Değerli okurlar, bir zamanların ünlü eğitimcilerinden Cennetmekân Yılmaz Göksoy ağabeyimle bir sohbetimiz sırasında şöyle söylemişti: "Bizim çocukluğumuzda kibrit çok lükstü. Her evde bulunmazdı. Sabah kalktığımızda bakardık hangi evin bacasında duman var. O ev geceden birkaç koru küle gömmüş sabaha kadar muhafaza etmiş olurdu. Hemen elimize duvara yapıştırdığımız tezeklerden birisini alır o eve gider, götürdüğümüz tezeği tutuşturur evimize getirirdik.

Vakti zamanında Yozgat'ın Çadırardıç köyüne gelen yeni gelin çeyizinde bir kutu kibrit getirmiş. Ateş lazım olduğunda bir kibrit ile ilk ateşini yakmış ve sonraki günlerde o bir kibritten yaktığı ateşi hiç söndürmeden yemeğini pişirmiş diğer işlerini görmüş."  Arşivimi tararken kendi sesinden kaydettiğim bu sohbet karşıma çıktı. Ah Yılmaz ağabeyim iyi ki sohbetlerimizi kaydetmişim. Sanırım yüz civarında vardır. Mekânın cennet olsun.

Çocukluğumuzdan bu yana çok kullandığımız bu materyal de şimdi nostalji oldu. Uzun yıllar TEKEL İDARESİ tarafından üretilen kibrit kutusunun görüntüsü üzerindeki vasati 40 çöp yazısı ile hâlâ hafızamdadır.

Kibrit, 1809'da İngiliz bilim adamları tarafından icat edilmiş. Kibrit çöpünün bir ucu içinde potasyum klorat bulunan bir karışıma batırılıyor. Sonra tutuşturmak için yoğun sülfürik aside daldırılyor. Bu da tehlikeli ve oyalayıcı bir işmiş.  Kullanılışı daha basit olan ilk kibrit 1831 yılında, Dole'de, on dokuz yaşındaki genç bir Fransız öğrenci olan Charles Sauria tarafından geliştirilmiş. Sauria bu karışıma, en basit sürtünmeyle alev alıveren beyaz fosfor katıyor Daha sonra, İsveç'te, çakma yerine sürülen bir başka karışıma kırmızı fosfor katılıyor ve kibritin ucunda sadece potasyum klorat kalıyor.  Böylece İsveç kibriti bulunmuş oluyor.

Tekel Genel Müdürlüğü Kibrit Fabrikası, kayıtlarda, sektörde faaliyete geçen ilk firmanın 1932 yılında üretime başlayan fabrikası ile Tekel Genel Müdürlüğü olduğu ifade edilse de fabrika, 15 Haziran 1930 tarihinde yüzde yüz yabancı sermayeli American-Turkish Investment Corporation (ATIC) tarafından kurulmuş. 1943 yılında yapılan bir antlaşmayla da Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ne devredilme kararı alınmış ve 1946 yılından sonra ise Tekel Genel Müdürlüğü bünyesinde faaliyet göstermeye başlamış

İlk özel Kibrit fabrikası 30 Ocak 1952 tarihinde, Vehbi Koç'un girişimiyle İstinye de kurulan Türkay Kibrit Fabrikasıdır. Zamanla diğer özel teşebbüs kibrit fabrikaları da kurulmuştur. 

Vurguna en açık sektörlerden biri hangisidir diye soracak olursanız, hemen cevabım, ‘‘kibrit’’ olur. Üretici firmalar, bir kutu kibrite 40 çöp yerine, 39 çöp koyuyorsa, bu da yılda 22 milyon 500 bin kutu kibritten, yaklaşık çeyrek trilyon lira haksız kazanç elde edildiği anlamına geliyor. Şayet üreticiler, kutu başına 40 çöp yerine 36 çöp koyuyorsa, bu da kibritteki vurgunun trilyonları bulduğu anlamına geliyor. Bir araştırma da değişik firmaların kutuları noter önünde sayılmış 40 çıkan olmamış. Kibrit çöpü sayısı 35- 39 arasındaymış.

Sizleri bilemem ama ben kibritin o küçücük kutusunu eline alıp salladığımda çıkan o "şıkır şıkır" sesi, sanki geçmişin yankısı gibi gelir bana.

Kibrit deyince aklıma birkaç şey gelir: Üzerinde bazen reklamlar, bazen markanın klasik logosu. Kimi koleksiyoncular için ise adeta küçük birer sanat eseri küçük kutucuklar.  Sobayı, ocağı, mumları hep kibritle yaktığımız günler.  Sigara içenlerin rüzgârlı havada sırtını rüzgâra dönenerek avuçları içinde yaktıkları kibriti rüzgâra karşı “koruma operasyonu” yapmaları. Kibritin yanarken çıkardığı o kükürtlü, odunsu koku. İlkokulda sayıları öğrenmek için kullandığımız kibrit çöpleri. Değişik kibrit oyunları.

Sakıp Sabancı bir röportajında söylemişti “ben spor olarak bir kutu kibriti yere döküyorum sonra onları tek tek topluyorum” demişti.

Amasya da liseden bir arkadaşım da karşıda oturan sevgilisi komşu kızına aşkını belli etmek için pencere önüne oturup kibritleri teker yakıp cama tutarmış.

Bir Temel fıkrası da şöyle: Temel, oturmuş kibrit kutusunu açıyor, kibritlere bakıp bakıp bir kısmını kenara ayırıyormuş. Arkadaşı sormuş:

— “Ula Temel, niye ayırıyorsun o kibritleri?”

Temel cevap vermiş:

— “Ula bunlar yanmış, bunlar sağlam… Ayırıyorum.”

Arkadaşı şaşırmış:

— “Eee, yanmamış kibriti nerden anlıyorsun?”

Temel gülmüş:

— “Hepsini teker teker yakıp bakıyorum da ordan!

Bu minik kutular çok değişik amaçlarla da kullanılmışlar.

 İzmir’de bir koleksiyoncu Haluk Sağlamtimur, 1935’ten kalma parçalardan başlayarak yaklaşık 50 yılda 25 bin kibrit kutusu toplamış. Bu koleksiyondaki kutularda, reklam ya da propaganda amaçlı mesajlara yer verilmiş. Mesela bir seçim kampanyası için “ANAP’a oy verip kendinizi yakmayın” gibi bir mesajın olduğu kibrit kutuları var, “CHP’nin ve Bülent Ecevit’in” fotoğrafı olan kutularda var. Yani kibrit kutuları birer iletişim ve mesaj aracı olarak da işlev görüyormuş. (Haber Ekspres).

Afyonkarahisar’da Yakup Çetinkaya adlı birisi de 62 yıldır kibrit kutusu koleksiyonu yapıyormuş. Koleksiyonunda Türkiye’nin turistik bölgeleri, tarihi figürler, Karagöz-Hacivat gibi halk kültüründen motifler yer alıyor

Kamu spotu tadında kibritler var. Hükümet veya kamu kurumlarının mesajları, Trafik güvenliği, iş güvenliği, hatta tasarruf konularında uyarı mahiyetinde baskılar var. Reklam amaçlı kibritler var.  Lokantaların, otellerin, sigara ve içki markalarının reklamları var.

Kibrit kutuları küçük ama herkesin cebine girebildiği için çok etkili bir tanıtım aracıydı. Kibrit kutuları bir dönem “cep gazetesi” gibi işlev görmüştü, insanlar her gün eline alıp çaktığı için mesajın görülme ihtimali çok yüksekti. Bir nevi “mikro reklam panosu” gibiydiler.

Bugün kibrit kutuları eski güzelliğini kaybetmiş gibi. Kutuları salladığımızda o tatlı ses yok çünkü ucuz kartondan yapılmış. Biraz sıkı tutunca eziliyor. Eski kutular sigara kâğıdı kalınlığında ahşap malzemeden yapılıyordu. Kibritler bitince bazı küçük şeyleri saklama kabı olarak kullanabiliyorduk.   Kibrit çöpünün eczalı başı çok küçük, bir sürtmede yanmıyor, ikincisinde yok oluyor.

Her şey bozuldu, her şeyin tadı kaçtı, her şey suni, her şey naylon oldu sanki. Belki bizlerde naylonlaştık. Mesela, bundan elli sene önce Yozgat’ta bir laylon (naylon) Mustafa vardı.

OKUR YORUMLARI
Oğuz Karlı
22.09.2025 07:57:48

Teşekkür ediyorum. Çoğumuzun Dikkatimiz de bulunmayan bir konuyu bilgilerimize sundunuz. Kaleminize sağlık.

Ali Dinç
22.09.2025 07:35:15

Çok güzel. 👍

Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ