SOSYAL MEDYA PAYLAŞIMLARI ÜZERİNE

Kimileri, özellikle de bazı siyasiler hoşlanmasalar da ben bayılıyorum sosyal medyaya ve buradaki bazı paylaşımlara.

Sosyal medya; günümüz insanının sevinçlerini, mutluluklarını, sıkıntılarını, dertlerini, bunalımlarını dışa vurup paylaştıkları sanal bir dünya.

Sosyal medyada zaman zaman öyle paylaşımlara rastlıyorum ki gülmemek için kendimi zor tutuyorum. Gerçekten halkımız çok zeki. Kimi zaman öylesine yaratıcı paylaşımlar yapılıyor ki şaşmamak, hayran kalmamak olanaksız. Örneğin, geçenlerde bir sosyal medya fıkrası duydum bir arkadaşımdan:

Güney Kore başkanı; bir söyleşi sırasında Amerika Başkanı Donald Trump’a,

− Yakında Güneş’e insan indireceğiz, demiş.

Trump, o her zamanki alaycı tavır ve gülümsemesiyle,

− Hadi, canım, öyle şey olur mu? Adam cayır cayır yanar, diye karşılık vermiş.

Güney Kore başkanı,

− Ama biz bunu akşam yapmayı düşünüyoruz, diye eklemiş.

Trump şaşkın şaşkın bakıp, ,

− Ama akşam Güneş olmaz ki, demiş.

Kuşkusuz insan usunun yarattığı, uydurduğu bir öykücük bu. Ama güzel ve anlamlı. Dünyada söz sahip olmayı amaçlayan liderlerin, emperyalist güçlerin deyim yerindeyse bir tür sidik yarışmasını anlatılmak istenen.
Sosyal medyayı izlerken geçenlerde asgari cüretle ilgili bir fıkra dikkatimi çekti:
Bir İngiliz, bir Fransız, bir Alman, bir de Türk dörtlü zirve yapıyorlarmış.
İngiliz,

− Biz vatandaşlarımıza 1525 avro asgari ücret veriyoruz. 1200 avrosuyla geçiniyorlar. Kalan parayı ne yaptıklarını hiç bilmiyoruz, demiş.
Fransız,

− Biz 1521 avro veriyoruz. 1250 avrosuyla geçiniyorlar. Kalan parayı ne yaptıklarını biz de bilmiyoruz, demiş.
Alman,

− Biz 1557 avro veriyoruz. 1300 avrosuyla geçiniyorlar. Kalan parayı ne yaptıklarını biz de hiç bilmiyoruz, demiş.
Türk de demiş ki:

− Valla biz 2020 TL veriyoruz. Yoksulluk sınırı 6 bin 705 lira. Biz de kalan parayı nereden bulduklarını hiç bilmiyoruz.

Çok güzel, anlamlı, nazik ve iğneleyici bir sosyal medya fıkrası değil mi? Ben işte böylesine zekâ ürünü, hakaretten uzak, ince ve anlamlı sosyal medya paylaşımlarından yanayım. Ama gelin görün ki her zaman böyle olmuyor. İnsanları aşağılayıcı, incitici, kibarlıktan, estetikten, zekâdan uzak ve gerçek dışı pek çok paylaşım yapılıyor. Kimi zaman da fotomontaj yöntemi kullanılarak aslı astarı olmayan görüntüler yayımlanıyor. İşin garibi buna inanan kimi kimseler de bunları bilinçsizce paylaşıyorlar. Oysa bu tür paylaşımların şöyle bir akıl süzgecinden geçirilmesi gerekmez mi?

Ben, sosyal medya paylaşımlarının önemli ve etkili bir etkileşim aracı olduğu kanısındayım. Hakaret içermediği, kişilik haklarına saldırmadığı, özel yaşamın gizliliğine aykırı ve yasalara aykırı olmadığı sürece bu tür paylaşımların hoş karşılanmasından yanayım. Bazı paylaşımların içeriğini beğenmeyebiliriz. Bunlar bizim düşündüklerimize ters olabilir. Hatta bazılarından nefret de edebiliriz. Ancak bunları, demin belirttiğim özellikler çerçevesinde olduğu sürece hoş karşılamanın bir demokratik anlayışın gereği olduğunu unutmamalıyız. Voltaire’nin, “Düşüncelerine katılmıyorum, ama senin düşüncelerini savunma hakkını sonuna kadar destekleyeceğim.” anlayışında olmalıyız. Çağdaş, uygar ve demokrat bir kişi bu anlayıştadır.

Bırakın da insanlar içlerini yasalar çerçevesinde özgürce döksünler ortaya. Sözcüklerin gücünü kullanarak dışa vursunlar düşünce ve duygularını. Özellikle kendilerini yönetenlerin yüzlerine karşı söyleyemediklerini sosyal medyada çeşitli esprilerle dile getirip rahatlasınlar. Kime ne zarar gelir ki bundan?..
Birkaç gün önce Facebook’ta şöyle gezinirken bir mağazanın açıklayıcı tabela yazısını okudum. Aynen şöyle yazıyordu: Erkek çeşitlerimiz üst kattadır. Türkçeyi dikkatli kullanmazsan böyle komiklikler de çıkabiliyor ortaya. İnsanı gülümsetiyor ya, o da güzel.

Yazımı yine sosyal medyadan alıntı bir fıkrayla bitireyim:

Trump, Beyaz Saray’ı boyattırmak istemiş. Birçok teklif alınmış.

Bir Çinli boyacı,

− 3 milyona yaparım, demiş.

Bir Avrupalı boyacı,

− 7 milyona yaparım, demiş.

Bir Türk boyacı,

− 10 milyona yaparım, demiş.

Trump Çinliye sormuş:

− Niçin 3 milyon fiyat verdin?

− 1 milyon boyaya gidecek, 1 milyon işçilik, 1 milyon da bana kalacak.

Avrupalıya sormuş:

− Niçin 7 milyon istedin?

− 3 milyon boya için, 2 milyon işçilik, 2 milyon da bana kalacak.

Türk’e sormuş:

− Peki, sen niçin 10 milyon istedin?

− 4 milyon sana veririm, 3 milyona Çinliye yaptırırım, 3 milyon da bana kalır.

Tabi ihale Türk’e kalmış.

20.12.2019
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ