YOZGAT ATASÖZLERİNDE YERGİSEL ÖGELER

Atasözleri; bilindiği gibi öğüt verici, yol gösterici sözlerdir. Pek çok atasözü, bu niteliğinden dolayı yergisel birtakım ögeler içerir. Yozgat yöresinde söylenen atasözlerinde de bu durum yaygın görülür.

Yozgat atasözlerinde “evlat, varsıllık-yoksulluk, güç, çalışma, deneyim, konuşma, böbürlenme, görgüsüzlük, çıkarcılık, ezilmişlik” vb. konularda kara gülmece türünde eleştiriler görülür. Bunlar çok derin anlamlar taşıyan, ince alaylarla yüklü sözlerdir.

Evlat, Yozgat insanının en önemli değeridir; her şeyidir. Tüm yaşam onun geleceği üzerine kurulur. Ama önemli olan, iyi evlat sahibi olmaktır. Evlat olsun, ama hayırlı olsun istenir. Bu konudaki şu güzel atasözüne bakın: “Akıllı evladın var, malı nideceksin; deli evladın var, malı nideceksin?” Öyle ya, evladın akıllıysa en büyük servet odur; deliyse onca malın mülkün olsa neye yarar?...

Varsıllık-yoksulluk çatışması Yozgat atasözlerinde sıkça yer alır. Kimileri mal derdindedir kimileri can. “Ağanın malı gidiyor, azabın canı.” atasözüyle eleştirilir bu tutum. Varlık insanları mutlu kılarken, yokluk mutsuz kılar. “Varlık seviştirir, yokluk dövüştürür.” bunun için söylenmiştir.

Çalışmanın önemi öylesine güzel dile getirilir ki Yozgat atasözlerinde, etkilenmemek olanaksız: “Sen ağa, ben ağa; inekleri kim sağa?”, “İt ite buyurur, it de kuyruğuna.”…

Deneyim, görmüş geçirmişlik çok önemlidir Yozgatlı için. Bu nedenle yaşlılara çok değer verilir. Onların deneyimlerinden elden geldiğince yararlanılır. Bu konuda da birbirinden güzel atasözleri vardır: “Kalmış kağnıyı koca öküz çeker.”, “Koç olacak kuzu, koçun yanında gezer.”…

Yaşananlardan ders çıkarmak, ileride karşılaşılacak olumsuzluklar için önlem almak insan açısından çok önemlidir. Bu konuda birbirinden güzel atasözleri söylenmiştir: “Kedi ile harala girilmez.”, “Çürük iple kuyuya inilmez.”, “Çürük tahta çivi tutmaz.”, “Düşünmeden çiş yapmaya oturan, çömüdü çömüdü taş atar.”…

Konuşma, insanı tanımada etkin ölçütlerden biridir. Bu konuda da birbirinden güzel atasözlerimiz vardır: “Misafir kılığına göre karşılanır, sohbetine göre uğurlanır.”, “Boşboğazın sigarası yanmaz.”, “Lafını bil de konuş, ağzını sil de konuş.”…

Ele güvenmek, elden yardım ummak hiç hoş karşılanmaz Yozgat’ta. Bu hoş karşılanmazlık atasözlerine de yansır: “El, adama akıl verir de ekmez vermez.”, “El, adamın düşünü azdırır; ama çimecek su vermez.”, “El ayranı ciğer soğutmaz.”, “Elden gelen, elli gün gitmez.”, “Elden ekmek yiyen, yolda acıkır.”, “El gömleğiyle gerdeğe girilmez.”…

Böbürlenenler, kendini dev aynasında görenler ince bir dille yerilir: “İstanbul’dan gelen eşek, kırk gün at gibi gezer.”

Görgüsüzlük, sonradan görmüşlük en acımasız biçimde eleştirilir Yozgat atasözlerinde: “Kasabın yağı çok olursa götüne başına sürer.”, “Yamalıklı avurduna bakmıyor, gümüş zurna çalıyor.”…

Nabza göre şerbet verenler, çıkarları için bin takla atanlar sevilmez: Böyleleri için, “Ölüye gider ağlar, düğüne gider oynar.” denir.

Ezilmişler, horlanmışlar, kısacası garipler de Yozgat atasözlerine konu olmuştur: “Garip hırsızlığa çıksa, ay ilk akşamdan doğar.”, “Garip itin kuyruğu döşünde gerek.”, “Aşım yok taşacak, gişim yok boşayacak.”…

Bir başka yazıda daha başka örnekler sunmak üzere, selam olsun Yozgat’ımızın güzel insanlarına!..

3101.2016
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ