A.Kadir ÇAPANOĞLU

A'DAN Z'YE

Eisenhower,Celal Bayar ve Altından çıkan Çapanoğlu

CELAL BAYAR

Merhum Celal Bayar, ABD Başkanı Eisenhower’ın davetlisi olarak 28 Ocak–27 Şubat 1954 tarihleri arasında tam bir ay Amerika’dadır. Sohbet sırasında Devlet Başkanı Eisenhower, “ Ekselans, çok karıştırma altından Çapanoğlu çıkar” esprisi yapar. Şaşıran Bayar, bu deyimi nereden işittiğini sorar. Eisenhower, “Avrupa’da Nato Başkumandanı iken Türklerin kendi aralarındaki konuşmalarında çok işitmiştim oradan aklımda kalmış” diye cevap verir

III.Selim ve II. Mahmut’un Ayn-ül Ayan (Ayanların en gözdesi) diye vasıflandırdıkları Çapanoğlu Süleyman Bey, 1806'dan beri devam eden Rus harbine de asker göndermişti. Savaşlara başkomutan olarak bizzat katılan oğlu Mehmet Celalettin Paşa da 1811 de Ruslara esir düşer. Süleyman Bey oğlunun kurtarılması için Padişahtan yardım ister. Padişahın birkaç müracaatına Çar I. Aleksandr cevap vermez. Bunun üzerine Süleyman Bey, Padişahtan izin isteyerek Çar’ şu mealde bir mektup gönderir. “Çar Hazretleri, Bir aya kadar oğlum Süleyman Bey Bozok'a döndü, döndü... Dönmedi, Yozgat'tan atıma biner, çıkar gelir oğlumu alırım” der. Mektubu alan Çar, “Bindirin bu Çapanoğlu Bey’ini hemen memleketine gönderin" emrini verir. Adamları "Aman Haşmetmeap, koca Padişahın mektuplarına cevap vermediniz ama Çapanoğlu Beyi’nin bir mektubuna hemen bu kararı verdiniz!" derler. Rus Çarı, "Siz Çapanoğlu'nu bilmezsiniz. O, Yozgat'tan bir atlı ile çıkar, Moskova'ya gelinceye kadar yüz bin atlı olur, başımıza bela olur!" diye cevap verir.

Çar I. Aleksandr, Mehmet Celalettin Paşaya altı atın çektiği çok güzel bir kupa (Fayton benzeri kapalı yaylı araba) hediye eder ve onunla Yozgat’a gelir. Bu kupa daha sonra Süleyman Bey ve çocukları tarafından kullanılmıştır. Değişik tarihlerde Yozgat’a gelen ünlü İngiliz Seyyah J.D.M.Kinneir, C.Texier, P.V.Tschıhatschff, H. Bart, F. Barnaby gibi seyyahlar, Süleyman Bey’in akşamüzeri gösterişli arabasıyla gezintiye çıktığını, bu arabanın, oğlu Halep Paşası Mehmet Celalettin Paşa’ya ait olduğunu ve altı at tarafından çekildiğini yazar.Çapanoğulları'nın bu hizmetlerine karşılık padişah, Süleyman Bey'e 1808'de Şarki Karahisar sancağı voyvodalığını, 1810 ve 1811 yıllarında Kayseri ve Kırşehir sancakları mütesellimliklerini tevcih etti. Yeğeni Ahmet Bey’e de 12 Ekim 1808'de kapucubaşılık payesi verdi. Bu iki olaydan anlaşılacağı üzere “Altından Çapanoğlu çıkar” deyimin yaratılmasına sebep olan Çapanoğlu Süleyman Bey’in ünü Amerika’dan Rusya’ya kadar yayılmıştı.

Celal Bayar ile ilgili başka bir anıyı da arz edeyim; Merhum Bayar, Cumhurbaşkanlığı sırasında, Kayseri cezaevini ziyaret eder. Koğuşları dolaştığı sırada bir mahkûmun hiç oralı olmayıp yatağından kalkmadığını görür ve sinirlenir, yetkililer hasta olduğunu söyleyince, merakla iki kişinin katili olan mahkûmun yanına giderek hatırını sormak ister. Yatağına gelen kişinin önemli bir şahsiyet olduğunu anlayan mahkûm terslenerek "Şu pencereden Erciyes'in karını da görmesem burada çıldıracağım" deyince sinirlenir. Cezaevi müdürüne duvarların yükseltilmesini emreder. Gereği yapılır ve duvarlar yükseltilir Mahkûmlarla dağ arasına duvar girer.1960 ihtilal’i olur. Bayar da tutuklular arasındadır. Cezası kesinleşince, ünlü şairimiz Faruk Nafiz Çamlıbel ile Erciyes cezaevinde aynı koğuşa konur. Gardiyanlar Faruk Nafiz’e özel ilgi ve saygı gösterirler ama Celal Bayar'ın yüzüne bakan yoktur. Bir gün Faruk Nafiz Çamlıbel gardiyana "Şu duvarlar belli ki sonradan yükseltilmiş, kimin neresine battı da duvarlar yükseltildi acaba?"deyince, fırsat kollayan gardiyan gülerek, Celal Bayar'ın yüzüne bakar "Emri veren yabancınız değil, uzağınızda da değil, dibinizde, sizin koğuş arkadaşınız" diyerek kapıyı kapatır, sürgüyü çeker gider.

İSMET İNÖNÜ VE HAYDAR ALİYEV

İsmet Paşa bir akşam Başbakanlıktaki geniş bir salonda yirmi-otuz kadar parti ileri geleni ile toplantı halinde iken birkaç kez elektrikler kesilir. Ortalık yarı karanlık ve kasvetli bir hal alınca İsmet Paşa bu kasvetli sessizliği yenmek amacıyla “memlekete bol ışık lazım” şeklinde bir söz söyler. Salonda bulunanlardan bir kısmı sanki büyük bir vecize duymuşlar gibi paşaya hayranlık yarışına başlarlar. “Hakkınız var paşam”. “Elektrik ışığını köylere kadar yayacağız paşam”. “Sayenizde memleketi nura gark edeceğiz paşam” gibi cümlelerle yağcılık yarışına girerler.

Bu olay bana yıllar önce Azerbaycan televizyonunda izlediğim bir programı hatırlattı. Bakü de uzun süren bir elektrik kesintisi olmuş. Başkan Haydar Aliyev bütün bakanlar kurulunu toplamıştı. Dikdörtgen şeklindeki masanın başında yan oturan Aliyev, ilgili bakanlara sen diye eli ile işaret ediyor, ilgili bakan da önünü ilikleyip ayağa kalkarak kem küm ediyor konu hakkında bilgi vermeye çalışıyor ama Aliyev’i ikna edemiyor ve azarlanıyorlardı. İlgili müdür ise yan taraftaki kürsüde bekliyordu. Savunmalar bitince, Bakün’ün tek bir elektrik hattı ile beslendiği ortaya çıktı. Aliyev, önce bu güne kadar neden ikinci bir hat ile yedeklenmediğini sordu ve bakan dâhil tüm yetkilileri sert bir biçimde azarladı. Sonra kürsüde bekleyen müdüre döndü ve özetle şöyle dedi.”Hülasa, senin gibi genç bir mühendise çok fazla yetki verilmiş. Sende emrindekilere yeteri kadar hâkim olamamışsın. Bir amir maiyetindekileri avucunun içinde tutar. Bu seferlik bağışlıyorum.” Bu yargılamayı tüm Azerbaycan halkı ile bizde televizyondan naklen izlemiştik.

Kurban Bayramınız kutlu olsun.

Yazarın notu : Altından Çapanoğlu çıkar ve Çapanoğlu'nun abdest suyu deyimlerini sonraki bir yazımda anlatacağım.

03.10.2014
OKUR YORUMLARI
mahmut erdem -
10.10.2014 13:45:00

selamlar can abim geçmiş bayramınızın gelecekte nasip olacak bayramların bayram tadında olması dileğimle. yaşananlar yaşanmış tatlı anılar hatırlandıkça ve anıldıkça haz verir insana bu güzellikleri yaşattığınız için teşekkürler.

Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ