Geçen Haftanın Konuları

Değerli okurlarım, yine birbirinden heyecanlı ve de çok ilginç olayların geçtiği bir hafta daha yaşadık. Üzerlerinde herkes tarafından yazısıyla, çizgisiyle ve sözlüsüyle birçok görüş kamu önünde paylaşıldı. Bunlar arasında ülkemiz için gerçekten çok önem arz eden konuların yanında, yine laf olsun gündem dolsun misali suni olanları da vardı. 

Bence haftanın gündemine damgasını vuran en önemli olanları, Yunan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias’ın ülkemizi ziyareti; Merkez Bankasının kasasından 128 milyar doların kaybolduğu iddiaları ve son olarak da 104 emekli amiralin imzası ile yayımlanan bildiri oldu. 

Yunan Bakan önce Cumhurbaşkanına nezaket ziyaretinde bulundu, takiben de iki ülke bakanlarının başkanlığındaki heyetler arasındaki mutat ikili görüşmelere geçildi. Kamuya yansıdığı kadarıyla toplantılarda, ülkemizin Doğu Akdeniz Sahanlığı’ndaki konumu, Kıbrıs Türklerinin haklarının koruması hususundaki kararlılığı, FETÖ, PKK, DHKP/C gibi terör örgütleriyle mücadelesinde Yunanistan’ın aksi yöndeki tavrına son vererek Türkiye ile işbirliğinde bulunmalarına dair konular masaya yatırılırken, Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığına uygulanan sonu gelmez tacizlerden duyulan endişemiz açıklandı. Ortak basın toplantısında ise Türk Bakan, son dönemde iki ülke arasındaki diyalog kanallarının canlandırılmasından duyulan memnuniyeti vurguladı. Mevcut sorunların iki komşu arasında yapıcı diyalog yoluyla çözülebileceğini, üçüncü taraflar üzerinden çözüm aramanın doğru olmadığını, bu itibarla kışkırtıcı söylemlerden uzak durulması gerektiğini işaret eden ılımlı ve yapıcı konuşmasıyla, ilişkilerdeki Türkiye’nin iyi niyetli duruşunu ortaya koydu.    

Türk Tarafının yaklaşımı böyleyken, Yunan Bakan Türkiye’nin güven ortamını engelleyen adımlar attığını iddia ederek, Türkiye’nin Yunan egemenlik haklarını ihlal etmeye devam etmesi halinde, AB’nin masasında duran yaptırımları gündeme getireceğine değindi. Ayrıca Ülkesinin Ege’deki karasularını 12 mile çıkarmasını savaş sebebi sayan TBMM kararının iyi komşuluk ilişkileri ve uluslararası hukukla bağdaşmadığına değinirken, 9 Eylül 1922 tarihinde İzmir Körfezinde dedelerinin yaptığı deniz banyolarını unuttu ve küstahça yaptığı konuşmasıyla o ana kadar Türkiye’nin ortaya koyduğu ılımlı ve yapıcı havayı darmadağınık etti, bıraktı.  
 
Türkiye Cumhurbaşkanı’nın Beştepe Külliyesinde yapılan bu küstahlık karşında Çavuşoğlu’nun Yunan Bakana verdiği yanıt ise son derece isabetliydi. “Sizin 4 yılda 80 bin insanı geri ittiğinizi, insanları denize attığınızı görüşmelerimizde anlattık, ama bunu basının önünde konuşmadık. Şimdi buraya çıkıyorsunuz, ülkenize mesaj vermek için, Türkiye’yi suçlamaya kalkıyorsunuz. Bunu kabul etmemiz mümkün değil. Basının önünde ülkemi ve milletimi ağır bir şekilde itham ederseniz bunun cevabını tabii ki vermek durumundayım.” dedi.

Merkez Bankası aktiflerinde bulunan 128 milyon doların kaybı ise fazla çetrefilli değildir.  
Anlaşıldığı üzere işin başı 2019 mahalli seçimlerine gitmekte. İktidarın İstanbul Büyükşehir Başkanlığını alma uğruna Merkez Bankası rezervlerinde bulunan dolarları piyasaya sürerek seçime finansman sağlandığı CHP kanadından iddia edilmekte. Nitekim 2020 Kasım ayında CHP Grup Başkanvekilleri Engin Altay, Özgür Özel ve Engin Özkoç'un imzasıyla TBMM Başkanlığına sunulan önergeyle Merkez Bankası'nın sattığı Döviz rezervi hakkında Meclis araştırması açılması talebinde bulunulması istenmişti. İddialara Merkez Bankası ve hükümet kanadından net bir açıklamanın verilememesi kafaları karıştırmaya yetti. 
Esasen, Merkez Bankası birçok veri gibi aşağıdaki formülün parametreleri “Döviz Rezervleri” başta olmak üzere, “Net Altın”, “Döviz Yükümlülükleri” kalemlerini düzenli aralıklarla internet sitesinde yayınlamaktadır. Bu arada Merkez Bankasının döviz rezervlerinin hesaplanmasına ait bir formülü bulunmaktadır. Formüle, günlük verileri uygulamak basit bir hesap meselesidir. Verilerdeki dalgalanmalar ise, döviz rezervlerine artma, eksilme veya eksiye düşme şeklinde yansıyabilir. Yani formülün sonucu daima değişkenlik arz etmektedir. Dolayısıyla Merkez Bankası verileri dayanarak istenilen zaman aralığındaki döviz rezervlerinin alçalış veya yükseliş trendini izlemek pek de zor değildir. CHP, bu formül üzerinden yaptığı hesaplama ile belli bir tarihteki 128 milyar dolarlık rakamın üzerinde durmakta, ülkenin neredeyse bir yıllık bütçesine denk gelen bir meblağın, seçimlerde partisi sıfatıyla yarışan iktidarın dilediği gibi kullanamayacağını iddia etmektedir. Olayın net bir şekilde ne zaman ortaya çıkacağı merakla beklenmektedir.  

Son konumuz ise, gerçekten üzücü bir gelişmeyle ilgiliydi. Hükümet Yetkililerinin ülkemizin “Montrö Boğazlar Sözleşmesi”nden başkanlık kararı ile çıkabileceğine” dair açıklamalarından sonra konuya meslekleri gereği yakından vakıf olan 104 Emekli Amiralin, açıklamaya karşı olan görüşlerini imzalarıyla birlikte içeren bildirinin, gece yarısında servis edilmesiyle ilgiliydi. Bildiri sonrası Cumhuriyet Savcısı hemen harekete geçerek amiralleri “ihtilal” hazırlığı niyetinde oldukları gerekçesiyle ifadeye çağırdı, bazılarını tutukladı. Tutuklama uzun sürmemekle beraber bazı kahramanların ayağına elektronik kelepçe takıldı. Bu durum, başta amiraller ve aileleri olmak üzere kamuoyu nezdinde gerçekten hüzün verici, gönül kırıcı bir görünüm yarattı.  
Kamudaki görevlerim nedeniyle askerleri, özellikle de denizcileri yakından tanıma imkânım oldu. Açıkçası her birinin, ülkemizin genel eğitim ve kültür seviyesinin çok üstünde donanıma sahip olduklarını da çok iyi bilmekteyim; hele ki de amirallerin. Bazıları ile yıllardır süregelen dostluğumuz sırasında onları, koşulsuz olarak ülke ve millet sevgisiyle dolu, Atatürk İlkeleri’nin ışığından asla sapmayan, demokrasiye ve yasalara yürekten bağlı yapıları ve davranışları ile yakından tanıdım. Binlercesi hak, hukuk vatan millet sevgisinden uzak bir şekilde ortaya koydukları fiillere rağmen dışarılarda gezerken, dediğim vasıfları itibariyle, fiili görevlerinde ihtilale teşebbüs etmemiş, parlak sicil sahibi kişilerin yetmişli seksenli yaşlarında emekli halleriyle yapmaya kalkıştıkları iddiasını anlamak, kesinlikle mümkün değil. 
Aile bireyleri, meslek grupları, okul arkadaşları adı altında sosyal medyada binlerce gruplar bulunmakta ve bu arada birçoğumuz onlarca gruba üye durumundadır.  
Mesela yarın internette Emekli Hazinecilerin imzasını taşıyan bir açıklamayla, yetmiş üzerindeki yaşlarda emekli halimizle “Hazineyi yürütmeyi bundan böyle biz devir alıyoruz.” dediğimizde, bu açıklama kamuoyunda ne kadar kabul görürse, emekli amirallere atfedilen ihtilal iddiası da o kadar kabul görür.

OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ