ÖFKE KONTROLÜ

Son zamanlarda medyaya ilginç olaylar yansıyor. Yol verme yüzünden birbirine tekme tokat girenler, “Bana niye öyle baktın?” deyip karşısındakinin üstüne çullananlar, çocuklarının kavgasını aile boyuna çevirip eline ne geçirdiyse karşısındakinin kafasında parçalayanlar, tartışırken birden köpürüp ortalığı birbirine katanlar, apartmanda gürültü yapan komşusundan onu uyardığı için dayak yiyenler, lokantada hesaba itiraz ettiği için dövülenler, daha neler neler… Ne yazık ki sözünü ettiğimiz bu olayların bir bölümü yaralanmayla sonuçlanırken bir bölümü de ölümlere neden oluyor. Belli ki öfke kontrolünden yoksun pek çok insanımız var.

“Öfke gelir, göz kararır; öfke gider, yüz kızarır.” sözü, öfke kontrolünün önemini ne de güzel dile getirmektedir. Kimi zaman öylesine anlamsız olayların içine giriyor ki insanlar, öfkelerine egemen olamayıp akıl almaz davranışlarda bulunuyorlar. Bu kontrolsüzlük, öfkelerinin tutsağı olanlardan birini mezara, diğerini de hapse gönderebiliyor.

Peki, çok mu zor öfkemizi kontrol etmemiz?... Ben öyle düşünmüyorum. Voltaire diyor ki: “Öfkeli bir adamı susturmak istiyorsanız, önce siz susunuz.” Şimdi bazılarınız diyeceksiniz ki, bu bir korkaklık göstergesi değil midir? Bence değil. Beladan uzak durmak, belaya çanak tutmamak, korkaklık değil; korkudur yalnızca. Korku, en cesur kişide bile var olan insanca bir duygudur. Bu duygu, çoğu zaman bizi birtakım olumsuzluklardan uzak tutar. Çoğu kötü olaylar, insanların birbirlerine öfkelerini kusmalarından kaynaklanmıyor mu? Öfkeyi öfkeyle bastırmaya kalktığınızda önü alınamayan olayların içinde buluyorsunuz kendinizi. Öfke kontrolsüzlüğünden kaynaklanan tepkiler sonucu, bir hiç uğruna katil olanlarla dolu bu toplum.

Romalı Devlet Adamı Markus Porciu Cato’nun dediği gibi, “Öfkeli bir insan ağzını açar, gözlerini kapar.” Böyle bir insan artık ne dediğini ne yaptığını kontrol edemez durumdadır. Hele karşısındaki de aynı yapıdaysa sonuç tam bir felaket olabilir. Ambrose Bierce de, “Öfkeliyken konuş, göreceksin ki pişman olacağın en güzel konuşmayı yapacaksın.” diyor. Öyleyse öfkeliyken konuşmak yerine susmayı yeğlemek, bizi olası bir felaketten kurtaracaktır.

Öfke, insanlığın doğuşundan günümüze dek gündemde kalmış bir olgu olduğu için pek çok düşünür, sanatçı, devlet adamı, bu konuda birbirinden güzel sözler söylemişlerdir:

Öfke ekilen yerden pişmanlık biçilir. (Alexsandro Manzoni)

Öfke, insanın lambasını söndüren bir rüzgârdır. (Brooks Akinson)

Kızgınken karar veren, fırtınalı havada yelken açan bir insan gibidir. (Euripides)

Öfke ve kin, doğruluğun sınırları dışındadır. Bu tutkular, yalnız işlerine akıllarıyla bağlanmayan insanların işine yarar. (Montaigne)

Öfken ve nefsin bir olup aklını yener. Daima sabırlı, sebatlı ve iradene sahip olasın. (Şeyh Edebali)
İki şiddetli yangın karşılaşıp birleşince, onları kızdıran şeyi de yakıp tüketirler. (William Shakespeare)

Gördüğünüz gibi, ünlülerin öfkeyle ilgili sözlerinin sonucu bizi ortak bir noktaya götürüyor: Öfke kontrolü; çevremizdekileri incitmemizi önler, bizi pişman olacağımız davranışlardan uzak tutar, belalardan korur. O nedenle öfkeliyken susmayı yeğlemeli, söyleyeceklerimizi sakinleştikten sonra dile getirmeliyiz. “Yangına körükle gitme”nin bir anlamı yoktur. Bizi insanlıktan çıkaran öfke çatışmasından kendimizi korumalıyız. Yoksa büyük pişmanlıklar yaşarız.

Ünlü düşünür Mevlana, “Öfke rüzgâr gibidir, bir süre sonra diner; ama birçok dal kırılmıştır bile.” diyor. Gerçekten öyle değil mi? Öfkemiz geçtikten sonra büyük pişmanlık duyup neleri yitirdiğimizin farkına varmıyor muyuz? Varıyoruz varmasına ama, iş işten geçiyor.

Öfke, insanın aklını başından alan bir virüstür. Benliğimizi bu virüsten ne denli uzak tutarsak olumsuzluklardan da o denli kendimizi kurtarmış oluruz. Peki, öfke virüsü hangi kaynaklardan beslenip güçlenmekte ve benliğimizi bir örümcek ağı gibi sarmaktadır? Kimse öfkeyi genetik bir olgu olarak tanımlamaya kalkmasın? Öfke; bilgisizlikten, sevgisizlikten, hoşgörüsüzlükten kaynaklanır. Söz konusu değerlerden yoksun insanlar kendilerini kontrol edemezler. Toplum olarak bunun bilincinde olmalı ve çocuklarımızı bu değerler doğrultusunda yetiştirmeliyiz. Yoksa daha çok can yanacaktır.

Unutmayalım ki, “Öfkenin başı çılgınlık, sonu ise pişmanlıktır.”

24.08.2017
OKUR YORUMLARI
Muhsin Köktürk
21.09.2017 18:18:00

Değerli Okurlarım,
Eşimin tansiyon sorununu çözmek için uğraştığımdan yazılarıma bir süre ara vermek durumunda kaldım. En kısa zamanda yeniden yazmaya başlayacağım. Bu aradan dolayı özür diler, saygılarımı sunarım.

Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ