1 Ekim 1927de Yozgata atanan Ali Rıza Bey ilk valimizdi. Şimdiki valimiz Sayın Kemal Yurtnaç ise 10 Haziran 2016da göreve başladı. Sayın Yurtnaç, ilimize atanan 40. vali oldu. Kuşkusuz kentimizde görev alan tüm valiler birtakım çalışmalar yaptılar. Bu yolla ilimizin kalkınmasına katkıda bulundular. Bu çalışmaların yeterli olup olmadığı tartışılabilir.
Yeni valimiz Sayın Kemal Yurtnaçı zor görevler bekliyor. Yozgat, başkentimize bu denli yakın olmasına karşın ne yazık ki gelişmişlikten yeterince yararlanamamıştır. Sayıca az milletvekili çıkarmasına karşın hükümette hemen her dönem bakan ya da bakanlar bulundurması da Yozgat için yeterli olmamıştır. Böyle bir ortamda işi oldukça güç olacaktır sayın valimizin.
Yozgatın yerel gazetelerinde kentin sorunları sık sık dile getiriliyor. Aynı sorunlara benim de değinmem belki gereksiz bir yineleme olarak görülebilir. Ama ne yazık ki, Ağlamayan çocuğa meme vermiyorlar. Kentte yaşayan tüm gazetecilerin, aydınların, esnafın, işçinin, köylünün, sivil toplum örgütlerinin kentin sorunlarını haykırması gerekiyor.
Yozgatın sorunlarını sayın valimizin bildiği de açık. Ama ne yazık ki sorunları bilmek çözüm olmuyor. Çünkü Yozgatta görev yapan tüm valiler kentin sorunlarını biliyorlardı. O sorunlar hâlâ sürüyorsa yeterli bir çalışma yapılmamış demektir.
Yıllardır söyler dururuz: Yozgatımızın en büyük sorunu göç veriyor olması. Kent adeta boşalıyor. İnsanlar vebadan kaçar gibi uzaklaşıyorlar kentten. Bunun nedeni çok açık. İstihdam yetersizliği, yani işsizlik. Göçü önlemenin en etkin yolu kentte istihdam yaratmaktır. Fabrikalar, iş yerleri açacaksınız ki insanlar dışarı kaçmasınlar. Bugün Ankara, İzmir, İstanbul gibi büyük kentlerde yaşayan Yozgatlı sayısı azımsanamayacak denli çoktur. Kim ister memleketini terk edip gurbete çıkmayı? Ama iş yoksa, aş yoksa ne yapacak kent insanı?...
Yoksunluklar ve yoksulluklar için çok uzağa gitmeye gerek yoktur. Yozgat, Doğu ve Güneydoğu Anadoludaki çoğu ilden geri durumdadır. Ama gelin görün ki hükümetin yeni teşvik paketinde adı geçmemektedir. Biliyorum, bu teşvik paketi Doğu ve Güneydoğu Anadolu illerindeki kentler için. Ama gelişmeye muhtaç olan Yozgatın da bir teşvik paketine gereksinimi yok mu? Artık Yozgatın üvey evlat muamelesi görmesine son verilmelidir. Bu nedenle Yozgatın ivedilikle Doğu ve Güneydoğu Anadoludaki iller gibi özel bir teşvik kapsamına alınması sağlanmalı, çabalar bu alanda yoğunlaştırılmalıdır.
Bir vatandaş olarak milletvekili sayısının üçe düşmesinden üzüntü duyuyorum. Ama Mecliste çok sayıda milletvekiliyle temsil edilmek o kadar da önemli değil. Önemli olan mevcut milletvekillerinin kentin sorunlarını çözmek için var güçleriyle çalışmalarıdır. Her seçim öncesi tatlı vaatler veriliyor, program ve projelerden söz ediliyor; ama arkası gelmiyor. Hani nerede istihdamı destekleyecek fabrikalar, tarım ve hayvancılıkla ilgili desteklemeler, hızlı tren ve hava alanı projesi, turizm yatırımları
Vatandaş geçim derdine düşmüş. Milletvekili sayısı umurunda mı?...
Birkaç yıl önce Yozgatta bir kebapçıda testi kebabı yerken işletmeciyle aramızda ilginç bir konuşma geçmişti. Diyordu ki işletmeci: Ağabey, Bozok Üniversitesi Yozgata hayat verdi. Öğrenciler sayesinde esnaf kendini buldu. Üniversitede öğrenci sayısının 50.000i bulacağı söyleniyor. Bu gerçekleşirse yaşadık! İsteği işlerinin canlanmasıydı kebapçının.
Ekonominin canlanması demek, yaşamın canlanması demektir. Bu alandaki canlanma, Yozgattaki göçün barajı olacaktır. Göçü önlemenin başka yolu yoktur. Bu nedenle Yozgatın sanayi, tarım, hayvancılık, turizm vb. yönlerden geliştirilmesine ivedilikle katkı sağlayacak plan ve projeler hayata geçirilmelidir. Bunu yapacak olan da Yozgatın üst düzey yöneticileri, milletvekili ve bakanlarıdır.
Sayın Osman Hakan kiracı Yozgat Gazetesindeki 24 Eylül 2016 tarihli Yozgatta Göç Önlenemez başlıklı yazısının bir bölümünde, Yozgat için devletin uslu çocuğu ifadesini kullanıyor. Ne güzel bir ifade! Evet, Yozgat devletin uslu çocuğu. Tepesine vur, ekmeğini elinden al. türünden bir çocuk. Öyle uslu bir çocuk ki kendine gereken desteği vermeyenlere hiç küsmüyor. Yakınıyor, söyleniyor, homurdanıyor; ama oyunu da esirgemiyor onlardan.
Yine Sayın Osman Hakan Kiracının aynı yazısında belirttiği gibi, Askeri birlik için başkente giden bir grup Yozgatlı, orada taleplerini dile getirecek bir muhatap dahi bulamamıştır. Heyet; eli boş, boynu bükük bir durumda dönmüştür kente. Peki buna karşın Yozgatlının tepkisi ne olmuştur? Bir hiç, evet yalnızca bir hiç!..
Doğu ve Güneydoğu Anadoluya uygulanacak teşvik paketine bir itirazımız yok; ama Orta Anadolunun göbeğinde yer alan, ekonomik ve sosyal yönden geri durumda bulunan, terörü önleme uğrunda pek çok şehit veren, ezici bir çoğunlukla iktidarı destekleyen Yozgat; üvey evlat muamelesini hak etmiyor, gerçekten hak etmiyor.
Gelin Yozgatlılar, birlik olalım. Toplumun her kesimi olarak kentimizin kara yazgısını değiştirmek için milletvekillerimizi göreve çağıralım. Her açılışta, her toplantıda, her mitingde, kısacası her ortamda onlara iletelim Yozgatla ilgili dileklerimizi. Sonra da bunların yerine getirilmesini, Yozgatımızın kara yazgısının değiştirilmesini bekleyelim. Baktık, olmuyor; demokratik gücümüzü kullanarak onlarla sandıkta hesaplaşalım. Yoksa hep böyle ağlar dururuz.
Vali Sayın Kemal Yurtnaça ve Belediye Başkanı Sayın Kazım Arslana buradan sesleniyorum. Yozgatın sorunlarının çözümü için kollarınızı sıvayınız. Yoksa vebal altında kalırsınız. Yozgatlının deyişiyle, İyi türkü kırk gün söylenir. Sizin türkünüz bir gün söylenip unutulmasın.
27.09.2016
Yeni valimiz Sayın Kemal Yurtnaçı zor görevler bekliyor. Yozgat, başkentimize bu denli yakın olmasına karşın ne yazık ki gelişmişlikten yeterince yararlanamamıştır. Sayıca az milletvekili çıkarmasına karşın hükümette hemen her dönem bakan ya da bakanlar bulundurması da Yozgat için yeterli olmamıştır. Böyle bir ortamda işi oldukça güç olacaktır sayın valimizin.
Yozgatın yerel gazetelerinde kentin sorunları sık sık dile getiriliyor. Aynı sorunlara benim de değinmem belki gereksiz bir yineleme olarak görülebilir. Ama ne yazık ki, Ağlamayan çocuğa meme vermiyorlar. Kentte yaşayan tüm gazetecilerin, aydınların, esnafın, işçinin, köylünün, sivil toplum örgütlerinin kentin sorunlarını haykırması gerekiyor.
Yozgatın sorunlarını sayın valimizin bildiği de açık. Ama ne yazık ki sorunları bilmek çözüm olmuyor. Çünkü Yozgatta görev yapan tüm valiler kentin sorunlarını biliyorlardı. O sorunlar hâlâ sürüyorsa yeterli bir çalışma yapılmamış demektir.
Yıllardır söyler dururuz: Yozgatımızın en büyük sorunu göç veriyor olması. Kent adeta boşalıyor. İnsanlar vebadan kaçar gibi uzaklaşıyorlar kentten. Bunun nedeni çok açık. İstihdam yetersizliği, yani işsizlik. Göçü önlemenin en etkin yolu kentte istihdam yaratmaktır. Fabrikalar, iş yerleri açacaksınız ki insanlar dışarı kaçmasınlar. Bugün Ankara, İzmir, İstanbul gibi büyük kentlerde yaşayan Yozgatlı sayısı azımsanamayacak denli çoktur. Kim ister memleketini terk edip gurbete çıkmayı? Ama iş yoksa, aş yoksa ne yapacak kent insanı?...
Yoksunluklar ve yoksulluklar için çok uzağa gitmeye gerek yoktur. Yozgat, Doğu ve Güneydoğu Anadoludaki çoğu ilden geri durumdadır. Ama gelin görün ki hükümetin yeni teşvik paketinde adı geçmemektedir. Biliyorum, bu teşvik paketi Doğu ve Güneydoğu Anadolu illerindeki kentler için. Ama gelişmeye muhtaç olan Yozgatın da bir teşvik paketine gereksinimi yok mu? Artık Yozgatın üvey evlat muamelesi görmesine son verilmelidir. Bu nedenle Yozgatın ivedilikle Doğu ve Güneydoğu Anadoludaki iller gibi özel bir teşvik kapsamına alınması sağlanmalı, çabalar bu alanda yoğunlaştırılmalıdır.
Bir vatandaş olarak milletvekili sayısının üçe düşmesinden üzüntü duyuyorum. Ama Mecliste çok sayıda milletvekiliyle temsil edilmek o kadar da önemli değil. Önemli olan mevcut milletvekillerinin kentin sorunlarını çözmek için var güçleriyle çalışmalarıdır. Her seçim öncesi tatlı vaatler veriliyor, program ve projelerden söz ediliyor; ama arkası gelmiyor. Hani nerede istihdamı destekleyecek fabrikalar, tarım ve hayvancılıkla ilgili desteklemeler, hızlı tren ve hava alanı projesi, turizm yatırımları
Vatandaş geçim derdine düşmüş. Milletvekili sayısı umurunda mı?...
Birkaç yıl önce Yozgatta bir kebapçıda testi kebabı yerken işletmeciyle aramızda ilginç bir konuşma geçmişti. Diyordu ki işletmeci: Ağabey, Bozok Üniversitesi Yozgata hayat verdi. Öğrenciler sayesinde esnaf kendini buldu. Üniversitede öğrenci sayısının 50.000i bulacağı söyleniyor. Bu gerçekleşirse yaşadık! İsteği işlerinin canlanmasıydı kebapçının.
Ekonominin canlanması demek, yaşamın canlanması demektir. Bu alandaki canlanma, Yozgattaki göçün barajı olacaktır. Göçü önlemenin başka yolu yoktur. Bu nedenle Yozgatın sanayi, tarım, hayvancılık, turizm vb. yönlerden geliştirilmesine ivedilikle katkı sağlayacak plan ve projeler hayata geçirilmelidir. Bunu yapacak olan da Yozgatın üst düzey yöneticileri, milletvekili ve bakanlarıdır.
Sayın Osman Hakan kiracı Yozgat Gazetesindeki 24 Eylül 2016 tarihli Yozgatta Göç Önlenemez başlıklı yazısının bir bölümünde, Yozgat için devletin uslu çocuğu ifadesini kullanıyor. Ne güzel bir ifade! Evet, Yozgat devletin uslu çocuğu. Tepesine vur, ekmeğini elinden al. türünden bir çocuk. Öyle uslu bir çocuk ki kendine gereken desteği vermeyenlere hiç küsmüyor. Yakınıyor, söyleniyor, homurdanıyor; ama oyunu da esirgemiyor onlardan.
Yine Sayın Osman Hakan Kiracının aynı yazısında belirttiği gibi, Askeri birlik için başkente giden bir grup Yozgatlı, orada taleplerini dile getirecek bir muhatap dahi bulamamıştır. Heyet; eli boş, boynu bükük bir durumda dönmüştür kente. Peki buna karşın Yozgatlının tepkisi ne olmuştur? Bir hiç, evet yalnızca bir hiç!..
Doğu ve Güneydoğu Anadoluya uygulanacak teşvik paketine bir itirazımız yok; ama Orta Anadolunun göbeğinde yer alan, ekonomik ve sosyal yönden geri durumda bulunan, terörü önleme uğrunda pek çok şehit veren, ezici bir çoğunlukla iktidarı destekleyen Yozgat; üvey evlat muamelesini hak etmiyor, gerçekten hak etmiyor.
Gelin Yozgatlılar, birlik olalım. Toplumun her kesimi olarak kentimizin kara yazgısını değiştirmek için milletvekillerimizi göreve çağıralım. Her açılışta, her toplantıda, her mitingde, kısacası her ortamda onlara iletelim Yozgatla ilgili dileklerimizi. Sonra da bunların yerine getirilmesini, Yozgatımızın kara yazgısının değiştirilmesini bekleyelim. Baktık, olmuyor; demokratik gücümüzü kullanarak onlarla sandıkta hesaplaşalım. Yoksa hep böyle ağlar dururuz.
Vali Sayın Kemal Yurtnaça ve Belediye Başkanı Sayın Kazım Arslana buradan sesleniyorum. Yozgatın sorunlarının çözümü için kollarınızı sıvayınız. Yoksa vebal altında kalırsınız. Yozgatlının deyişiyle, İyi türkü kırk gün söylenir. Sizin türkünüz bir gün söylenip unutulmasın.
27.09.2016
27.09.2016
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ