YOZGAT DA YAPILAŞMA KURBANI

Şöyle 50-55 yıl öncesini düşünüyorum da kahroluyorum. Nasıl kahrolmayayım ki?... Yozgat şirin mi şirin, doğal mı doğal bir kentti. Evler genellikle tek ya da iki katlıydı. Bahçesiz ev yok gibiydi. Bahçelerde hemen her tür ağaç bulunurdu: badem, erik, elma, armut, kiraz, vişne, dut, ceviz, ayva…

İlkbaharın habercisi olan badem ağaçları hepsinden önce çiçek açar, bahçelere ayrı bir güzellik verirdi. Onu erik, elma, armut, kiraz, vişne ağaçları izlerdi. Son noktayı ceviz ve ayva ağaçları koyardı. Ya şimdi?... Artık Yozgat’ta ne o eski evler var ne de bahçeler. Yerini betonarme apartmanlara bıraktı bu güzellikler. Geride yalnızca anılarımız kaldı.

Belki ilkel yapılardı evlerimiz. Ama doğayla iç içeydi. Altında oturabileceğimiz, dalından meyve koparıp yiyebileceğimiz ağaçlarımız; oynamak için doğal oyun alanlarımız vardı. Hepsini yitirdik.

Bazen bahçe bize yetmezdi. Olsun. Gidecek, gezecek başka güzel yerlere de sahiptik. Yeniler bilmezler. “Bademlik” diye bir mesire yerimiz vardı. Ailece oraya gider piknik yapardık. “Abdullah’ın (Abdullanın) Bostanı” denilen bir boş alana gider, doyasıya top oynardık. Çamlık’ı bilmeyen yok zaten. Orası bizim başlıca mesire yerimizdi. Ne bademlik kaldı şimdi ne de Abdullah’ın Bostanı!.. Allah’tan Çamlık ulusal park ilan edildi de doğa katliamından kurtuldu.

Doluyum dostlar, çok doluyum. Çocukluk günlerimi anımsayıp bugüne baktığımda üzülüyor, ağlamaklı oluyorum. Kendimi yine de şanslı sayıyorum. Hiç olmazsa çocukluğumda bu güzellikleri yaşadım. Üzüntüm daha çok şimdikilere, hani şu apartman çocuklarına. Önünde oynayacakları doğru dürüst bir bahçesi olmayan, pencereleri birbirine bakan apartman dairelerinde oturan bu çocuklar, bizim gibi yaşayamıyorlar çocukluklarını.

Rahmetli babam da yıllar önce Yozgat’taki yapılaşma kervanına katılmak zorunda kalıp evini bir müteahhide kat karşılığı vermişti. Hiç unutmuyorum. Ev bitti. Hakkımıza düşen daireleri almaya gittik. Apartmanın merdivenlerini çıkarken yaşadığım şaşkınlığı anlatamam. Merdiven basamaklarının her biri diğerinden farklı genişlik ve yükseklikteydi. Sanki özellikle böyle yapılmıştı. Evlerin içinde de dışında da özensizlik egemendi. Çevremizdeki hangi yapıya baksak benzer manzaralarla karşılaşıyorduk.

Kuşkusuz şimdiki apartmanlar daha gösterişli. Kiminin bahçesinde göstermelik de olsa çocuk bahçesi var. Ama değişmeyen bir ortak yanları var hepsinin: Katledilen doğanın mirasçıları bu apartmanlar. Her biri bir katil gibi görünüyor gözüme. Bir türlü sevemiyorum bu yapıları.

Yapılaşma sorunu yalnızca Yozgat’ın sorunu değil elbette, tüm kentlerin ortak sorunu. Bu sorun daha başlangıçta görülüp gereken önlemler alınsaydı ne güzel olurdu. Ama kimi zaman basit çıkarlar kimi zaman büyük rantlar engel oldu buna. Bir evi varken üç dört ev sahibi olmak tatlı geldi mülk sahiplerine. Aldıkları arsa üzerine 25-30 daire yapıp birkaçını arsa sahibine vererek kalanını satan müteahhitlere tatlı geldi para kazanmak. Sonuç; tek ya da iki katlı, bahçeli evler yerine yükselen boy boy apartmanlar, yok edilen yeşillikler…

Evimizin önünde oynadığımız, akşamın geç saatlerine dek vakit geçirdiğimiz o yeşillikler yok bugün. Doğal yaşam alanlarımız bir bir elden çıktı. Biraz şanslı olanlar, apartmanlarının penceresinden Çamlık’ı görüp kendilerini avutuyorlar şimdi.

27.04.2015
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ