Mesleğinin Tıbbı atık mümessilliği olduğunu ve Çerkez film yapımcı Muhittin İzzet Kandur’un da akrabası olduğunu söyleyen Mesut Atalay isimli birisi Yozgat’ın mahalli gazetelerinden birini ziyaret ederek çekilmesi planlanan Çerkez Ethem Filmi hakkında bilgiler veriyor. Çapanoğlu İsyanı. İsyanın söndürülmesi için Ethem’in görevlendirilmesi. Ethem’in Yozgat’a gelişi ve Arapseyf civarında isyancılarla çarpışması. İsyancıları en şiddetli biçimde cezalandırması. Nevi şahsına münhasır adalet anlayışı. Millî Hükümet ile ters düşüp, Balıkesir’e sığınması, oradan Yunanistan yoluyla bir İngiliz sömürgesi olan Ürdün’e geçişi. Buradaki esir hayatı ve ölümü, tarihî belgeler ışığı altında tüm yalınlığıyla beyaz perdeye aktarılacakmış. Saathanenin dibine elli adet idam sehpası kuracaklarmış. Muhtemelen “HAİN” adını taşıyacak film üç ana tema üzerine bina edilecekmiş.1-Çapanoğlu İsyanı haklı bir isyandır. 2-Çerkez Ethem Bey hain değildir. 3-Çerkez Ethem Vakası, bir anlamda “İkinci Adam kim olacak?” çekişmesiymiş. Film şöyle bir sahne ile başlayacakmış -Ethem, hayatının son demlerini yaşamaktadır. Mütevazı evinde en göze batan obje, duvarda asılı kocaman kalpaklı bir Atatürk resmidir. Ziyaretine gelen herkese Atatürk’ü anlatmakta ve “o bir kahraman, o bir gerçek lider” demektedir. Başından bu yana “İkinci Adam” rolüne soyunan İsmet İnönü, “İkinci Adam;” olarak benimsenen Ethem’i, önce Çerkes Ethem’e dönüştürülerek gözden düşürüyor, nihayet “hain” damgası vurarak vatanını terk etmek mecburiyetinde bırakıyormuş. Ethem vatanına milletine hiçbir zaman hainlik yapmadı. Resmî tarih hilaf-ı hakikat bilgiler içeriyor demeye getiriyor. Sohbetin burasında sayın yazar, kabak yine İsmet Paşa’nın başına patlayacak diyor. Çok doğru bir teşhis. Buradan da mutlaka Atatürk’e uzanacaktır, bundan adım kadar eminim. Sayın Mesut Atalay’ın bu konudaki samimiyetini bilemem ama daha önce de yazmıştım şimdi bir kere daha anlattıklarına bilgim çerçevesi içinde itirazlarım var. Buyurun cümle cümle birlikte inceleyelim. “İsyancıları nevi şahsına münhasır adalet anlayışı ile en şiddetli biçimde cezalandırması.” Cezalandırma nevi şahsına münhasır olabilir mi? Suçlu telakki edilenler hakkında İdam kararı verilirken muhakemesi sonradan görüşülmek üzere diyerek insanlar idam edilebilirmi? Böyle bir vahşet olur mu? Asılanlardan biri de Necip beydir. Hâlbuki Necip Bey’in eşi Narsa Necip Hanım ve yardımcısı Fitnat Hanım, milli mücadelede Yozgatlı kadınların da katkıları olsun diyerek 16 Şubat 1920 tarihinde Sivas Anadolu kadınları müdafaa-i vatan cemiyetine bağlı Yozgat cemiyetini kurmuştur. Görevleri doğudan gelen silah ve mühimmatlar ile Yozgat halkının hazırladığı kavurma ve giyecekleri kadınların yönettiği kağnı kolları vasıtası ile Balışeyh’e kadar iletmektir ve bunu başarı ile yapmışlardır. Ama ne yazık ki Çerkez Ethem, yargılamadan Necip beyi de hemen idam etmiş ve Narsa hanım genç yaşta dul kalmıştır. 2 Ağustos 1920 tarihli İkdam Gazetesine göre üç gün içinde 180 kişi idam edilmiştir. Kebapçı Veysel adında karaktersiz bir herif, geçmişte husumet beslediği insanları “Bu da Çapanlara akraba” diyerek astırmış, sonunda olayın farkına varan Ethem, “Bu herif bütün Yozgat’ı astıracak bunu da asında bu iş bitsin” deyip idamlara son vermiştir. Aslında Çapanoğullarından ve onlara akraba kabul edilenlerden asılan sayısı 30 civarındadır fakat kayıtları tutulmadığı için bilinenlerin dışındakilerin kim oldukları bilinmemektedir. Filmin konusu üç ana tema üzerine inşa edilecekmiş. 1-Çapanoğlu İsyanı haklı bir isyandır. Affedersiniz ama Sayın Atalay, Çapanoğlu ailesi olarak bizler bile hiçbir zaman böylesine kesin bir iddia da bulunmadık. Yeni nesil tarafsız tarihçiler ile birlikte bizde bunu araştırıyoruz. Çünkü yıllarca devlet hizmetinde bulunmuş, Kaymakamlık, Mutasarrıflık, Ağır Ceza Hâkimliği ve hatta son Osmanlı Meclisi Mebusanı’nda vekillik yapmış yani devlet umuru görmüş bu insanların nasıl olurda böyle bir başkaldırının müsebbibi olurlar anlamaya, çözmeye çalışıyoruz. Ama Atatürk’ün bu olayla ilgili olarak büyük hoşgörü ile Akdağlı Bahri Bey’e (Tatlıoğlu) söylediği “O dönemi kendi içinde izah etmek gerekir” sözünden yola çıkarak kesin suçlu olmadıklarına da tüm kalbimizle inanıyoruz. Bunun için araştırıyoruz, sorguluyoruz ve kimlerin Ankara’ya gidebilmek, mebus olabilmek için Çapanoğullarına karşı gözlerden uzak yürütülen bir birlikteliğin ve tertipçiliğin ve hatta hıyanetin içinde olabileceklerini bulmaya çalışıyoruz. Dolaysıyla sizin bu cümlenizi nereye koyacağımızı bilemedik. Mister Kandur’un daha işin başında yaptığı açıklama bile bizleri tedirgin etmeye yetmiştir. Şöyle diyor Sayın Kandur; “Türkiye’de İsmet İnönü ile Çerkes Ethem’in arası açılınca Yunanistan’a gitmiş.” Yani almış lüks mevkiden numaralı biletini binmiş gitmiş. Yani üç kardeş Uşak’ta Yunanlılarla görüşmemişler, anlaşma yapmamışlar, Türkiye Büyük Millet Meclisince vatan haini ilan edilip gıyaplarında idama mahkûm edilmemişler. Ethem ailesi ve kendisine bağlı adamları ile Yunan savaş gemisine binip Yunanistan’a iltica etmemiş. Yani Yunan askerî yetkilileri, Ehem’e”‘Bize İzmir’de neden o kadar zorluk çıkarttın, şimdi buradasın. Orada kalman bizim için aslında daha iyi olurdu. Keşke orada kalsaydın” dememişler. Bak bak bak. Yani orada kalsaydın ve bize hizmete devam etseydin diyorlar. Yunanlılar böyle demiş ise doğru demişler. Zira Ethem’in ağabeyi Çerkez Reşit, bizzat TBMM ve Mustafa Kemal Paşa’nın huzurunda bakın ne diyor. ”Bizim için hayatımız, onurumuz ve çıkarlarımız, bu milletin, bu vatanın hayat ve çıkarlarından yüksektir. Biz İzmir ve dolaylarında geniş araziye, çiftliklere ve servete sahibiz; size iştirak etmekle büyük işler, büyük fedakârlıklar yaptık Yunanlılarla beraber kalabilirdik ve Yunan Başbakanı Venizelos ile ben diz dize oturabilirdim” Ya işte böyle Sayın Atalay. Siz bunları bilmiyor musunuz? Akrabanız Muhittin İzzet Kandur ne diyor; “Tabi Çerkez Ethem, ülkesini sevdiği için bir iç savaşa sebep olmaktansa ülkesini terk etmeyi tercih etmiş.”İşte yukarıdaki cümle ülkesini ne kadar sevdiğini belli etmiyor mu? Ülkesini seven bir insan, İttihatçı İzmir valisi Rahmi Beyin 8 yaşındaki oğlu Alpaslan’ı kaçırarak o zamanın parası ile 53 bin lira fidye alır mı? Rahmi bey bu kadar büyük bir meblağı ödeyebilmek için neyi var neyi yoksa satmış bu yüzden eşi hastalanarak yatağa düşmüştür. Ethem ve hempaları, Ege bölgesinde tam bir vahşet ve açgözlülükle yağmacılık yapmıştır. Hatta bu nedenle kendisi gibi olan bazı şahıslarla da aralarında sorunlar çıkmıştır. Bu sorunlar öylesine büyüktür ki, yağmanın paylaşımını çözmek için araya Çerkez asıllı paşalar girmek zorunda kalmıştır. Ethem ve hempalarının Bursa’da yaptığı talanı, Bursa belediyesi ve valilik, halka 180 bin lira ödeyerek telafi etmeye çalışmıştır. Sayın Atalay, Çerkez Ethem hakkında yansız fikir sahibi olmak istiyorsanız, ama gerçekten istiyorsanız, Ahmet Efe’nin Çerkez Ethem kitabını okumanızı tavsiye ederim. Çerkez Ethem Yozgat Olaylarını bastırmaya geldiğinde Yozgat’ı iki kere yağmalamıştır. Bir Yozgat’a ilk girdiğin de. İki Çapanoğullarını takipten dönünce. O kadar zenginleşmişlerdir ki “Yozgat, Yozgat değil içi altın dolu vadi imiş” demiştir. Bununla da kalmamış memur maaşları ve sair harcamalar için isyancıların Ziraat bankasından senet karşılığı aldıkları 50 bin liranın 45 bin lirasını tekrar bankaya koyduklarını ama senet üzerinde bir değişiklik yapmayı unuttuklarını öğrenince bu 45 bin lirayı da zimmetine geçirmekten çekinmemiştir. Zavallı bir insandan 53 bin lira fidye alan bir şaki elbette bankadaki parayı da orada bırakmayacaktır. Çapanoğlu İsyanı haklı bir isyan ise o halde neden Yozgat’ı yağmaladın be adam demezler mi? Hâlbuki Yozgat isyanını bastırmak için Ankara’ya çağrıldığında Atatürk’ün huzurunda ve hakaretamiz bir şekilde şöyle söylemişti. “Orta Anadolu’da bir köşede, hiçbir ecnebi ve İstanbul hükümeti ile İrtibatı kalmayan Yozgat olayını söndürmekten acizsiniz, anladığım şudur ki, başlangıçtan beri hâlâ vaziyeti kavrayamadınız” Burada şunu özellikle belirtmek gerekir. Ethem ve ailesi hiçte yoksul değildir.1860’larda Kafkaslardan Anadolu’ya sürgün gelmelerine karşın; Bandırma ve Manyas’ta çok geniş arazileri ve çiftlikleri ile değirmenleri vardır. Bir görüşmeleri sırasında Çerkez Ethem ve kardeşi Çerkez Reşit ile İsmet Paşa arasında şu tarihi konuşma geçer: İnönü Çerkez Reşit’e soruyor: “Ben askerime bulgur pilavı, hoşaf ancak veriyorum. Maaş da veremiyorum. Sizler bu süvarileri, nasıl besliyorsunuz bu yeni silahları nereden temin ediyorsunuz ve askerlerinize iyi maaş verdiğiniz için askerleriniz Ethem Bey’i seviyorlar. Bu nasıl oluyor’’ diye sorunca Çerkez Reşit şu yanıtı veriyor: “Biz adamlarımızı şöyle toplarız. Suç işlemiş, kelle almışları buluruz. Bizim için bir suç daha işletir tamamen kendimize bağlarız. İyi yedirir, iyi giydiririz, iyi silah veririz. At verir, iyi para veririz ve biz adamlarımızı hep hapishanelerden toplarız” Bu sözlerde Yozgat’ta da böylesine bir talanın neden yapıldığı apaçık anlaşılıyor. Balkanlarda, birinci dünya savaşında ve istiklal savaşında bulunan ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin özel oturumunda madalya ve kahramanlık nişanı ile ödüllendirilen hemşeriniz Yozgatlı Nazım Kafaoğlu o zulüm günlerini bakın nasıl anlatıyor; “Aman Allah’ım bu ne facia? Bu ne zulüm. Çerkez Ethem isyanı bastırmaya değil, Yozgat’ı insanı ile malı ile mülkü ile tahribe gelmiş. Ayak bastıkları yerleri tahrip ve yağma ediyor. Sabahın erken saatlerinde Büyük Cami yakılıyor diye halk sokaklara dökülmüş, kimin haddine camiye yaklaşmak. Caminin yanına yaklaşan yakayı ele veren en azından dövülüyor, vuruluyor. Ulemadan Erzurumzade Hafız Efendi kelleyi koltuğa alıp Ethem’e gidiyor. Bu zulme yağmaya engel olması için ricada bulunuyor. Ethem haykırıyor; “Bu isyanın müsebbibi Ankara valisi Yahya Galip’tir. Onu da istedim. Göndermezse, Ankara’ya döndüğümde onunla birlikte Mustafa Kemal’i de meclisin kapısına asacağım” Nitekim Ethem’in Yozgat ve havalisinde yaptığı soygun ve yağma gerçekten ayyuka çıkmış ve Milli Mücadele ile ilgili birçok kaynakta bu olaya yer verilmiştir.
Bunlardan bazılarını aktaralım;

İsmet paşa; Yozgat isyanı çok kanlı bir şekilde bastırılmış ve Yozgat yağma edilmiştir. Ethem Bey’in kuvvetleri Ankara’ya geldikten sonra Ankara çarşısında ve Ankara’nın etrafında kurulan panayırlarda Yozgat’tan sürdükleri hayvanları halkın gözü önünde sattılar.

Yunus Nadi; Yozgat isyanını bastıran kuvay-ı seyyariyenin, beraberlerinde ganimet olarak pek çok eşya ile beraber her cins hayvanı getirmiş olmaları Ankara’da kötü tesir yaratmış, bir hayli söylentiye sebep olmuştu.
Damar Arıkoğlu; (O yıllarda mecliste üye).Ethem kuvvetleri Yozgat dönüşünde isyana katılmayan köylülerden yağmaladıkları hayvan ve değerli eşyaları Ankara pazarlarında haraç mezat sattılar.
Ali Fuat Cebesoy Paşa; "Çerkez Ethem' in askerleri, Yozgatlı gelin ve kızların çeyizlerinden soydukları altınları, Karacabey çarşısında harcamakla bitiremediler"

Kurmay Albay Rahmi Apak; Yozgat İsyanı’nın bastırılması, üç kardeşler Kuvayı Seyyaresi’nin her ferdini zengin etmiş ve kuvayı Seyyarenin mevcudunu artırmıştır. Ankara’dan Eskişehir’e gelen Kuvayı Seyyare, hiç kimseye müracaat etmeksizin kendi konakçı subayları vasıtasıyla keyiflerinin istediği en güzel evleri boşaltarak sahiplerini içlerinden kovup yerleştiler. Cepheye hareket etmeden önce biraz yorgunluk çıkardılar. Günlerce gezdiler eğlendiler, at oynattılar. Yozgat’tan çalıp çırptıkları banknotları, sarı liraları, kadınlara mahsus asım takımlarını burada israfla sarf eylediler. Kamçılarını gümüşlettiler, kılıçlarını savatlattılar, hesaplarını düzelttiler. Mehmetçikler ot yerken Ethem’in adamları kuzu çevirme yiyordu.

Falih Rıfkı Atay; Ethem kuvvetleri Yozgat dönüşü Türk köylerini yağma ederek Ankara’ya gelmişler, talan eşyasını açıkça Ankara pazarlarında satmışlardır.

Mustafa Kemal Paşa; Yozgat’ta isyan edenlerin tepelenmesine gitmiş olan bir kuvvetin diğer taraftan masum olan ahaliyi zarara soktukları anlaşıldı. Hâlbuki istediğimiz o değildi. Bazı yerlerde koyunlar gasp olunmuştur. Hükümet ağzını kapatıp kulaklarını tıkamıştır. Müracaat edenlerin parasını vermiştir.
Şu konuşmayı da bir yere not etmenizi salık veririm Sayın Mesut Atalay. 23 Haziran da Yozgat’a gelen Çerkez Ehem ertesi günü divan-ı harp kurarak Çapanoğullarından Mahmut ve Vasıf beyleri, Ceritzade Hüsnü efendiyi, Mutassarıf Necip beyi, Hafız Şahap ve oğlu Rafet’i, Kadı Remzi efendi ve Tevfikzade Abdullah efendiyi(Yozgat saat kulesini yaptıran) de olmak üzere toplam 12 kişiyi astırır. Valilik II. III., IV., V. ve IX. Dönem Yozgat, VI. ve XI. Dönem Ankara, I.(XII) Dönem Kastamonu Milletvekilliği, TBMM Başkanlık Divanı Katip Üyeliği ve İdare Amirliği, Kurucu Meclis Ankara İli Temsilciliği ile Devlet Bakanlığı yapan Avni Doğan Bey “Çapanoğullarından asılan ve öldürülenler olmuştur. Bunlar büyüklerine itaati borç bilen ve aile namusu uğruna can veren talihsiz insanlardır” diyor.

Mahmut Bey’i yargılayan Çerkez Ethem sorar.
—Adın ne ?”Kimlerdensin?
- “Çapanzade Mahmut’um”
-“Demek Çapanzadelerdensin ?”
-“Elhamdülillah”.
Bu meydan okuyuş Çerkez Ehem’in kanını beynine sıçratır.
-“Divan-ı harptesin efendi unutma! Af dile ki canını bağışlayalım”.
-“Ben Allah’tan başka kimseden af dilemem. Vademiz dolmuşsa bunun önüne ne sen geçebilirsin, ne bir başkası.”

-“Seni vatana ihanet suçundan idama mahkûm ediyorum, diyeceğin bir şeyin var mı?”
-“Hepimiz, Allahtan geldik, Allah’a gideceğiz. Senin gibi namert bir Çerkez’e ne diyeceğim olacak?”
Ehem’in yüzü sararır. Hışımla ayağa kalkıp Mahmut bey’e şiddetli bir tokat indirir. Bunun üzerine Mahmut Bey Ehem’in üzerine atılmak isterse de adamları kollarından tutup bırakmazlar. O da “Allah belanı versin” diyerek Ehem’in yüzüne tükürür. Gelelim filmin üçüncü temasına. Başından bu yana “İkinci Adam” rolüne soyunan İsmet Paşa, “İkinci Adam;” olarak benimsenen Ethem’i, önce Çerkes Ethem’e dönüştürülerek gözden düşürmüş, nihayet “hain” damgası vurarak vatanını terk etmek mecburiyetinde bırakmış. Sayın Atalay, akıl var mantık var. Yukarıdaki satırlarda kuvay-ı Seyyarenin kimlerden teşekkül ettiğini bizzat Çerkez Reşit T.B.M.M. hem de Atatürk’ün huzurunda anlatıyordu. Ortada her türlü zorluklara rağmen teşkil edilmiş düzenli bir ordu ve kurmay bir subay var iken. Atatürk’ü meclisin önünde asacağım diye tehditler savuran, çete reisi, eşkıya ve ordusu hırsız uğursuz ve katillerden meydana getirilmiş birisi ikinci adam olabilir mi? Atatürk gibi bir deha böyle bir hata yapar mı? Siz âlemi kör milleti aptal mı sanıyorsunuz. Sayın Mesut Atalay, Göreme Bölgesinin film için doğal bir plato özelliğinde olduğunu hatırlatıyor. Ancak, filmin orijinalitesi bakımından Yozgat’ta çekim yapmanın kendilerini çok daha heyecanlandırdığını söylüyor neden acaba. Mesut Atalay, esaslı bir film platosuna sahip olmanın 10 fabrika kazancı sağlayacağını ileri sürerek halkın zihnini bulandırıp zemin hazırlamaya çalışıyor. Bu film için beş milyon dolarlık bir bütçe olduğunu söylüyor ama paranın kaynağını söylemiyor. Ben yazayım. Dünya da iki fon var. Bu fonlar, dünyanın her tarafına yayılmış iki toplum tarafından besleniyor ve gereken yerlere aktarılıyor. Birisi Yahudiler öteki de Çerkezler. Sayın Atalay, Bakınız sayın Prof. Dr. Anıl Çeçen Beyefendi 20 Şubat 2013 günü Habertürk televizyonunda ne söylüyor. “Hollywood Siyonizm’in merkezidir ve dünya sinema endüstrisi ve dünyadaki televizyonların yüzde sekseni Hollywood’un kontrolü altındadır. Ben Kültür Bakanlığı Müşaviri olarak Amerika’daki toplantılara katıldım. Bana Amerika Devletinin yetkilileri şunu söylediler. Dediler ki Amerika’da siyaseti üç büyük sermaye gurubu belirler. 1- otomotiv sanayi. 2- Silah sanayi. 3- Petrol sanayi. Ama hepsinin üzerinde bir büyük merkez vardır ki oda Hollywood’dur. Ben böyle söylemekle ne demek istiyorsunuz deyince. Hollywood, Hollyland; kutsal ağaç, kutsal toprak dediler.” Bilmem bu açıklamam yeterli oldu mu? Sayın Atalay, Çerkez Ethem, Yozgat’ı soymakla kalmadı şehrin ruhunu da çaldı. O Yozgat’ı bitirirken, Yozgat’a yaptıkları da onun sonunu getirdi. Bu zulmü yaşayanların mağduriyetleri yıllarca sürdü şimdi torunlarını etkiliyor. Şunu da lütfen bir kenara not ediniz. İdam edilen yiğit dede Çapanoğlu Halit Bey’in torunları ile diğer Çapanoğullarından Mahmut ve Vasıf Beyler, Ceritzade Hüsnü efendi, Mutassarıf Necip bey, Hafız Şahap ve oğlu Rafet, Kadı Remzi efendi ve Tevfikzade Abdullah efendi de (Yozgat saat kulesini yaptıran) olmak üzere toplam 12 kişinin torunları bu zulmü sonsuza kadar yaşatacaklardır. Yozgat bir Çerkez’in zulmüne uğrayıp bir uçtan bir uca önce soyuldu, soyulmakla kalmadı sonra da yakıldı. Şimdi yeni bir Çerkez başka bir oyun sergilemeye çalışırken bundan menfaat umanlar olursa başta Çapanoğlu ailesi olmak üzere Çapanoğlu Yozgat’ın ve dolayısıyla Bozok yaylasının asil Türkmenlerinin iki eli onların yakasında olacaktır.

09.03.2013
OKUR YORUMLARI
Galip
30.12.2016 20:23:00

abdulkadir bey asılanlardan bir tanesi benim büyük dedem
çavuş köylü hamit çavuştur mezarını bulmak istiyoryz bunlarla alakalı kayıt varmı yardımcı olursanız sevinirim teşekürler
galip alparslan

Şakir ŞEN
10.05.2014 21:08:00

Çerkez Ethem konusunda, özellikle de Yozgattaki Çapanoğlu muamması konusunda son derece aydınlatıcı yazı. Kaleminize sağlık Sayın Abdülkadir ÇAPANOĞLU. (Şakir ŞEN)

Em.Öğr. Zehra Öztürk
17.03.2013 00:12:00

Sayın A.Kadir Çapanoğlu.
Sayın Mesut Atalay’ın Çapanoğlu İsyanı haklı bir isyandır sözüne cevap olarak sizin affedersiniz ama Sayın Atalay, Çapanoğlu ailesi olarak bizler bile hiçbir zaman böylesine kesin bir iddia da bulunmadık sözünüz için sizi tebrik ederim. Bu sözünüzle bir Çapanoğlu olmanıza rağmen olayları tarafsız bir gözle araştırdığınıza inanıyorum. Sayın Atalay’ın şu sözü de doğrudur. Çapanoğlu isyanının gerekçesi eksik bilgiye dayanan ama devleti yıkmaya yönelik bir isyan değildir. Evet bizim bildiğimiz Çapanoğulları hiçbir zaman devletine karşı gelecek bir tavrın içinde olmamıştır. Bilakis her zaman padişahın yanında olmuştur. Osmanlı ordusuna en çok asker veren Çapanoğulları olmuştur. Sizin yazınızda vurgulamaya çalıştığınız gibi bu film İsmet paşayı hedef alan bir film olacak düşüncesindeyim. Bunca olaydan sonra hala Çerkez Ethem’e ikinci adam demek cesaret ve cüret ister. Senaryosu açıklanmayan Yozgat’a ve hatta Türkiye’ye ne getirip ne götüreceği belli olmayan bir film çekme işine sadece ticari kazanç ve birilerine şöhret ve para kazandırma gözüyle bakmanın doğru olmayacağını söylemek isterim. Saygılar.

BOZOKLU BOZKURT
14.03.2013 22:20:00

Sayın A.Kadir Çapanoğlu,size daha öncede bir yorumumu göndermiştim.Yazılarınızı ilgi ile takip ediyorum.Çapanoğlu hadisesi bir isyanmıdır yazınız dikkatimi çekmişti o yazınızı bende dostlarıma göndermiştim. Daha sonra Aslan Nurdoğdunun bir yazısınıda kopyalamıştım.Hain yazınıza bir ilave olması düşüncesiyle o yazıdan yaptığım bazı alıntıları buraya ekledim.Aslan Nurdoğdunun yazısı aşağıdadır.
Çapanoğulları sülalesi , Yozgat (Bozok) şehrini kuran bir aile olarak tüm Yozgatlıları da ilgilendirir. Elbette atalarımın yaşadığı, doğduğum şehirle ilgili bir sürü yazıyı, kitabı ben de okudum ama önemli olan o zamanı, o olayları yaşamış insanların ifadelerinin , tanıklıklarının unutulmamasıdır. Çünkü her tarihsel olay o zamanın ruhu içinde hissedilir. Doğruyu bulmanın yolu. Tez ve antitezi karşılıklı olarak irdelemek ve objektif olmaktan geçer. Ben de buna hep uyarım. .Çerkez Ethem; Kafkasların Ruslar tarafından işgali ile Osmanlıya sığınmış Anadolu’yu son yurt kabul etmiş Çerkezlerdendir. Teşkilatı mahsusa da görev yapmış kurucu meclis kurulmadan önce temin ettiği Süvarileri ile milli mücadele aşamasında Atatürk’e ve milli mücadeleye çok faydası olmuş 1.90 boyunda yaman bir komitecidir. Çapanoğlu olayında Yozgat’ı talan etmiştir. Yozgat’tan götürülen hayvanlar Ankara’da aylarca satılmıştır ve 1920 yıllarının Yozgat’ında suçsuz, günahsız bir sürü insanı öldürmüş konaklarını yaktırmıştır. Yozgat’ta muhakeme etmeksizin bir sürü insanı şu talimatla astırmıştır: “MAHKEMESİ ÇORUM (ALACA) DÖNÜŞÜNDE YAPILMAK ÜZERE İDAMINA” Cumhuriyet kurmak, Demokrasi yerleştirmek arzusunda olan Atatürk ve İnönü’nün temel ilkesi kaide ve kurallara uymak olmuştur. Çerkez Etem ise kaide ve kurallara uyumsuzluğu sayesinde nam salmıştır. Çerkez Müftü Mehmet Hulusi Efendi; Abdülkadir Bey’in anılarından detaylarını verdiği Mehmet Hulusi Efendi okumuş bir insandır, müftüdür. Atatürk’ün, Ankara’da kurucu meclisi açmak için her ilden ilk temasa geçtiği insanlar, valiler, müftüler ve Çanakkale’de birlikte olduğu askeri erkan olmuştur. Atatürk hep bu hiyerarşiye başvurmuştur. Yozgat’tan kurucu meclise kimi alalım diye sorduğu, ilk başvurduğu şahıslardan biridir. Babası veya dedesi göçmen olarak Müslüman Anadolu’ya, Osmanlı’ya sığınmıştır. Devletin üst düzeyinde görev alma arzusuyla sınıf atlayarak iktidar hırsını taşıyan, kendini var eden insanları atlatmayı ve aldatmayı seven biri olarak bilinir.Mehmet Hulusi ile Etem’in Çerkez olmaları da Çapanoğulları için ayrı bir talihsizlik olarak tecelli etmiştir. Atatürk’ün Çapanoğulları ile düşmanlığı diye bir konu yoktur. Atatürk’ün derdi yeni bir ulus yaratmak, emperyalizmi yenmek, Anadolu’yu kurtarmak temel hedefidir. Bu uğurda akılla yol almaktadır. Bugün T.C. Devleti var ise Anadolu Türk ve Müslüman ise elbette bunu Atatürk’e borçludur. Yozgat şehri ÇAPANOĞULLARI AİLESİNİN Anadolu bozkırında 300 yıl önce Türklerin kurduğu tek şehirdir. Çapanoğlu ailesi yoktan var ettikleri şehirle anılır olmuşlar (Çapanoğlu Yozgat). Osmanlıya, her devirde maddi, manevi destek vermişlerdir. Oysa Osmanlı çöküş içindedir. Yunan batı Anadolu’yu işgal etmiş, güneyde İngilizler, Fransızlar İstanbul işgal altında. Anadolu bu ortamda tam bir kargaşa içinde isyanlarla çalkalanıyor,eşkıya ve çetelerle uğraşıyordur. Karadeniz Portuscu Rumlarla kaynıyor, doğuda Ermeni tehciri yeni bitmiş halk savaşlardan düzensizlikten bitmiş tükenmiş, kahrolmuştur. Osmanlı son 50 yılda 3 milyon insanını cephelerde kaybetmiş, M.Kemal kurucu meclisle Ankara’da yeni bir yapılanma arzusundadır.Yozgat’tan da kurucu meclise üye tesbitinde bu aile ile ilgili olumsuz laflar, dedikodular, icraatlar duymaktadır. Derken tarihte Çapanoğlu isyanı veya Yozgat isyanı diye geçen başkaldırı başlar ve Çerkez Etem bu olayı çok kanlı biçimde sonlandırır Bu olay hakkında bir sürü tarihi eserler mevcuttur. Özellikle Şakir Ergin’in eski Osmanlıcadan çevirdiği Abdülkadir Bey’in hatıraları gerçek bir belgedir. El değmemiştir. Hemşehrimiz Yaşar Ocak demokratlığı ile dürüstlüğüyle katkısız bir bilim adamıdır. Objektif değerlendirmeleri vardır. SONUÇ: Nacizane ben de bu olaya duyduklarımla şahitlik etmek istiyorum. Yıl 1966-1967 yılları ben de 14-15 yaşındayım. Şu anki müzenin karşısında Numanoğlu apartman bina 2 katlı bir Rum evi. Babam o evi aldı. Mutafoğlu’ndaki eski evimizden bu Rum evine taşındık. Komşumuz (Şu anki Akyol apartmanının olduğu yerde) Abdi ağaların Mahmut Bey’in eşi Nedime Akyol diye Osmanlı terbiyesi almış 80 yaşlarında güngörmüş bir hanımefendi.. Çerkez Etem’in Yozgat’ta yaptıkları ile ilgili çok şey anlatırdı. Derdi ki “Çocuklar Mehmet Hulusi Kurucu Meclise üye olmak için çok dalavere yaptı”.Atatürk’e gitti,Çapanoğlu 10.000 atlı ile Ankara’yı basacak. dedi. Çapanlara da dedi ki: “Atatürk sizi kesecek”... Yozgatlının deyimi ile tavşana kaç, tazıya tut diye iki tarafı da hasım edecek lafları çıkardı. Aynı ifadeyi Belediye Başkanı Salim Bey’den Nalbant Şemi’den ve Ahmet Ağadan da duymuştum. Genel kanaat, Çapanoğullarının isyancı olmadığı bilakis baskına uğradıklarıdır. Bunda da Mehmet Hulusi efendinin payının bulunduğu rivayeti yaygındır. Mehmet Hulusi Efendi ayrıca Kurucu Meclise girmiş ama 1 yıl sonra azledilmiştir. Sonuç olarak; tarihteki Çapanoğulları olaylarıyla ilgili olarak bilimsel bir sempozyum yapılmalı. Genel Kurmay’ın tüm belgeleri Tarihçilerle incelenip bu ailenin uğradığı haksızlık kamuoyuna açıklanmalıdır. Abdülkadir Bey’i bu çalışmasından dolayı kutluyorum.Aslan Nurdoğdu.

Mehlika Filiz Ulusoy
14.03.2013 19:58:00

Abdülkadir Bey,
Bu beyefendi, "arşiv bilgileri" dediği şeyleri açıkça ortaya koymalıdır! Yoksa 2. kişinin Ethem Bey olduğunu mu söylemeye çalışıyor?! Bence sermayelerini de alıp gitmelerinde yarar var.
Saygılarımla

Abdulkadir ÇAPANOĞLU
14.03.2013 10:03:00

Hain başlıklı yazıma ilgi göstererek yorum göndermek lütfunda bulunan duyarlı okuyucularıma şükranlarımı arz ediyorum.

Abdülkadir Çapanoglu
capanoglukadir@yahoo.com.tr

MESUT ATALAY
13.03.2013 22:24:00

Sayın Abdulkadir Bey,
Yazınızda bahsettiğiniz tıbbi atık işi yapan ve Muhittin İzzet Kandur'un akrabası olan birisi benim. Yorumlayış biçiminiz ve madde madde tavsiyeleriniz için teşekkür ederim. Dilimin döndüğünce bazı eksik bilgileri tamamlamak ve okurlarınızın da doğru bilgilerle fikir sahibi olmalarını arzu etmekteyim.

1- Çapanoğlu isyanı haklı bir isyandır; bu cümle dost meclisinde tarafımdan kullanılan bir cümledir. Ama eksiktir. Çapanoğlu isyanının başlangıcı haklıdır. Padişahın mahiyetinde yıllarca hizmet vermiş Samsun'dan Mersin'e kadar hükümran Çapanoğlu beyliği ve Edip bey gibi dönemine göre iyi okumuş, aydın ve mutasarrıflık yapmış bir zattan bahsediyoruz. Yıllarca devletine milletine sahip çıkan bir beylik bir aile neden asi olsun? Bu dönemde Edip bey Yozgat'tadır ve padışahın durumundan habersizdir. İngiliz gemilerinin boğazda ve toplarının saraya dönük olduğunu bilmemekte, Kuvva-i milliye hareketinin tamamen İngilizlerce tertip edildiğini düşünmektedir. Doğru bilgileri alabileceği şartlar maalesef oluşmamış oluşturulmamıştır. Çapanoğlu isyanının gerekçesi eksik bilgiye dayanan ama devleti yıkmaya yönelik bir isyan değildir. Bu olayı böyle görüyoruz ve değerlendiriyoruz.
2- Çerkes Ethem Hain Değildir; bu cümle altını çize çize söylediğimiz ve inandığımız bir cümledir. Bazı kitapları ve tarihçileri yazmış okumamı tavsiye etmişsiniz. Ethem ile ilgili Türkiye'de basılan 23 kaynağın tamamını okumuş, Türkiye'de resmen açık arşivlerin tamamını, İngiliz, Rus, Ürdün arşivlerini ve belgelerini arşivleyen bir gruba eksik bilgi suçlaması yapılabilmesi için biraz daha vicdanlı olunması gerektiği kanaatindeyim. Ethem bey'in Yozgat'a verdiği zarar ve bugünkü tabirle yağma, talan Yozgat kuruldu kurulalı verilmemiştir. Olayları değerlendirirken asla haddimi aşamam, ben tarihçi değilim tarihçilerin söylemiyle tarihi değerlendirirken dönemin şartları içinde değerlendirmek gerekir. Bir sıkıntı da 'Yazılan tarih mi yoksa yaşanan tarih mi?' ikilemidir. Bu film kısmet olur ve çekilirse unutulmaması gereken şey şudur, bu bir tarihi belgesel değil sinema filmi olacaktır. Senaryosu halen yazılmakta olan bir film ile ilgili kimi nasıl göstereceğini yapımcı ve senaristin dışında kimse bilmezken bir dönemsel suçluluk psikolojisine girmenin ve savunmaya geçmenin anlamsız olduğunu düşünüyorum.

3- İkinci adam kim olacak kavgasıymış; evet elimizdeki arşiv bilgi ve belgelere göre çıkardığımız sonuç bu. Film çekildiğinde beyaz perdede göstereceğimiz her olayın bir dayanağı olduğunu ispat edebilmeye muktediriz.

Film bütçesinden bahsetmişsiniz bu film 5 milyon dolarlık bir bütçe ile çekilecek. Herhangi bir fon yada kuruluştan destek alınarak yapılan bir proje yapmıyoruz. Yine meraklısı için www.sindikaproductions.com adresi resmi internet sitemizdir. Şimdiye kadar çektiğimiz filmler, projelerimiz, senaryolarımız buradan rahatlıkla görülebilir. Ayrıca film gişelerimiz televizyon satışlarımız film isimleri girildiğinde tüm dünyada ne kadar ciro yapıyor ve kaça satılıyor bunlarda açıktır. İddia ettiğiniz gibi bir fon yada karanlık güçlerin verdiği bir kaynak şimdiye kadar olmamıştır bundan sonra da olmayacaktır.

Filmin Yozgat'ta çekilmesi fikri tamamen benim kişisel fikrimdir ve yönetmene neredeyse dikta ettiğim bir konudur. Bir sinema filmi çekilirken senaryoya bağlı olarak 200-350 kişi arasında değişen bir ekip filmin çekildiği bölgede iki iki buçuk ay arasında konaklar. Alışveriş yapar, yemek yer yani para harcar. Film yapımcısı gözüyle Saat kulesi eski askerlik şubesi dışında Yozgat'ta enteresan bir mekan olmadığı halde ısrarla Yozgat deyişimin nedeni orada bırakılacak kaynaktır. Neden diye sorarsanız ben aynı zamanda Yozgat'a 1.500.000 EURO yatırım yapan, istihdam sağlayan, hariçten gazel okumayan ve rüştünü ispat etmiş biri olduğumu düşünüyorum. Yine kaynak sorarsanız hemen söyleyeyim Kayseri'de 7 yıl üst üste Kurumlar vergisinde ilk 20 arasında olduğumuzu da söylemek isterim. Yozgat'ta yılın üçte ikisini geçirirken geliştirilen bir proje bu.

Son olarak benim söylediğim ve ısrarla üzerinde durduğum, sizinde halkın fikrini bulandırıyor diye yorumladığınız bir konu. Hani bir film platosuna sahip olmanın on fabrikaya eşdeğer olması konusu. Meslek dernekleri, Meslek birliği, yapımcılar bu işi desteklerken. Uygun şartlar oluşursa biz gelir orada film çekeriz derlerken böyle bir kıvılcımı ateşlendirmek dururken ısrarla söndürmek istemenizdeki manayı kavrayamadım. Keşke olsa ve her hafta iki dizi Yozgat ta çekilse, Yazın iki sinema filmi yapılsa, İstanbul da ki büyük stüdyolara aktarılan kaynak Yozgat a gelse, Otelleri, Lokantaları, Marangozları, Tesisatçıları, Terzileri, Kuaförleri, Turizm şirketleri ve ilgili en az 100 meslek kuruluşu bu kaynaklardan faydalansa fenamı olur?

M.SADİ BİRCAN
13.03.2013 13:12:00

Sayın Çapanoğlu hocam.Güzel yazılarınızı beğenerek okuyor ve takip etmeye çalışıyorum.Yorumları okuyorum.Hain yazınız ile geçmişten kalan ama zaman zaman kanayan ve kanarkende içimizi acıdan bir yaramıza neşter atıyorsunuz. Çapanoğullarından sonra sahipsiz kalan bu güzel şehir Çerkez Ethemin verdiği zarardan sonra bir türlü kendini toparlayamamış. Çapanoğulları Türkü Ermenisi Rumu Çerkezi diye ayırım yapmadığından Ortaanadoluda zengin bir şehir kurmuş. Tarihe meraklı bir kişi olarak şu sonuca vardım. Çapanoğulları da milli mücadeleye başlangıçta büyük bir destek vermişler.Ellerindeki imkanları seferber etmişler ama Ankarada hükümet kurulması aşamasında ne olduysa o zaman olmuş. Zaten sizde yazılarınızda bu konuya parmak basıyorsunuz birilerinin nasıl entrika çevirdiğini anlatıyorsunuz. Yazılarınızı okuyanlara eski yazılarınızdan Türkiye büyük millet meclisi gizli celse zabıtlarını okumalarını tavsiye ederim.Çapanoğulları suçlu olsaydı Atatürk onları affedermiydi.Hal böyleyken Çerkez Ethemin Yozgatta bunca zulum ve soygun yapması ne demek oluyor. Yazınızdan başka yerlerdede nasıl eşkiyalıklar yaptığını öğreniyoruz. Bu yaşananlardan sonra bu film neyin nesi anlamak mümkün değil. Böyle bir filme izin verecek ve yardımcı olacakları tarih affetmeyecek ve mutlaka hesap soracaktır. Hürmetlerimle.

ÖMER AYDIN
13.03.2013 12:20:00

Sayın Abdülkadir Çapanoğlu.Hain yazınızı ibretle ve dikkatle baştan aşağı okudum döndüm yeniden bir kere daha okudum sonra eski yazılarınızı okudum. Çapanoğullarına akraba olan beyler yazılarınız da beni eskilere götürüp duygulandırdı. Aslında biz gurbetteki Yozgatlılar kendimizi Çapanoğlu ailesinden sayarız siz kabul etsenizde etmesenizde. İsyan ile ilgili gerçekleri gözler önüne serdiğiniz için gurbetteki bir Yozgatlı olarak teşekkürlerimi kabul edin. Büyüklerimiz Yozgat halkının çok variyetli olduğunu isyandan sonra yokluk içinde kaldıklarını anlatırdı. O zaman bunun ne demek olduğunu kavrayamazdık okudukça öğreniyoruz. Yozgat tarihini anlatan yazılarınızı kitaplaştırırsanız gelecek nesillere büyük bir armağan bırakırsınız.Selam ve hürmetler.

Divane66
13.03.2013 08:33:00

Sayın Abdulkadir ÇAPANOĞLU "HAİN" yazınızı defalarca okudum. Rahmetli dedemden ve babamdan dinlediklerimli birebir örtüşen bir yazı yazmışsınız.Rahmetli dedem o döneme şahit olan bir yozgatlıdır ve yozgatta o dönem ihtiraslarının esiri olan utanç abidesi bir kaç yozgatlı yozgatlıyı içerden hançerlediğini ağlamaklı anlatırdı.Sizin yazınızı evimin en güzide köşesinde çocuklarıma torunlarıma bırakmak üzere çerçeveletirmem gerektiği kanaatindeyim.Hatta
yazınızın okunabilecek en güzel puntolarla şehirin bilboardlarında herkesin görüp okuyabileceği şekilde Yozgatlıya sunulmasıda

Mehmet Celalettin Çapanoğlu
12.03.2013 19:30:00

HAİN

Değerli Kuzenim,

Bu filmin gerçek senaryosunun, Çerkez Ethem’in tarih önünde aklanması olacağı kanısındayım. Bu nedenle senaryoda olacağı belirtilen Çapanoğlu İsyanı haklı bir isyandır yorumunun filimde yer alacağına ben kesinlikle inanmıyorum. Bunun, şu anda hayatta olan üçbinden fazla Çapanoğlu torunlarına bir yutturmaca olduğu kanaatindeyim.

Bu senaryoyu hazırlayanlar, Çerkez Ethem’i yükseltmek ve yüceltmek için böyle bir film yapmaya karar vermiş olsalar gerek. Hem anne hemde baba tarafından Çapanoğlu olan ben, böyle bir filmin değil Yozgat’ta herhangibir yerde çekilmesi düşüncesini bile kınıyorum. Yozgat’ın ekonomik olarak gerilemesine, Yozgat’ı kuran Çapanoğlu ailemizin dağılmasına Çerkez Ethem sebeb olmuştur. Acaba bu filimde Çerkez Ethem ve onun hempalarının Yozgat’ı yağma ettikleri, konakları yaktıkları, çocukları ve kadınları at arabalarına bindirip sürgüne göndererek ailelerimize zulüm yapıklarını, çaldıkları ganimetleri Ankara pazarlarında sattıklarını da senaryoya koyacaklarmı? Hiç sanmam, zira bunların hiçbirisi senaryoda olmayacaktır.

İsmini aldığım Mehmet Celalettin Paşa’nın torunu olarak Hain filminin hemde Yozgat’ta çekilmesine razı olmadığımı Sayın Valimiz Abdulkadir Yazıcı Beye ve Sayın Belediye Başkanımız Yusuf Başer Beye değerli Yozgat Gazetesi aracılığı ile de duyurmak isterim.

Değerli Kuzenim Abdulkadir, Hain ismiyle çekilecek olan film hakkındaki güzel makalenle durumu aydınlattığın için teşekkür eder düşüncelerinde hem fikir olduğumu belirtirim. Yüreğine ve kalemine sağlık…

Mehmet Celalettin Çapanoğlu

Kadir Ahmet Danıska
12.03.2013 16:04:00

Öncelikle gazetenizin 40, yılını içtenlikle kutlayıp nice 40 yıllar diliyorum.
Bu bahsettiğiniz film Çerkez Ethem'in aklanması ve halkın aklını karıştırıp ,dikkatleri baska yerlere çekerek,laf kalabalıklığı ile olayların saptırılması için çekilmektedir.Lütfen Bozok yaylasının zeki insanları biraz sorgulayıcı ve araştırıcı olun.Burada yazılanların daha fazlasını bulacaksınız.
Dikkatleri buraya çekip uyardığınız için de ayrıca tesekkürler.

mahmut erdem
12.03.2013 08:55:00

birgüzel yazı okuyan anlar,onlar yaşandı,şimdi nesillerin üzerinde ,yük bırakılmasın,bozok türkmen yaylasının haakkınıda kimselere yedirtmeyiz.sayın hocam beyinsel ve bedensel emeğine sağlık.sevgiyle kalın.

Mehlika Filiz Ulusoy
11.03.2013 12:36:00

Abdülkadir Bey
Çok güzel ve ayrıntılı bir yazı yazmışsınız. Aklınıza ve kaleminize sağlık. Ben bu kişilere Kafkasardı'ndan nasıl sökülüp atıldıklarını ve Anadolu'ya sığınmak zorunda kaldıklarını dürüstçe inceleyerek filme almalarını öneriyorum. Böylece geçmişlerini merak eden bir çok Çerkez kökenli yurttaşımız da kendi tarihleri hakkında bir fikir edinmiş olur.

Uzunyayla Çerkezleri kendilerine sığınan Çapan beylerini Ankara'ya iade etmeyi kabul etmemiş:"Onlar bizim misafirlerimizdir." yanıtını vermiştir. Evliya Çelebiyi okurlarsa Çerkezlerin ne kadar "misafirperver" olduğunu göreceklerdir. Uzunyayla Çerkezleri,kendilerinin bu bölgeye yerleşmesini sağlayan Çapanoğluna olan gönül borcunu böyle ödemişlerdir.

Film çekme hevesinde olanlara,Çerkez kökenli yurttaşlarımızı kışkırtmaya çalışan yaklaşımlardan uzak durmalarını ve Kafkasardı filmini çekmelerini öneriyorum. Hatta bu "Kafkasardı" sözcüğü filmin adında da yer alabilir. Tarihi belgeler devlet arşivinden çıkmadan Çapanoğlu isyanı hakkında bir film çekmek uygun olmaz. Ayrıca Çapanoğlunun Anadolu topraklarındaki 300 yıllık varlığı da gözardı edilerek sadece isyanın ele alınması adaletsizlik olur.

YOZGALI GURBETCİ İHSAN
11.03.2013 00:32:00

saygı değer a.kadir ağbey ben kaç göbek bilmem ama yozgatın içindenim ve uzun yıllardır gurbetteyim yazılarınızın tamamınıda okudum aynı zamanda yozgat gastesinin tüm yazarlarını dikkatle takip ediyorum. yozgat ta çekilecek olan filimden yeni haberim oldu ve yozgat adına inanın üzüldüm nedeni şuki.hiç kimse sormuyor 6 millet vekili neden 4 e düştü insanlar neden yozgattan kaçıyordiye .hepiniz benden daha iyi bilirsinizki halkımızda kendine güven yok 3 kuruşluk menfaat uğruna yapmıyacağı kepazelik yok bir kısmını tenzih ediyorum tabii.bugün 4 millet vekilimiz hiç olmasa inanıyorum ki dahada iyi OlURDU ANTİDEMOKRAT ŞAHIN EMRİ İLE ellerini herşeye emme basma tulumba gibi kaldırıp indirmezlerdi vel hasıl bu çekimlerde şunu göreceğiz hralde başta TÜRK DÜŞMANLIĞ SONRADA YOZGAT DÜŞMANLIĞI anlamıyorum neisterler herşeyi elinden alınmış sindirilmiş YOZGATLIDAN İSTİYORLAR Yazılarınızı zevkle bekliyeceğim ALLAHA EMANET OLUN SAYGILARIMLA

SUZAN
09.03.2013 22:06:00

Sayın Çapanoğlu;Yozgat'ta bir dizinin çekilmiş olması elbette sevindirici bir olay.Yorumlarımda bu topraklarda yaşanmış bir öykünün ekranlara taşınması gerektiğini tüm gücümle anlatmaya çalıştım.Ne varki, gerçek kahramanların hayat hikayeleri canlandırılarak tarihin gerçekleri anlatılmalıydı.Tahminimce yine düzmeceler, yine yalanlar, yine aldatmacalar film şeritlerine aktarılacak.Bu ülkenin, bu memleketin insanı kendi tarihine, kendi geçmişine, kendi doğrularına sahip çıkmayı beceremediği sürece daha ne yalanlarla çıkar mihraklarınca uyutulacak. İsyan bastıranlarca soyup soğana çevrilen, sonrada "cezalı" damgası basılarak yokluğa-yoksulluğa terkedilen Yozgat' ın bu damgası silinmeye yüz tutmuşken, çekilecek bu dizi bu damgayı insan psikolojisi üzerinde yenileyecek diye düşünüyorum.Çerkez Etem'in talan ettiği bu topraklarda yeniden diriltilmesine, aklanmasına Yozgat halkı izin vermemeli.Fakat atı alan üsküdarı geçmiş görünüyor. Keşke Çapanoğulları daha atak davranıp kendilerini sadece yazı üzerinde anlatmakla yetinmemeliydiler.Onca uzun yorumlarımla böyle bir tehlikeye karşı geç kalınmadan gerçeklerin ekranlara taşınması gerektiğini anlatmaya çalışmıştım. Ne diyelim çekirgeler yola çıkmış bile.Yozgat'ın başına çöken kara bulut yeni bir afata İnşallah sebep olmaz.

Selam ve hürmetlerimle

Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ