A.Kadir ÇAPANOĞLU

A'DAN Z'YE

ATATÜRK ANLATIYOR

Zannederim 1919 Mayısının 14. Günü akşamıydı, Sadrazam Damat Ferit Paşa’nın Nişantaşı’ndaki ikametgâhına akşam yemeğine davet edilmiştim. Muayyen saatte Sadrazamın yanında bulunuyordum. Benden başka henüz kimse yoktu. Birkaç cümlelik bir konuşmadan sonra, uzunca bir sukut(sessizlik) devam etti. Kendisini 1–2 gün evvel Harbiye nazırı ile birlikte ziyaret ettiğimiz zaman gösterdiği sevinçten ve bilhassa samimiyetten eser yoktu. Sükûnetle Vahdettin’in Sadrazamını tetkik ediyordum. Bir aralık saatine baktı.

— Acaba nerede kaldı? Dedi.
— Birine mi intizar buyruluyor(birimi bekleniyor)? Dedim.
— Evet, Cevat Paşa (Çobanlı) hazretleri geleceklerdi, dedi.

Yine sukut başladı. Filhakika birkaç dakika sonra Cevat Paşa da geldi. Birlikte yemek salonuna geçtik. Üçümüzden mürekkep (oluşan) sofrada yalnız çatallar ve bıçaklar değiştikçe, hizmet edenlerin acemiliği yüzünden hâsıl olan gürültüden başka ses çıkmıyordu. Hatırladığıma göre dikkatle birbirimizin yüzlerimize bile bakamıyorduk. Kendi kendime, benimle görüşeceği meseleleri hizmet edenlere dahi duyurmamak için, susmakta olduğuna hükmediyordum. Ortasında genişçe bir masa bulunan çok dar, fakat şirin bir salona geçtik. Henüz ayakta dururken, Sadrazam dedi ki

—Bir harita getirtsek de, Müfettiş Paşa onun üzerinde bize izahat verse... Haritayı masanın üstüne açtılar. Anlaşılıyordu ki, Sadrazam, haritayı daha evvel hazırlatmıştır. Kiepert’in atlası idi. İçinden Anadolu paftasını bulduk. Masanın arzani (enine olan) cihetlerinde Sadrazamla karşı karşıyayız. Cevat Paşa benim soluma tesadüf etti. Dedim ki;

— Ne nokta- i nazardan izahat talep ediliyor?
— Mesela dedi; Samsun havalisinde ne yapacaksınız? Tereddüt etmeden şu kelimeler ağzımdan döküldü:
— Efendim, İngiliz raporlarında meselenin biraz mübalağalı olduğuna hükmediyorum. Fakat nede olsa, yerinde yapılacak tetkiklerden sonra, icap eden en iyi tedbirler bulunabilir. Merak buyurmayınız. Bu sözlerden sonra Cevat Paşanın gözlerine baktım. Aynı zamanda Sadrazamda gözlerini generale çevirmişti:

—Ne dersiniz? Demek istediği belli idi.
Cevat Paşa çok tabii bir tavır ve lisanla:

—Öyledir efendim dedi. Böyle işler mahallinde hallolunur. Şimdiden kati ne söylenebilir? Hiç memnuniyet göstermeyen Sadrazamın kafasından daha büyük bir endişeyi halletmek suali, sanki ifade olunabilmek için, şekil arıyordu. Birden, oldukça heyecansı bir seda ile sordu:

—Pekâlâ, siz bana harita üzerinde kumandanızın şamil olduğu mıntıkayı gösterir misiniz? Sadrazamın vesveseye düştüğü noktayı derhal keşfetmiştim. Cevap verdim:

—Efendim henüz bende pekiyi bilmiyorum. Belki takriben, kiepert atlası üzerine elimi koyarak, ihtimal şu kadar bir parça diyerek bazı vilayetleri elimle tehdit ettim. Bu defa daha manalı bir tarzda Cevat Paşaya baktım. O da Sadrazamın vehmini anlamıştı. Ben elimi haritadan kaldırırken Cevat Paşa ilave etti:

— Efendim mıntıkanın ehemmiyeti yoktur. Paşa bittabi o mıntıkadaki kuvvete kumanda edecektir. Zaten nerede kuvvet kaldı ki? Cümlesini tamamlarken vaziyetin hiçte ehemmiyeti haiz (önemli) olmadığını bililtizam (kasten) ima etmek ister bir tavırla, Cevat Paşa, haritanın bulunduğu masadan uzaklaşır gibi oldu. İçimden Cevat Paşa’ya teşekkür ettim. Generalin bu sözleri Sadrazam’ı tatmin etmiş görünüyordu. Her birimiz birer koltuğa çekildik. Sadrazam sordu:

— Ne vakit hareket edeceksiniz?
—Ne vakit emir buyruluyorsa… Ben esasen harekete hazırım.
—Zat-ı şahane’yi ziyaret ettiniz mi?
—Hayır efendim. İrade buyrulmadı.

—İrade buyruldu. Ben tebliğ ediyorum. Yarın kendilerini ziyaret ediniz. Sadrazamın konağından çıktıktan sonra Cevat Paşa ile kol kola, karanlıkta, Nişantaşı Caddesi’nin piyade kaldırımı üzerinden Teşvikiye’ye doğru sıkı adımlarla ilerliyorduk. Cevap Paşa pek samimi bir lisanla bana sordu:

—Bir şey mi yapacaksın, Kemal?
—Evet, Paşam bir şey yapacağım dedim.
—Allah muvaffak etsin! Dedi
—Mutlaka muvaffak olacağız dedim, birbirimizden ayrıldık.

19.05.2014
OKUR YORUMLARI
mahmut erdem
27.05.2014 11:19:00

selam hocam yılgınlık yok yola devam siz degerli fikrlerinizle aydınlatın bizler hep yoldaş olmaya devam mutlaka birgün anlamayanlarda anlayacaklardır ,saygılarımla

Mehlika Filiz Ulusoy
22.05.2014 10:26:00

Abdülkadir Bey,

Mustafa Kemal, olağanüstü bir devrim yaparak Cumhuriyeti kurdu,yaptığı sosyal devrimler de bunu takip etti. Bütün bunları görerek yatağında ölen bir ordu komutanı ve devlet başkanıydı. Keşke sosyal devrimlerini pekiştirebilmek için daha uzun yaşayabilseydi.

Hazreti Muhammed de yaptığı devrimin ürününü almış ve yatağında ölmüş nadir devrimcilerden biridir. Hazreti Musa varmak istediği topraklara ulaşamadan öldü. Hazreti İsa dünyanın en yaygın dinini kurduğunu fark edemeden öldürüldü.

Hepsine ve size saygılarımla

Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ