CUMHURBAŞKANI CEVDET SUNAY VE BÜYÜKELÇİ İLDENİZ DİVANLIOĞLU

Değerli okurlar, Türkiye Cumhuriyeti'nin 5. Cumhurbaşkanı. Türk Silahlı Kuvvetlerinin 12. Genelkurmay Başkanı rahmetli Cevdet Sunay, “Türkiye’yi solcu gençlere mi emanet edeceğiz, elbette vatanını milletini seven, milliyetçi, mukaddesatçı imam hatip mezunlarına” demişti. Sağlığında ve sonrasında hakkında en çok fıkra üretilen Cumhurbaşkanı olmuştu.

Bir taraftan Çapanoğlu Muhlis Bey’in torunu diğer yandan da Divanlıoğulları’ndan Nesim Bey’in torunu olan ve Mülkiye’yi (şimdiki siyasal bilgiler fakültesi) birincilikle bitiren Emekli Büyükelçi İldeniz Divanlıoğlu’nu Rahmetli İsmet Paşa çok sever, minyon tipli olmasından dolayı ona küçüğüm diye hitap ederdi. Yabancı diplomatlarla görüşmelerinde de hep tercüman olarak yanında bulundururdu. Benim de kuzenim olan İldeniz ağabeyimin dediğine göre İsmet Paşa, Fransızcayı iyi bildiği halde yine de yanında tercüman bulundururmuş. Tercümeler esnasında geçen süre içinde vereceği cevapları düşünmek için zaman kazanırmış.

Şimdilerde 88 yaşını idrak eden İldeniz ağabeyim, Rahmetli Cevdet Sunay ile yaşadığı fıkra gibi bir olayı bana buruk bir tebessümle anlatmıştı.

“Eski Cumhurbaşkanlarından Rahmetli Cevdet Sunay’ın ev sahibi olarak misafir Pakistan heyeti ile yapacağı görüşmede de Sunay’a tercümanlık yapma görevi bana verilmişti.  On ikişer kişilik gruplar halinde görüşmelere başlanacaktı. İlk günkü görüşmeye Cevdet Sunay başkanlık ediyordu ben de Cevdet Sunay’ın tercümanı sıfatıyla yanında ama protokol gereği biraz gerisinde oturuyordum. Cevdet Sunay beni de yanına çağırınca koltuğumu aynı hizaya çektim. Misafirlere kahve ikram edilecek. Usul gereği ev sahibi Cevdet Sunay kahvenizi nasıl alırsınız diye tek tek soruyor. Bu arada bana da sordu, ben de bir orta şekerli rica edeyim dedim. Görüşmeler sırasında görevim gereği konuşulanları Cevdet Sunay’a tercüme ediyorum. Yemek için toplantıya ara verilip merdivenlerden yemek salonuna inilirken, Cevdet Sunay yanındakilere beni şaret ederek “Şu Pakistanlı ne güzel Türkçe konuşuyor” dedi. Diğer görevliler, “Efendim Pakistanlı değil o sizin tercümanınız” dediler. O da bana doğru bakarak  “Vay kerata birde bana kahve söyletti” demişti.”