Değerli okuyucularım, bu yazımda yine bir kitaptan bahsedeceğim. Yozgatlı hemşerimiz değerli Hocam Prof. Ahmet Yaşar Ocak Beyefendinin büyük araştırma ve emekle hazırladığı Dede Garkın ve Emirci Sultan Kitabı.

Buyurun birlikte göz atalım.

Dede Garkın ve Emirci Sultan niçin önemlidir? Türkiye tarihinin orta çağlar dönemi, yani Selçuklu ve Beylikler devri Anadolu’sunun toplumsal ve dini yapılanması, dönemin tarihinin bütün diğer alanlarına yansıyan ve onları derinden etkileyen bir faktördür. Türkiye tarihçiliği özellikle bu alanda çok zayıf kalmıştır. Dönemin toplumsal ve dini yapısının Mevlana, Hacı Bektaş ve Yunus Emre üçlüsünün etrafında yoğunlaşan bir araştırmacılık zihniyeti ile açıklanmaya çalışılması, bu tarihin eksik tanınmasına sebep olmuş. Oysa Ortaçağ Anadolu’sunun bu topraklara vuku bulan göçlerle ilk defa ayak basan “yeni gelenler”inin, yani kırsal kesimin iskanını sağlayan ve bu kesimin çoğunluğunu oluşturan Türkmen kitlelerinin burada oynadığı etnik ve kültürel değişimdeki rolleri hep ihmal edilegelmiştir.Bu yeni gelenleri, yani Türkmen boylarını sevk ve idare eden yerleşimci dervişlerin Anadolu topraklarını nasıl iskan ettikleri, yerleştikleri yerleri nasıl şenlendirdikleri, yerel halkla nasıl ve ne tür ilişkiler kurarak yeni bir ortak hayatın oluşmasına katkıda bulundukları, Türkiye tarihinin en önemli, en ilginç konularından biridir. Bu oluşuma büyük katkı veren Türkmen babalarının ne yazık ki bu gün çok azını “tanıyoruz.” Hacı Bektaş ve Baba İlyas başta olmak üzere, Sarı Saltuk, Barak Baba, Buzaî Baba, Tapduk Baba gibi,hepsi bir elin parmakları kadardır.

*********************************

Mahiyet ve anlamını hala tam olarak bilmediğimiz bu nadir isim, hem Dede Garkın’ın hem de onunla bağlantılı bazı Türkmen boy, oymak ve cemaatlerinin, onların yerleşim yerlerinin adı olarak belgelerde çoğunlukla Garkın, bazen de Karkın veya Kargın şeklinde yazılmaktadır. Dede Garkın’ın adından ve o adı taşıyan boydan ve oymaklardan başka hiçbir yerde rastlanmayan bu nadir ismin mahiyeti nedir, ne anlama gelmektedir? Bu ismin Dede’nin asıl adı olmadığı, Garkın adını taşıyan bir Türkmen boyuyla ilişkilendirildiği için Dede Garkın dediği açıkça anlaşılıyor. Yani Garkın boyunun hem siyasi hem dini lideridir.

*********************************

Dede Garkın onun gerçek adı olmayıp lakabıdır. Yani Dedemiz, Garkın oymağının dedesidir ve asıl ismi Numan’dır. Nitekim elimizde bulunan 905 (1499) ve 963 (1556) tarihli iki icazetname bu gerçeği belgelemektedir. 905 (1499) tarihli belge de Dedenin tam adının Seyyid Şeyh Nu’man el Garkîni olduğu anlaşılıyor. 963 (1556) tarihli ikinci icazetnameden de kendisinin çok mühim bir dini önder olduğunu vurgulayan bütün tasavvufi unvanlarıyla zikrediliyor. İkinci icazetnamede ki bu yüceltici unvanlar Dede Garkın’ın aynı zamanda ne kadar büyük bir kültürün konusu olduğunu da göstermekte. Böylece dedenin lakabının Dede Garkın değil, Dede Garkîni olduğu da ortaya çıkıyor.

**********************************

Elvan Çelebi’nin ifadesiyle Baba İlyas, Dede Garkın’ın torunudur. Elvan Çelebi’nin anlatısına göre Dede Garkın Büyük Anadolu Selçuklu Sultanı I. Alâeddin Keykubat zamanında yaşamıştır. Onun şöhretini duyan Sultan Dede’yi tanımak istemiş ve yanına giderek kendisiyle görüşmüştür. Bu görüşmenin sonunda şeyhin büyük bir veli olduğunu görüp takdir etmiş, bunun bir göstergesi olarak kendisi ve müritleri için on yedi pare köy bağışlamıştır. Bilindiği gibi Alevi dede ocaklarının hepsi aynı statüde değildir. Bunlardan yalnızca bazı köklü büyük ocaklar mürşit ocağı sayılır. Dede Garkın Ocağı da işte bu mürşit ocaklarının en önde gelenlerindendir.

**********************************

Hacı Bektaş-i Veli, İbrahim Hacı adındaki müridine geyik derisinden yapılma bir derviş başlığı verir. Onun ölümünden sonra bu başlık onun evlatları ile Dede Garkın müritleri arsında anlaşmazlığa yol açarsa da sonunda Dede Garkın müritleri geyik derisinden yapılma başlığı sadece kendilerinin giyebileceğini kabul ettirirler. Çünkü bu başlık onların tarikatının alâmetidir.

**********************************

Şimdi, Garkıni tarikatının nasıl bir tarikat olduğu meselesine geliyoruz.
* Beş vakit namaza, Ramazan Orucuna, Hac ve zekât’a, bunların mutlaka yerine getirilmesi gereken ibadetler olduğuna vurgu ve ilgili ayet ve hadislerin zikri, peygamber ve ashabına defalarca salâvat.
* Hulefâ-i Râşidin denilen Ebubekir, Ömer, Osman ve Ali’nin isimlerinin saygıyla anılması ve unvanlarının zikri.
* Aynı zamanda tek tek Oniki İmam’ın ve onların nesillerinden gelen çocuklarının zikri ve birde Şiiliğin alameti olan, Nâdi Ali dediğimiz Hz Ali den yardım talep eden meşhur Arapça dörtlük….
Çok iyi bilinir ki, klasik Şii ve Alevi inançlarında ilk üç halifenin hürmetle anılması kabul edilemeyecek bir şey iken, Alevi inancında ise bunun yanında beş vakit namazın, Ramazan orucunun ve hac ve zekâtın zikri de aynı şekilde kabul edilemezdir. O halde bu durum nasıl açıklanacaktır? 19. Yüzyılda Dede Garkın şeyhlerinin artık Bektaşiliğe bağlandığını ve Hacı Bektaş tekkesinden halifelik icazetnamesi aldıklarını gösteriyor.

Değerli Okuyucularım, kitabın bu bölümünde o kadar çok belge ve bilgi var ki. Ben Anadolu Aleviliğinin büyük kolu Dede Garkın Ocağından mütevazı köşeme sığacak kadar çok çok küçük bir özet hazırladım. Gelecek yazımda kitabın ikinci bölümü Orta Anadolu Bozkırlarında Bir Yesevi-Babaî Türkmen Şeyhi Emirci Sultan’dan yine küçük bir özet sunacağım. Sağlıkla kalınız.

Kitap isteme adresi: Gazi Üniversitesi Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Merkezi Gazi Üniversitesi Rektörlük Kampüsü, Araştırma Merkezleri Binası, Kat 2 No.11 06502 Teknikokullar/Ankara

04.11.2013
OKUR YORUMLARI
ABDULKADİR ÇAPANOĞLU
09.11.2013 18:16:00

Değerli yorumları ile köşeme misafir olan Sayın Suzan Hanımefendi den uzun süredir bir yorum alamadım. İnşallah sağlık ile ilgili bir sorunları yoktur. Lütfedip bir haber verirse bizi meraktan kurtarmış olacak. Saygılarımla.

YILMAZ BİRYILDIRIR
05.11.2013 00:10:00

Sayın ÇAPANOĞLU hocam Diğer yazılarınızda olduğu gibi,BİR KİTAP adlı yazınızı ilgi ile okudum.Usta araştırmacılığınızla tarihimiz hakkıda bizlere ışık tutuyorsunuz.Yazınızın devamını merakla bekliyoruz.Çok teşekkürler.Saygı ve sevgilerimi arz ederim.


mahmut erdem
04.11.2013 15:49:00

Araştırarak bizlere sunmuş olduğun bu değerlı yazı emeğine sağlık ve teşekkürler.Dikkatle okumaya devam edeceğim.Selam ve saygılar

Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ