Kendimize gelmek ve kendimize bir bakmak...

Osmanlı döneminde… Hangi dönemse bulamadım, bağışlana. Hangi kaynaktan aklımda kaldı hatırlayamıyorum.
Kasap mesleğiyle uğraşan kişileri yılın belirli dönemlerinde çiftliklere veya bahçelere göndererek orada çalışmalarını sağlarlar imiş.
Nedeni ise çok önemli…
Hayvan keserek iyice merhametsiz olmalarının önüne geçmek… Topluma kazandırmak. Ailesiyle olan ilişkilerini kontrol altına almak… Kısaca tekrar normale döndürmek…
Bitkilerle uğraşmak, bir şeyler üretmek iyi geliyor olmalı. Bu işin uzmanları hususu daha iyi açıklayabilir.
Şimdi!
Aday olduğunda “Onların oyuna ihtiyacım yok” diyen ve alacağı oyun hesabını yapamayan siyasetçiye akşamları eve gelen koyunlar saydırılsa…
Çuvallarla para soyanlara un çuvalı taşıttırılsa…
Yalaka bürokratlar köpeklerin bakımıyla felan ilgilense…
Kendi lüks içinde boğulurken başkalarının malını dağıtarak eşitlik getirmeye çalışan sosyalist geçinenlere ekin biçtirilse, harman sürdürülse…
Her ramazan moda olan dini içerikli program yapan hocaları akşama kadar sıcağın alnında çalıştırıp teravih namazına gönderilse…
Değişen bir şeyler olur. Belki…
Bunların yanında…
Küçücük mescitlerde bile mikrofonları sonuna kadar açarak milletin kafasını şişiren imamları…
TV’lerde tartışma programlarında hiçbir söyledikleri birbirini tutmayan gazetecileri…
Proje diye abuk sabuk programlarla TRT’yi meşgul edenleri…
Bol kurbağalı bir gölün içine atsak…
Belki uyarıları dinlerler.
Şunu da anlayalım artık…
Her gün beş vakit cami açık oluğu halde…
Okullarda din dersi öğretildiği halde…
Kuran kursları haftanın beş iş günü açık olduğu halde…
Camilerde yaz kursları kampanyası başlatıldığı halde…
Gönüllü öğreticiler ev ev dolaştığı halde…
Birçoğunun bir şeyhi veya cemaati olduğu halde…
Kadınlar apartmanlarda her gün sırayla pastalı börekli Kur’an günleri düzenlediği halde…
Abla - ağabey sohbetleri yapıldığı halde…
Camilere sığmayıp evlerde mevlid okutulduğu halde…
Televizyon ve radyolarda akşama kadar, bazılarında yirmi dört saat bas bas bağırıldığı halde…
Dilenciler ev ev dolaşarak Elif Cüzü sattığı halde…
Kuran öğreten akıllı kalemler çıktığı halde…
Avuç içinde otomatik sayan zikir aletleri yapıldığı halde…
Telefonların zili ilahi çaldığı halde…
Yani her halde…
Surelerin mealini bırakın bu her hale rağmen camilere gidin insanların çoğu namazı yanlış kılar. Oturuşta ayakların nasıl konacağını bilmezler.
Hala TV’lerdeki din madrabazlarına orucu bozan şeyleri sorarlar.
Neden acaba?
Kendimize ve etrafımıza bir baksak olmaz mı? Her şeyi İsrail’den bilmesek.
Doğru eleştirenlere hemen dinsiz yaftası vurmasak…

17.07.215
OKUR YORUMLARI
ABDULKADİR ÇAPANOĞLU
20.07.2015 15:22:00

Değerli Habib Bey’ciğim, okuyunca çok kolayımıza gelen, sanki ben de bunun gibi yazabilirim deyip de yazamadığımız Yunus Emre deyişleri gibi yine basitçe sıralamışsın. Bende yazdıklarının yanına bunlar kimler olabilir diye parantez içinde sıraladım. Parti başkanlarından tut da, yandaş ve hırsız mütahitten pırlanta satıcısına, yandaş veya beceriksiz ve korkak bürokrattan sahtekâr sosyalistlere kadar doldu taştı ama din bezirgânları hepsinde baskın çıktı. Neden şaşırmadım ben de buna şaştım.

Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ