutuplaşma olur.” dedi. Toplantı sonunda Kılıçdaroğlu'na Çerkez kalpağı ve kıyafeti giydirildi, katılımcılar hatıra resmi çektirdiler. Uluslararası Kafkas Derneği geçtiğimiz yıllarda da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a da mektupla bu konuları iletmişti. Haber böyle.

Değerli okurlar, daha önce bazen uzun bazen daha kısa olarak defalarca yazdım ama bir kere daha özetleyim:

Çapanoğlu beyleri emekli olup Yozgat’a yerleşince zamanla servet ve mevki sahibi olan bir kısım eşraf bundan hoşnut olmadılar. Hatta bunlarda nereden çıktı havasında oldular. İki tarafa da asılsız laf getirip götürenler, kışkırtanlar, bölücü fitne takımı, Çapanoğullarının hep "isyan edecekleri" tezini, Ankara Hükümeti nezdinde işlediler Bunların başında haris Yozgat Müftüsü Mehmet Hulusi Efendi (o yıllarda 35 yaşında), Süleyman Sırrı, Başçavuşzade Behçet ve kardeşi Ahmet Efendi, hapishane müdürü Mehmet Efendi ve jandarma kumandanı Tevfik Bey geliyordu. Mustafa Kemal Paşanın Ankara da toplanacak kongre için daha önceki Meclisi Mebusanda Milletvekilliği yapmış olanlar öncelikli olacak (Çapanoğlu Edip Bey ve Avni Doğan’ın babası Hayrullah Efendi) telgrafına rağmen bunların gizli birliktelikleri ve desiseleri ile Çapanoğulları ailesi yalnız bırakılarak, adeta isyana itildiler. Meclis kürsüsünden Şükrü Efendi (Karahisarı) bakınız ne söylüyor? Bu millet isyankâr değildir. Şurada Yozgat’ta isyan çıktı deniliyor. Bendeniz Yozgat isyanını tetkik ettim, sui idare neticesidir. Bakınız efendim Yozgat isyanı yalnız sui idare neticesi değil, bu Meclisin kendisini gösterememesi neticesidir. Bir islâm cemiyetinin, memaliki Osmaniye ve islâmiye mümessillerinin burada toplandığını bildirmemektedir.

Neden oraya muktedir adamlar göndermedik, biz daha doğrusu yalnız İcra Vekillerine değil kendimize de kabahat bulmalıyız.

Yaşanan olaylar ve Kılıç Ali’nin telgrafları neticesi İsmet Paşa, Sivas’taki 3. kolordu kumandanı Albay Hüseyin Selahattin Beye emir vererek Çapanoğlu Edip ve Celal beylerin yakalanıp tevkif edilmelerini ister. Albay Selahattin Bey de bu görevin yerine getirilmesi için, Yozgat Mutasarrıf Vekili Arif Hikmet Beye bu emri havale eder. Fakat Arif Hikmet Bey, bu haberi Çapanoğullarına haber verir. Durumu öğrenen Çapanoğlu Edip ve Celal Beyler, beraberlerine kardeşleri Halit ve Salih beyleri, enişteleri Mahmut Bey ve çocukları Şekip, Mekki, Osman, Muhlis beyleri, damatları Abdülkadir Bey, Halit Beyin damadı Mustafa Bey ve kendilerine destek veren Yozgat eşrafından Hafız Şahap, Kara Hakkı, Osman Bey ve birkaç kişiyi de alarak 8-9 Haziran 1920 de Yozgat’ı terk ederek 35 Km. uzaktaki Köhne-Sorgun Nahiyesine giderler. Yol Boyunca ve sonra haber salınan her köyden 15-20 civarında atlı ve silahlı köylüler de katılınca 2000 kişilik bir müfreze ortaya çıkar. Çapanoğulları ve onlarla birlikte olanlar 13 Haziran 1920 günü Yozgat’ı ele geçirirler. Mustafa Kemalin ayaklanma ile ilgili görüşünü sorduğu İsmet Paşa şöyle cevap vermiştir. Paşam, Çapanoğulları, kız alıp vermelerden dolayı bütün civar ailelerle akrabadır. Eğer bastıramazsak saman alevi gibi büyür söndürmek mümkün olmaz.

Hakikaten İsmet paşanın dediği gibi, tarih kitaplarında sözü edilmeyen birçok aileler, toprak sahibi beyler ve alevi dedeleri ile çevredeki çeteler, bu başkaldırıya ya katılmış ya da katılmadan destek vermişlerdir. Nitekim Çapanoğullarına baskı yapmaları için Ankara’ya çağrılan bazı Alevi Dedeleri, bu davete değişik mazeretler ileri sürerek katılmamışlardır. Yozgat, Çorum, Amasya, Zile, Yıldızeli, Tokat, Niksar, Çamlıbel, Akdağmadeni, Boğazlıyan vs. bölgeleri tamamen ele geçirilmiş, Ankara hükümetinin gönderdiği kuvvetler başarılı olamamıştır. Yozgat ve yöresinde başlayan Çapanoğlu isyanının büyüklüğü ve gerekli önlem alınmadığı takdirde Çankırı ve Çorum'a kadar da yayılabileceği hususunda 16 Haziran 1920'de Genel Kurmay Başkanı Albay İsmet (İnönü) bu ayaklanmaları bastırmak için o sırada Çerkeş'te bulunan Albay Refet (Bele) Bey'e yazdığı telgrafta: "Yozgat düştükten sonra Çorum ve Çankırı'nın da tehlikeye düşmesi muhtemeldir. Bunlar da düşerse kargaşalık çok genişlemiş olur. Çerkeş'te toplanan kuvvetle Çankırı'ya hareket gereklidir. Ne vakit hareket edeceğinizi bildiriniz diyordu.

İsmet İnönü, Çerkez Ethem’e gönderdiği telgrafta da "Akdağ Madeni, Yozgat, Alaca isyancıların elinde, Yenihan, Tokat, Mecitözü, Çorum, Sungurlu, Keskin ve Mecidiye bizim elimizdedir “demektedir. Ethem kuvvetleri 18 Haziran akşamı Ankara'da toplanabileceklerdir" diyerek isyanın boyutları hakkında aydınlatıcı bilgiler vermektedir. Bu sırada isyanı bastırmak için bölgeye gelen Kılıç Ali, Çapanoğlu Celal Beyin kendine bir mektup gönderdiğini, mektupta; "Halife ordusunun maksadı Mustafa Kemal ile yedi arkadaşını yakalamaktır. Kırşehir Mebusu M. Rıza Bey ile temas ve muhabere halindeyiz. Kırşehir üzerinden Ankara'ya yürüyeceğiz" diye yazdığını bildirirse de bu ifadenin doğruluk derecesi şüphelidir (araştırmamızda böyle bir belgeye rastlamadık). Çünkü Kırşehir Mebusu Rıza Bey, TBMM tarafından Trabzon Milletvekili Hüsrev (Gerede) Bey ile birlikte, bu isyanın genel durumu hakkında tespitlerde bulunmak üzere bölgeye gönderilmiş, TBMM Başkanlığı'na çekmiş oldukları telgrafta, isyanın büyümesinin sorumlusu olarak Ankara Valisi Yahya Galip Bey'in ihmalini göstermişlerdir.

Batı Cephesinden isyanı bastırmak üzere Yozgat’a yönlendirilen Çerkez Ethem, doksan yaylı araba, yetmiş subay, iki bin yüz piyade, bin üç yüz atlı asker, bir sahra topu, dört dağ topu ve sekiz makineli tüfekten oluşan büyük bir kuvvetle Yozgat’a girer. Bu arada Cemil Cahit Beyin (Toydemir) 5.Kafkas Tümeni ile 3.kolordu birlikleri de hem Zile’deki hem de Yozgat’taki isyanı bastırmak için Zile’ye gönderilmişti. Aslında bu kuvvetlerle birlikte Genelkurmayca şu kuvvetlerde Çerkez Ethem’e yardımcı olmak için gönderilmişti. Çankırı’daki 58.Alay komutanı Binbaşı Vasfi Bey komutasında 300 piyade,6 makineli tüfek ve 50 süvariden oluşan müfreze. Çerkeş’ten Çankırı’ya doğru intikal eden Albay Refet Bey komutasındaki 250 süvari ile Sivas ve Yenihan mevkilerindeki milli ve mahalli müfreze ve birlikler.

Çerkez Ethem bu başkaldırıya çok kanlı bir şekilde son vermiştir. Çünkü Ankara’da kendisine anlatılanlardan Çapanoğullarının öbür ayaklanış bölgelerinde gördüğü ayaklanıcılardan daha güçlü ve bölgede hatırı sayılır bir durumda olduklarını anlamıştı. Şimdi burada tarihe bir not düşmek gerekiyor. Yozgat’ı 800 kadarı süvari, 2000 silahlı adam ile basan, cephaneliği boşaltan, ellerinde top ve makineli tüfek olan Çapanoğulları neden üç adım ötedeki Ankara’ya yürümezler? Bu kuvvet ile Ankara’yı bassalar idi neticesi ne olurdu? Zira bu olaydan sonra Mustafa Kemal olayın vahametini kavrayarak Akdağlı Bahri Beye Akdağlılardan 500 kişilik bir alay kurmasını ismini de Akdağ alayı koymasını ve Ankarada kendisine muhafız alayı yapılmasını ister. Bahri Bey bu 500 kişiyi toplayıp Ankara’ya doğru yola çıkarsa da konakladıkları yerlerde sizi Ankara’ya değil cepheye götürüyorlar kışkırtmasıyla kaçanlardan dolayı sayı 50 kişiye düşer.

Biz tekrar Yozgat’a dönelim. Kanun yok, adalet yok. İsmail Hakkı isminde Ethem’in müfrezesinden birisi Divan-ı Harp Reisi. Sathi bir malumatla seri halinde idamlar gündüz birbirini kovalıyor. Çerkez Ethem bu hınç ile Yozgat’ı iki defa yağmalatmış bütün konakları yaktırmış. Yüklü bir servet ile Ankara’ya dönmüştür. Öyle ki, Ethem’in hempaları yıllarca Yozgat’tan yağmaladıkları malları Ankara’daki meydanlarda ve panayırlarda satarak yaşamlarını sürdürmüşlerdir. Ethem bir sohbetinde Yozgat, Yozgat değil içi altın dolu vadi imiş demiştir.

 Balkanlarda, birinci dünya savaşında ve istiklal savaşında bulunan ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin özel oturumunda madalya ve kahramanlık nişanı ile ödüllendirilen Yozgatlı Nazım Kafaoğlu o günleri şöyle anlatmıştı; Aman Allah’ım bu ne facia? Bu ne zulüm. Çerkez Ethem isyanı bastırmaya değil, Yozgat’ı insanı ile malı ile mülkü ile tahribe gelmiş. Ayak bastıkları yerleri tahrip ve yağma ediyor. Sabahın erken saatlerinde Büyük Cami yakılıyor diye halk sokaklara dökülmüş, kimin haddine camiye yaklaşmak. Caminin yanına yaklaşan yakayı ele veren en azından dövülüyor, vuruluyor. Ulemadan Erzurumzade Hafız Efendi kelleyi koltuğa alıp Ethem’e gidiyor. Bu zulme yağmaya engel olması için ricada bulunuyor. Ethem haykırıyor; “Bu isyanın müsebbibi Ankara valisi Yahya Galiptir. Onu da istedim. Göndermezse, Ankara’ya döndüğümde onunla birlikte Mustafa Kemallide meclisin kapısına asacağım.”
Nitekim Ethem’in Yozgat ve havalisinde yaptığı soygun ve yağma gerçekten ayyuka çıkmış ve Millî Mücadele ile ilgili birçok kaynakta bu olaya yer verilmiştir.
Bunlardan bazılarını aktaralım;

İsmet paşa; Yozgat isyanı çok kanlı bir şekilde bastırılmış ve Yozgat yağma edilmiştir. Ethem Beyin kuvvetleri Ankara’ya geldikten sonra Ankara çarşısında ve Ankara’nın etrafında kurulan panayırlarda Yozgat’tan sürdükleri hayvanları halkın gözü önünde sattılar.

Yunus Nadi; Yozgat isyanını bastıran Kuvayı-ı seyyariyenin, beraberlerinde ganimet olarak pek çok eşya ile beraber her cins hayvanı getirmiş olmaları Ankara’da kötü tesir yaratmış, bir hayli söylentiye sebep olmuştu.

Damar Arıkoğlu; (O yıllarda mecliste üye).Ethem kuvvetleri Yozgat dönüşünde isyana katılmayan köylülerden yağmaladıkları hayvan ve değerli eşyaları Ankara pazarlarında haraç mezat sattılar.

Ali Fuat Cebesoy Paşa; "Çerkez Ethem' in askerleri, Yozgatlı gelin ve kızların çeyizlerinden soydukları altınları, Karacabey çarşısında harcamakla bitiremediler"

Kurmay Albay Rahmi Apak; Yozgat isyanının bastırılması, üç kardeşler Kuvayı Seyyare’sinin her ferdini zengin etmiş ve Kuvayı Seyyarenin mevcudunu artırmıştır.
Ankara’dan Eskişehir’e gelen Kuvayı Seyyare, hiç kimseye müracaat etmeksizin kendi konakçı subayları vasıtasıyla keyiflerinin istediği en güzel evleri boşaltarak sahiplerini içlerinden kovup yerleştiler. Cepheye hareket etmeden önce biraz yorgunluk çıkardılar.
Günlerce gezdiler eğlendiler, at oynattılar. Yozgat’tan çalıp çırptıkları banknotları, sarı liraları, kadınlara mahsus asım takımlarını burada israfla sarf eylediler. Kamçılarını gümüşlettiler, kılıçlarını savatlattılar, hesaplarını düzelttiler. Mehmetçikler ot yerken Ethem’in adamları kuzu çevirme yiyordu.

Falih Rıfkı Atay; Ethem kuvvetleri Yozgat dönüşü Türk köylerini yağma ederek Ankara’ya gelmişler, talan eşyasını açıkça Ankara pazarlarında satmışlardır.

Mustafa Kemal Paşa; Yozgat’ta isyan edenlerin tepelenmesine gitmiş olan bir kuvvetin diğer taraftan masum olan ahaliyi zarara soktukları anlaşıldı. Hâlbuki istediğimiz o değildi. Bazı yerlerde koyunlar gasp olunmuştur. Hükümet ağzını kapatıp kulaklarını tıkamıştır. Müracaat edenlerin parasını vermiştir.

Bakınız, Çerkez Ethem, Atatürk’le ipleri kopardıktan sonra İkinci İnönü Savaşı sırasında Türklere nasıl sesleniyor (Tahidiromos Gazetesi): Kardeşlerim! Vatanımıza karşı yapılan cinayet hitam bulmak üzeredir. Ankara hükümetini idare edenlerin gurur ve azameti, milleti uçurumun kenarına sürüklüyor. Üst perdeden atıp tutmaları, basiretlerini bağladı. Köylülerin vatan ve yurtseverlik duygularına beyhude hitap etmişlerdir. Köylülerden para toplayan bu adamlar, onların hayvanlarını ve buğdaylarını gasp ediyor, cebren çocuklarını askere alıyor. Bütün bu sebeplerden, ahlaksızlıklardan, haksızlıklardan dolayı, binlerce defa üstün bulunan Yunan Ordusu tarafından mağlup olacakları şek ve şüpheden varestedir. Bu şöhret hırsı taşıyan adamların değil, fakat yalnız Cenabı-ı Hakkın kulu olunuz.
Kardeşlerim! Yunanlıları pek iyi tanırım. Dinimizi, namusumuzu, hürriyetimizi, malımızı müdafaa etmekte bulunmuşlardır. Onlar Türk Milletine karşı değil, asıl Mustafa Kemal Paşa ile uşaklarına karşı harp ediyorlar.
Yunan Ordusu ilerlediği bu dakikada, köylerinizde, şehirlerinizde kalınız. Kaçmaya kalkışmayınız. İşleriniz ve güçleriniz ile meşgul olunuz. Yunan Ordusu, şehirlerimizi ve köylerimizi işgal ettiği zaman korkmayınız. Zira bugün işgal edilmiş yerlerde hüküm süren intizam, asayiş ve hürriyetten sizde yararlanacaksınız.
Eğer, Ankara’nın pençesinden vatanınızı ve hürriyetinizi kurtarmak istiyorsanız bu nasihatimi dinleyiniz. Eğer onlarda beni dinlemiş olsaydılar şimdi vatan tehlikede bulunmayacak idi. Son nasihatim, iyice kayd ediniz sevgili dindaşlarım, şehirlerinizden uzaklaşmayınız.
Sabık Kuvvayı Seyyare Kumandanı Çerkez Ethem
. (Peyamı Sabah Gazetesi, 2 Nisan 1921).

Ethem’in büyük ağabeyi Çerkez Reşit, bizzat TBMM ve Mustafa Kemal Paşanın huzurunda duygularını şu şekilde açıklamaktan da çekinmemiştir. “Bizim için hayatımız, onurumuz ve çıkarlarımız, bu milletin, bu vatanın hayat ve çıkarlarından yüksektir. Biz İzmir ve dolaylarında geniş araziye, çiftliklere ve servete sahibiz. Size iştirak etmekle büyük işler, büyük fedakarlıklar yaptık Yunanlılarla beraber kalabilirdik ve Venizelos ile ben diz dize oturabilirdim” demiştir.

En başta idam edildikten bir ay sonra kurulan Amasya İstiklal mahkemesi tarafından idama mahkûm edildiği bildirilen Çapanoğlu Halit Bey ve diğer Yozgatlılar ile Cennetmekan eğitimci Yılmaz Göksoy hocamın “O sadece Çapanoğullarının değil tüm Yozgat’ın hamisiydi” diye tarif ettiği dedem Çapanoğlu Muhlis Bey ve iki yıl Yozgat’ta Halk evi Başkanlığı yapan cennetmekan babam Muammer Çapanoğlu namına Sayın Kılıçdaroğlu’na Çapanoğulları ailesini temsilen en derin teessüflerimi iletiyorum.

NOT: Araştırıldığında şu bilgilere daha tafsilatlı olarak ulaşılacaktır: Çerkez Etem ve ailesi 1860’larda Kafkaslardan Anadolu’ya sürgün gelmelerine karşın; Bandırma ve Manyas’ta çok geniş arazileri ve çiftlikleri ile değirmenleri vardır. Ethem ve hempaları, Ege bölgesinde tam bir vahşet ve açgözlülükle yağmacılık yapmıştır. İzmir ve civarında da birçok çiftliği gasp etmişlerdir. Hatta bu nedenle kendisi gibi olan bazı şahıslarla da aralarında sorunlar çıkmıştır. Bu sorunlar öylesine büyüktür ki, yağmanın paylaşımını çözmek için araya Çerkez asıllı Yusuf İzzet Paşa ile bazı Çerkez paşalar girmek zorunda kalmıştır.

Ailesinin bu kadar servetine rağmen Çerkez Ethem Salihli cephesine gönderilmeden önce İttihatçı İzmir valisi Rahmi Beyin 8 yaşındaki oğlu Alpaslan’ı kaçırarak o zamanın parası ile 53 bin lira fidye almıştır. Rahmi bey bu kadar büyük bir meblağı ödeyebilmek için neyi var neyi yoksa satmış bu yüzden eşi hastalanarak yatağa düşmüştür.

Ethem ve hempalarının Bursa’da yaptığı talanı Bursa belediyesi ve valilik, halka 180 bin lira ödeyerek telafi etmeye çalışmıştır. Çerkez Ethem’i aklamak isteyen ve onu bilimsel sosyalist, küçük burjuva ihtilalcisi, halk kahramanı, gerilla önderi gibi tanımlamalarla ideolojik bir kimliğe büründürmek isteyen vatansız ve milliyetsiz kimselerin bu çabalarına karşın Ethem bu eylemleriyle bu çevreleri yalanlamıştır.

OKUR YORUMLARI
Sibel Manacıoğlu Oktay
08.09.2021 19:13:55

Sevgili ağabey, sevgili hemşehrililer, Politikada bazı hızlı verilen kararlar, bazı toplulukları etkilemek açısından doğru sayılabilir. Ancak tarih iyice araştırılmadan, incelenmeden, analiz edilmeden bir karar verilmek istenirse, yada bu tür popülist aksiyonlarla pozitif adım atılacağı düşünülürse, sonuçları öncelikle kurucu ailemiz Çapanoğullarına değil, çok önemli ve büyük bir topluluk olan Yozgat halkına ve duygularına hasar vermek olacaktır. İvedilikle bu tersine çalışmak diyebileceğimiz yanlış popülizmden vazgeçmelerini tavsiye ederiz. Ayrıca bu ülkenin artık entellektüel, araştırmacı ve doğru değerlendirmeler yapacak politikacılara gereksinimi var.

Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ