A.Kadir ÇAPANOĞLU

A'DAN Z'YE

BİR ÇINAR DAHA GİTTİ

Hocaların hocası olarak bilinirlerdi, Prof.Dr. Halil İnalcık ve Vedat Günyol hocalarımız. 7 Eylül 1916 doğumlu Halil İnalcık hocamız, tarihçilerin kutbu olarak bilinirdi. Dünyaca ünlü tarih hocamızdı. 25 Temmuz 2016 günü 100 yaşındayken kaybettik, arkasında onlarca eser bırakarak. Vedat Günyol hocamızın doğum tarihi 16 Mart 1911, ölüm tarihi 9 Temmuz 2004 idi. 73 yaşındayken de onu kaybetmiştik. Cahit Sıtkı Tarancı’nın “ Haydi Abbas vakit tamam” diye başlayan şiirinde “Al getir ilk sevgiliyi Beşiktaş’tan” dediği sevgilisi Mihrimah hanım işte bu Vedat Günyol hocamızın kız kardeşiymiş. Bu güzel insanlar ruhumuzda böyle izler bırakarak bu dünyadan göçüp gittiler.

Yılmaz Göksoy hocamızda benim için hocaların hocasıydı. Yozgat’ın canlı tarihiydi. Bir ayaklı kütüphaneydi. Müthiş hafızası bizim için bir Yozgat ansiklopedisiydi. Atatürkçü bir Cumhuriyet öğretmeniydi. Yaklaşık 15 günde bir arar telefonda en az bir saat süren sohbetler ederdik. Telefonda sesimi duyduğunda, ooooo! Çapanoğlu diye hitabı hep kulaklarımdadır. Sohbetlerimizi daha önce aldığım izni ile ses kayıt cihazıma kaydeder, tarihe not düşülmesini arzu ettiğim cümlelerini okuyucularımla paylaşırdım. Yozgat’a gittiğimizde de hem birlikte olmak hem de engin bilgisinden istifade etmek için meşhur güvecimizden yaptırır kuzenim Halit Çapanoğlu’nun evinde birlikte yer sohbet ederdik. Vefatından iki gün önce yine uzun ve esprili bir telefon sohbeti yapmıştık. Daha önceki sohbetlerimizin birisinde dayımın kayınpederi rahmetli öğretmen Adil Olgun ile ilgili bir anısını şöyle anlatmış bende aynen yayınlamıştım.

“Adil Hoca ile bir bayram arifesi Cumhuriyet Mektebinde sobanın yanında oturuyorduk. Eşi Nigar Hanım bayram hazırlığı için çarşıdan alınacakların bir listesini vermiş. Söylenerek onu tetkik ediyordu. Ver bakayım liste de neler varmış diyerek kâğıdı elinden aldım. Sonra da bu soğukta kim uğraşacak, boş ver diyerek sanki onun kâğıdını atıyormuşum gibi elimdeki kâğıdı yanan sobaya attım. “Sen delirdin mi, ne yaptın, o listede bir sürü alacak vardı. Şimdi ben nereden bileyim neler alınacağını diye bana kızdı”. Ben de merak etme bayram arifesi her evin alacağı şeyler aşağı yukarı aynıdır, bak benim listeyi okuyum dedim ve Adil Hocanın listesini okumaya başladım. Okuduğum her kalemde “babana rahmet benim listede buda vardı” diyordu. Sonra çaresiz bir ses tonu ile “ bunları bir kâğıda yazda bende alayım bari” deyince. Hocam okuduğum liste senin listen idi. Ben sana şaka yaptım dedim.”

Bir sohbetimizde dedem Muhlis Beyden bahsederken de şöyle anlatmıştı; Bizim köyümüz Yozgat’a 21 kilometre uzaklıktaydı. Saat 8,00 sularında Yozgat’ın pazarında olmak için sabah horozlar öterken köyden çıkar,10 kilometre sonra Şahanoğlu kaynağının başında mola verir biraz dinlenirdik. Yine bir mola sırasında giyiminden bir bey olduğu anlaşılan lacivert elbiseli atlı birisi geldi. Selam verdikten sonra duydunuz mu Çapanların Muhlis Bey vefat etmiş dedi. Böyle söyleyince orada bulunan yaşlılar hayıflandılar, “Muhlis Bey öldüyse Yozgat’ın yarısı yıkıldı desene” dediler. Bende çocuk aklımla anlamaya çalışmıştım. Muhlis Bey nasıl biriydi ki ölünce Yozgat’ın yarısı yıkılıyordu.

Değerli Yılmaz hocam, senin bu beklenmedik kaybında bizim için öyle oldu. Senin kaybınla da Yozgat’ın yarısı yıkıldı bilesin. Gittiğin yerde huzur içinde ol. Allah’ın rahmeti üzerine olsun. Mekânın cennet, kabrin nur içinde olsun. Baki kalan bu kubbede bir hoş sada imiş.

09.06.2017
OKUR YORUMLARI
A.Y.Ocak
09.06.2017 21:13:00


Merhaba Abdülkadir Bey,
Umarım iyisinizdir. Mekânı cennet olsun, Yılmaz Göksoy hocamızın vefatını sizin yazınızdan öğrendim. Ne kadar üzüldüğümü anlatamam. Merhum hocama Allah gani gani rahmet eylesin, mekânı cennet olsun. Kendisi baba tarafından bize uzaktan akraba olduğunu söylerdi. Daha yaklaşık bir ay önce telefonda sohbet etmiştik. Bana hep "Yaşar Can" diye hitap ederdi.Sizin kadar sık olmasa da bende zaman zaman telefonla arar hatırını sorardım. Onu daha benim Gazi Paşa'da ilkokul öğrencisi olduğum yıllarda, genç bir öğretmenken tanımıştım. İmam-Hatip Okulu'nun orta kısmında 3. sınıftayken de Türkçe dersimize gelirdi. Sonraki yıllarda Yozgat'ın tarihi, kültürü ve folkloru dolayısıyla Yozgat'a yaz tatilinde her gidişimde her ikindiden sonra onunla uzun uzun sohbetler eder, o tatlı ve espritüel konuşmalarını zevkle dinlerdim. Onun vefatı vefasız ve kadir kıymet bilmez Yozgat için ayaklı bir Halk kültür kütüphanesinin yıkılışı demektir. Cenazesine katılmayı çok isterdim. İçimde ukde kaldı. Kısmet değilmiş. Allah'ın rahmeti üzerine olsun. Nur içinde yatsın. Çok ama çok üzgünüm.
Selam ve saygılarımla

Mustafa Topaloğlu
09.06.2017 18:47:00

"Evvel giden ahbaba selam olsun."diyerek başlayayım. Yılmaz Göksoy Hoca'ya rahmet diliyorum. Yozgat kültür tarihi için ne büyük kayıp...Ne yazık ki ben kendisini şahsen tanımadım. Ama sizin yazılarınızdan Yılmaz Hoca'yı nüktedan, Yozgat kültürüne vakıf bir ayaklı kütüphane olarak tanıdım.Sizin gibi değerli bir araştırmacıyla dost olması da zaten Yılmaz Hoca'nın nasıl bir insan olduğunu gösteriyor. Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim.Sizin gibi değerbilir insanla dost olmak benim için de bir onurdur.Yılmaz Hoca'mızın eserlerini edinip incelemeyi çok isterim. Nasıl bulacağım, bilmiyorum. Bu konuda bana yardımcı olur musunuz Abdulkadir Bey.
"Bir Çınar Daha Gitti" diyorsunuz ya hayır, itirazım var. O çınar gitmedi. Dimdik ayakta. Eserleriyle, size anlattıklarıyla. Kayıt altına aldığınız konuşmalarıyla aramızda Yılmaz Hoca.
Sizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum aziz dostum.

Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ