A.Kadir ÇAPANOĞLU

A'DAN Z'YE

KENAN DİYARINDAN FIRAT IRMAĞINA

"Kenan diyarından Fırat ırmağına kadar olan bütün toprakları senin zürriyetine verdim" (Tekvin/18)

Değerli okurlar, Türkiye'nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi İsrail'in vaat edilmiş topraklarının (Arz-ı Mevud) sınırları içindedir. Onun için tanrı Tevrat'da Yahudilere bu sözü vermiş ve onlara ilahi emrini de vermiştir. ''Kenan diyarından Fırat ırmağına kadar olan bütün toprakları senin zürriyetine verdim.''

Necmettin Erbakan bu gerçeği “Büyük İsrail İmparatorluğu Siyonizm'in itikadı ve imanıdır. Adamların dini inançları budur. Siz bunları dinlerinden vazgeçiremezsiniz. Bunların pazarlığı, müzakeresi, anlaşması, uyuşması ve barışı olmaz" şeklinde izah ediyordu.

Değerli araştırmacı yazar Hüsnü Mahalli'de bir sohbetinde Filistin'den bahsederken "bu savaş bitmez. İsrail anlaşma imzalasa bile bu anlaşma uzun süreli olmaz. Kısa bir süre sonra İsrail Filistin'e yine savaş açacaktır" mealinde sözler söylemişti.

Hz. Musa, 3500 yıl önce 400 yıl boyunca Mısır ülkesinde esaret altında yaşamış olan Hz. Yakup soyunu yani İsrailoğullarını oradan kurtarıp ülkelerine geri götürmüştü. Diğer bir deyişle, Yahudi halkının ata toprağıyla olan bağı ve ona dönüş özlemi oldukça eski bir olgu.

Son 2700 yıl zarfında Yahudiler topraklarından birkaç kere sürüldüler: MÖ 722’de Asurlular, MÖ 587’de Babilliler, MS 70 ve MS 135’te Romalılar bu toprakları zapt edip Yahudileri buradan kovdular.

Avrupa’daki güçlü Yahudi karşıtlığına çözüm olarak Yahudileri de Hıristiyan olmalarını çözüm olarak düşünen Theodor Herzl bu karşıtlığın din değiştirerek çözülemeyecek kadar köklü olduğunun bilincine varınca, "Yahudi Sorunu’nun" ancak siyasi yoldan çözülebileceğine kanaat getirmişti. Bölgenin, Osmanlı yönetiminde olması dolayısıyla da çözümün anahtarını elinde bulunduran kişilerin başında Sultan Abdülhamit geliyordu. Herzl'in Abdülhamit'le görüşmeleri 1896 yılından 1902 yılına kadar devam etti. Bu konuda çok değişik yorumlar yazıldı çizildi. İktidarda olduğu sırada Osmanlının  bütün borçlarını ödeme karşılığında toprak isteyen Thedor Herzl’e red cevabı veren Abdülhamit , tahttan indirilişinin ikinci yılında (1911) doktoru Atıf Hüseyin’e “Eminim zamanla (Yahudiler) Filistin’de kendi devletlerini kurmayı başaracaklardır” demiştir.  

Değerli okurlar, İsrail ile Hamas arasında 7 Ekim 2023 de başlayan savaş şimdi İran’a sıçradı. Bazı yazarlar, siyaset bilimciler, milletvekilleri yakında bizi de içine alacağını iddia ediyorlar. 1999 depreminden sonra hepimiz deprem uzmanı olmuştuk, şimdide sabahtan akşama izlediğimiz yayınlarla İsrail- İran savaşı uzmanı olacağız herhalde. İki tarafta sıra ile birbirini bombalıyor. Sanki İran- İsrail maçı yapılıyor ve yazılı e görsel basımız da bir o tarafı bir bu tarafı tutan seyirciler gibi.

Siyonizm'inin, ülkeleri, toplumları ve yönetimleri kontrol altına alıp yönlendirmek için kullandığı en etkili yöntemlerin başında terör gelmektedir. Dünyamızda silahlı terörist çeteler tarafından kurulmuş olan tek devlet İsrail'dir.

Katliamların asıl nedenini görmek için Sayın Mesut Akgül'ün 12 Ekim 2011 de el-aziz gazetesindeki köşesinde vurguladığı bazı önemli paragrafları sizlerle paylaşmak istedim. Sayın Akgül Terörle mücadele PKK ile değil İsrail ile yapılıyor diye başlık koymuş yazısına ve şöyle devam ediyor:

“Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Filistin topraklarında İngilizlerin desteği ile kurulan Haganah, Irgun, Stern gibi Yahudi terör örgütlerinin eli kanlı lider kadroları sonradan İsrail devletinin kuruluş ve yönetiminde çok önemli görevlerde bulundular.

David Ben-Gurion, İzak Rabin, Ariel Şaron, Rehavam Zeevi, Menachem Begin, İzak Şamir, David Raziel, H. Shalom Halevi gibi isimler on binlerce masum Filistin halkının kanını döken Yahudi çete liderlerinden bazılarıdır.

5765 senelik köklü bir tarihi geçmişe sahip olan Siyonizm, bilgi, birikim, tecrübe ve okült kültürlerini gizli kripto yöntemleri ile nesilden nesile aktararak güç ve imkânlarını günümüze kadar korumayı başarmıştır.

Siyonist mihraklar, tüm insanlığa karşı işledikleri zulüm, kötülük ve katliamları kendi isim ve kimliklerini kullanarak yapmak yerine, başka toplum ve milletlerin kimliklerinin arkasına saklanarak gerçekleştirme yöntemini uygularlar. Böylece Siyonist Yahudiler, tarihte sebep oldukları büyük acı ve ıstırapların sorumluluğunu başka toplum ve milletlere yıkarak onların insanlığın vicdanında mahkûm olmalarını sağladıkları gibi oluşan toplumsal öfke ve düşmanlıktan da kendilerini kamufle etmeyi başarmışlardır.

Bakınız sayın Prof. Dr. Anıl Çeçen Beyefendi 20 Şubat 2013 günü Habertürk televizyonunda ne söylüyor. “Hollywood Siyonizm’in merkezidir ve dünya sinema endüstrisi ve dünyadaki televizyonların yüzde sekseni Hollywood’un kontrolü altındadır. Ben Kültür Bakanlığı Müşaviri olarak Amerika’daki toplantılara katıldım. Bana Amerika Devletinin yetkilileri şunu söylediler. Dediler ki Amerika’da siyaseti üç büyük sermaye gurubu belirler. 1- otomotiv sanayi.  2- Silah sanayi. 3- Petrol sanayi. Ama hepsinin üzerinde bir büyük merkez vardır ki oda Hollywood’dur. Ben böyle söylemekle ne demek istiyorsunuz deyince. “Hollywood, Hollyland; kutsal ağaç, kutsal toprak” dediler.

Dünya'nın en büyük terör devleti İsrail, ülkemizle ilgili planladığı terör eylemlerini Asala, PKK, Dev-Sol-DHKP/C, MLKP gibi taşeron örgütleri kullanarak gerçekleştirmiştir.

Ülkemizin ve milletimizin büyük acılar çektiği, ağır bedeller ödemek zorunda bırakıldığı sağ-sol kavgası, Asala ve PKK gibi terör örgütlerinin arkasında da İsrail vardır.

Erbakan,1996 yılının Aralık ayında basına verdiği demeçte Çekiç Güç içinde Yahudi askerlerin varlığına işaret etmiş ve Çekiç Güç ile İsrail arasındaki bağlantıyı deşifre etmişti. Erbakan’ın Türkiye'nin güneydoğusunda konuşlandırılan Çekiç Güç'e bağlı ABD askerlerinin çoğunun Musevi asıllı olduğunu öne sürmesine ABD’li Yahudi lobilerinin etkisindeki ABD Dışişleri Bakanlığı yetkililerinden çok sert tepki gelmişti. Gazeteci Turan Yavuz "ABD'nin Kürt Kartı "adlı kitabının girişinde olayı şöyle aktarıyor:

Öğleden sonra Washington'daki Türkiye Büyükelçiliği'nin numarasını çeviren Amerikalı yetkili oldukça sinirliydi. ABD Dışişleri Bakanlığı yetkilisi, ahizenin öbür ucundaki Türk diplomatına beklenmedik şu öneriyi getiriyordu: "Çekiç Güç"e dâhil birçok Amerikalı asker var. Sayın Erbakan'a söyleyin, Çekiç Güç'e bağlı bütün askerlerimizi incelesin. İçlerinde Musevi asıllı tek bir asker bulursa, biz o askeri bir helikoptere bindireceğiz ve 10 bin metreden aşağıya atacağız. Ancak Çekiç Güç'e bağlı Amerikalı askerler arasında Musevi asıllı bulamazsa, o zaman kendilerini bir helikoptere koyacağız ve 10 bin metre aşağıya atacağız."

Nitekim Erbakan'ın söyledikleri de doğruydu. Turan Yavuz kitabında Çekiç Güç'e bağlı ABD askerleri arasında Yahudi olanların var olduğunu, hatta İncirlik Üssü'nde Çekiç Güç komutasında bulunan ABD askerleri arasında adı "Israil" olan subayların bile bulunduğunu belirtiyordu.

Dünya Siyonizm'i, Çekiç Güç’te İsrail varlığına dikkat çeken Erbakan'ı helikoptere bindirip 10 bin metreden aşağıya atamadı ama Erbakan, Refah-Yol hükümeti döneminde 1 Ocak 1997 tarihinden itibaren Çekiç Güç'ün faaliyetlerine son vermeyi başarmıştı.

Bugün İsrail ordusu Dünyadan gelen tepkilere aldırmadan kanlı katliamlarına devam ediyor. Binlerce insanın öldüğü binlerce konutun ise kısmen ya da tamamen yıkıldığı veya zarar gördüğü bu saldırılara bazı ülkeler açıktan ya da sessiz kalarak destek verirken bu ülkelerde hatta İsrail’de yaşayan insanlar yaptıkları eylemler ile tepkilerini gösteriyorlar.

Lafı uzatıp kafanızı şişirmeyim anladığım o dur ki bizim İsrail ile ilişkilerimiz İsrail vaat edilmiş sınırlara ulaşana kadar "bir dargın bir barışık" görüntüsü içinde ölenlere rahmet kalanlara selam ticarete devam şeklinde sürüp gidecek. Ölenler yurtlarından edilenler kimin umurunda.

OKUR YORUMLARI
Ali Dinç
17.06.2025 11:20:54

Gerçekler gizlenemez.

Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ