POŞET UYGULAMASI ÜZERİNE

Bilindiği gibi 1 Ocak 2019’dan itibaren tüketicilerden alışverişlerde kullandıkları her plastik ana poşet için 25 kuruş ücret alınmaya başlandı. 10 kuruşu işletmeye, 15 kuruşu devletin kasasına giren bu ücret uygulaması, beraberinde birtakım tartışmaları da gündeme getirdi.

Alışveriş sırasında plastik poşetlerin ücretli olarak verilmesi, ilk bakışta olumlu bir adım gibi görünüyor. Çünkü ülkemizde doğaya bırakılan plastik atıklar korkunç boyutlara ulaştı. Uzmanların açıklamalarına göre, plastik atıkların doğada yok olma süreci pet şişeler için 400, tabaklar için 500, poşetler içinse 1000 yıldır. Bu süreler gerçekten ürkütücüdür. Bu açıdan bakılınca plastik poşetlerin kullanımının azaltılmasına ilişkin önlemler, kuşkusuz önem taşımaktadır.

Gelelim ülkemizde alınan kararın irdelenmesine. Uygulama tüketicilerce farklı yorumlanıp eleştiriliyor. Bir kısım tüketiciler uygulamayı tümüyle desteklerken, bir kısım tüketiciler buna karşı çıkıyorlar. Karşı çıkanlar da uygulamayı farklı boyutlarda değerlendiriyorlar. Bunlardan bir bölümü; ücretin tüketiciye yansıtılmasından, devletin bu uygulamadan gelir elde etmesinden, ayrıca hem para verip hem de poşeti veren firmanın reklamını yapmak zorunda bırakılmalarından yakınıyor. Bir bölümü ise yapılan tüm eleştirilere katılıyor, bununla yetinmeyip uygulamaya kökten karşı çıkıyor ve bu kararın plastik kullanımını azaltmaya yönelik inandırıcı bir çalışma olmadığını öne sürüyor. İşte ben de bu ikinci bölümdekiler gibi düşünüyorum.

Plastik poşet uygulamasıyla ilgili alınan kararı biraz daha derinlemesine değerlendirelim. Gerçekten plastik kullanımı önlenmelidir. Ancak böyle birtakım yüzeysel önlemlerle sorunu çözmek olanaksızdır. Diyelim ki bir markete gittik. Örneğin manav reyonundan beş-altı çeşit ürün aldık. Her bir ürünü reyonda verilen küçük naylon poşetlere koyduk. Bu poşetlerin kullanımı serbest, bir başka deyişle bunlar için bir ücret ödemiyoruz. Ücreti ne zaman ödüyoruz? Kasaya vardığımızda, küçük poşete koyduğumuz bu ürünleri daha büyük bir poşete (Ben buna bu nedenle “ana poşet” diyorum.) koymak istediğimiz zaman. Eeee, ücretini ödeyip ürünleri gerekli sayıda ana poşete koyduk. Ne oldu? Ücretsiz kullandığımız birçok küçük poşet yok mu? Bunu ülke genelinde düşündüğümüzde yine milyonlarca poşet devreye girmiyor mu? Bunun neresi doğayı korumaya yönelik?

Sorun, aslında göründüğünden çok daha büyük. Piyasada plastik kullanımı öylesine yaygın ki... Biz buzdağının görünen yüzeyle uğraşıyoruz. Üstelik bundan da devlet olarak bir gelir elde etmeyi amaçlayarak, işletmelerin elini rahatlatmaya, yine tüketicinin sırtına yüklenmeye çalışarak.

Hemen her markette, bakkalda, parti malzemeleri satan dükkânlarda plastik tabaklar, bardaklar, çatallar, kaşıklar, bıçaklar satılmıyor mu? Hemen her yerde değişik boyutlarda plastik çöp poşetleri satın almak mümkün değil mi? Hatta bazı belediyeler, halka ücretsiz çöp poşetleri dağıtmıyor mu? Kargo firmaları, müşterilerine gönderileri için ücretsiz poşet sunmuyor mu? Meyve ve sebzeler plastik kasalarda taşınmıyor mu? Ülkemizden satılan neredeyse tüm ürünler plastik ambalajlara sarılmıyor mu? Hangi birini sayayım ki?... Plastik yaşamımızın ayrılmaz bir parçası olmuş, sanki kanımıza işlemiş.

Çocukluk, gençlik günlerimi anımsadım bir an. Yiyecekler kese kâğıtlarına konularak satılırdı. Bu kese kâğıtlarını koymak için de ipten yapılmış fileler vardı. Meyve ve sebzeler tahta kasalarda taşınırdı. Plastiğin p’sini bilmezdik biz. Sonraları plastik, bir virüs gibi girdi yaşamımıza. Bizi de doğayı da alt üst etti.

Kolay değil bu plastik belasından kurtulmak. Ülkemizde onlarca fabrika var plastik araç gereç üreten. Buralarda çalışan binlerce, on binlerce, yüzbinlerce insan var. Birden bıçak gibi kesip atmak zor plastik üretimini. Ancak çoluk çocuğumuzun geleceğini de düşünmek zorundayız. Böyle giderse dünyamız bir gün yaşanmaz duruma gelecek. Çöp batağında yok olup gideceğiz.

Kapitalizm işte böyle bir şey. İnsan para için rahatlıkla feda edilebiliyor. Bir başka deyişle, kapitalizm kendi kendisinin kuyusunu kazıyor; olan doğaya, sonuçta da insana oluyor.

Peki, ne yapılmalı plastik atıklardan kurtulmak için? Hemen bir uygulama planı hazırlanmalı. Ama aşamalı bir plan olmalı bu. Plastik üretimi her alanda durdurulmalı. Plastik üreten fabrikalar, devlet desteğiyle dönüşüme uğratılmalı ve başka üretim alanlarına kaydırılacak biçimde yapılandırılmalı. Bunun için dönüşüme uğratılacak fabrikalara devlet desteği sağlanmalı, buralarda çalışanların zarar görmemeleri için gerekli önlemler alınmalı. Bu işin nasıl yapılacağı kuşkusuz bir uzmanlık işi. Ama inanıyorum ki bunu başarabilecek bir uzman kadromuz vardır bu ülkede.

Demem şu ki: Marketlerde, bakkallarda, manavlarda, kasaplarda ve benzeri yerlerde plastik poşet kullanımını azaltma çabalarıyla doğa katliamına çözüm bulunmaz. Devede kulak, denizde bir damla gibi kalır bu önlemler. Daha büyük açılımlar yapılması, daha büyük ve kalıcı önlemler alınması gerekir. Yoksa kendi yarattığımız çöplüğe gömülür gideriz.

06.01.2019
OKUR YORUMLARI
Kadriye ŞAHİN
08.01.2019 20:10:00

Değerli Hocam; Yazınızda bahsi geçen ve yorum yaparak açıklama yaptığınız poşet ve plastik madde kullanımı konusundaki tüm fikirlerinize katılıyorum. Hiç bir şey, parayla satılarak kullanımı engellenemez.Sigara sağlığa zararlı, içki sağlığa zararlı, sosislerin içinde ne olduğu belirsiz. Süt kutularının içi alüminyum kaplama... Bunun gibi nice şeyler... Bırakın toprağı doğayı kirletmesini, insana zarar verdiği halde para verip alarak bu gibi şeyleri kullanıyoruz. Demek ki, parayla satmak zararın önüne geçmiyor. İşin başka bir yönü de, firmalar kullandıkları poşet paralarını gider olarak gösterip; alınan, satılan malın üstüne zaten ekliyorlardı. Kendi kasalarından çıkan parayla halka poşet dağıtmıyorlar. Son zamanda yüklenen para miktarı, gizli alınan paranın açık artırımından başka bir şey değil. Plastik maddeler, doğada ne kadar çabuk çürümüş olursa olsun, toprağın kimyasını ve suya karışarak erimiş halde tüm canlılara zarar verdiği aşikar. Kullanımı tümden kaldırılacak şekilde, doğal çözümler aranmalı diye düşünüyorum.

Selam ve saygılarımla..

Muhsin Köktürk
07.01.2019 18:06:00

Sayın Abdulkadir Çapanoğlu,

Değerli yorumunuz için teşekkür ederim. Burada bir açıklama yapmayı gerekli görüyorum. Ben; poşet uygulamasına karşı olduğumu belirtirken bunun tek başına sorunu çözmeyeceğini, çok daha yaygınlaştırılması gerektiğini düşünerek görüşümü ortaya koydum. Plastik kullanımının azalmasından kim hoşnut olmaz ki?... Yazımda da belirttiğim gibi devletin buradan da para kazanma çabası beni üzdü. Her ne kadar yetkililer poşet için ücret ödenmesi kararı insanları poşet kullanımından uzaklaştırmak amacıyla alındı, denilse de tatmin edici değil. "Madem amaç buydu, niçin bunun yükünü de vatandaşın sırtına verdiniz?" diye sormazlar mı?

Poşetlerin ücretle satılmasın kararından önce bazı büyük marketlerde “biyo-bozunur” poşet kullanılıyordu. Üzerinde çevre dostu yazan bu poşetlerin doğada %100 yok olduğu iddia ediliyordu. Uzmanlar; üretim maliyetinin diğer poşetlere oranla daha yüksek olması nedeniyle, zaten sınırlı sayıda kullanıma sunulan bu poşetlerle ilgili iddianın tam olarak doğru olmadığı görüşündeler. Biyo-bozunur olmayan plastik poşetlerin doğada çözünme sürelerinin uzunluğu konusunda ise ortak görüşteler.

Öyle ya da böyle, plastik türevli ürünlerin üretilip kullanılması ivedi bir biçimde önlenmelidir. Yapay yollarla doğada çözünme sürelerinin hızlandırılmış olması da doğayı korumak için yetmez.
Uzmanların dikkat çektiği bir başka nokta da plastik poşetlerin doğadaki çözünme süresinde yarattığı kimyasal etkileşim. Bu etkileşim sonucu, doğadaki birçok canlının da zarar gördüğü gerçeğinin altı çiziliyor. Ekolojik dengenin bu yolla alt üst olduğu görüşü egemen.

Saygılarımla.

ABDULKADİR ÇAPANOĞLU
06.01.2019 23:06:00

Değerli hocam,
Yazdıklarınıza katılıyorum. Ben de bir aydır poşetlerin 25 kuruş bedelle satılmasına itiraz ediyor ve sosyal medyada yazıp paylaşıyordum. Sizin de buyurduğunuz gibi marketlerde, bakkallarda, manavlarda, kasaplarda ve benzeri yerlerde plastik poşet kullanımını azaltma çabalarıyla doğa katliamına çözüm bulunmaz. Devede kulak, denizde bir damla gibi kalır bu önlemler.

Kaldı ki naylon poşetlerin , shrink’lerin , streç filmlerin doğada yok olma sürecinin 1000 yıl şeklinde lanse edilmesi de çok abartılı bir uydurma. Marketten aldığımız ve ham maddesi polietilen olan bir naylon torbayı bırakın açıkta güneş altında bırakmayı evde karanlık bir yerde bir sene bırakın neredeyse toz halinde çözülüp dağlıyor. Ben işim icabı bu işi kıyısından köşesinden bir parça bilirim. Çalıştığım fabrikalara yıllarca her ay tonlarca polietilen naylon torba ve yine her ay değişik ebatlarda yüz bin civarında poliproplen çuval alırdım. Zaten piyasa da en çok kullanılan da Polietilen(PE), Poliproplen (PP) ve Poli Vinil Klorür (PVS) dir.

Gelişmiş ülkelerde bunlar doğada çabuk çözülsün diye hammaddesinin içine bazı katkı maddeleri konur. Bizde de yapılıyor. Ben fabrikamıza İstanbul da en büyük çuval üreticilerinden birisinden alırdım. Fabrikalarını bir ziyaretimde bu konuyu kendilerine açtığımda tebessüm ederek “bizim ürünlerimiz o kadar kaliteli ki kendiliğinden çözülür” demişlerdi.

Durum budur ve bu uygulamanın ayıplarından birisinin devletin bundan da para kazanmasıdır. Diğer ayıbı da büyük marketlere ve naylon torba üreticilerine yeni kazanç kapısı olmasıdır. Önerim o dur ki yıllardır müşterilerine bedava naylon torba veren marketlerin 25 kuruşa naylon torba satacaklarına biraz fedakârlık yaparak hem de kendi reklamları ile “uzun ömürlü “ büyük bez torbalar yaptırıp bunu çok ucuz bir fiyatla müşterilerine sunmasıdır.

Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ