A.Kadir ÇAPANOĞLU

A'DAN Z'YE

ÇAPANOĞULLARI ile HACIMİRZAOĞULLARI

1974 yılı Kıbrıs Barış Harekâtının yapıldığı dönemde Gaziantep,5.Zırhlı Tugay Uçaksavar Bataryası emrinde yedek subaylığımı yapıyordum. Bir gün Topçu Alay Komutanım Fikret Emiroğlu Albayım (nur içinde yatsın)beni çağırdı. Benden çok memnun olduğunu ifade ederek,”Seni inzibat subayı yaptım, Merkez Komutanlığı emrine veriyorum, yarın sabah orada göreve başlayacaksın” dedi. Ertesi sabah Kilis yolu üzerindeki Merkez Komutanlığına gittim. Bahçedeki kameriyede As. İz. Subayı Tank Üsteğmen Hakkı Bingöl ile Hâkim Albay Hikmet Hacımirzaoğlu sohbet ediyorlardı. Yanlarına gidip esas duruşta selam verip kendimi tanıttım. Hikmet Albayım soyadımdan esinlenerek,“Asteğmenim Yozgatlı mısın” diye sordu. Evet, komutanım deyince “O zaman senin askerliğin bitmeyecek asteğmenim“ dedi. Şaşırdım, “Neden komutanım” diye sorduğumda, Üsteğmen’e dönerek “Bak birde soruyor Hakkı, bunun dedeleri benim dedemi Yozgat’a götürmüşler kahvesine zehir koyup zehirlemişler, yemek bile yedirmemişler” dedi. “Bilmiyorum komutanım, eğer öyle ise benim bunda ne suçum var ” dedim. “Yok, şaka yapıyorum ama bu olay ayniyle vakidir bunu bilesin, gel otur asteğmenim” dedi. Sonra anlattı. “Ben de Kırşehir Kamanlıyım, benim arkadaşlarım arasındaki lakabım Kaman Canavarıdır. Ben de Türkmen’im, Hacimirzalardanım”diyerek epey bilgi verdi. Birden ona karşı içimde bir yakınlık, bir sıcaklık hissettim. Merkez Komutanlığının olduğu bina iki katlı idi. Alt katında biz vardık. Üst katı askeri mahkeme idi, mahkeme başkanı da Hikmet albayım idi. Benim şansıma bakın ki mahkeme üyesi öbür hâkim üye de Afyon Dinardan İlkokul 5.sınıftan arkadaşım hâkim Üsteğmen Faik Secer Başaran idi. Orada çok güzel günler geçirdim. Faik Üsteğmenimle İstanbul’da yine beraber olduk, artık Askeri Hâkim Albay idi. Hikmet Albayım İstanbul’a bir yolu düştüğünde, o zaman çalıştığım işyerinde beni ziyarete geldi. Başım önüme eğik çalışırken sessizce karşıma gelmiş. “Çapanoğlu” diye seslenişinden onun olduğunu başımı kaldırmadan anladım, içim titredi.12 Eylül de Sendikal faaliyetimden dolayı gözaltına alındığımda da çok faydasını gördüm. Sonra birbirimizi kaybettik. Bir gece internette bir araştırma yaparken Sayın Ramazan Mirzaoğlunun hazırladığı sayfa dikkatimi çekti. Ramazan bey şu bilgileri veriyordu. “Çok faydalandığım büyüklerimden biri Osman Tezcan diğeri Hacı Musa Hacımirzeoğlu idi. Osman Amca “Biz Haremeyn-Şerefeyn aşiretindeniz” derdi. Bunu övünçle ve gururla söylerdi. O zamanlar Haremeyn-Şerefeyn aşiretinin ne anlama geldiğini bilmezdim. Yine Uzun Yayla’dan geldikten sonra Maneföz kıyısındaki Kırgı’ya yerleştiğimiz ve bir kolumuzun da Bâla tarafına gittiği söylenirdi. Kırgı’dan şu andaki köyümüzün olduğu yere (kekliği ve kekiği bol yere) geldiğimiz hep anlatılırdı. Kırgı’daki yerimizi (Hacımirzaoğlu’nun otlağı) 1950’li yıllara kadar muhafaza ettiğimiz bilinir. Köyümüzün ilk camiisi 1894 yılında yapılmış. Yine Hacımirzaoğlu’nun İsa Çelebi, Yusuf Çelebi ve Mustafa Çelebi adlarında üç oğlunun olduğu, Çapanoğlu ile mücadele edildiği, Çapanoğlu’nun Maneföz’e kırk atlı ile geldiği İsa Çelebi’yi tutsak ederek Yozgat’a götürdüğü ve Yozgat’da astırdığı, İsa Çelebi’nin mezarının Yozgat’ın girişinde olduğu acılı bir hatıra olarak anlatılırdı. Buna dair ağıtlar köyümüzde bilinirdi”.

Yozgat’ın dağları da alacakarlı,
Yağlığı başında şevşiri bağlı,
Asılmaya giden Hacımirzaoğlu
…………………………………………….
…………………………………………….
Kır ata binerdi ederdi dizgin
Vururdu düşmana vermezdi bozgun
Ramazan Bey’in bahsettiği ve Yozgat’ta Çapanoğulları tarafından idam edildiğini söylediği rahmetli İsa Çelebi acaba Hikmet albayımın, kahvesine zehir koymuşlar diye bahsettiği dedesi miydi? İçime bir sızı çöktü. Bir süre elimi yanağıma dayayıp yazıya öylece bakakaldım.

Ramazan Bey devam ediyor; Hacımirza Köyü kendini Türkmen olarak bilir; Akpınar, Kaman, Mucur, Çiçekdağ, Akçakent, Boztepe ve Kırşehir merkez ilçemizin pek çok köyü gibi Türkmen olarak da bilinir. Türkmenler Oğuz boylarından geldiklerine göre köyümüzün yirmidört Oğuz boyunun hangisinden geldiği araştırma konusudur. Prof. Dr. Faruk Sümer’in OĞUZLAR kitabının 227. sayfasındaki Halep Türkmenleri Bayadı bahsinde bakınız ne yazılı birlikte okuyalım “yeni ilin vergisi ise, eskiden Vâlide Sultanların Üsküdar’da yaptırdıkları camilerin vakfına ait iken bu sıralarda Mekke ve Medine’ye gönderilen surre akçesine tahsis edilmişti. Yeni-İl’e bağlı oymaklara Haremeyn uş-Şerifeyn aşiretleri denilmesinin sebebi de budur. Bu topluluk biri Dulkadirlu’ya diğeri Halep Türkmelerie mensup olmak üzere iki koldan meydana gelmiştir. Halep Türkmenlerine mensup kola Yaban-Eri denilir. Çünkü bölgede ancak yazın oturmakta, kışın ise Halep bölgesine inmektedir. Bugün Orta ve Batı Anadolu’da bazı yerlerde yan yana “Türk”, “Yörük” ve “Türkmen” köylerini görmek mümkündür. XVII. Yüzyıldan itibaren Orta Anadolu ve sonra Batı Anadolu ile Marmara bölgesine göç etmiş ve son asırlarda oralarda yerleşmiş Boz-Ulus, Halep Türkmenleri ve Yeni-İl’e mensup oymaklar tarafından meydana getirilmiş olanlardır…) (Türk, Türkmen, Yörük, Tahtacı, Kızılbaş (alevi) adları ile vasıflanan topluluklar arasında kavmi hiçbir fark olmayıp hepsi Oğuz (Türkmen) kavminin torunlarıdır. Bu duruma göre Uzun Yayla’dan geldiğimiz ve Haremeyn-i Şerefeyn Türkmeni olarak bilindiğimiz dikkate alındığında bizim Yeni-İl’i kuran Halep Türkmenlerinden olduğumuz kesinleşmektedir. Hangi Boy’a mensup olduğumuz konusu ise o kadar açık değildir. Büyük ihtimalle yirmi dört Oğuz Boy’undan Bayat veya Beğ-dili Boy’una mensup olduğumuz söylenebilir.

1974 Kıbrıs harekâtı dolayısıyla Antep’ten Mersine intikal eden ve oradan Kıbrıs’a çıkan birlikler ve diğer telâşeler ve heyecan içinde geçen günlerde daha derinine inemediğimiz sohbetlerimizde, Hikmet Albayımla fırsat bulup biraz daha ciddi araştırıp soruştursaydık akraba bile çıkarmıydık bilemiyorum.
Bunları düşünürken, Süleyman Sökmen ağabeyimizin kimler geldi, kimler geçti isimli o ünlü şiiri aklıma geldi.Şöyle söylüyordu Sökmen ağabeyim, “Başı dumannı goca Yozgat’dan/Kimler geldi kimler geçti bi bilsen/Fötr şapkalı o beyler/Fikir babaları devasa devler/Yürekten samimi sıkılan eller……………………………/Keşke baştan o günneri bi görsem.

“Rahmetli İsa Bey sizin dedeniz miydi Hikmet Albayım”. “Ah! bi sorabilsem?”

Yazarın notu: Bu yazım yayımlandıktan sonra kıymetli albayımın altı yıl önce hakkın rahmetine kavuştuğu haberini aldım.Nur içinde yat sevgili albayım,mekanın cennet olur inşallah.

04.07.2012
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ