Dedem (anne babam) Ceritzade Şükrü Efendinin büyük evinin öz’e(dere) bakan bahçesindeki havuzun başında ulu bir ceviz ağacı vardı. Geniş gövdesini üç kişi ancak kucaklardı. İstanbul’a göçe karar verince bölünerek beş adet ev olan bu büyük evin güney doğuya bakan yatak odası bu ağacın gölgesi altındaydı. Kardeşimle birlikte bu odada öğlen uykusuna yattığımızda hemen uyurduk ama bu serin odada ne kadar uyursak uyuyalım yine de uykumuzu tam alamazdık. Yıllar sonra öğrendim ki, ceviz ağacı sülfür gazı salgılarmış. Havadaki diğer gazlardan daha ağır olduğu için aşağıya doğru çöker ve cevizin altında oturanı sersemletirmiş.Ağacın gölgesinde kalan yatak odası da meğer bu sülfür gazının etkisi altındaymış.

Ceviz ağacının bu özelliğinden dolayı halk arasında kötü bir inanış yayılmış “ceviz diken erken ölür.” Bu yüzden Anadolu halkı ceviz ağacı dikmeye korkmuş, olur olmaz yerde kendiliğinden yetişen cevizler de kargaların ya da sincapların taşımasıyla yetişmiş.

Yozgat’a bir gittiğimizde, dedemin vefatından sonra satılan evimizi son haliyle bir kere daha görmek istedim. Bahçeye girdiğimde ilk fark ettiğim şey ceviz ağacının yerinde yeller estiği oldu. Evin yeni sahipleri ile sohbet ederken öğrendim ki komşuların “bu ceviz ağacının altında bir taş varmış onun altında da içi altın dolu bir sandık varmış, bunu gören yaşlılar varmış”rivayetleri etkili olmuş ve ağacı kesip taşı bulmuşlar ama altından sandık çıkmamış.

Değerli okurlar, halkın diktiği ceviz ağaçlarının altında mutlaka büyükçe bir taş oluyor. Çünkü bu taş ceviz ağacının kökünün dibe doğru değil yanlaradoğru yayılıp daha çok su ve mineral alabilmesi için konuluyor.Bu saklı hazine hurafeleri yüzünden Yalova, Düzce, Kastamonu ve Trabzon'da yüzlerce asırlık ceviz ağaçları kesilip sökülmüş.

Ceviz ağacı o kadar faydalı bir ağaç ki. Meyvesinden faydalanıyoruz. Yapraklarından tababette faydalanılıyor. Kerestesinden faydalanıyoruz. Son yıllarda ülkemizde azalmasının bir sebebi de Avrupa’da, Amerika’da başlayan ceviz dipçikli silah ve ceviz mobilya modasıymış.

Ömrünü ceviz ağacına adayan Sayın Selami Bayrak bu uğurda Anadolu'yu karış karış dolaşmış. Amerika'ya, Şili'ye, Fransa'ya, Portekiz ve İspanya'ya gitmiş. “Uygun iklim ve toprak yapısı olan boş arazilerin hepsine ceviz ekilmeli” diyor.” Bugün yediğimiz cevizin yarısından fazlası Amerika ve Şili'den ithal ettiğimiz ceviz. Normal şartlarda yenilmeyecek kadar kötü. Düşünebiliyor musunuz cevizin ana vatanı Anadolu ve biz cevizi dünyanın öbür ucundan getiriyoruz. Chandler dediğimiz türden fidanlar bunlar. Amerika'da geliştirildi. Küçük yaşta meyve vermeye başlıyor. Normal bir ceviz ağacı 10 kilo meyve verirken bunlar 30-40 kilo. Üstelik bizim topraklarda Amerika ve Şili'dekinden çok daha lezzetli ve kaliteli meyvesi oluyor. Şili'den gelen chandler cevizle Maraş, Balıkesir ve Yalova'da yetişen chandler cevizi misal gösteriliyor. Gerçekten de yerli chandler hem daha büyük hem de daha lezzetli.Neyse ki son yıllarda özellikle yeni nesil, cevizi yatırım aracı olarak görmeye başlamış. Ya babadan kalma atıl durumdaki arsalara ya da satın aldıkları tarlalara ceviz dikiyorlar. Bilhassa Trakya da çok geniş arazilere ceviz ağacı dikimi yapılmakta”

Selami Bey, emekli olduktan sonra Türkiye'de ceviz üzerine çalışma yapan bilim adamlarıyla birlikte İspanya, Portekiz, Fransa, Amerika ve Şili'deki ceviz çiftliklerini, araştırma laboratuvarlarını ziyaret etmiş. Gördükleri ve öğrendikleri karşısındaki hissiyatını şöyle anlatıyor: "İnanın psikolojim bozuldu. Biz yıllarca Anadolu'yu karış karış gezip insanlara ve bürokrasiye ceviz ağacının önemini anlatmaya çalışırken, adamlar devasa çiftlikler kurmuş. Bir ağaçtan 100 kilo ceviz alabileceği türler geliştirmiş. Yaklaşık 200 yıldır bu alanda çalışıyorlar.Dünyanın en kaliteli cevizleri bizim topraklarımızda yetişiyor. Ve biz tükettiğimiz cevizin yarısından fazlasını Amerika'dan satın alıyoruz.”

Kendisi de bu işin içinde olan bir akrabamızdan aldığım bilgileri size aktarayım. Herkesçe tanınan bilinen ünlü sanayici aileler de Trakya da aldıkları büyük arazilere ceviz ve badem ağacı diktiriyorlar.
Nur içinde yatsın, Cennetmekân eğitimci Yılmaz Göksoy Hocam da, ceviz ağacı dibinde kesilen kurban kanlarının cevizin hem daha erken meyve vermesine hem de daha lezzetli olmasına yararı vardır derdi.

10.10.2017
OKUR YORUMLARI
Mustafa Topaloğlu
13.10.2017 18:56:00

Aziz dostum, Ceviz Ağacı’nı okudum. Nazım Hikmet’in “Ceviz Ağacı”nı hatırladım. Hani der ya Koca Nazım:
“Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda,
Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında.”
Bir hikayesi var bu Ceviz Ağacı’nın. O hikayeyi “Cevizlik”te anlatacağım. Bir atasözünde de ceviz gölgesi (koz gölgesi) kız gölgesi diye vasıflandırılır. Şöyle söyler atalar: “Dut gölgesi, it gölgesi; söğüt gölgesi, yiğit gölgesi; koz gölgesi, kız gölgesi.” Yani o ağır uykular sülfür gazından ileri geliyormuş. Gaz maz salgılarmış ceviz ağacı, bilemem. Koz (ceviz) gölgesi kız gölgesidir. Atalar öyle diyor. Nokta. Bu nokta işin esprisi be canım.
Ben de Cevizlik’te ceviz bahsine bir başka pencereden bakacağım.
Selam ve saygılar efendim.

SUZAN
13.10.2017 02:58:00

Sayın Çapanoğlu, okuyucularınıza verdiğiniz değerden dolayı teşekkür ediyorum. Sizleri okumak, anlamak gerçekten büyük bir ayrıcalık. Bu gazetede yazanlar, okuyanlar büyük bir aile gibi. Veya bendeniz sizin aranızda kendimi öyle hissediyorum. Bu duygunun kaynağı sizleri az çok tanıyor olmamdan veya aynı memleketin hasretiyle yaşamanın ortak noktasından da olabilir. Nede olsa aynı sulardan içtik, aynı yollardan geçtik, doğruyu, yanlışı aynı kültürün eğrilen ipinden seçtik. Bir ailede insan bir birini anlayamıyor, bir birine değer vermiyorsa o çatı altında yaşayanlar aile olamazlar. Bu bakımdan bu gazetede anlatma, anlama ve değer verme anlayışı hakim olduğu için sizleri ve biz okuyucuları aile çerçevesinde görüyorum.

Biraz bu aileden uzak kalmak zorunda kaldım. Gözlerimden rahatsızım. Bilgisayardan okumak göz sorunumu artırıyor. Hazır Bilgisayar bozulmuşken format attırmayım gözlerim dinlensin istedim. Bu süreç yaz'a tekamül ettiğinden, malum yaz sıcağı buralarda daha sıkıcı geçiyor, serin yerlere kendimizi atıyoruz. Arada bir telefondan yazılarınızı takip ediyordum fakat oradan yazı yazmak çok zor olduğundan yazamıyordum. Çok şükür gazetemizden ayrı kalacak kadar tatlı telaşeler den başka sorunumuz yok.

Yazınızda bahsettiğiniz "Ceviz ağacı" Yozgat'ın her evinin bahçesinde bulunan dede mirası ağaçlardan biriydi. Ceviz ağacının bir özelliğini duymuştum. Etrafında yaşanan önemli hadiseleri veya şahısları gövdesine fotoğraflayıp kaydedermiş. Ne kadar doğru bilmiyorum. Bildiğim şu ki Yozgat'da ne bahçe kalmış nede geçmişi geleceğe taşıyan, her şeye tanıklık eden ceviz ağaçları.

Bir önceki yorumumda bahsetmiştim. Öldürdüler Yozgat'ı kaçırdılar insanları.

Selam ve saygılarımla

Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ