A.Kadir ÇAPANOĞLU

A'DAN Z'YE

BİR OTOBÜS YOLCULUĞU

Geçenlerde canım çekti memleketimi. Birkaç günlüğüne de olsa havasını koklayım suyunu içeyim diyerek eşimle birlikte bindik otobüse. Yola koyulalı yarım saat oldu olmadı arkamızdaki koltukta oturan bir kişinin yüksek sesli telefon konuşmasını sanırım bütün yolcularla birlikte mecburen bizde dinlemek zorunda kaldık. Şöyle diyordu “ Muttalip (bu benim taktığım isim),sen filan’a git ondan ….lira al onu filana götür benim selamımı söyle, tamam hadi Allahın selamı üzerine olsun.” 10 -15 dakika sonra “ ne yaptın Muttalip, parayı götürdün mü? Ha! Tamam, tamam hadi Allahın selamı üzerine olsun.” Bir süre sonra “Muttalip, kasanın anahtarı bende kalmış, sen şimdi filana git benim selamımı söyle ondan…..lira para al onu götür okulun muhasebecisine ver.Tamam mı hadi Allahın selamı üzerine olsun.” Birkaç dakika sonra “ Muttalip 2, Muttalip 1 sana ….. lira getirecek, az sonra senin yanında olur, konuştuğumuz gibi hemen Muttalip 3’e ver, hadi Allahın selamı üzerine olsun.” Bir süre sonra “ “Muttalip, filanca geldi mi? Ha iyi, Çay’a baktı mı? Bir şey dedimi? İyi, tamam o adam çok miktarda çay alacak gerekeni yapın ikramda kusur etmeyin. Tamam, hadi Allahın selamı üzerine olsun.” Bu telefonu kapattıktan hemen sonra tekrar arıyor. ” Muttalip, komonyo işine devam ediyomusunuz? İyi, o işi ihmal etmeyin. Kutulara 100 lira tutarında çay, şeker, yağ, turşu koyun. Dükkânda ne varsa onlardan koyun işte, koyun kapatın. Her kutuya çay ve turşu koyun, oğlum turşuları bitirin, elimizde ne varsa onlarla birer kutu komonyo hazırlayın. Dediğim gibi 100 lirayı geçmesin. Hadi Allahın selamı üzerine olsun.” Bu konuşmalardan anlıyoruz ki arka koltukta oturan kişi İstanbul’da esnaf. Komonyo dediği bildiğimiz kumanya. Bu konuşma otobüs yarım saat mola verene kadar devam etti. Mola yerinde biraz hava almak için otobüsten indi restorana veya satış yerlerine girmeden otobüsün önünde ayakta bekledi. Başında dantelli beyaz takkesi ile son yıllarda görmeye alıştığımız sakallı bir efendi. Bu efendiye şunu söylemeyi çok isterdim. Biiir, otobüste veya herhangi bir kapalı alanda başkalarını rahatsız edecek derecede yüksek sesle konuşmak ayıptır. İkiii, Yabancı bir toplum içinde paradan puldan bahsetmek daha büyük ayıptır. Bizim büyüklerimiz çarşıda pazarda alışverişin bedelini öderken bile parayı yavaşça çıkarır hafif yan dönerek kimseye göstermeden öderlerdi. Şimdilerde herkese gösterircesine parayı tomarla çıkarıp yine tomarla cebe koymak normal bir davranış oldu ne yazık. Bu telefon konuşmaları kişiyi seyahat rehaveti bastırana kadar devam etti.

Yozgat’taki dar zamanımda kendisinden rica ettim. Yozgat’ın canlı tarihi değerli eğitimci Yılmaz Göksoy ağabeyimle birkaç saat sohbet etmek umuduyla Yozgat öğretmen evinde buluştuk.

Ve bir bardak çay ikram etmek için seksenli yaşlardaki ağabeyim üç kere kalkıp zorla yürüyerek çay servisi yapmaları ricasında bulundu.

Ve öğretmen evinin tuvaletleri sidik kokuyor.

03.06.2013
OKUR YORUMLARI
SUZAN
06.06.2013 17:31:00

Sayın Çapanoğlu; Yazılarınızı emin olun ki okuyorum ama yorum yapacak fırsat bulamıyorum.Yine çok önemli bir konuya değinmişsiniz.Elhamdülillah ülkemizin çoğunluğu müslüman. Bizim Dinimiz bize her şeyden önce insan hakkını öğretir. Alla(c.c) tüm günahları Rahmetiyle,Merhametiyle bağışlıyor. Ancak, insanların birbirlerine olan haklarını birbirlerine bırakıyor."İnsan hakkı" öyle kapsamlı bir hak ki, sosyal yaşamının tümünü kapsıyor ve sosyal düzeni sağlıyor.Ancak, herkes müslüman, fakat müslüman olmanın yükümlülüklerini pek azımız taşıyor, pek azımız dinimizin gereklerini düşünüyoruz.Avrupalılar birbirine daha saygılı, daha edepli. Oysaki bizler onlardan ileri olmamız gerekirken fersah fersah gerilerdeyiz. Buda gösteriyor ki her şey lafta kalıyor.Mehlika Hanfendi'nin yazdığı yorumdaki inceliğe bakar isek nerelerden nerelere geldiğimizi görmek mümkündür.Allah büyüğümüze küçüğümüze hidayet eylesin ki vasfımızın vasıtalatını gereğince yerinde kullanalım.Eğitim alarak eğilimsiz, görgüsüz yaşayan bir toplum olmaktan nasıl kurtuluruz? Bu konuyu düşündürdünüz.Eminimki sizin bu konu hakkında pek çok söyleyecek sözünüz,aktaracak fikirleriniz mevcuttur.

Selam ve hürmetler

Mehlika Filiz Ulusoy
03.06.2013 16:47:00

Abdülkadir Bey
Ne diyebilirim! Çok geçmiş olsun!
Benim çocukluğumda pek çok evin kapısında zil yoktu. Kapıyı elimizle vururduk. Anneannem: "Kapıya aşırı vurmayın! Seslenecek olursanız, evin çocuklarının ya da erkeğinin adını anın; evin kadınının hele genç kızlarının adlarını anmayın" derdi.
Saygılarımla

Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ