A.Kadir ÇAPANOĞLU

A'DAN Z'YE

DURSUN OZAN ANLATIYOR

Rahmetli Dursun Ozan ağabeyimiz, Yozgat’ın hatırı sayılan, sevilen eski “Efendi”lerindendi. Yozgat Kültürünü iyi bilen eski Yozgat’ın yaşayan son iki canlı tarihinden birisi idi. İkinci canlı tarihi emekli eğitimci Yılmaz Göksoy ağabeyimiz çok şükür hayatta ve sağlıklı. Allah uzun ömür versin. Dursun Ozan ağabeyimiz bir süre Hayri İnal Konağının müdürlüğünü de yapmıştı.Yerel yemekler noktasındaki maharetiyle meşhurdu. Özellikle tandır kebabı, arabaşı çorbası ve telkadayıf yapımında kimse eline su dökemezdi.

Gurbetten gelip konağı ziyaret eden Yozgatlı hanımları arabaşı çorbasını ve hamurunu nasıl yaptıkları konusunda mutlaka imtihan ederdi. Babası BıçakçıSeyit Ozan da, Çapanoğlu Büyük camiinin müezzinliğini yapmış saygın bir kişiydi. Sesi çok güzeldi, ezanı çok güzel okuduğundan bilhassa sabah ezanlarını onun okuması istenirdi. Yılmaz Göksoy ağabeyim Bıçakçı Seyit Ozan ile ilgili şu anıyı aktarmıştı; Çapanoğlu Büyük camiinin aynı akran 3 müezzini vardı. Birisi Dursun Ozan’ın babası Bıçakçı Seyit Efendi, öbürü İğdecik’li Hamdi Efendi, birde Yassının oğlu, onun ismini bilmiyorum, Yassının oğlu derdik. Nöbetleşe müezzinlik yaparlardı. Bir gün Bıçakçı Seyit,bir iş dönüşü Ankara’dan gelenve yanında namaza duran Hamdi efendiye alçak sesle “ Hamdi bu gün sıra sende(müezzinlik sırası)” der. Oda yine fısıltı halinde “ konuşma namazın fasit oldu (bozuldu) der. Yassının oğlu da ikisine birden ikinizin de namazı fasit oldu deyince üçününnamazı da fasit olur.

Dursun ağabeyimizle 2008 yılında Hayri İnal konağında çok tatlı bir sohbetimiz olmuştu. O sohbetimizi iyiki kaydetmişim. Mekânı Cennet olsun, rahmetli babam ile ilgili bir anısını şöyle nakletmişti;
Allah rahmet eylesin baban Muammer Çapanoğlu ileaynı yaştaydık. Rahmetli şoförSeyitle birlikte çok ava giderlerdi. Ben de birkaç defa onlarla birlikte Saray taraflarına gitmiştim. İyi av yaparlardı, Gün zevkli ve neşeli geçerdi. Bir seferinde başımızdan komik bir olay geçmişti. Her zamanki gibi o günde hemen bütün gün dağ bayır dolaştık. Yorulunca mola verdik, av etleri ile kendimize güzel bir ziyafet çekmiştik.Muammer Bey’inChevrolet marka çok güzel bir kaptıkaçtısı vardı. Ava onunla gitmiştik.O yıllarda Yozgat Ankara yolu şose idi. Dönüşte yol üstüne selin getirdiği kum varmış oraya girince araba kaydı yol kenarında giden köylünün eşeğine çarpıp durduk. Arabadan indiğimizde köylü eşeğim öldü diye ağlıyordu. Muammer Bey, adamı teselli etmeye çalıştı. “Eşeğin öldüyse ya da bir yeri kırıldıysa parası neyse veririm yenisini alırsan üzülme” diyordu. Ama eşeği göremedik. Eşek nereye gitti diye aranırken köylü ağlayarak eşek makinenin üstünde dedi. Baktık hakikaten eşek arabanın üzerindeydi.Öldü müydü ölmedi miydi şimdi hatırlayamıyorum ama Muammer Bey adamı teselli etmek için epey bir para vermişti.

Dursun ağabeyimizin başından geçen bir olay da şöyle; Aralık ayında aldığı bir lahanayı soba yanmayan bir odada masa üstüne bırakır. Sonrasını yine tatlı sohbetinden dinleyelim. “Evde kızımla birlikte yaşarım. Ancak kızım il dışındaydı, uzun süre gelmedi. Ben de lahanayı bıraktığım yerden kaldırmadım. Bir süre sonra lahanaya baktığımda çürüdüğünü, yapraklarının ince kâğıt şeklini aldığını gördüm.Lahananın yapraklarını koparmaya çalıştığım sırada içinde yeşil bir sürgünün geldiğini gördüm, merak ettim. Yerinden kaldırmadım, bu sürgün zaman içinde büyüdü, filizlendi. Kabuk kısmı ise çürüme sürecine devam etti. Hayatımda ilk kez böyle bir durumla karşılaşıyorum. Çok şaşırdım, tanıdıklara gösterdim ’hormonlu’ veya ’genlerinin değiştirilmiş’ olabileceğini söylediler. "

Bu enteresan olaya Bozok Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölüm Başkanı Doç. Dr. Fatih Seyis Bey, “Beyaz baş lahananın özelliği, tepe tomurcuğundaki farklılaşma sonucu baş oluşturması. Bitkilerin, tohum elde edilebilecek döneme geçebilmesi için soğuklama ihtiyacını karşılaması gerekiyor. Burada ilginç olan ev ortamındaki bu bitki, soğuklama ihtiyacını bir şekilde karşılamış. Tüketilmediği için canlı olan beyaz baş zamanla kendisinde bulunan enerjiyle birlikte sürgünlerini geliştirmiş. Aslında bir doğa olayı ama asıl ilginç olanı ev ortamında gelişmesi diyerekaçıklık getiriyor.

Dursun Ozan ağabeyimizi 96 yaşında iken 9 Aralık 2013 tarihinde kaybettik. Ebedi istirahatgâhı Sarıtopraklık mezarlığında. Allah gani gani rahmet etsin. Nur içinde yatsın.

Yazımızı başka bir değerimiz rahmetli Süleyman Sökmen ağabeyimin “Kimler geldi kimler geçti” isimli uzun şiirinin bir kıtası ile bitirip onu da rahmetle analım.
Şimdi get Yozgat’ı tanıyamazsın
Eski bi dost bulup gonuşamazsın
Derdini birine danışamazsın
Kos kos geri dönenneri bi görsen

05.12.2015
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ