AH ŞU YEMEK PROGRAMLARI

Son zamanlarda ulusal televizyon kanallarının birçoğunda yemek tanıtım ve yapımına ilişkin programlar yayımlanıyor. Bir türlü sevemedim bu tur programları. Haksız da sayılmam. Neden mi? Anlatayım.

Geçenlerde sosyal medyada bir iletiye rastladım. Programı izleyenlerden biri, “Yahu adamlar öyle bir yemek tarifi yapıyorlar ki şaşarsınız. Geçenlerde yaptıkları bir yemek tarifi için evimdeki malzemelere baktım; bende yalnızca tencere, çatal, ve kaşık olduğunu gördüm.” diye yazmış. Çok ince bir espiriydi bu.

Birbirinden şık bayanlar; ünlü aşçıları ya da yöresel bir yemeği o yörede en iyi yapan kişileri, kimi zaman da bir beslenme uzmanını karşılarına alarak onlara canlı yayında birtakım tarifler yaptırıp yemek pişirtiyorlar. Gelin de kızmayın. Ağzınız sulanıyor programı izlerken. İstemeden oluyor bu, kendiliğinden gerçekleşiyor.

Bu programı izleyen geniş halk kitleleri içinde pek çok yoksul var. Böyle kişilerin, televizyon kanallarındaki bu yemeklerin yanından geçme şansları bile yok. Evinde doğru dürüst tencere kaynamayan, çoluk çocuğuna akşam karınlarını doyuracak bir lokma yiyecek götürebilmek için gece gündüz çalışan sayısız insan var. Yazık değil mi bunlara? Bu insanların karşısına geçip onlarla alay edercesine gülüşüyor, şakalaşıyor, yemek yaparken tadına bakıyor, büyük bir iştahla parmaklarınızı yalıyorsunuz.

Söz konusu programlara katılan beslenme uzmanları da büyük bir keyifle size sağlıklı yaşamanın gizlerini anlatıyorlar. Biri ekranın karşısına geçip, “Her gün et, tereyağı, yumurta, yoğurt, balık yiyin; bol süt için.” diyor; bir başkası, “Bakliyatla beslenin, etten uzak durun.” öğüdü veriyor, bir başkası da gramla alınması bile çok pahalı olan şifalı otları tavsiye ediyor. Ama bunları yaparken yoksulların, dar gelirlilerin yaşam koşullarını, alım güçlerini, içinde bulundukları perişanlığı düşünmüyorlar. Öyle ya tuzu kuru olanın bunlardan haberi mi olur?

Bir zamanlar televizyonlarda evlilik programları vardı. Yetkililer, bu programları sakıncalı bulup yayımlanmasını yasakladılar. Bu yasaklama kararı tartışılabilir. O ayrı bir konu. Aslında ben yasaklara karşı biriyim. Ama kimi zaman isyan ediyorum. İşte bu yemek programları da isyan ettiklerimden biri. Böyle isyan anlarımda kendimi tutamayıp, “Yasaklanmalı bu programlar.” diyorum. Böyle derken kendimle çeliştiğimin farkındayım, bundan da üzüntü duyuyorum. Ama zor durumda yaşamlarını sürdürmeye çalışanlarla alay edercesine yapılan bu yayınlara katlanamıyorum. Katlanamadığım başka televizyon programları da var kuşkusuz. Ancak, beni en çok bu programlar huzursuz ediyor.

Sayın televizyon sahipleri, programcıları, bu programda görev alanlar, lütfen deve kuşu gibi kafanızı kuma gömmeyiniz. Biraz da toplumun acı gerçeklerini ele alıp işleyiniz. Ülke; yoksullar, dar gelirliler için nasıl yaşanabilir bir duruma getirilebilir, bunun için ne gibi önlemler alınabilir? Yoksullar, dar gelirliler geçimlerini nasıl sağlıyorlar? Huzur içinde uyuyabiliyorlar mı? Yarınlarına güvenle bakabiliyorlar mı?.. Bu ve benzeri soruları alt alta sıralasam bir destan oluşur. Evet, sizler bu ve benzeri soruların yanıtını verecek programlar yapıyor musunuz?

Ben de amma garip bir eleştiride bulunuyorum değil mi? Bu yemek programlarını ve benzerlerini yapanlar, aç değiller ki açın hâlinden anlasınlar. Mevlana ne güzel demiş: “İki tür insan daima açtır; biri biIimi arayan, diğeri de parayı. Bu programcılar ikisini de aramadıklarına göre onlar için sorun yok. Ya yoksullar, dar gelirliler?.. Onlar parayı arıyorlar, ama bulamıyorlar. Bazen de buluyorlar, ne var ki insan gibi yaşamalarına yetmiyor. Onun için de “aç”lar.

Herkese bol kazançlı, huzurlu, mutlu bir yaşam dileğiyle...

06.05.2019
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ