A.Kadir ÇAPANOĞLU

A'DAN Z'YE

ÇAPANOĞLU SÜLEYMAN BEY’İN ADALETİ

İspanya da ikamet eden arkadaşımın gönderdiği elektronik postayı okuyunca, yıllar önce (1996) bir vesile ile hazırlayıp İstanbul, Karaköy de işyerleri bulunan Ermeni dostlarıma dağıttığım yazım aklıma geldi. Sizlerle de paylaşmak için aşağıda arz ediyorum.

Yozgat, diğer adı ile Bozok, Osmanlı döneminde siyasi ve dini, ekonomik ve kültürel yönleri ile, giyimi, kuşamı, örf ve adetleri ve bilhassa çağdaşlığı ile önemli ve örnek bir merkezdi. Zamanla unutulan bu hasletleri bu gün değişik üniversitelerde öğretim üyeliği yapan değerli hocalarımız ve araştırmacı yazarlarımız sayesinde çok şükür tarihin tozlu sayfalarından çıkarılıp kitap, dergi, araştırma tezi ve gazete köşe yazıları ile gün yüzüne çıkarılıyor.

Osmanlı döneminde Yozgat, Ermeni cemaatinin de dini önderlik bölgesi idi. Sonra Gürün- Mancılık bölgesi Yozgat’tan ayrılır. Bu arada Yozgat ve Ankara dini önderlik bölgesi ile devamlı sorun çıkaran Çorum kazasının sınırları yeniden belirlenir. Diğer yandan Gürün’ün bir parçası olan Gemerek de Yozgat’a bağlı iken,1800 lerin ortalarında Gürün dini önderliği ile birleştirilir. Daha sonra tekrar Yozgat dini önderliğine geri verilir.1890 da da tekrar Gürün dini liderliğine verilir. Yozgat dini önderi rahip Mateos, Ankara dini önderliğine tayin edilince Yozgat dini önderliği ile Ankara dini önderliği birleştirilir (1854–1858). Aynı şekilde 1859–1862 döneminde, Gürün ile Yozgat’ta birleştirilir.1870–1872 döneminde yani piskopos Tersakyan döneminde Ankara-Yozgat-Afyon birleşik bir piskoposluk olursa da Yozgat yine ayrı bir oluşumu temsil eder. Bu ayrılıp birleşmeler 1904 yılına kadar sürmüştür. Bu gün itibariyle İstanbul Ermeni cemaatinin yönetimi de yine Yozgatlı hemşerilerimizin elindedir. Orta Anadolu Ermeni cemaati ve Yozgat’ın önemi hakkında bu kısacık bilgiyi verdikten sonra gelelim asıl hikâyemize. Gürün’ün Yozgat dini önderliğine bağlı olduğu dönemde, Gürün’de yaşayan Ermeniler, Meryem Ana adını taşıyan bir kilise inşa etmek isterler ve dönemin padişahından ferman çıkartırlar (1810–1815). Ama yerel Müslümanlar, böyle bir bina görmek ve çan sesleri işitmek istemediklerinden kilisenin inşaatını birçok defa durdurmaya muvaffak olurlar. “Ermeniler kilise inşaatı için şehrin çevresinden kireç getiriyorlar. Kireçleri yırtık torbalarla eşek sırında taşıyorlar. Yırtık torbalardan yollara dökülen bu kireç tozları bizim için mekruhtur. Bizde farkında olmadan bu kireç tozlarına basıyoruz abdestimiz bozuluyor ayağımızdaki terliklere yapışan bu tozlarla camiye gidiyoruz” şeklindeki şikâyetleri ile müftüyü de kandırarak inşaatın yasaklanmasını isterler ve müftüden fetva çıkartırlar. Ermeniler de bu engellemelere bir son vermesini rica için bir delegeler gurubunu Yozgat’a Çapanoğluna gönderirler(yukarda ki tarih Çapanoğlu Süleyman Bey dönemi). Bunu haber alan kışkırtıcılar, güzergâh üzerinde bulunan akıncı Avşar boyuna, Ermenilerin büyük bir hazineyi şehirden kaçıracakları haberini salarlar. Avşarlar bunu haber alınca hazineyi ele geçirmek için yol üstünde pusu kurarlar. Çerkezlerin yaşadığı köyün yakınlarında Boran Deresi mevkiinde iki grup çatışmaya girerler.48 saat süren çatışma sonunda Avşarların cephanesi biter. İki tarafta zayiat verdiğinden çatışma yerini terk ederler. Geride kalanlar bin bir güçlükle Yozgat’a ulaşırlar. Yozgatlı Ermenilerin de yardımı ile Çapanoğlunun huzuruna çıkıp olanı biteni anlatırlar. Çözüm ve yardım rica ederler. Çapanoğlundan yardım sözü alarak Gürün’e geri dönerler. Çapanoğlu anlatılanları dikkatle dinler. Sonra güvendiği adamlarını Gürüne göndererek etraflıca araştırma yaptırır. Araştırma, soruşturma sonucu, halkı kışkırtan 8 kişi tespit edilerek, Yozgat’a getirilip Çapanoğlunun huzuruna çıkarılırlar.
Çapanoğlu suçlulara sorar.

— Yüce padişahımız Müslüman mıdır?
— Şeyhülislam, Dâhiliye Nazırı, Vali Müslüman mıdır ve ben Müslüman mıyım?
Suçlular, korku içinde
— Elbette efendimiz, elbette diye cevap verirler.
Çapanoğlu,
—Yüce padişahımız ve onun nazırlarının kanunları, payitaht’ta onlarca kilisenin varlığıyla ihlal edilmiyor. Galata valisi tarafından kendi yaşadığı yerde kilise bulunması uygun görülmüş. Ben kendimde Yozgat’ta kilise yapılmasına izin verdim ve kilise yaptırdım(şimdi Anadolu lisesinin olduğu yer). Hal böyle iken siz kim oluyorsunuz da padişah efendimizin fermanına karşı çıkıyorsunuz.

Suçlular yine

—Hâşâ efendim, hâşâ diye korku içinde cevap verirler.
—O zaman dava bitmiştir diyerek onlara bir ceza değil ama iyi bir ders vermek için zemininde bir miktar su olan bir oda ya kapattırır. O yıl kış çok soğuk geçmektedir üstelik açlık da vardır. Hava çok soğuk olduğundan hapsedilen kişiler geceyi donacak kadar üşüyerek geçirirler. Ertesi günü yarı ölü vaziyette dışarı çıkartılırlar. Görevliler “Bir daha padişah efendimizin fermanlarına karşı çıkmayın Çapanoğlu’nun kim olduğunu da iyi öğrenin, kilise inşaatına da karışmayın” diye nasihat ederek Gürüne dönmelerine izin verirler. İslam Ansiklopedisinin Çapanoğulları bahsinde de, yukarda anlatılanları destekler mahiyette şöyle bir tarif kullanılmış “Çapanoğlu Ahmet ağa din ve mezhep ayırımı yapmadığı için bölgesinde yaşayan halkı kendisine bağlayarak nüfuzunu artırmıştır”.Allahın rahmeti üzerlerine olsun.

13.09.2012
OKUR YORUMLARI
SUZAN
23.01.2013 21:18:00

Sayın Çapanoğlu;Son yazdığınız yazı konunun dışında kalan kültürel bir yazı olduğu için mevzuyla alâkadar farklı bir yazınız altına bu yorumu yazma ihtiyacını hisstmişimdir.

Öcelikle Değerli teşekkürünüz için minnettarım.Konu Yozgat Olunca, her ne kadar gurbette yaşamış olsak da; damarlarımızdaki kan şaha kalkıyor. Sururi Bey'in "Madem Tanıtım Görevlisiyiz, O halde Söyleyin" başlıklı yazısının her satırına ve her cümlesine katılıyorum. Tanıtım sadece bir yerel gazeteyle olmaz.Olsa bile neyini tanıtacaksınız.Önce ortamı hazırlayacak, sonra kültürel etkinlikleri çoğaltacak; daha sonrada bu etkinlikler basına basına ister istemez yansıyacak.

Diğer taraftan, Yozgat'ın bağrında yetişen, Yozgat'ın kültürüyle yoğrulan çok değerli "Yozgat gazetesi"nde köşe yazarlığı yapan şahsiyetler mevcut. Bu verimlilik sadece köşeye bir kaç satır yazı yazıp, sonrada okurların elinde göz ucuyla okunup çöpe atılan yazılar olarak kalmamalı.Kaleminden söz damlayan siz yazarlardan benim arzım odur ki; roman, hikaye türünde yapıtlar ile kitaplaştırıla ve bu kitaplar film yönetmenlerine teslim edile.Onca yarışmalar düzenleniyor. Bir tane Yozgat'lı kendi memleketi değerleri üzerine bir yapıtla sahneye çıkamıyor.Bu topraklarda hiç mi anlatılmaya değer bir hayat yaşanmadı.Yaşanmış olmasınada gerek yok.Bakın "Sultan Süleyman" dizisine.Adamlar reytink kırmak için, Dünyaya gelmiş tek lideri uçkur düşkünü yaptılar.Diğer türlü olsa kimsenin ilgisini çekmez düşüncesindeler.Oysa, toplum artık geçmişindeki doğruların peşinde.Yalanlardan yine Yozgat değimiyle diyorum ki"tokmaladı" Halbu ki sanat yalan üzerine inşa edilemez kanaatindeyim.Edilmş olsa bile kalıcı olamaz.

Bir aralar sitenin birinde "Yaşanmış Öyküler" başlığı altında;yazım hatalarıyla dolu hikayeler yazıyordum.Günlük yirmi yorumdan aşağı düşmüyor,yüzlerce kişinin okuduğunu görüyordum.Kimse hatasına kusuruna bakmıyor,gerçeğe giden yolu bulmaya çalışıyordu.Buda gösteriyor ki insanlar gerçeklerin peşinde.

"Yozgat Kültür İl Müdürlüğü" bu tür projeler hazırlayarak kendi bünyesinde yarışmalar hazırlayıp, dereceye giren yapıtları televizyon kanallarında değerlendire bilir.

İstanbul tanınmamış bir şehirmi ki halâ "İstanbu'u anlatan şiir ve hikaye yarışmalar"ı düzenleniyor? Burdaki amaç Şehri sanatlaştırmak, değer katarak dünyaya tanıtmaktır.Biz dünyayı bir tarafa bırakalım ülkemize tanıtalım.Yabancıya Yozgat'lıyım dediğimde "Yozgat neresi" diyor?

Yıllardır Yozgat'lı olarak gurbette yaşadım."Çapanoğulları"nı tanımayan yok.Ancak ne kadar tanınıyor? Birkaç "değim"in sahibi ve Atatürk'e baş kaldıran,isyancı bir "Bey" olarak...Çoğu nereli olduğunu bilmiyor.Bende Yozgat'lı olarak, Siz köşeye yazmadan önce,tarih kitaplarında yer verildiği kadar tanıyordum.Bu "isim" yıllara rağmen bu kadar nam salmış, "ÇAPANOĞLU" dendiği zaman bir şahsiyet akla geliyorsa, bu şahsın şahsiyetinde kimbilir ne sağlam karekterler mevcut idi? Bu dinamik karekterin açığa çıkması için kaleminize ihtiyacımız vardır.

Oysa, Siz Çapanoğulları'ndan geriye kalan, her yönüyle tanıyan, en yakın nesilsiniz.Onları anlatmaya kaleminiz ve kültür birikiminizin donanımlı... Sosyal çevrenizin de bu yapıtı inşa etmeye muktedir olduğunu tahmin ede biliyorum.

Bu iyiliği atalarınız adına ve Yozgat yararına yapıtlaştırarak,Yozgat'ı yanlış anlaşılmaktan, tanıtımsız kalmaktan kurtara bilirsiniz düşüncesindeyim...

Cahilin cürrreti bağışlanır.Benim bu önerimden dolayı umulaki bağışlanmış olayım.

Saygılar-Selamlar Efendim.

mahmut erdem
18.09.2012 12:55:00

selam hocam ustalıkla anlatımınızı zevkle okumak güzel oldu .(öğnmekgibi olmasın eme yozgatlıyık.)

Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ