Muammer KARADELİ / İleri ve Yeniufuk Gazetesi Köşe Yazarı

42 YILDIR TANIDIĞIM GERÇEK GAZETECİ

       1967 yılında Aydın İli Çine ilçesinde İLERİ Çine adıyla ilkokul 3’de başlayan matbaa/gazetecilik serüvenim, 1969’da Yozgat’a geri dönüşle önce İleri Sorgun, sonra da sadece İLERİ adıyla Bankalar caddesinde devam etti.

       Gazete sahibi annem aynı zamanda pedalda her türlü baskı işini yapıyor, babam hem yazıyor, hem de dizgi işine bakıyor, bende yanlarında yetişiyordum.

       Matbaa işleri her ne kadar rahat yürüyüp, işler tıkırında gitse de gazetede istenen istikrarı bir türlü yakalayamıyorduk.

       O yüzden gazetenin hep bir ayağı topal kalıyordu.

       Matbaa ile gazeteciliğin arasında çok önemli bir ayrıntıyı açıkça hissettiriyordu.

       O ayrıntı şuydu:

       Matbaa sahibi olursunuz, “matbaacısınızdır.”

       Gazete sahibi olursunuz, “patronsunuzdur.” 

       Ama “gazeteci değilsinizdir…”

       * * *

       Bunu anlamamda ki en büyük etken 1970-1976 yılları arasındaki gazetemizin Sorumlu Yazı İşleri Müdürlüğü görevindeki değişikliklerdi.

       1970’de Taha Akyol’du gazetemizin Yazı İşleri Müdürü.

       1971’de Ulusal Gazete Muhabirliği yaptığı ve yerel basında görev almadığı sıralarda Osman Hakan Kiracı’ydı.

       Peşinden Ruhi Bacanlı.

       Nizamettin Çiğdemtekin, Ali Doğruer, Harun Kurt ve daha nice değerli dostlar, ağabeyler.

       Ve Saygı Öztürk.

       Yozgat’ta ilk kez vasıflı gazete deneyimine giriştiğimizde oluşturduğumuz kadrolar.

       Gençleşmemiz, heyecanlanmamız, mesleği doruğa taşımamız.

       Kenan Yılmaz, Fahri Unan, ben ve lise öğrencisi iken yazmaya,  gazeteciliğe gönül vermiş insanlar.

       Her ne kadar hepimizin ellerinde hurufatın siyanürü, burnumuzda boyanın kokusu, yüzümüzde mürekkebin karası olsa da matbaacılığı unutmuştuk o yaşta.

       Gazetecilik sevdası, depreşmesi, kararlılığı öyle başlamıştı.

       Matbaacılık ve gazetecilik asla birbirine karıştırılmamalıydı, karıştırılmayacaktı…

       * * *

       Bu anekdotu aktarmamdaki neden, Osman Hakan Kiracı ağabeyin gazetesinin 40’ncı yıl dönüm yazısı yazmamı rica etmesinden kaynaklandı.

       Kendilerini 1971’de direk gazeteci olarak tanıdım.

       1974 yılına kadar Ahmet Hamdi Sönmemiş ile birlikte Tonosluoğlu çarşısında Yeni Yozgat gazetesinde Yazı İşleri Müdürü görevi ile birlikte matbaa/gazete ortaklığını işyeri devrine kadar sürdürdü, ikinci kez oradan tanırım.

       1976’dan itibaren vasıflı gazete, Yozgat’ta gazetecilik çıtasını ve değerini artırmak için Yozgat basın tarihinde yeni bir devrin başladığı dönemden tanırım.

       Aynı dönemde baskı tekniği, dizgi, tertip, makina, alet edevatta Yozgat’ta matbaa sektörüne sağladığı katkılardan tanıdım.

       Ve en önemlisi zaman zaman görüşemediğimiz, arkadaşlıklar dostlukların durağanlaştığı 12 Eylül ihtilalindeki dönemden çok çok iyi tanıdım.

       Kaderdaşlığımızdan, onurluca verdiğimiz mücadeleden, Askeri vesayet döneminde Em. Tuğgeneral Hakkı Borataş’ın hem Vali, hem Belediye Başkanı, bir ilin her şeyi olduğu dönemde Yozgat ve Yozgat halkı için verdiğimiz mücadeleye karşı dik duruşumuzdan tanıdım.

       Yozgat Emniyet Müdürlüğü, Alay ve Kışlada üzerimize çöken kara bulutlardan, ifadelerden, tehditlerden, tacizlerden, takiplerden, yıldırmalardan tanırım.

       Konya ve Malatya Askeri Mahkemelerinde hakkımızda açılan Sıkıyönetim Mahkemesi 1402 4/c maddesi kararlarına uymamaktan hakkımızda açılan davaların “halkı galeyana ve tahrike getirme suçu işlenmediği, halkın yararına ve doğru haber yapıldığı, işlemin ilgili gazeteciler değil, sorumlular hakkında yapılması gerekir” beraat kararlarının göğsümüze bir “şeref madalyası” gibi asıldığı dönemlerden tanırım…

       * * *

       O yüzden Osman Hakan Kiracı’nın dimağım ve nazarımdaki yeri hiçbir zaman “iş adamlığı, patronluğu, matbaa sektöründe kazandırdıkları, yenilikleri, açılımları” olmamıştır.

       Üstelik 1974-1990 yılları arasında sektörün çok ciddi rakipleri olmamıza rağmen.

       Osman Hakan Kiracı belleğimde bugüne kadar hep “gazeteci” olarak kaldı.

       Gazetecilik etik sınırları dışına çıkmadı.

       Elindeki gücü, imkânları, fırsatları hiçbir zaman ranta dönüştürme fikrine kapılmadı.

       Gazetecilikle ticareti aynı kefeye koymadı, araç olarak kullanmaya tevessül etmedi.

       İşte; o “meziyet.”

       O “dik duruş.”

       O “sorumluluk.”

       O “meslek anlayışı.”

       O “ilke” ve “düstur” kendisini Yozgat’ta gerçek “gazeteci” diyebileceğimiz 3-5 kişinin en üst sırasında yer almasına neden olmuştur.

       Yozgat Gazetesi’nin 39 yıldan bu yana aldığı tüm ödüllerin arkasındaki başarının nedeni budur.

       Hiçbir çıkarı olmadığı halde Yozgat Gazetesi’nin halen yayın hayatına devam etmesinin ısrarı budur.

       Adını gerek Türkiye, gerekse Yozgat’ta altın harflerle yazdırmasının ana teması, gerekçesi sadece ve sadece budur.

       * * *

       Osman Hakan Kiracı’yı ben tam 42 yıldır böyle tanıdım.

       İyi ki tanımışım.

       Osman ağabeye.

       Yozgat Gazetesi’ne nice 40 yıllar diliyorum. // 05.03.2013

15/04/2022 19:24
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ