A.Kadir ÇAPANOĞLU

A'DAN Z'YE

3 AĞUSTOS DÜNYA KARPUZ GÜNÜ

Değerli okurlar, ağustos ayının üçüncü günü dünya karpuz günü. Yazın sonuna yaklaşırken dilim dilim yediğimiz, buzdolabında bekletip misafirlerimize ikram ettiğimiz, doğanın en tatlı, en sulu hediyelerinden birisi olan karpuzdan kocaman bir dilim keserek yaşadığınız anın tadını çıkarın demek isterdim ama diyemiyorum.

Özellikle kavurucu sıcakların etkisini hissettirdiği temmuz ve ağustos aylarında tüketimi artan karpuz, yüksek su içeriği ve hafif yapısıyla hem lezzet hem de serinlik arayanların tercihi oluyor ama çok pahalı olduğu için artık doyasıya yiyemiyoruz. Her yıl 3 Ağustos’ta kutlanan Karpuz Günü, serinletici bir gelenek ama ulaşılması zor bir Lezzet oldu bizler için. Yıllar önce en mütevazı meyvelerden biri olan karpuz, şimdi sanki egzotik bir ithal meyve gibi

 Yaz aylarında yüksek su içeriği ve hafif yapısıyla büyük ilgi gören karpuz, özellikle temmuz ve ağustos aylarında en çok tüketilen meyveler arasında yer alıyor. Besleyici değeri, serinletici etkisi ve sofralara kattığı neşeyle bilinen karpuz, bu yıl üretim maliyetleri ve enflasyon nedeniyle cep yakıyor. Bir dönem halkın en ulaşılabilir meyvelerinden biri olan karpuz, artık pazar tezgahlarında "düşünerek alınan" ürünler arasında yer alıyor.

Bir vatandaş sokak röportajında şöyle demiş: “iki kişi olduğumuz için eskiden yarım karpuz alırdık, şimdi çeyrek bile düşünerek alıyoruz. Karpuz almak artık lüks Oldu"

Kilosu 20 lirayı bulan bazı karpuz çeşitleri, özellikle dar gelirli ailelerin bütçesini zorluyor. Yazın en doğal ferahlık kaynağı olan bu meyve, artık birçok kişi için nadiren tüketilebilen bir ürüne dönüştü.

Karpuz, sadece bir yaz meyvesi değil, aynı zamanda kültürel bir simge. Pikniklerin, yaz gecelerinin, balkon sohbetlerinin vazgeçilmeziydi. Ancak bu gelenek de artık ekonomik zorlukların gölgesinde kalmış durumda.

Eskiden karpuz; yaz demekti, çocukluk demekti, Karpuzun kabuğu bile 1950 li yılların biz çocukları içinde bir neşe kaynağıydı. Tenekecilere yalvar yakar yaptırdığımız patlangaçlarımızı karpuz kabuğuna bastırır içinde kalan yuvarlak fişek tapası gibi kabuğu bir çubukla hızlıca iterek patlama sesi yaratırdık.  

Çalıştığımız yıllarda yıllık iznimizi alıp tatile çıktığımızda öğle yemeğimiz karpuz peynir ekmek idi. Kaldığımız pansiyonun buz dolabında soğuttuğumuz karpuzu nasılda iştahla yerdik.

Bugün karpuz, yarın domates, öbür gün ekmek... Biz ne zaman "sofradaki en basit şeylerin bile ayrıcalık sayıldığı" bir ülke haline geldik?

Şimdi sorsam; Karpuz Günü’nü kutlaması gerçekten bir alışkanlık olsa kutlayabilir miyiz? Olumsuz cevapları duymuş gibiyim.

Karpuz Günü, bana kalırsa bir uyarıdır artık. Gıda fiyatlarının ulaştığı noktaya, sofralardaki eksilmeye, yaşanan sessiz yoksulluğa dair. Karpuzun çekirdeğini değil, gerçeğini konuşma zamanıdır.

Ağızlarının suyunu akıtmayayım diye afiyet olsun diyemiyorum herkese. Ama umarım bir gün yine hep birlikte karpuzun sadece tadını değil, bolluğunu da kutlayabiliriz.

Yine de Rahmetli Şemsi Yastıman’ın türküde söylediği gibi “yiyen ahbaplara afiyet olsun” diyerek yazımı sonlandırayım.

OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ