İsmet KAPUSUZ
YOZGAT'ı, Yozgat'ın ve Yozgatlı’nın Gazetesi olduğu içinde seviyorum.
1 Mart 1998 tarihinde 25 yaşına basacakmış. Tam yetişkin çağında. Sahibi de çok sevdiğimiz bir Yozgatlı, sosyal yönü iyi ve berrak, ilişkileri samimi. Kendini yetiştiren bir gazeteci hemşehrimiz, ilimizin sorunları ile haşır neşir bir Yemen askeri.
Her şeyin gönlünce olmasını her zaman olduğu gibi, yine de tekrar ediyorum.
Posta kutusuna 10 ve 17 tarihli Yozgat Gazetesi’ni atmış postacı, sağ olsun. Ne kadar mutlu oluyorum İzmir’de bilesiniz.
Yozgatlı gurbette, o güzelim ilin bir sevdalısı oluyor ki sormayınız. Hele elime geçen gazetemizin Sorgun Şeker Fabrikası ile ilgili merasimi ve Sn. Başbakanımız ilimiz için söylediklerini okudukça güvenim artıyor, elbette seviniyorum. Bu konudaki düşüncelerimi yazıp gönderdim gazetemize, belki okursunuz.
Gazetemizde siyasi içerikli, gerek Sn. Başbakanın, gerekse milletvekilimiz Lütfullah Beyin konuşmalarına yer verilmiş haliyle. Münci Alper'in, Temel Sönmez talebemin güzel yorumlan da var.
Konuya, gazetemizin 25 senelik ömrü boyunca önündeki basamaktan nasıl çıktığına bir nebze dokunarak girmek istiyorum. 25. Km taşına erişmek!
Sene 1974. 12 senelik mebusluğa veda ederek Ankara'da, 1961'de Yozgat'ta bıraktığım muallimlik mesleğine döneli 3-4 ay oluyor. O tarihte sevgili Kiracı geçmiş pedalın başına çok mütevazı imkânlarla Hakan Matbaasında sevimli Yozgat'ı çıkarma uğraşı veriyordu demek. O günün mütevazı işyeri, bugün görkemli bir matbaa ve gazete idarehanesi...
Basın; TV: Son yıllarda medya denilen bu dördüncü kuvvetten nasibini alan, iktisaden kalkınmış illerimizin hemen hepsini gördüm, gezdim, dolaştım. “Kadersiz Yozgat” diye ağıt düzmeyeceğim, bazı kişi ve çevrelerin yaptıkları gibi gözüme sarımsak sürüp “Ah garip Yozgat'ım” diye de ağlamayacağım. Zira bugün Yozgat'ta, medya oldukça ses getirmektedir. Televizyonlarınız var, gazeteleriniz çıkıyor, dergileriniz herhalde yayın hayatını sürdürmektedir. Ne mutlu sizlere. Basın ve medya kuruluşlarının emekçilerini, müteşebbis hemşehrilerimi bu vesile ile gönülden kutluyor, Yozgat için gösterdikleri özveriden dolayı şükranlarımı sunuyorum.
1960 ihtilali sonrasında gözünü dünyaya açan Yozgatlı nesil; bugün 37-38 yaşında. O günlerde sevgili Abbas Sayar’ın Bozok'u, Sn. Tanrıdağ'ın Hakikat'i birer küçük yaprak halinde kamuoyumuzun naşiri efkârı idi. Arşivimde hala saklarım onları, 30 yaşın verdiği heyecan, politikaya da aşina düşüncemle her ikisine de yazardım. Rahmetli Nusrat Tanrıdağ'ın çıkardığı Vilayet Gazetesi pek elime geçmezdi.
Doğan Özmen meslektaşım Sorgun’dan bir gazete gönderir, Yozgat'ı da ele geçirdim mi kendimi ilimde zannederim bir an. Ama hiç değilse yılda bir defa ilimizi ziyaret etmeliyiz. 1997 baharında 3 gün kaldım. Yozgat'ta iki sınıf arkadaşım kalmış liseden Sn. Yaşar Eryaşar ve Sn. Saffet Acun. Ortaokuldan kim var bilemiyorum da ilkokuldan Ömer Gökçeoğlu ve adaşı Ömer Aktoklu kardeşlerim işyerinin başında.
Ankara'da, İstanbul'da, İzmir'de çeşitli muhitlerde hep konuşuruz Yozgat'ı da, arkasından kimsenin kalmadığını hemen dile getiririz. Herkes Yozgat'ta. Nüfus 50 bini geçmiş, köyden şehre hatırı sayılır bir göç olmuş, okullar, hastaneler, fakülteler, enstitüler şehri olmuş Yozgat. Gayet hareketli buldum şehrimizi. Caddeler taksi dolu.
Yozgat’ta kimse kalmamış demekle, geçmişteki vebalimizi kendi dilimizce sergiliyoruz. Yozgat ekonomisi güçlü olsaydı: Sn. Kiracı gazetesini daha iyi şartlarda, daha iyi olanaklarla günlük çıkarırdı şüphesiz.
Buna da şükür Osmancığım, sana ve gazetene en azından bir çeyrek asırlık daha ömür diliyor, başarılarının devamını temenni ediyorum.
“İşte geldik gidiyoruz,
Şen olasın Halep şehri”
Hesap ettim bütün dünya malını
Neticesi bir top beze dayandı
(Yunus Emre)
Tüm hemşehrilerime Şeker Fabrikası hayırlı olsun. // 02.03.1998