Zaman zaman sayfamda Yozgata hizmet etmiş birtakım kişilere yer vermekte, bunu bir görev olarak benimsemekte ve bundan da büyük bir mutluluk duymaktayım. Bugün de bir eğitimci, folklor araştırmacısı ve yazar olan Mahmut Işıtmandan söz edeceğim.
Mahmut Işıtman, 1 Temmuz 1908de Yozgatta doğdu. İlköğrenimini Yozgatta, ortaöğrenimini Konya İlk Öğretmen Okulunda tamamladı. 1930da Ankara ili Beypazarı ilçesinde öğretmenliğe başladı.
Mahmut Işıtman, Konyada öğrenciyken folklor araştırmalarına başladı. Özellikle edebiyat öğretmeni SadettinNüzhet Ergunun da yönlendirmesiyle bu alandaki çalışmalarına hız verdi. Yine Konyada öğrenciyken birkaç arkadaşıyla birlikte Işık Yolu adlı bir dergi çıkardı.
1932de Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Beden Eğitimi Bölümüne girdi, 1935te burayı bitirdi. Yedek subaylığını yaptıktan sonra Ankara Erkek Lisesine atandı.
Folklor çalışmalarını sürdürdü. Yozgat halk ve divan şairleriyle ilgili eski cönklerden, şairlerin aile ve akrabalarından birçok bilgi edindi. Bu ara cirit oyunlarıyla ilgili araştırmalar yaptı.
1938 yılında Gençlik ve Spor Bayramına son kez katılan Atatürkün de bulunduğu bayramı yönetmekte gösterdiği üstün başarıdan dolayı 1939da Millî eğitim Bakanlığınca takdirnameyle ödüllendirildi. 1945te mesleğindeki üstün başarısından dolayı bir kez daha takdirname aldı.
1954te Uluslararası İzci Teşkilatının açtığı WoodBadge İzci Kursuna gitti. Birinci ve ikinci kısımları pek iyi ile bitirdi. Londra Dünya İzcilik Teşkilatı Merkezinden gönderilen izci işareti ile diplomayı aldı.
1959da bir yıl için Almanyaya gönderildi. Oradaki eğitim sistemini inceleyerek bakanlığa uzun bir rapor verdi.
Mahmut Işıtman; Hizbî (Hüznî), Seyrî, Zeminî, Âşık İfşaî, Âşık Nazî, Sır Kâtibi Âşık Necip, Demlî, Âşık Zarî, Âşık Gamlî, Âşık Gülşanî, Fennî gibi birçok Yozgatlı şairin yaşamı ve şiirleri hakkında elde ettiği bilgileri Türk Folklor Araştırmaları dergisinde yayımlatarak Yozgat kültürüne büyük katkılarda bulundu.
Mahmut Işıtmanın ne zaman ve nerede öldüğü konusunda elde bir bilgi bulunmamaktadır. (1908 yılında doğduğuna göre öldüğü varsayımıyla böyle bir ifade kullanmaktayım.) Yaptığım araştırmalar sonucunda kendisiyle en son 7 Mayıs 1998e (90 yaşındayken) yüz yüze ses kaydıyla bir görüşme yapıldığını saptadım. Bu görüşme; Profesör Doktor Mine Göğüş Tanın danışmanlığında Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesinde, Çocukluk Tarihi adlı lisans ve Toplumsal Tarihte Çocuk konulu doktora dersleri alan öğrenciler tarafından gerçekleştirilmiştir. Mahmut Işıtmanla görüşen kişi Mehmet Akif Sözerdir.
Ses kaydına alınan görüşmede Mahmut Işıtman, bize yaşamı hakkında ilginç bilgiler aktarmaktadır. Bu bilgilere göre, daha altı aylıkken anne ve babası ölür. Çocukluğu Yozgatta geçer. İlkokula Yozgatın Taş Mektep adıyla anılan okulunda başlar. Üzerinde omzundan asmalı, saplı bir çanta; içinde bir defter, bir kurşun kalem ve Anadolu Yavrususun Kitabı adlı eski harflerle basılmış bir kitabı vardır Cumhuriyetin ilan edildiğini okulda öğretmenlerinden öğrenir. Cumhuriyet Bayramı kutlamaları için izci olarak Ankarada yapılan törenlere katılır. Orada Atatürkü görür.
Atatürk Türkiyesinin saygın öğretmenlerinden biri olan Mahmut Işıtman, folklor araştırmacısı kimliğiyle öne çıkmıştır. Yazarın Yozgat kültürüne yaptığı en büyük katkı, Yozgatlı saz ve divan şairlerini gün ışığına çıkarmak olmuştur.
Yeri gelmişken Mahmut Işıtmanın gün ışığına çıkardığı şairlerden birkaçının şiirine örnekler verelim:
BOZLAK(1)
Bir selam gönderdim canan iline,
Acep şu günlerde yetişir mola?
Bülbül de hasrettir gonca gülüne,
Kavuşup da bir kez ötüşür mola?
Ölürsem gurbette suyum kim döke?
Nazlı yâri yok ki kefenim dike,
Yârim hasretinle dert çeke çeke,
Açıldı yâreler bitişir mola?
Eser bad-ı saba(2) , değer sam(3) gibi,
Var mıdır âlemde olmuş ben gibi?
Vay biçare Nazî yârde sen gibi,
Ciğerinden yanıp tutuşur mola?
Âşık Nazî
KOŞMA (4)
Eğer gider isen Bozok iline,
Bir selamım götür vatana bülbül.
Kon bizim bahçenin mahzun gülüne,
Başla benim gibi figana bülbül.
Gönül hastasıyım, hâlim soran yok,
Gam yükün yüklendim hicrandan artık,
Ahbab-ı yarana(5) selam söyle çok,
Bir de başkaca canana bülbül.
Böyle imiş alnımızın yazısı,
Vatan muhabbeti, evlat arzusu,
Bekliyor Zarînin bunca kuzusu,
Gönülde hemanca(6) bir dane imiş.
Âşık Zarî
KOŞMA (7)
Bir fukara keşf-i keramet (8) olsa,
Müzevir(9) insana ahbap denilir.
Zengin kapısında bir hayvan ölse,
Eyvah, yazık, gönlü harap! denilir.
Fukarayı baş köşeye sürmezler,
İyi yere münasebet görmezler,
Ak sakallı olsa bir yer vermezler,
Fukara ayağa türap(10) . denilir.
Fukara durmayıp hizmet yetirse,
Yüklese de gam yükünü götürse,
Zengin, bir mahalden beygir getirse,
Bu, halis küheylan Arap. denilir.
Gülşanî çekiyor aşk mihnetini (11),
Kavukçu zenginin eder methini,
Fukara çalkasa bal şerbetini,
Bal değil, yıllanmış şarap. denilir.
Âşık Gülşanî
Değerli eğitimci, araştırmacı, yazar MahmutIşıtmanı Yozgat kültürüne katkılarından dolayı saygıyla anıyorum. Yeni kuşağı da Yozgat kültürünü araştırma ve inceleme konusunda etkin olmaya çağırıyorum. İnanıyorum ki gün ışığına çıkmamış nice kültürel değerimiz var. Hepimize düşen görev, bizi biz yapan bu değerlerimize sahip çıkmaktır.
Dipnotlar:
(1) Âşık Nazî, Mahmut Işıtman, Türk Folklor Araştırmaları Dergisi, Eylül 1969, Cilt 12, Sayı 242, s. 5401, 5402, 5403.
(2) bad-ı saba: Serin ve tatlı esen bahar yeli.
(3) sam: Çölde esen yel, sam yeli.
(4) Âşık Zarî, Mahmut Işıtman, Türk Folklor Araştırmaları Dergisi, Eylül 1968, Cilt 11, Sayı 230, s. 5066-5067.
(5) ahbab-ı yaran: Tüm dostlar.
(6) hemanca: Derhal, çabucak, hiç vakit geçirmeksizin.
(7) Âşık Gülşanî, Mahmut Işıtman, Türk Folklor Araştırmaları Dergisi, Mart 1977, Cilt 17, Sayı 332, s. 7929, 7930.
(8) keşf-i keramet: Keramet (doğa üstü, şaşkınlık yaratan durum) ortaya çıkarma, keramet yaratma. (Şiirde keramet sahibi anlamında kullanılmış.)
(9) müzevir: Ara bozucu.
(10) türap: Toprak, toz.
(11) mihnet: Sıkıntı, üzüntü.
11.04.217
Mahmut Işıtman, 1 Temmuz 1908de Yozgatta doğdu. İlköğrenimini Yozgatta, ortaöğrenimini Konya İlk Öğretmen Okulunda tamamladı. 1930da Ankara ili Beypazarı ilçesinde öğretmenliğe başladı.
Mahmut Işıtman, Konyada öğrenciyken folklor araştırmalarına başladı. Özellikle edebiyat öğretmeni SadettinNüzhet Ergunun da yönlendirmesiyle bu alandaki çalışmalarına hız verdi. Yine Konyada öğrenciyken birkaç arkadaşıyla birlikte Işık Yolu adlı bir dergi çıkardı.
1932de Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Beden Eğitimi Bölümüne girdi, 1935te burayı bitirdi. Yedek subaylığını yaptıktan sonra Ankara Erkek Lisesine atandı.
Folklor çalışmalarını sürdürdü. Yozgat halk ve divan şairleriyle ilgili eski cönklerden, şairlerin aile ve akrabalarından birçok bilgi edindi. Bu ara cirit oyunlarıyla ilgili araştırmalar yaptı.
1938 yılında Gençlik ve Spor Bayramına son kez katılan Atatürkün de bulunduğu bayramı yönetmekte gösterdiği üstün başarıdan dolayı 1939da Millî eğitim Bakanlığınca takdirnameyle ödüllendirildi. 1945te mesleğindeki üstün başarısından dolayı bir kez daha takdirname aldı.
1954te Uluslararası İzci Teşkilatının açtığı WoodBadge İzci Kursuna gitti. Birinci ve ikinci kısımları pek iyi ile bitirdi. Londra Dünya İzcilik Teşkilatı Merkezinden gönderilen izci işareti ile diplomayı aldı.
1959da bir yıl için Almanyaya gönderildi. Oradaki eğitim sistemini inceleyerek bakanlığa uzun bir rapor verdi.
Mahmut Işıtman; Hizbî (Hüznî), Seyrî, Zeminî, Âşık İfşaî, Âşık Nazî, Sır Kâtibi Âşık Necip, Demlî, Âşık Zarî, Âşık Gamlî, Âşık Gülşanî, Fennî gibi birçok Yozgatlı şairin yaşamı ve şiirleri hakkında elde ettiği bilgileri Türk Folklor Araştırmaları dergisinde yayımlatarak Yozgat kültürüne büyük katkılarda bulundu.
Mahmut Işıtmanın ne zaman ve nerede öldüğü konusunda elde bir bilgi bulunmamaktadır. (1908 yılında doğduğuna göre öldüğü varsayımıyla böyle bir ifade kullanmaktayım.) Yaptığım araştırmalar sonucunda kendisiyle en son 7 Mayıs 1998e (90 yaşındayken) yüz yüze ses kaydıyla bir görüşme yapıldığını saptadım. Bu görüşme; Profesör Doktor Mine Göğüş Tanın danışmanlığında Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesinde, Çocukluk Tarihi adlı lisans ve Toplumsal Tarihte Çocuk konulu doktora dersleri alan öğrenciler tarafından gerçekleştirilmiştir. Mahmut Işıtmanla görüşen kişi Mehmet Akif Sözerdir.
Ses kaydına alınan görüşmede Mahmut Işıtman, bize yaşamı hakkında ilginç bilgiler aktarmaktadır. Bu bilgilere göre, daha altı aylıkken anne ve babası ölür. Çocukluğu Yozgatta geçer. İlkokula Yozgatın Taş Mektep adıyla anılan okulunda başlar. Üzerinde omzundan asmalı, saplı bir çanta; içinde bir defter, bir kurşun kalem ve Anadolu Yavrususun Kitabı adlı eski harflerle basılmış bir kitabı vardır Cumhuriyetin ilan edildiğini okulda öğretmenlerinden öğrenir. Cumhuriyet Bayramı kutlamaları için izci olarak Ankarada yapılan törenlere katılır. Orada Atatürkü görür.
Atatürk Türkiyesinin saygın öğretmenlerinden biri olan Mahmut Işıtman, folklor araştırmacısı kimliğiyle öne çıkmıştır. Yazarın Yozgat kültürüne yaptığı en büyük katkı, Yozgatlı saz ve divan şairlerini gün ışığına çıkarmak olmuştur.
Yeri gelmişken Mahmut Işıtmanın gün ışığına çıkardığı şairlerden birkaçının şiirine örnekler verelim:
BOZLAK(1)
Bir selam gönderdim canan iline,
Acep şu günlerde yetişir mola?
Bülbül de hasrettir gonca gülüne,
Kavuşup da bir kez ötüşür mola?
Ölürsem gurbette suyum kim döke?
Nazlı yâri yok ki kefenim dike,
Yârim hasretinle dert çeke çeke,
Açıldı yâreler bitişir mola?
Eser bad-ı saba(2) , değer sam(3) gibi,
Var mıdır âlemde olmuş ben gibi?
Vay biçare Nazî yârde sen gibi,
Ciğerinden yanıp tutuşur mola?
Âşık Nazî
KOŞMA (4)
Eğer gider isen Bozok iline,
Bir selamım götür vatana bülbül.
Kon bizim bahçenin mahzun gülüne,
Başla benim gibi figana bülbül.
Gönül hastasıyım, hâlim soran yok,
Gam yükün yüklendim hicrandan artık,
Ahbab-ı yarana(5) selam söyle çok,
Bir de başkaca canana bülbül.
Böyle imiş alnımızın yazısı,
Vatan muhabbeti, evlat arzusu,
Bekliyor Zarînin bunca kuzusu,
Gönülde hemanca(6) bir dane imiş.
Âşık Zarî
KOŞMA (7)
Bir fukara keşf-i keramet (8) olsa,
Müzevir(9) insana ahbap denilir.
Zengin kapısında bir hayvan ölse,
Eyvah, yazık, gönlü harap! denilir.
Fukarayı baş köşeye sürmezler,
İyi yere münasebet görmezler,
Ak sakallı olsa bir yer vermezler,
Fukara ayağa türap(10) . denilir.
Fukara durmayıp hizmet yetirse,
Yüklese de gam yükünü götürse,
Zengin, bir mahalden beygir getirse,
Bu, halis küheylan Arap. denilir.
Gülşanî çekiyor aşk mihnetini (11),
Kavukçu zenginin eder methini,
Fukara çalkasa bal şerbetini,
Bal değil, yıllanmış şarap. denilir.
Âşık Gülşanî
Değerli eğitimci, araştırmacı, yazar MahmutIşıtmanı Yozgat kültürüne katkılarından dolayı saygıyla anıyorum. Yeni kuşağı da Yozgat kültürünü araştırma ve inceleme konusunda etkin olmaya çağırıyorum. İnanıyorum ki gün ışığına çıkmamış nice kültürel değerimiz var. Hepimize düşen görev, bizi biz yapan bu değerlerimize sahip çıkmaktır.
Dipnotlar:
(1) Âşık Nazî, Mahmut Işıtman, Türk Folklor Araştırmaları Dergisi, Eylül 1969, Cilt 12, Sayı 242, s. 5401, 5402, 5403.
(2) bad-ı saba: Serin ve tatlı esen bahar yeli.
(3) sam: Çölde esen yel, sam yeli.
(4) Âşık Zarî, Mahmut Işıtman, Türk Folklor Araştırmaları Dergisi, Eylül 1968, Cilt 11, Sayı 230, s. 5066-5067.
(5) ahbab-ı yaran: Tüm dostlar.
(6) hemanca: Derhal, çabucak, hiç vakit geçirmeksizin.
(7) Âşık Gülşanî, Mahmut Işıtman, Türk Folklor Araştırmaları Dergisi, Mart 1977, Cilt 17, Sayı 332, s. 7929, 7930.
(8) keşf-i keramet: Keramet (doğa üstü, şaşkınlık yaratan durum) ortaya çıkarma, keramet yaratma. (Şiirde keramet sahibi anlamında kullanılmış.)
(9) müzevir: Ara bozucu.
(10) türap: Toprak, toz.
(11) mihnet: Sıkıntı, üzüntü.
11.04.217
11.04.2017
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ
Muhsin Köktürk
13.05.2017 16:13:00Değerli Okurlar,
Zaman zaman yazılarıma ara verdiğim oluyor. Sanırım yaşlanıyorum. Bu nedenle sık rahatsızlanıyorum. O zaman verimliliğim düşüyor.
Sağ olsun, ne zaman yazılarım arasında yayımlanma aralığı uzasa çok sevgili dostum Abdulkadir Çapanoğlu beni arayıp hatırımı sorar. Bu yaklaşımından dolayı kendisine çok teşekkür ediyorum.
En kısa zamanda yazılarıma yeniden başlayacağım. Bu ara nedeniyle sizlerden özür diliyor, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Muhsin Köktürk
13.05.2017 16:09:00Sayın Verda Aral Gülbay,
Ben emekli Türkçe öğretmeniyim. Eleştiriye sonuna dek saygılıyım. Zaten öyle olması da gerekir. Bu nedenle kırılmam söz konusu değil. Özür dilenecek bir durum da yok ortada. Zaman zaman ben de bir Yozgatlı olarak bazı tutumlarımıza isyan ediyorum. Bunu yazılarımda dile getirdiğim çok oldu.
Kuşkusuz Yozgat'ı ve Yozgatlıyı eleştireceksiniz. Gerektiğinde olumsuz yanları ortaya koyacaksınız. Bundan daha doğal ne olabilir?
Görüşleriniz sizin olduğu kadar bizim için de değerlidir.
Her şey gönlünüzce olsun.
Saygılarımla.
verda aral gülbay
11.05.2017 12:36:00YorumunuzGününüz aydın olsun ,Muhsin Bey .
Sizinle daha öncede yazıştığım için beni hatırlamamanıza şaşırdım evet sizinle konuşmayalı çok oldu sağlık sorunları yüzünden arayamadım sizi.Ben Yozgat'a ve Yozgat'lıyasaygı duyarım ,ailemin bana verdiği en güzel mirastır bana.
Benden düşüncelerimi paylaşmamı istendi gazetenize ben de çok mutlu oldum sizi tanıdığım için de sizinle konuştum .Ama en mutlu olduğum anda sizden gelen bu sözler beni son derece üzdü özürümü de diledim ama siz buna cevapta vermediniz.Olsun ben üzülmemem insanların düşünçelerinde saygı duyarım,Anladım ki beni ara-nızda görmekten pek mutlu olmamışsınız ,artık fikirlerimi paylaşımda bulunmayacağım .
Sayfanızı işgal ettiğim için bağışlayınız.
Saygılar.
verda aral gülbay
07.05.2017 15:01:00Selam Sayın Muhsin Bey.
Sizi kıracak bir şey söylediğimi zannetmem .Susmak söylemin en çok olduğu andır benim için.Sizler olmasydınız bugün bu şehir olmazdı.Sözlerimde size yada Yozgat'lıyı üzdüyse tekrar özür diliyorum .Biz kızlar kader dedik yozgat'ın tabiriyle dışarılılarla evlendik ,Yapacak fazla bir şeyimiz olmadı Yozgat için .Babam hep bize doğduğumuz şehri karnımızın doyduğu bu yere ihanet etmemeyi öğretti.
sizlere ve tüm hemsehrilerime sonsuz saygılar.
verda aral gülbay
07.05.2017 14:47:00Kültürü folklörü ve insanları ayrıcalıklı olan harika bir şekirde doğmak benim için onur.
Türkülerinde yaşanmışlıklar üzüntüler ,sevgiler aşk olan bir şehirdir ,Yozgat .hepimizin kanına işlemiş olan bu duygular bizleri biraz olsun şiire ulaştırmıştır.
Saygılar .
verda aral gülbay
08.05.2017 18:13:00Selam Muhsin Bey ,cevabınız beni çok üzdü,zira uyuyan sizler değilsiniz ki.ben annelere yazdım galiba atladınız.Bie ata sözü vardır ,''Çiğeri beş para etmeyenler,adam oldu ''denir ya
işte benim sözüm onlara secilene kadar ağamsın ,paşamsın ,derler sonra tanımazlar secmenleri yok dedirler .
Ama sizi kıedımsa özür dilerim .Saygılar.
Adınız ve Soyadınız
11.04.2017 19:46:00Sn.Verda Aral Gülbay 06.04.2017 tarihli diğer mesajınız Serbest Kürsüye aktarılmıştır..
Bilginize..
Yozgat Gzt.