OKULLAR AÇILIRKEN

Bilindiği gibi 2018-2019 eğitim öğretim yılı 17 Eylül Pazartesi günü başlıyor. Uyum sağlamaları nedeniyle okul öncesi, ilkokul 1’inci, ortaokul ve imam hatip ortaokullarının 5´inci (*), ortaöğretim kurumlarında hazırlık ve 9´uncu sınıf öğrencileri okula erken başlayacaklar.

Okullara kayıt işlemi tüm hızıyla sürüyor.

Şu anda emekli de olsam, yıllarca öğretmenlik ve yöneticilik yapmış biri olarak her yeni eğitim öğretim yılında heyecanlanırım. Bir yandan buruk bir sevinç yaşarken bir yandan da eğitim dünyamızın büyük sorunları aklıma gelir, hüzünlenirim.

Geçenlerde okula kayıt işlemi sırasında, bir velinin kendisinden iki top kâğıt istendiği gerekçesiyle bir müdür yardımcısını dövdüğü haberi beni bir kez daha derinden yaraladı.

Çoğu veli, okulların ne denli zor koşullar altında yönetildiğini bilmez. Yine çoğu veli bilmez ki hiçbir yönetici, hiçbir öğretmen; zorda kalmasa, zorunlu olmasa, veliden okula yardım konusunda bir istekte bulunmaz. Veliden yardım isteğinde bulunmanın öğretmen ve yöneticiler için ne denli incitici olduğu gerçeğinin farkındadır eğitimciler. Ne var ki okulu evirip çevirmenin bu koşullarda başka yolu yoktur.

Önceden okullarda devlet memuru olarak çalışan hizmetliler vardı. Okulların bakım, temizlik ve benzeri işlerini onlar yürütürlerdi. Bunlar, yıllar önce okullardan alınıp başka alanlarda görevlendirildiler. Okullara kendi başlarının çaresine bakmak düştü. Okullar; bakım, temizlik ve benzeri hizmetleri yerine getirebilmek için kendileri eleman sağlamak durumunda kaldılar.

Okullar, öteden beri bazı alanlarda, özellikle kırtasiye, bakım ve temizlik giderleri alanında devletten yeterli desteği alamamaktadırlar. Bu durum ister istemez okul yöneticilerini yeni arayışlara itmektedir. Yöneticiler, okullarının eksiklerini “okul aile birlikleri” aracılığıyla sağlamak durumunda kalmaktadırlar. Bu durum, velilerden yardım isteme zorunluluğunu doğurmakta, özellikle okula yeni kayıt yapılırken, eğitim öğretim dönemi içerisinde veli toplantıları düzenlenirken velilerden çeşitli biçimlerden yardım istenmektedir. Yöneticiler, kayıt döneminde velilerden genellikle para ve kırtasiye yardımı alma yolunu seçmekte; meslek durumlarına göre çok farklı alanlarda yardım talebinde de bulunmaktadırlar.

Velilerden yardım istenirken işin dozunun kaçtığı durumlar yok değil kuşkusuz. Bu abartılı yardım isteğinde bulunan az sayıda birtakım okulu bir yana bırakıyorum. Bu tür okullara kayıt yaptıran veliler her şeye razılar zaten. Ama gerçekten yardıma gereksinimi olan okullar, üzücü birtakım olaylarla karşılaşıyorlar. Bazı veliler yardım isteğini reddediyor, haklı olarak da zorunlu eğitim ve öğretimin parasız olduğu savını ileri sürüyorlar. Savları doğru mu? Evet, sonuna kadar. Okul yöneticileri bunu bilmiyorlar mı? Biliyorlar. Peki, bile bile neden velilerden yardım isteğinde bulunuyorlar? Başka çareleri yok da ondan.

Şimdi gelelim kim haklı kim haksız konusuna. Okul yöneticileri, yardım isteme konusunda haklılar mı? Evet. Veliler, zorunlu eğitimin parasız olduğu gerçeğini göz önüne alırsak okula yardım etmeme konusunda haklılar mı? Evet. Peki, Millî Eğitim Bakanlığı, yöneticiler ile velileri Hacivat ve Karagöz gibi karşı karşıya getirmekle yanlış yapmıyor mu? Yapıyor. Üstelik böyle bir ortamda tasarruf gerekçesiyle eğitime ayrılan ödenekte kısıtlama yoluna gidiyor. Oysa okulların içinde bulunduğu ekonomik sorunların tek çözüm yeri vardır, o da hükûmettir. Her şeyden tasarruf edilebilir, ama eğitimde tasarruftan söz edilemez. Bir ülkenin geleceğidir eğitim, olmazsa olmazıdır.

Kimi zaman eğitimle ilgili bürokratlar öyle ilginç girişimlerde bulunuyorlar ki anlamak olanaksız. Birini aktarayım sizlere: 20-25 yıl önce bir okulda müdürlük yapıyordum. Kayıt zamanı yaklaştığında Millî Eğitim Bakanlığından bir yazı geldi. Yazıda “devletin olanaklarının kısıtlı olması nedeniyle okullara yeterli ödenek gönderilemediği, bu eksikliğin velilerin katkılarıyla sağlanması yoluna gidilmesi, ancak bu konuda bir zorlamada bulunulmaması” ifadeleri yer alıyordu. Açıkça deniliyordu ki velilerden onları inandırarak yardım isteyin. İşin garip yanı bu değil. Garip olanı; kayıtlarla ilgili okullarla veliler arasında sorunlar ortaya çıkması, velilerin kendilerinden para ve benzeri yardımlar istendiği konusunda yakınmalara başlamaları ve durumun basına yansımasıyla en üst düzey Millî Eğitim bürokratlarının radyo ve televizyonlara, gazetelere verdikleri şu demeçti: “Velilerden kayıt sırasında herhangi bir yardım isteğinde bulunan yöneticiler hakkında soruşturma açılacaktır…” Oh ne güzel bir yöntem: “Tavşana
kaç, tazıya tut.” Bir yandan okullara, “Başının çaresine bak.” diyeceksin; bir yandan da vatandaşın yanındaymış gibi görüneceksin. Tipik bir “ne şiş yansın ne kebap” mantığı.

Okulların yardım istekleriyle ilgili kişisel görüşüme gelince, kuşkusuz yasalar ne buyuruyorsa ona uyulmalıdır. Bu da zorunlu eğitimin parasız olduğu gerçeğidir. Ancak içinde bulunduğumuz koşullar ne yazık ki buna geçit vermiyor. Bu durumda veli olarak elimizi taşın altına koymamız gerekiyor. Çocuklarımız bizim en değeri varlıklarımız. Onlar için nelere katlanmıyoruz ki… Hele eğitim öğretim gibi çocuklarımızın geleceğini etkileyen bu önemli olgu için duyarsız kalamayız, kalmamalıyız.

Okul yöneticilerine de bir çift sözüm var: Velilerden yardım isterken buyurucu olmayın. Sorunlarınızı tatlı dille anlatıp velileri yardım konusunda inandırmaya çalışın. Yardım isterken insanımızın ne denli zorluklar içinde geçinmeye çalıştığı gerçeğini düşünerek ekonomik koşullarını dikkate alın. Yardım etme gücü olmayan velileri zorlamayın. Yardım tutarını kesin rakamlarla belirlemeyin, bu konuda esnek olun. Varlıklı velilerinizden daha fazla yardım almaya çalışın. Gerektiğinde bir defada değil; belirli aralıklarla parça parça, az az yardım alın. Bazı velilerin para yardımı yerine, mesleklerine göre farklı biçimlerde destek hizmeti sunabilecekleri gerçeğini hesaba katın ve onlardan bu yönde istekte bulunun. Örneğin marangoz bir veli, okulun sıralarını onarabilir; elektrikçi bir veli, okulun elektrikle ilgili bir sorunu çözebilir; su tesisatçısı bir veli, okulun bu alandaki eksiklerini giderebilir.

Kuşkusuz okullarımızın sorunları yalnızca yardıma gereksinim duyuşuyla sınırlı değil. Okullarımızın daha pek çok sorunu var. Bu sorunların neler olduğu kamuoyunda sık sık tartışılıyor. Bunların çoğu köklü çözümler ve uzun bir süreç gerektiriyor. Benim burada yaptığım, okulların ekonomik sorunlarına yüzeysel bir değinme.

Yeni eğitim öğretim yılında tüm öğretmen, yönetici ve öğrencilerimize başarılar; velilerimize de Allah’tan kolaylıklar diliyorum.

(*) 5. sınıf, ortaokul 1. sınıf demek.

10.09.2018
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ