ŞİİR VE MANZUME ÜZERİNE

Yaşamımız boyunca hemen hepimiz az da olsa şiir yazmışızdır. “Şiir yazmışızdır.” derken bir yanlış yaptığımın farkındayım. Peki, farkındayım da niçin bu ifadeyi kullanıyorum? Bir yanlışı göz önüne sermek için kuşkusuz.

Hepimizin bildiği gibi biçimsel olarak iki tür yazı kullanırız: Düz yazı (nesir) ve manzum yazı (manzume). Düz yazı, günlük yaşamımızda kullandığımız olağan anlatım biçimidir. Manzum yazı ise her zaman ve her ortamda kullanılan bir anlatım biçimi değildir. Çoğu kez süslü bir anlatım gerektirir. Düşünce ve özellikle de duygular anlatılırken genellikle ölçü, uyak, redif gibi birtakım sistemler kullanılır. Bu da özel bir çaba gerektirir.

Düşünce ve duygularını manzume biçiminde anlatan herkes şiir yazdığını söyler. İşte sorun da burada. Çünkü bu söylem özünde bir yanlış içeriyor. Nasıl mı? Açıklayayım: Manzume, en küçük birim olarak dizelerden oluşan bir yazı biçimidir. Bu nedenle okuma yazma bilen hemen herkes manzume yazabilir. Şiir de bir manzumedir; ancak estetik olması, okuyup dinleyende güzel duygular uyandırması ve sanat değeri taşıması şiiri farklı kılar. Bu nedenle her manzume şiir olarak nitelendirilemez. Eğer öyle olsaydı yeryüzü şairlerle dolup taşardı. Gerçekten de kime sorsanız yaşamının bir döneminde şiir yazdığından söz eder. İşte ben bu ifadeyi kabul etmiyorum.

Şimdi diyeceksiniz ki, “Bir manzum yazının şiir sayılıp sayılmadığını nasıl anlayacağız?” Bu konuda haklısınız. Çok soyut ve tartışmaya açık bir kavram bu. Açıklanması da gerçekten güç. Ünlü şairlerin çok farklı bakış açıları var bu konuda. İşte bu nedenle, bana, ”Hiç şiir yazdınız mı” diye soranlara; “Zaman zaman manzume yazdım, ama şiir yazdığımı söyleyemem.” demişimdir.

Şiir yazma ile ilgili eleştirim, herhangi bir kişi kastı taşımamaktadır. Bunu özellikle belirtmek isterim. Çünkü bu yanlışı pek çok kişi yapmaktadır. Ama eleştirime hak vereceğinize inanıyorum.

Ben, manzume ile şiir arasındaki ince ayrımı öğrencilerime anlatmaya çalışırken, akıllarında kalsın diye ilginç birkaç örnek verirdim:

Çıktım karşıki bayırın düzüne,
Ne bakıyon inek gibi yüzüme?”

***

Ay’a baktım seni gördüm,
Sana baktım ayı gördüm.

***

Aldım ele, vurdum yere,
Tüh, Allah belanı vere! (Bilmece)
- Bunlarda ölçü var mı?
- Var.
- Uyak var mı?
- Var.
- Bazılarında redif var mı?
- Var.
- Peki, bunlara şiir diyebilir miyiz?
- Olur mu öğretmenim? Elbette diyemeyiz.
- Demek ki bunlara şiir diyebilmemiz için daha başka özellikler gerek. Şimdi bir düşünün bakalım: Siz de kendi yazdıklarınıza şiir diyebilir misiniz?
- Diyemeyiz öğretmenim.

Gelin, kendimizi şu şiir yazdığımız yanlışından kurtaralım. Zaten şiirin gizini tam olarak çözememişiz, hiç olmazsa şiir yazdığımızı ileri sürmeyelim. Bunun takdirini ustalara bırakalım.

Her olay anlatan, nasıl öykü ya da roman yazarı değilse her manzume yazan da şair değildir.

Eee, bu kadar bilgiçlik yeter! Madem konu açıldı bir şiir de, pardon, bir manzume de benden olsun:

SEVDA YELİ
Sevda yeli esip durur,
Dinmesini dilemem ki.
Yüreğime yazdım seni,
İstesem de silemem ki.

Yâr uzattı sevgi eli,
Aldı beni aşkın seli,
Gönül oldu tam bir deli,
Durulur mu bilemem ki?

Kalpten kalbedir akışı,
Sanki bir sevda nakışı,
Yürek yakar bir bakışı,
Görmezlikten gelemem ki.

05.06.2017
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ