A.Kadir ÇAPANOĞLU

A'DAN Z'YE

DEVLETE ADANMIŞ BİR ÖMRÜN ÇÖKÜŞÜ: SÜREYYA ANDERİMAN FACİASI

Değerli okurlar bundan 66 yıl önce Tokyo Büyükelçiliğimiz konutunda büyük bir facia yaşandı.  30 Mayıs 1957-28 Eylül 1959 tarihleri arasında Tokyo Büyükelçiliği yapan Süreyya Anderiman ve eşi 66 yıl önce bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Refik Koraltan'ın hakaretlerine uğrayarak intihar ettiler.  Bu konuda fazla bir bilgi olmasa da elde ettiğim bilgileri özetleyerek sizlerle paylaşıyorum, lütfen dikkatle okuyunuz. 
 
Süreyya Anderiman’ın babası, Harbiye Nezareti Muhakemat Dairesi Reisliği ve Hicaz Kolordusu Kumandanlığı (Mart 1911-Şubat 1914) yapmış olan Ferik (tümgeneral) Münir Paşa’dır.  Süreyya Anderiman Bey, Robert Kolejinde öğrenim görmüştür. Daha sonra Almanya’da eğitim almıştır, ayrıca hukuk eğitimi de vardır. ABD'nin New York şehrinde bulunan Columbia Üniversitesi’nde eğitim gördüğü belirtilir. Fransızca, Almanca ve İngilizce bilir. Bilgiler, Süreyya Bey’in nitelikli kurumlarda eğitim gördüğünü ortaya koymaktadır. 
 
1 Şubat 1926 tarihinde 272 Sicil Numarası ile Dışişleri Bakanlığında çalışmaya başlar.  Bakanlık teşkilatı dahilinde Şehbenderlik (konsolos) ve Ticaret Dairesi, Umumi Kâtiplik Kalemi ve Birinci Daire’de görev verilir. Bu görevdeyken Dışişleri bakanlığından ilişkisi kesilmeden ve terfileri devam edecek şekilde uzun yıllar Atatürk'ün özel kalem müdürlüğünü yapar. Atatürk'le mesai arkadaşlığı ise 1934'te başlar. Cumhurbaşkanlığı Özel Kalem Müdürlüğü'ne teamül gereği Dışişleri'nden seçilen kişiler atanmaktadır. O sıralar Özel Kalem olan H. Rıza Soyak, G. Sekreterliğe atanınca boşalan göreve Süreyya Bey atanır.
 
Özel kalem olması sebebiyle Atatürk'ün günlük çalışma programını belirlemek, kabullerin gerçekleşmesini sağlamak, resmi ve özel yazışmaları yapmak, protokol ve tören işlerini yönetmek gibi görevleri yerine getiren Süreyya Bey, Atatürk’ün dil, tarih ve kültür çalışmalarında bizzat yanında bulunur. İhtiyaç duyulan kitapların temininden, tercüme edilmesine kadar birçok konuda Mustafa Kemal Atatürk’e yardım eder.
 
Bunların yanında Süreyya Bey'in en önemli görevlerinden biri Hatay Meselesinde olur. Yabancı ajanslardaki yayın ve propagandaları takip eder ve Atatürk'e bilgi verir. Gazi'nin hastalığı sürecinde ve son günlerinde yanındadır. Tedavi için doktorlarının istediği ilaçların temin edilmesi konusunda yurt dışı elçilik ve temsilciklerle yazışmalar yapar. 10 Kasım 1938'den sonra ise İsmet Paşa'nın özel kalem müdürü olarak 1945'e kadar bu görevine devam eder.
 
Süreyya Hüsnü Bey, 12 Ağustos 1939 tarihinde Nükhet Hanım [Beler] ile evlenmiştir. 1940 yılında çiftin tek çocukları Münir dünyaya gelir. Nükhet Hanım, “İstanbul’un tanınmış ve mazbut bir ailesine mensup” olup, Amerika’da uzun süre müteahhitlik yapmış olan  ve “Atatürk’e Amerika’dan alınan Savarona yatının satın alınma sürecine katılan ünlü müteahhit, İstanbul tüccarlarından Nuri Aziz Bey [Beler] ile Ferhunde Hanım [Beler]’ın üç çocuğundan biridir. İstanbul Dame de Sion Fransız Lisesi mezunu olan Nükhet Hanım, iyi derecede Fransızca ayrıca İngilizce bilmektedir.
 
Süreyya Hüsnü Bey, 1934 tarihli Soyadı Kanunu sonrasında “Anderiman” soyadını almıştır. “Anderiman” ismi, İran edebiyatının önde gelen şairlerinden Firdevsi’nin Şehname adlı ünlü eserinin esinlenerek, kendisine soyadı olarak (öz Türkçe olmasa dahi Türk soyuna yaptığı çağrışımdan ötürü) “Anderiman”ı almış olabileceği düşünülmektedir.
 
Bakanlar Kurulunun 8 Nisan 1957 tarihli kararı gereğince Birinci Dereceye terfi ettirilerek Norveç’teki görevinden Tokyo Büyükelçiliğine atanan Süreyya Anderiman’ın üst düzey görevlerde geçen yaşam serüveni, Tokyo Büyükelçiliği esnasında son bulmuştur. 
 
Değerli okurlar, işte bundan sonrası Adnan Menderes’in Başbakan olduğu yıllardaki rezaletlerden birisi. 
Bu görevi sırasında, dönemin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Refik Koraltan'ın başkanlığındaki Türk Parlamento Heyeti Japonya'yı ziyaret eder.  O yıllarda, Demokrat Parti kurucularının en çok sevdiği şey dış gezilerdi. Başta Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Başbakan Adnan Menderes ve Büyük Millet Meclisi Başkanı olarak da Refik Koraltan, dış ülkeleri dolaşmaya bayılırlardı. Giderken Kırıkkale yapımı tabancalar, Hereke halıları ve Karacabey harası atları yabancı devlet adamlarına armağan olarak götürülür, onlardan alınan armağanlarsa kendilerine verilmiş gibi kabullenilirdi. 
 
Reisi Cumhur Celâl Bayar’ın Afganistan’da hediye olarak kendisine verilen bir tazıyı devlete 12.000 liraya nasıl sattığı dillere destan olmuştu. (Yassıada sorgulamalarında da gündeme gelen bu sorgulamayı, daha sonraları Menderes hayranı cahiller köpek davası, bebek davası diye sulandırmışlardır). 
 
Millet Meclisi Başkanı Refik Koraltan, bir pundunu bulmuş, Japonya’ya bir gezi yapmış ve bu ziyaret tam bir diplomatik bir skandala dönüşmüştü.  Çünkü tam iki cana mal olmuştu. Refik Koraltan, Tokyo’yu ziyareti sırasında büyükelçi Süreyya Anderiman’ı çağırarak, Japon imparatoru Nikata'yı görmek istediğini, daha sonra imparatoru büyükelçilik binasında "kabul edeceğini" bildirmiş, bu isteğini Japon dışişleri Bakanlığı’na iletmesini söylemişti (ne cahillik ve görgüsüzlük).   Bu garip öneri karşısında şaşıran Büyükelçi Anderiman, Refik Koraltan'a, "Japon geleneğine göre, imparatorun sizi kabul ettikten sonra ziyaretinizi iade etmesi mümkün değildir," demişti.
 
Bu yanıta fena halde sinirlenen ve küplere binen Refik Koraltan, Süreyya Anderiman'ın hemen Japon dışişleri Bakanlığı’yla ilişki kurmasını istemişti. Anderiman, Refik Koraltan'ın bu emri üzerine dışişleri bakanıyla görüşmüş, durumu bildirince, bakanın yanıtı şu olur; “Güneşin oğlu İmparator’un ne meclis başkanınızı kabul etmesine ne de davetinizi kabul etmesine imkân yoktur. Japonya’yı teslim alan General Mc. Arthur imparatoru ziyaret ettiği için 2000 Japon Milli Park’ta intihar etmiştir.”
 
Büyükelçi Anderiman, Japon Dışişleri Bakanı’nın bu sözlerini Koraltan'a bildirince çok ağır hakaret görmüş, gözleri yerinden fırlayan Koraltan, büyükelçiye, "nasıl olur da bir Japon imparatoru tarafından kabul edilmem. Sizin burada hiç itibarınız yok mu? Zaten siz uzun yıllar cumhuriyet halk partisine uşaklık etmiş bir adamsınız. Türkiye’ye döner dönmez haddinizi bildireceğim. Sizi bakanlık emrine aldıracağım!" demişti.
 
Bu hakaret dolu sözler sırasında aynı odada bulunan büyükelçinin eşi çok fazla üzülerek bitişik odaya girer, bol miktarda uyku hapı alarak intihar eder. Bir süre sonra eşinin intihar ettiğinin farkına varan Süreyya Bey için yapacak fazla bir şey kalmıyor, o da tabancasını çekiyor ve yaşamına son veriyor. 
 
Koraltan'ın ise Ankara'ya döndüğünde yeni bir lakabı vardır artık: "Tokyo Canavarı.” 
 29 Eylül 1959 tarihli yerli ve yabancı gazeteler, Süreyya Anderiman (59) ve eşi Nükhet Anderiman’ın (43), 28 Eylül Pazartesi gecesi Elçilikteki konutlarında ölü bulunduklarını duyururlar. 
 
Süreyya-Nükhet Anderiman çiftinin naaşları, 29 Eylül Salı günü öğle üzeri Türk bayraklarına sarılı halde, merasimle Oyama-cho, Shibuya-ku Bölgesine bağlı Yoyogi’deki Çapanoğlu Muhsin Bey’in bacanağı Başkurt Molla Abdülhay Kurbanali’inin inşa ettirdiği Tokyo Müslüman Camii’ne getirilmiş, camide yapılan dini merasime yaklaşık 50 Türk vatandaşının yanı sıra Türkiye, Afganistan, Suriye ve Birleşik Arap Cumhuriyeti’nin Elçilik ve Büyükelçilik yetkilileri katılmıştır. Büyükelçi ve eşi için, 1 Ekim Perşembe günü Büyükelçilikte ihtiram merasimi yapılmıştır. Tokyo Büyükelçiliği, Anderimanlar için düzenlenen ihtiram merasimi ve naaşların Türkiye’ye uğurlanması öncesinde ve uğurlama esnasında takip edilecek program hakkında Türk Dışişleri Bakanlığını bilgilendirmiştir. Bahsedilen bu hususlar Tokyo Büyükelçiliği tarafından şöyle aktarılmıştır:
 
“Bugün, 1 Ekim günü, Büyükelçilikte, 12-18 arası defter imzaya açıldı ve ihtiram merasimi yapıldı. Büyükelçi Anderiman ile refikasının, naaşları tahnit edilmiş vaziyette, tabutları Türk bayrağına sarılı olduğu halde, Atatürk’ün resmi önüne Türk ve Japon bayrakları ve çelenkler arasına vazedildi. İmparator ve İmparatoriçe, Veliaht ve eşi prenses, İmparatorun kardeşi prenses ve prensler ve eşleri prensesler, Başvekil ve eşi, Hariciye nazırı ve eşi, Ayan ve Meclis reisleri ve eşleri, diplomatik misyon şefleri ve eşleri, Tokyo Valisi ve eşi, Ertuğrul Şehitliğinin bulunduğu Wakayama valisi ve eşi, Nihon Üniversitesi rektörü ve birçok şahsiyetler tarafından gönderilen ikişer çelenkler salonun her tarafını taşırmıştı. Bütün Büyükelçilik erkânı ve eşlerimiz salonda resmi elbiselerimizle sıra halinde durduk. Defteri imzaya ve naaşlar önünde ihtiram duruşunda bulunmaya başta İmparatorun küçük kardeşi prens Mikasa ve refikası prenses Mikasa olmak üzere, Başvekil ve refikası, meclis ve Ayan reisleri ve refikaları, bütün nazırlar ve Hariciye erkânı ve refikaları, Kordiplomatik geldiler. Çok hazin ve muhteşem manzara arz eden salonda gözleri yaşaranlar çok oldu.
 
Sonuç olarak, uzun sayılabilecek bir dönem boyunca Oslo’daki görevinde tutulan ve sonrasında Tokyo’ya görevlendirilen Anderiman’ın, Türkiye Cumhuriyeti Devleti nazarında, zorlu görevlerin üstesinden başarıyla gelebilecek önemli bir devlet adamı imajına sahip olduğunu söylemek mümkündür. Kaliteli bir eğitim almış, devletin en üst makamındaki cumhurbaşkanlarının en yakınında yer almış ve zorlu diplomatik görevleri başarıyla sürdürmüş olan Süreyya Hüsnü Anderiman, bir siyasi liderin seviyesizliği yüzünden yaşam öyküsüyle örtüşmeyecek bir şekilde dünyaya veda etmiştir. Anderiman çiftinin 1940 doğumlu bir oğulları vardır 
Refik Koraltan, hem Demokrat Parti’nin (DP) kurucusuydu hem de DP iktidarının TBMM Başkanı’ydı. Kesintisiz tam 10 yıl bu koltukta Meclis’i temsil etmişti.
 
27 Mayıs’ın ardından Yassıada’da yargılandı ve idam cezasına çarptırıldı. Cezası müebbet hapse çevrildi. 1966’daki afla serbest kaldı.
 
1950'lerde seçim propagandası yaparken Mersin’de köylülere şöyle demiştir:
"dağ sizin orman sizin el ne karışır?" Bu sözün sebebi önceki yıllarda CHP’nin kanun çıkararak ormanları devlet malı yapması, ormanı devletleştirmesidir.
 Nitekim seçimi DP kazanınca orman yağması başlamış, bazı yerlerde devlet görevlilerine saldırı olmuş, kan dökülmüştür. Orman suçluları bu dönemde affedilmiştir.
.
Not: Tokyo camii için Sayın Sunay Akın’ın İş Bankası yayınlarında çıkan Geyikli Park kapaklı kitabında caminin Atatürk tarafından yapıldığını iddia eder. Bu doğru değildir. Doğru bilgi için bakınız:
https://www.yozgatgazetesi.com/a-kadir-capanoglu/capanoglu-mehmet-muhsin-bey-ve-hindistan-dan-gelen-mektup-82555.html
OKUR YORUMLARI
Oğuz Karlı
27.09.2025 15:57:45

Yine bir bilinmeyeni açık olarak bizlere aktardınız. Kaleminize sağlık.

Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ