DUYARSIZLIĞIN BÖYLESİ

1 Mart 2019 Cuma günü televizyon kanallarında bir haber yer aldı. Bir araç, ambulansın önüne geçiyor ve ona yol vermiyor. Ambulans, aracı sollamaya kalkıyor; olmuyor. Önündeki aracın sağından geçmeye çalışıyor, ama araç buna izin vermiyor. Sonunda bir sapaktan dönüp yoluna devam ediyor ambulans. Kanım dondu görüntüleri izlerken.

Ambulansın kamerasından çekilen görüntüler üzerine aracın sahibi saptanıp gözaltına alınıyor, sonra 324 TL para cezası verilip salınıyor. Bu arada idari soruşturma da sürüyor.

İnanılır gibi değil! Bu nasıl bir duyarsızlık, bu nasıl bir vurdumduymazlık, bu nasıl insanlık dışı bir davranış? İnsan bu denli vahşileşebilir mi?...

Ben bir savcı olsam, ambulansa yol vermeyen bu vurdumduymaza adam öldürmeye teşebbüsten, kasıttan dava açarım. Bir yargıç olsam, böyle bir iddianameyi hemen kabul edip yargılamaya başlarım.

Ambulansta bir hasta var mı, durumu nedir, bilmiyoruz. İçinde hasta olsun ya da olmasın; her sürücü, ambulansa yol vermek durumundadır. Ambulansta hasta yoktur, ama durumu acil bir hastaya ulaşması gerekmektedir. Olamaz mı?...

Diyeceksiniz ki, “Kardeşim, sen bu ülkedeki insan acımasızlığına ilişkin haberleri izlemiyor musun? İnsanımız, insan olma özelliğini yitirmek üzere, hatta yitirdi bile. Onca yaşanan olay yanında verdiğin bu örnek devede kulak.” Böyle düşünenler yerden göğe kadar haklılar. Ülkemde yaşanan insanlık dışı olayları şöyle bir gözden geçirdiğimde nelerle karşılaşmıyorum ki...

Kadınlarımızı kuşbaşı gibi doğruyoruz. Sonra da çeşitli bahanelerle kendimizi savunuyoruz: “Aile meclisi kararlarına uydum, namusumu temizledim.” ve benzeri anlamsız nedenler sıralıyoruz. “Yan baktı.” gibi inanılmaz bir bahaneye sığınıp birini öldürebiliyoruz. “Yol verme tartışması” nedeniyle silahımıza sarılıp karşımızdakine kurşun yağdırıyoruz. Uygarca tartışabileceğimiz bir konuyu, güç kullanarak çözmeye çalışıp bir hiç uğruna cana kıyıyoruz. Hâlâ kan davası gibi bir saçmalığın peşine düşüp intikam cinayetleri işliyoruz. Birine karşı duyduğumuz karşılıksız sevgiyi, nasıl bir mantıksa, onu öldürerek kanıtlamaya çalışıyoruz. Yakmaya, yıkmaya, öldürmeye doymuyor; bu kez de hayvanlara yöneliyoruz. Kedilerin, köpeklerin kuyruklarını kesiyor, bacaklarını koparıyor, acımasızlığımı daha ileri boyutlara taşıyarak onları yakıyoruz. Aracımızın arkasına bağladığımız köpeği, gaza basıp öldüresiye peşimizden koşturuyoruz. Hangi birini anlatayım ki...

Acaba insanımız niçin böyle bir acımasızlık sarmalı içinde? Ben öyle yoksulluk, mutsuzluk edebiyatına sığınanlardan değilim. Başka bir deyişle, “İnsanlarımız yoksul da, mutsuz da, işte bu yüzden böyle acımasız olabiliyorlar.” görüşüne katılmıyor ve bunu saçma buluyorum. Yoksul olmak, mutsuz olmak, bir canlıya zarar vermek için geçerli neden olabilir mi?... İşte ambulansa yol vermeyen insan müsveddesi, lüks bir araca sahip; belli ki varsıl biri. Acımasızlığın varsılı, yoksulu olmaz. Bir hastalık bu.

Toplumumuzda duygudaşlık (empati) da gelişmemiş. İnsan, kendine yapılmasını istemediği bir şeyi başkasına nasıl yapar ki?...

Ben, bu insanlık dışı davranışları masaya yatırıp çözüm üretecek kişi değilim. Ama duyarlı bir vatandaş olarak bunları gündeme getirmekle yükümlüyüm.

İnsanlarımızı insanlaştıramıyorsak, hiç olmazsa insanlık dışı davranışları nedeniyle en ağır biçimde cezalandırabilmeliyiz. Bu ne ya? Sen bir ambulansın yol almasını engelle, sonra 324 TL ceza öde ve elini kolunu sallaya sallaya dışarı çık; üstüne üstlük pişmiş kelle gibi alaylı alaylı da gülümse. Adam öldürmeye kastın karşılığı bu denli ucuz olmamalı.

Ben onu bunu bilmem; insan olarak doğmak başka, insan olmak başka. Biz ne zaman “insan olmayı öğrenebilirsek” o zaman “gerçek insan” oluruz.

01.03.2019
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ