A.Kadir ÇAPANOĞLU

A'DAN Z'YE

ATATÜRK DİNE YAPTIĞI HİZMETLERİ ANLATIYOR

Prof. Dr. Cihan Duranın kaleminden:

Ben Dine Karşı Olmadım, Ona Değer Verdim, Onu Yükselttim
1- Ben asla dine karşı olmadım, dine aykırı hiçbir şey yapmadım. Aksine, ona gerekli değeri verdim; onu vicdanlardaki kutsal yerine yükselttim.
 
Ben İslam’ı İyi Bilen Bir Cihat Müslümanıydım
2-Ben İslami alanda da vukuf sahibiydim, İslam tarihini çok iyi bilirim. Kur’an’ı da bilirim, dinimizi de… Müslümanlığı çok dikkatle inceledim, Hazreti Peygamber’in hayatını okudum. Dört ciltlik tarih hazırlanırken, Dört Halife dönemini ben yazdım. Benim bu yönüm dinci ve inkârcı yobazlar tarafından hep gizlenmiştir. Evet, doğru, bir ibadet Müslümanı değildim; ancak bir Cihat Müslümanı idim.
 
Gerçek Müslümanlara Saygı Duydum, Onlardan da Saygı Gördüm, Destek Gördüm
3-Gerçek din adamlarına hep saygı duydum, onlarda da saygı uyandırdım. Dine ve dindarlara yaşamımın hiçbir anında saygısızlık etmedim. Milli Mücadele’mizde dinden, din adamlarından büyük destek gördüm. Kurtuluş Savaşı’nın alnı secdeli Müslümanları beni “İslam’ın Kurtarıcısı” olarak anıyorlardı. “İslam’ın halaskâr gazisi” unvanını vermişlerdi bana.
 
Dinde Yenileşme İle Gerçek Dinin Önünü Açtım
4- Dinde reformdu yapmak istediğim. Bu çerçevede İslam’da yenileşmeyi, yeniden yapılanmayı gerçekleştirdim. Hurafe dinciliğini yıktım. Hurafenin yerine neyin konması gerektiğini belirledim. Gerçek dinin ilk adımlarını attım.
 
İslam’ı Çağdaşlaştırmak, Hurafelerden Kurtarmak, Aracıları Kaldırmak İstedim
5– İslam toplumunu nakilcilikten akılcılığa yönelttim; çağdaşlaşma yolunda ilk adımları atmasını sağladım. Dini hurafelerden, Arap-Acem kültüründen arındırmak, dincilerin, toplumu ve devleti yönlendirmesini önlemek istedim. İslam’ın, Allah ile aldatanlarca araç olarak kullanılmasına karşı çıktım. Müslüman yurttaş ile Tanrı arasındaki aracıyı kaldırmak istedim.

 

Sürüleşmeye, Dinden Beslenmeye Son Vermek İçin Uğraştım
6- “Raiyyeleşme”yi, yani sürüleşmeyi kaldırdım; bundan beslenenlerin saltanatına son verdim. Halkımı millete dönüştürdüm. Yaptığım devrimlerle gerçek İslam’ın özlemini, Hz. Muhammed’in özlemini gerçekleştirdim.
 
İslam Özüne Dönsün İstedim
7-Ben dini Kur’an yapmak istedim, Kur’an’ı da din!… Türk insanı, Kur’an’ı kendi diliyle okusun, kendi diliyle anlasın istedim. Dini, kaynağı olan Kur’an’a teslim etmek, Kur’an’ın herkesin bildiği dilde okunmasını sağlamak için kararlar aldırdım, icraatlar yaptırdım.
 
İlk Türkçe Hutbeyi Ben Verdim, Kur’an Çeviri ve Tefsirini, Buhari Tercümesini Ben Yaptırdım
8-İlk Türkçe hutbeyi veren ve bu geleneği Anadolu’da yerleştiren benim. İlk kez Kur’an’ı Türkçe’ye çevirten ve şiir olarak çevrilmesi için çaba gösteren benim, ezanın Türkçeleştirilmesini sağlayan da… Elmalı’ya, tefsirini yaptırdım. Elmalı tefsiri nasıl bakıyorsa, öyle baktım dine. Ardından, ikinci büyük adımı attım. 12 ciltlik Buhari tercüme ve şerhini yaptırdım.
 
Laiklik İlkesini Koydum, Diyanet İşleri Başkanlığı’nı Kurdurdum
9-1924’de dinle devlet işlerini birbirinden ayırdım. Dini vicdanlardaki yüksek yerine oturtmaktı amacım. Diyanet İşleri Başkanlığı’nı kurdurdum; din ve mezheplerle ilgili ibadet ve yönetim işlerini düzenlesin diye, imanla ilgili fıkıh kurallarını soracak olan Müslüman yurttaşlara bilgi versin diye… Bir görevi de Laikliği korumaktı.
 
Alevi-Sünni Çatışmasını Önledim
10-Yüzyıllardır süregelen Alevi-Sünni çatışması benim Laiklik ilkemle önlendi.
 
Kadınlarımıza Hayatın, Çalışmanın, Bilimin ve Sanatın Kapılarını Açtım
11-Müslüman Türk kadınına İslam’ın da kabul ettiği eski geleneksel haklarını ben yeniden tanıdım. Yeni Türk devletinin sağlam temellere dayanması için bunu zorunlu gördüm. O Türk kadını ki İmparatorluk devrinde satın alınabilir bir süs eşyası gibi davranılıyordu, sadece bir işgücü gibi değerlendiriliyordu; kendisine sosyal ve siyasal hiçbir hak tanınmamıştı. Bu yolda atmış olduğum adımlarla sağladığım başarılar, yalnız geri kalmış ülke insanlarına değil, Fransa, İsviçre gibi gelişmiş ülkelere de örnek oldu. Ben, Türk kadınına, meslek sahibi olmanın, sanatın, bilimin ve sosyal hayatın kapılarını açtım. Onun kendi rızası olmadan evlendirilmesini, dövülmesini, hor görülmesini yasalarla önledim. Bunlardan hiçbiri İslam’a aykırı değildir, karşı değildir.
 
Müslüman Doğu “Bilinçli İnanma”yı Bana Borçludur
12-Müslüman Doğu sadece inanmaktan, bilerek inanmaya; bilinçsiz dincilikten, bilinçli dindarlığa kanat açışını, benim öncülük ettiğim aydınlanmaya borçludur.
 
Kur’an Dışı Din, İslam’ın Yanlış Anlaşılması Sorunlarına Neşter Vurdum
13-İslam dünyası, ta Muaviye’den beri Kur’an’ın esas mesajının dışlandığı bir din yaşadı. İslam’ı yanlış anlamasıydı Müslümanların esas sorunu. İslam dünyası ya bu yanlış anlamayı terk edecekti ya da bu yanlış anlama İslam’ı bitirecekti. Ne var ki Müslüman ne yanlış anlamaktan vazgeçiyordu ne de yanlış İslam’dan. Yüzyılların çıbanlaştırdığı bir dertti bu. Çok ciddî bir neşter vurulmadan iyileşmezdi. O neşteri ben vurdum, ama değeri bilinmedi.
 
Müdafaai Hukukçular Olarak İslam’ı Akıl-Dışılıktan, Allah’a Kulluğu Aracılardan Kurtardık
14– Biz Müdafaai Hukuk öncüleri, 1924’den itibaren dinde akıl ve İslam dışı bulduklarımızı ayıklamaya, tasfiye etmeye başlamıştık. Bu tasfiye, düşmanlarımın iddia ettikleri gibi kesinlikle dinin tasfiyesi değildi; din adı altında sahnelenen yalanların tasfiyesiydi, uydurmaların, hurafelerin tasfiyesiydi. Yine Müdafaai Hukuk’un hedef ve eylemlerinden biri de, Allah’a kulluğun aracılardan kurtarılmasıydı. Bu, Kur’an’ın da isteği değil midir?
 
Milli Mücadele Sırasında İdam Edilenler Haindi, Onları Savunanlar Dinci Çıkarcılardır
15-Millî Mücadele sırasında, evet, hıyanetleri belirlenen bazı kişiler idam edilmiştir. Günümüzün dinciliği, idam edilen bu hainlerin bir kısmı için yas tutar, Cumhuriyet devrimlerini karalama bahanesi olarak ve şu gerekçe ile: “Abdestli, namazlı, sarıklı, sakallı muhterem zatlar idiler. Onlara nasıl kıyıldı?” Siz o dincilere şu yanıtı verin: “Onlar haindi. Ebu Cehil’in, Ebu Leheb’in sakalıyla sarığı, bunlar için yas tutmaya vesile olmuyor da Müdafaai Hukuk dönemi hainlerinin sakal ve sarığı neden vesile oluyor? Çünkü Müdafaai Hukuk dönemi hainlerini savunmada sizin siyasal çıkarlarınız var.” İkincisi, sakal-sarık, abdest-namaz edebiyatı yaparak zulmü ve hıyaneti savunmak, bizatihi ağır bir zulümdür ve dinciliğin mayasını ele verir. Kur’an, namazını riya ve çıkar aracı yapanları Mâûn suresinde lanetler. Anadolu halkının namus, din, şeref savaşını veren Milli Mücadele’ye bir biçimde karşı çıkarak ‘hain’ sıfatını alanlar, Tu’me’den daha mı az şerirdiler? Kuvayi Milliye’nin dinsiz olduğu yolundaki propaganda, İstiklal Harbi’ni tehdit eden en zehirli, en alçak propaganda idi.
 
Milletim Hurafelerden, Din Adına Sahtekârlıktan Kurtulsun, Mutlu Yaşasın İstedim
16-Oysa ben istedim ki Türk milleti İslam’la birlikte yaşasın, onunla mutlu olsun. Şu şartla ki hurafenin, Arapçılığın, yalan, talan ve din adına sahtekârlığın elinde oyuncak olmasın, kahır çekmesin.
 
Yalnızca Cehalete Karşı Savaştım, Sahte Din Yerine Gerçeğini Koymak İstedim
17-Ben İslam’a karşı savaşmadım, cehalete karşı savaştım. Hurafe dinciliğini yıktım. Yıktığım hurafenin yerine gerçek dinin konması için uğraştım. Dincilerin karşısında, dindarların yanında oldum. Evet, İslam’ı karanlık emellerine alet edenleri düşman bildim, onlara öfkem gerçekten çok büyük oldu.
 
Arapçılığa, Akıl-Dışılığa, Hıristiyanlaşmaya Karşı Çıktığım İçin, Beni Dine Karşı Gösterdiler
18-İslam imanı adı altında Arapçılığa, akıl-dışılığa kulluk yapmaya karşı çıktım. Mücadele ettiğim ve kısmen de yıktığım, işte bu ikinci kulluktur. Bunun yıkılmasından rahatsız olan dincilerle, özgün İslam’ın belirleyici kılınmasından rahatsız olan dinsizler, beni elbette ki dine karşı göstereceklerdi. Gösterdiler de, elbirliğiyle gösterdiler. Milleti İslam’dan uzaklaştırıp Hıristiyanlığı din yapmaya çalışanlar vardı, onlara da karşı çıktım. İslam’ın her hal ve koşulda korunmasını, ama gerekli arındırma ve yenilenme işinin de mutlaka yapılmasını savundum.
 
Dini Bir İmtiyaz Aracı Olarak Kullananlar Karşı Tarafı Kâfir Olarak Gösterir
19- Dinin, dünyevî ayrıcalık aracı yapılmasına giden yolları kapadım. İman bir dünyevî imtiyaz aracı olarak alınırsa, yıkıcı imana dönüşür. Yıkıcı imanı egemenliklerinin maskesi olarak kullananlar, bunu kendileri gibi düşünmeyenleri kâfir ilan ederek yaparlar. Bu da milli birliği yok eder.
 
Meydan Dinci Hainlere Kalmasın Diye Din Sorununa Bilimle Girdim, İnançla Girdim
20–Yapılması gereken, aydınlanmayı ve özgürlüğü boğan fesat teolojisini bertaraf etmekti, imha etmekti. Bu iş, dine kayıtsız kalınarak halledilemezdi. Ben işte bunun için din sorununa iliklerine kadar girdim. Çünkü başka yol yoktur. Girmezseniz dinsizlikle itham edilirsiniz, yaptığınız her şeye karşı çıkılır. Gireceksiniz ama inançla gireceksiniz, bilimle, idrakle, irfanla gireceksiniz. Dayatmayla, sloganla, aforozla, korku salarak değil. İmanla, bilimle, irfanla gireceksiniz ki, meydan haçlılarla onlara uşaklık eden dinci hainlere kalmasın.

Kaybedişimizin 82. yılında rahmetle ve minnetle anıyoruz.
 


KAYNAKLAR: 

Ahmet Taner Kışlalı, Atatürk’e Saldırmanın Dayanılmaz Hafifliği, 

İmge Yayınları, Ank., 1993; 

Ahmet Taner Kışlalı, Ben Demokrat Değilim, 

İmge Yayınları, Ank., 1999; 

Yaşar Nuri Öztürk, Kur’an Penceresinden Kurtuluş Savaşı’na Bir Bakış, 

Yeni Boyut Yayınları, İst., 2012; 

Bahriye Üçok, Atatürk’ün İzinde Bir Arpa Boyu, 

Cem Yayınları, İst., 1995.

OKUR YORUMLARI
Coşkun Şahiner
10.11.2020 17:14:48

Bravo....Yozgat’la gurur duyuyorum....Almanya’dan selamlar

Rocky Mehmet Termanini
09.11.2020 15:21:01

Mashalla Mashalla...Thank you for a very excellent article.

Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ