A.Kadir ÇAPANOĞLU

A'DAN Z'YE

GEÇMİŞTE KALAN ACILAR

Değerli okuyucu, bu makalemin, dünün gençlerine bir hatırlatma, bu günün gençlerine de ibret olmasını dilerim. 1977 seçimlerinde CHP birinci parti oldu ama hükümeti kuracak sayıya ulaşamadı. Bülent Ecevit sonunda 11 bağımsız milletvekilinin desteği ile bir azınlık hükümeti kurmayı başardı ve ikinci kez başbakan oldu. Kıbrıs harekâtı sırasındaki kararlı tutumu ve Bor madenlerini millileştirmesi nedeniyle Amerika tarafından istenmeyen adam olunca, gerek dünyadaki petrol krizi gerekse Amerika’nın ambargosu nedeniyle ülkede benzin ve mazot sıkıntısı başladı. Benzin istasyonları araçlarımıza 20 litre den fazla benzin vermiyordu. İstanbul’un değişik semtlerinde gece sabahlara kadar benzin kuyruklarına giriyorduk. Aldığımız benzinin en az 3-4 litresini zaten istasyona gidip gelirken sarf ediyorduk. İlerde daha sıkıntılı bir durumla karşılaşma ihtimalini düşünerek benzin biriktirmeye başlamıştık. Bu iş için boyu kısa ama şişman plastik bidonlar satılmaya başladı. Bu bidonlara doldurduğumuz benzinleri en güvenli yer olarak yataklarımızın altına stokluyorduk. Çünkü benzinin buharı bile büyük bir tehlike idi. Bu yüzden en emniyetli yer serin ve gözden uzak yatak altları idi. Yatak odalarımız benzin istasyonumuz olmuştu.1979 yılı Eylül ayında bir arkadaşımla birlikte iki aile iki araba ile Bodruma tatile gittik. Yol hazırlığı yaparken arkadaşım beni uyardı. “Ege bölgesi turistik bölge olduğundan orada benzin kısıtlaması yok, arabana çanta bidonlardan koyarsan dönüşte onları da doldururuz” dedi. Bagaja 3 adet yeşil çanta bidonlardan koydum, dönüş yolunda onları da doldurdum. O yıllarda çalıştığım otomotiv firması Bursa’dan araç getiren tırlar’a bizim kullanımımız için her 15 günde bir, bir fıçı benzin koyuyordu ancak bizim kullandığımız araçları kullanan müdürler hafta sonu araçların deposundaki benzini bitirip hafta başı neredeyse boş depo ile bize veriyorlardı. Kendi araçlarımız yetmiyormuş gibi birde bu araçlar için benzin kuyruklarına giriyor mesaimizin bir bölümünü böyle harcıyorduk. Sonunda canımıza tak dedi. Bir pazartesi sabahı benim evde hazırladığım dilekçeyi dört arkadaş imzalayıp Genel müdüre ulaştırdık hem de hasıraltı edilmesin diyerek gelen evrak kayıt defterine kaydettirerek. Saat 10.00 sularında genel müdür bütün müdürleri toplantıya çağırdı. Sert bir uyarı yapmış ve alırım arabaları altınızdan demiş. Toplantıdan çıktıklarında pert olmuş vaziyette idiler. Muhasebe müdürü bizim odamıza gelerek “ Buna dört imzalı muhtıra denir, bende bunu sizin yanınıza bırakmam” diye tehdit etse de bizim bağlı olduğumuz kişi olmadığından tehdidi blöften öte geçemedi. Akaryakıt krizi o boyutlara vardı ki Bursa’dan araç getiren tırlar da çalışamaz hale geldi. Müdürümüz bir gün beni çağırdı “ Arzu edenlerden 20 -25 kişilik bir liste yap, hafta sonları araç getireceksiniz ve harcırah alacaksınız” dedi. Bir süre de Cumartesi Pazar kara yolundan araç getirdik ve her gün için 350 TL. Harcırah aldık. O yıllarda muhalefet de olan Demirel çok sert eleştiriler yapıyor Ecevit hükümetini yıpratmaya çalışıyordu. Demirel’i tutan bakkal, market esnafı halkı bunaltmak ve Ecevit’ten soğutmak için sana yağı, sigara, toz şeker gibi ihtiyaç maddelerini saklıyor el altından ahbaplarına veya devamlı müşterilerine gıdım gıdım veriyordu. Tüp gaz sıkıntısı da had safhada idi. Halk yeniden gazocakları almaya başlamıştı. Kenar semtlerde piknik tüpü almak için soğuk hava da sıraya giren ev hanımları en ufak bir tartışmada ellerindeki tüplerle birbirlerine giriyor, kafa göz yarıyorlardı. Her gün 4 saate varan elektrik kesintileri yüzünden sanayi tam kapasite çalışamıyor, evlerde de karanlıkta oturmamak için herkes gaz lambası alıyordu. Cam sanayi çeşit çeşit gaz lambaları üretiyordu. Sokaklarda tekerlekli arabalarla böcek ilacı satan işportacılar, böcek ilaçlarının yanına gaz lambası çeşitleri de koyuyorlardı. Sanırım o sıralarda daha Tüsiad kurulmamıştı ama büyük işverenler yani Türkiye’nin o zamanki kapitalistleri "Hür teşebbüs adına" imzası ile gazetelere tam sayfa ilanlar vererek Ecevit Hükümetinin icraatlarını kötülüyor, hükümetin düşmesi için çaba gösteriyorlardı. Ve emellerine nail oldular Ecevit’i düşürdüler, Demirel ve Erbakan birlikte hükümet oldular. Oldular da ne oldu derseniz 12 Eylül 1980 darbesi oldu. Çünkü kafa aynı kafa idi. Eski Genelkurmay Başkanı ve sonra Cumhurbaşkanı olan Cevdet Sunay, "Türkiye'yi solcu gençlere mi emanet edeceğiz, elbette vatanını milletini seven, milliyetçi, mukaddesatçı İmam Hatip Mezunlarına" diyordu.

20.12.2012
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ