Değerli okurlar, 25 Şubat1924te Meclis'te din ve devlet ayrımı teklifi tartışılmaya başlandı. Önergede hilâfetin kaldırılması,”Şeriye ve Evkaf Bakanlıklarının, Medreselerin” kaldırılması maddeleri de vardı. 25 Şubat'tan 3 Mart'a kadar süren tartışmalardan ve Adliye Bakanı Seyit Bey'in hilâfet hakkında bilgi veren söylevinden sonra bu teklifler Meclis'te kabul edildi. Dolayısıyla “25 Şubat tarihi Laikliğin yasalaşmasının” yıl dönümüdür.

CHP’nin On beşinci Yıl Kitabı’nda “Laiklik” ilkesi ve laikleşme süreci şöyle tanımlanmıştır:

“Türkiye Cumhuriyeti, dinlerden ve dinlerin koyduğu naslardan değil hayatın kendinden ve onun müspet icap ve ihtiyaçlarından mülhem olarak işleyen bir devlet mekanizmasıdır. Devlet ve dünya işlerinde dinin hiçbir tesiri yoktur. İşte bu prensibe Laiklik derler.


Laiklik yasalaştıktan sonra zaman içinde şer’i mahkemeler kaldırılıp, Medeni Kanun koyarak adli birlik sağlanmıştır. Medreseler ilga edilerek tedrisat birliğini sağlanmıştır. Cemiyetin yetiştirici ve yaşatıcı şartları arasından dinin tesiri önlenmeye çalışılmıştır. Nitekim son dönemde muhafazakâr halkımız bile semtlerindeki okulların imam hatip liselerine döndürülmesine ve çocuklarının imam hatip liselerine kaydedilmesine karşı çıkmışlardır.

Laikliğin kabulü ile amme haklarının en mühimlerinden biri olan vicdan hürriyeti, Laiklik sayesinde en geniş ve ideal bir şekilde temin edilmiştir. Bir cemiyetin üstünlüğü ve medeniliği için birinci şart olan vicdan hürriyeti, her ferdi manevi hususlarda kendi idrak ve imanına bırakarak ferdi inanışla devletin ve cemiyetin umumi yürüyüşünü köstekleyici bütün bağları koparıp atmıştır.

Milli ve içtimai hayatta ferdin dinsiz oluşu, şu veya bu itikat sistemine mensup oluşu, milli ve içtimai vazifesi bakımından ne bir kusur, ne de bir fazilet sayılamaz. Türkiye’de dinin dünya işlerinden ayrı tutulduğu, Laikliğin ilan olunduğu andan itibaren hiç kimse, hiçbir ibadete icbar edilemez ve hiç kimse, vicdanının ilhamı ile kabul ettiği ibadetten men olunamaz.

Bu geniş ve yüksek anlayışın hududu içinde köhne, yıpratıcı ve en yüksek içtimai heyetleri bile sukut ettirici tekke, tarikat gibi irticai zihniyet mümessillerinin girmesine imkân yoktur.

Felsefi Anlamı: Laiklik, İman ve inancın yerine, aklın egemenliğini kabul eden bir inançtır. Araştırmacılığa açıktır. Bu yüzdendir ki tıp da olsun, sair teknolojilerde olsun mucitler ve kâşifler hep bilimde ileri giden ülkelerden çıkıyor.

Hukuki Anlamı: Somut olarak devlet ile dinin birbirine karışmaması olarak ifade edilebilir.

Siyasi Anlamı: Siyasal iktidarın, dinsel kudret ve otoriteden arındırılarak bağımsız hale getirilmesidir. Ya da dinin siyasal erk ve yaptırım gücüne sahip olmamasıdır.

Ulu önderimiz laikliğin tanımını şöyle yapmıştır. “Laiklik, yalnız din ve dünya islerinin ayırılması demek değildir. Tüm yurttaşların vicdan, ibadet ve din özgürlüğü de demektedir."(1930).

Laiklik bir uygarlık süreci ve düşünce sistemidir. Türkiye'de Cumhuriyet'i, halk egemenliğini, demokrasiyi ve bilimsel düşünceyi simgeler. Laikliğin kökleri bilim toprağından beslenir. Dinsel dogmalara karşıdır, ama din dogmalarına karışmaz. Laiklik laik okuldan başlar ve devletin laikleşmesiyle birlikte devletin dinden ayrılmasına ulaşır.

Özdemir İnce (Laik şair): Laiklik, birey ve toplumu dinlerin baskısına karşı korur diye güzel bir tarif yapmıştır.

Laiklik din ve vicdan özgürlüğüdür.

Kuran-ı Kerim Kâfurun suresinde de; Sizin dininiz sadece sizin için, benim dinim de sadece benim içindir diyor. İfade edilmek isteneni anlayabilmek için surenin mealine bakalım;

1-"De ki: Ey kâfirler! 2- Ben sizin taptıklarınıza tapmam3- Siz de benim taptığıma tapıcı değilsiniz. 4- Ve ben asla sizin taptıklarınıza tapacak değilim. 5- Siz de benim taptığıma tapacak değilsiniz 6- Sizin dininiz sadece sizin için, benim dinim de sadece benim içindir.

Zaten din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması da bu özgürlüğü sağlamak değil midir?

Sultan II. Mahmut, ulemaya yalnız din işleriyle uğraşmalarını, hükümet işlerinin yalnız padişahın mutlak yetkesine ait bir alanda olduğunu eylemleriyle belirtmiştir. Örneğin, düşünülen vergiler, medrese softalarının askere alınması, din kurumunun izni alınmadan haciz ve müsaderelere girişilmesi, vakıf işlerini ele alması, Frenk âdetlerine karşı aşırı ilgi gösterilmesi gibi konularda Şeyh'ül İslam'ın verdiği bir muhtırayı yırtarak bu gibi işlerin yalnız hükümdar yetkilerine ait olduğunu belirtmiştir.II. Mahmut döneminde, devlet ve din işleri ayrılmaya çalışılırken yeni ve bilimsel bilgi ağırlıklı eğitim veren okullar açılmaya da başlanmıştır.

Yani kısaca bazılarının dediği gibi laiklik günah işleme özgürlüğü veya gâvurluk değildir. Kısaca din ve vicdan özgürlüğüdür, din ve devlet işlerinin birbirinde ayrılmasıdır. Halkın hukuk önünde eşit olmasıdır.

25.02.2015
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ