A.Kadir ÇAPANOĞLU

A'DAN Z'YE

AMASYA LİSESİ MÜDÜRÜ ve TARİH HOCAMIZ SÜLEYMAN DUYGU

Değerli okurlar, ortaöğretim okulları 15 günlük yarıyıl tatiline başladılar. Her aklıma geldiğinde nefretle ve lanetle kınadığım ucube 4+4 yasası gereği beş buçuk yaşında okula başlayan ikiz erkek torunlarımdan daha çok ben seviniyorum. Sabah 07.30 da karanlıkta evden çıkıp akşamüzeri 17.00 de geliyorlar. Yani 9,5 saat evden uzakta ve sandalye üzerindeler. Kafeste doğan aslan yavrusunun dünyayı öyle sanması gibi torunlarım ve yaşıtları da hayat budur sanıyorlar.

Sene 1959. Bundan yetmiş yıl mukaddem, Amasya Lisesi ortaokul son sınıf talebesiyim. Ortaokul bitirme imtihanlarına giriyoruz. Büyüklerimiz, bu imtihanlara bakalorya (olgunluk sınavı) diyorlar. Afyon/Dinar da ilkokul bitirme sınavlarına, Amasya Lisesinde Ortaokul bitirme sınavlarına, İstanbul Pertevniyal lisesinde de lise bitirme sınavlarına giren ben ve yaşıtlarım son talihsiz talebeleriz. Bizden sonra bu sınavlar kaldırıldı.

Öyle başarılı bir talebeyim ki her yıl birinci karnemde dört zayıfımın olması garanti. Amasya o yıllarda gerçek Müslüman mütedeyyin halkı ile şehzadeler şehri. Sınıfımızdaki kız arkadaşlarımızla hep aramızda bir mesafe var. Yani çekiniyoruz, birbirimizle çok rahat konuşamıyoruz. Ama buna rağmen bir kız arkadaşım vardı, güzel mi güzel. Siyah önlük beyaz yakaya, bu kadar mı yakışır kırmızı hırka. Güzel ve kibar anlamına gelen ismi ben de saklı kalsın. Yazdım, eşimde izin verdi eylül de yayınlayacağım.

O gün tarih dersinden sözlü imtihan oluyoruz. Arkadaşlarımızdan Feriha Kahveci kardeşimiz diğer kız arkadaşlarımıza göre daha sıcakkanlı, arkadaş canlısı. Öğretim dönemi içinde de hepimizle iyi ilişkiler kurmuş bir kardeşimiz. Hayattaysa, Allahtan sağlıklı bir ömür diliyorum.

Üç kişilik bir imtihan heyeti bizleri numara sırasına göre içeri alıp sorularını soruyorlar. Feriha arkadaşımız, sorulan soruları üşenmeden bir deftere kaydediyor. Kaydederken de şunu fark ediyor: Her öğrenciye üç soru soruluyor ve bu sorular hep aynı üçlü gurup içinde tekrar ediyor.

Sınavdan çıkanlar diyorlar ki “üç mümeyyiz yan yana oturmuşlar önlerinde bugün kullandığımız küp kâğıt ebadında kâğıtlara yazılmış sorular var. Mümeyyizlerden birsi hem tarih hocamız hem de okul müdürümüz Süleyman Duygu. Süleyman Bey, imtihan sırası gelen öğrenciye önündeki kâğıtlardan birisini veriyor. Bu kâğıtta üç soru var. Önce giren öğrenci kara tahta önünde sözlü imtihan olurken sonra giren öğrenci kürsüde oturup kendisine verilen soruları cevaplandırmak için hazırlanıyor.”

Feriha kardeşimiz çıkan soruları not ederken bu soruların her beş kişide bir sıra ile tekrar edildiğini fark ediyor. Bunu fark edince sırası gelmemiş arkadaşlar başına birikiyor ve bana hangi sualler çıkacak diye soruyorlar. O da kendisine kaç kişi kalmış onu soruyor ve önündeki listeden sayarak sana şu sorular gelecek diyor. Biz olaya tesadüf gözü ile bakarken Feriha kardeşimiz bunun tesadüf olmadığını ve içerden çıkan öğrencilere çıkan soruları doğru tahmin ettiğini bize ispatlıyor. Bizim evimiz liseye yakın Şehirüstü mahallesinde Halkalı Evliyanın yanında. Bana sıra öğleden sonra gelecek. Ben de Feriha’ya soruyorum bana hangi sorular çıkacak diye. Hesaplayıp bana isabet edecek üç soruyu söylüyor. İhtimal vermekle vermemek arasında bir düşünce ile eve geldim. Yine de her ihtimale karşı bu üç soruya adeta ezberlemişçesine çalıştım. Öğleden sonra sıra bana geldi. Kapıyı tıklatıp sınıfa girdim. Üçlü mümeyyizlerin ortasında oturan Süleyman Bey bana önünde üst üste sıralayarak muhafaza ettiği küçük not kâğıtlarından en üsttekini uzattı ve kürsüde oturup hazırlanmamı işaret etti.

Kürsüye oturup kâğıda baktım, Feriha’nın bana yazdırdığı benimde adeta ezberlediğim üç soru. Benden önceki arkadaşımın imtihanı bitti, ben ayağa kalkıp kara tahtanın başına gittim. Üç soruyu da sular seller gibi anlattım.

Süleyman Bey “bir şey daha soracağım bunu da bilirsen 10 vereceğim” dedi. Sorduğu soruyu zaten ezberlemiştim ama heyecandan tek kelimelik bu cevabı atlamışım, hemen cevapladım. Süleyman Bey’den aferin alarak sınıfı terk ettim. İşte Üniversite hayatım dâhil aldığım birinci 10 numara budur. İkinci 10 numarayı da Pertevniyal Lisesi bitime imtihanlarında Kompozisyon sınavından almıştım.

Yazarın notu: Süleyman Duygu Hocamız Yozgat’ın yetiştirdiği değerlerden olup Çapanoğulları hakkında yazdığı Yozgat Tarihi ve Çapanoğulları araştırması hâlâ kaynak kitap olarak başvurulmaktadır. Cennetmekân dedem Muhlis Çapanoğlu’ndan aldığı bilgileri kaynak olarak kullanmış, bize de kaynak olmuştur. Allahlın rahmeti üzerine olsun.

28.01.2019
OKUR YORUMLARI
Metin Duygu
20.11.2021 14:58:08

Yazınız ile rahmetli annem ve babami ve Amasya günlerimizi hatırlattınız. Çok teşekkürler selam ve saygi ile.

Muhsin Köktürk
02.02.2019 09:18:00

Sayın Abdulkadir Çapanoğlu,
Anlattığınız anı dönemindeki sınav sistemine tabi olanlardan biriyim. Kuşkusuz bu sınav sisteminin eleştirilecek yönleri var. Ama o günün koşulları öyleydi. Ancak bu sistemin ne denli başarılı insanlar yetiştirdiği de yadsınamaz bir gerçek.O dönemlerde ve sonrasında teşekkür, takdir belgesi aslanın ağzındaydı. Şimdi bir sınıfta neredeyse teşekkür ve takdir belgesi almayan kalmadı. Buna karşın eğitim yerlerde sürünüyor. Yaz boz tahtasına çevrilen eğitim sistemimiz;eleştirmeyen, sorgulamayan kişiler yetiştiriyor.Ne diyeyim ki, neyi tutsak elimizde kalıyor.
Saygılarımla.

Ethem Kutsoylu
28.01.2019 12:37:00

Allah rahmet eylesin Suleyman hocaya. Gercekte o sinavlarin ne faydasi vardi? Bende Ortaokul bitirmede girmistim.O zaman ki egitim sanki dahami iyiydi bugune gore? Esenlikler dilerim.

Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ